Erbil’deki İkinci Irak Çalıştayı’ndan İzlenimler

Ekopolitik tarafından 28-29 Mayıs 2011 tarihlerinde ikincisi düzenlenen Irak Çalıştayı’nda, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde yaşayan farklı dinsel ve etnik gruplar arasındaki diyalog üzerinde duruldu. Çalıştayda katılımcılar kendilerine yöneltilen şu sorulara yanıt aradılar: “Irak ve Irak Kürdistanı’ndaki temel sorunlar nelerdir? Irak’ın farklı kesimleri arasında kimlik temelli dışlama/ötekileştirme sorunları yaşanmakta mıdır? Irak ve Irak Kürdistanı’ndaki kimlikle ilgili mevzuları nasıl tanımlıyorsunuz? Bu mevzuların Irak ve Irak Kürdistanı’ndaki insani ve toplumsal ilişkileri ne ölçüde etkilediğini düşünüyorsunuz? Irak ve Irak Kürdistanı’nda bireysel ve toplumsal hayatın şekillendirilmesinde belirleyici rol oynayan tarihsel yaşanmışlıklar ve hadiseler nelerdir?” Çalıştaya Türkiye’den birçok entelektüel, gazeteci ve akademisyenin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarından katılımlar oldu. Türkiye’den gelenlerin dışında diyalog toplantısına Erbil, Kerkük, Dohuk, Musul ve Süleymaniye vilayetlerinden de yoğun bir katılım gözlendi.

Diyalog toplantısının birinci gününde ağırlıklı olarak Kürt, Türkmen ve Hıristiyan unsurlar kendi sorunlarını ve çözüm önerilerini gündeme getirmişlerdir. Toplantıya katılan kesimlerin sunuşlarından, bölgede yaşayan kesimlerin doğrudan birbirlerini tehdit unsuru olarak tanımlamadıkları dikkat çekmektedir. Bu bağlamda halklar arasında birlikte yaşama adına güçlü bir inanç ve aynı zamanda birbirlerine karşı bir güven bulunmadığı görülmektedir. Ancak toplumsal düzeydeki sorunlara rağmen Kürt, Türkmen, Asurî veya Keldanilerin doğrudan bireysel düzeyde bir düşmanlık içerisinde olmadıkları dikkat çekmektedir. Türkmen temsilciler Kerkük’ün bir Türkmen şehri olduğunu ifade ederken, Kürtler de Kerkük’ün Kürdistani bir şehir olduğunu açık bir şekilde dile getirmişlerdir. Birbirine zıt görüşleri dillendiren bu kimselerin, daha sonra sohbete girmeleri ise bir diyalog toplantısı açısından güzel ve anlamlı bir atmosfer oluşturmuştur.

Diğer yandan sorunların siyasi çözümü konusunda ise toplulukların birbirlerine karşı derin bir güvensizlik içinde oldukları, ortaya konulan çözüm önerilerinden hemen anlaşılmaktadır. Türkmenlerin bir kısmı Irak vatandaşlığı kavramının önemine vurgu yaparken Kürtler de Kürdistan kimliğini öne çıkartmaktadırlar. Asurîler ve diğer Hıristiyan gruplar ise demokrasi temelinde bir çözümün önemine dikkat çekmektedirler.

Diyalog toplantısında öne çıkan sorun alanlarına gelince, tarafların üzerinde durduğu en önemli sorun hiç kuşkusuz Kerkük sorunu olmuştur. Kerkük sorununa geçmeden Diyalog toplantısında öne çıkan diğer sorunları da tanımlayacak olursak bunların başında, tüm kesimlerin haklarını garanti altına alacak demokratik bir siyasal ve anayasal düzenin nasıl kurulacağı konusundaki farklı görüşler gelmektedir. Toplantılarda öne çıkan bir diğer konunun ise Türkiye’deki Kürt sorunu olması Türkiye’den katılan gözlemciler açısından dikkat çekici olmuştur. Bunların dışında 140. maddenin nasıl uygulanacağı, Türkmenlerin siyasal ve toplumsal hayata katılımın güçlendirilmesi, Türkmence eğitim artırılması, Irak’ın geleceği ve Türkiye ile bölge ülkelerinin Irak politikası gibi konular da tartışılmıştır.

Diyalog toplantısının ilk gününe damgasını vuran temelde iki sorun olmuştur. Kürt ve Türkmen katılımcıların üzerinde durduğu en önemli konu olarak Kerkük sorunu öne çıkarken, ikinci sırayı Türkiye’nin Kürtlerle ilişkileri almıştır. Diyalog toplantısına katılan Kürdistan Bağımsız Emekçiler Partisi Genel Başkanı Kadir Aziz konuşmasına Kerkük sorunu bağlamında 140. Maddenin nasıl işleyeceğinin belirsiz kalmasından duyduğu rahatsızlığı belirterek başlamıştır. Kerkük sorunun çözümsüz kalmasının yalnızca Kürt, Türkmen ve Araplar arasındaki ilişkileri değil bir bütün olarak bölge ülkeleri ve İslam alemi arasındaki ilişkileri de olumsuz yönde etkilediğine dikkat çeken Aziz’e göre sorun çözümsüz kaldıkça tüm halklar bundan etkilenecektir. BET-Nahrain Demokratik Partisi Genel Başkanı Romeo Hakari de, bölgede etnik sorunların dışında da birçok sorun bulunduğuna dikkat çeken konuşmasında Kerkük’le ilgili olarak 140. Maddenin hem Kürtler hem de diğer halkların birbiriyle ilişkilerinde çok büyük bir sorun oluşturduğunu ifade etmiştir. Zebari Aşireti’nin liderlerinden Rıza Zebari ise Kerkük sorununu, özgürleştirilemeyen Kürt bölgesinin bir sorunu olarak gördüğünü ifade etmiştir.

Kerkük Türkmenlerinden Otonom Türkmen Örgütü lideri Muzaffer Arslan ise temel sorunun Türkmenlerin ötekileştirilmesi sorunu olduğunu dile getirdiği konuşmasında Kerkük’te 2003 öncesi dönemde Türkmenlerin Kürtlerle birlikte mücadele verdiğini ancak 2003 sonrası dönemde uygulanan bazı politikaların iki toplum arasında bir güvensizliğe yol açtığını dile getirmiştir. Arslan konuşmasında Kerkük’teki eğitim ve öğretimin dışında Türkmencenin Kürtçe ve Arapçanın dışında 3. resmi dil olarak kabul edilmesi gerektiğini ancak yönetimin bu konuda isteksiz davrandığını belirtmiştir. Arslan’ın 2003 sonrası bölgeye gelen Kürtlerin sorun oluşturmakla birlikte sorunların diyalog ile çözülebileceğini ifade etmesi dikkat çekmiştir. Türkmen Araştırmacı Avni Lütfioğlu ise Kerkük’ün tarihi bir Türkmen şehri olduğunu Osmanlı belgelerine dayanarak ortaya koymaya çalışmıştır. Lütfioğlu konuşmasında “Kürdistan”ın Osmanlı döneminde coğrafi bir ayrım olduğunu savunmuş ve Türkmenlerin Kerkük şehri üzerinde tarihi haklara sahip olduğunu ifade etmiştir. Diyalog toplantısında konuşan bir diğer Türkmen lider ise Kerkük’teki Türkmen varlığının Sümerlere kadar uzandığını anlatmıştır.

Diğer yandan Diyalog toplantısının birinci gününde öne çıkan bir diğer konu ise Türkiye’deki Kürt sorunu olmuştur. Türkmenlerin bir kısmının “Türkiye’deki Kürt sorunu Iraklı Türkmenlerin sorunu olmaması gerekir” tarzındaki söylemlerine rağmen katılımcıların büyük bir kısmının Kürt ve Türkmenler arasındaki sorunların çözümünde Türkiye’deki Kürt sorunun büyük bir rol oynadığını dile getirmesi altı çizilmesi gereken bir durumdur. Özellikle Kürt katılımcıların Türkiye’deki Kürt sorunun çözümüne büyük bir önem verdiklerini dile getirmeleri ve sorunların mutlaka barışçıl yöntemlerle çözümlenmesi gerektiğini ifade ettiklerini belirtmek gerekir. Zebari Aşireti’nin liderlerinden Rıza Zebari’ye göre Türkiye kendi Kürt meselesini çözerse bölgedeki en önemli aktör olacaktır. Zebari Türkiye’nin Ortadoğu’daki en önemli güç olduğunu ve şayet Kürt sorununu çözerse bölgedeki gücünü daha da artıracağına dikkat çekmiştir. Türk ve Kürtlerin ortak değerlere ve tarihe sahip olduğunu ve sorunların tüm Türkiye’deki Kürtlerin çözüm sürecine dahil edilerek çözülebileceğini belirten Zebari, aksi durumda bazı grupların dışlanması durumunda iki halk arasındaki barışın tesis edilemeyeceğini ifade etmiştir. BET-Nahrain Demokratik Partisi Genel Başkanı Romeo Hakari ise, Türkiye’nin demokratik bir ülke olmasını ve Avrupa ile aralarında demokratik bir köprü rolü oynamasını temenni ettiklerini belirtmiştir. Hakari, Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’nin Iraklı Kürtlerle ilişki kurmasının oldukça zor olduğunun altını çizmiştir. Gazeteci Hozyar Muhammed’den Goran Hareketi milletvekillerine kadar Kürt katılımcıların önemli bir kısmı Türkiye’deki Kürt sorununa dikkat çekmiş ve sorunun çözülmesi durumunda Türkiye’nin bölgesel bir güç haline gelmenin ötesinde Irak’taki bir çok sorunun da çözülmesine ciddi katkı yapacak bir oyuncu olacağını vurgulamışlardır. Kürt katılımcıların üzerinde durduğu temel konu Türkiye’nin kendi Kürt sorununu çözmeden bölgedeki sorunlara müdahale etmesinin oldukça zor olacağı olmuştur.

Türkiye’den katılan Murat Güztoklusu ise Türkler ile Kürtlerin ortak bir tarihe sahip olduğunu ve Kürtlerin ilk özerklik taleplerinin Türkiye Cumhuriyeti tarafından I. Dünya Savaşı sonrasında tanındığını dikkat çekmiştir.

Sonuç olarak, Erbil’deki İkinci Irak Çalıştayı’nın, tüm kesimlerin fikirlerini aynı masanın etrafında yüz yüze gelerek açıklıkla ifade etmeleri açısından yararlı olduğu ve tarafların birbirlerini anlamalarına katkı sağladığı söylenebilir.

Doç. Dr. Veysel AYHAN

ORSAM Ortadoğu Danışmanı

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi

http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=1987

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Çağında Savaş ve Barış

Henry A. Kissinger, Eric Schmidt ve Craig Mundie: War...

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...