Kamuoyunda sıkça tartışılan ancak buna rağmen çözümden uzak olan pek çok toplumsal konu mevcuttur. Engelli İnsanlar toplumsal alanda yaşadıkları sorunlar da bunlardan biridir. Bu konuda herkes bir şeyler söylüyor ancak somut olarak bir icraata rastlamak kolay değil. Hiçbir uygulama yok demek bazı kişilere saygısızlık olacaktır ancak herkesi topladığımızda sonuç bizi bir şey yapılmıyor noktasına ulaştırıyor. Yoğun bir şikâyet de söz konusu olmasına rağmen durum bu şekilde. Aslında beni en çok şaşırtan nokta harekete geçilmemesi değil birçok farklı fikir, öneri, tavsiye veya uygulama ortaya çıkmasına rağmen harekete geçilmemesidir. Engellilerin katılımını arttırma hususundaki fikirlerim de aynı yönde. Nasıl yapılacağına dair akademik alanda çalışmalar var. Oldukça fazla mesai yapmış tecrübeli kişiler var. Daha fazlasına ulaşabilmek için kamuoyu yoklaması aracı da elimizde mevcut. Buna rağmen uygulamalar mevcut zenginlikten nasiplenebilmiş değil.
Bazı soruların cevabını netleştirmekte de fayda var. Durumu Türkiye açısından ifade edeceğimi belirteyim. Engellilik çok çeşitli türlere sahip olduğu için tanımını yapmak da bir o kadar zorlaşıyor. Bireylerin engelli sayılabilmesi için temel nokta bir faaliyeti gerçekleştirdiği esnada ortalama bir bireydekine nazaran gerek somut gerek soyut anlamda bir eksiklik yaşaması sebebiyle aynı kolaylığı elde edememesi veya faaliyeti başarılı bir şekilde tamamlayamamasıdır. Bu bağlamda yaşadığı eksiklik sebebiyle bireyler belirli faaliyetlerini tamamlayabilmek için bir şekilde destek alma ihtiyacı duyabilir. Özetle bu durumda bulunan kişiler engellidir. Katılımın tam olarak neye dair olduğunu ise ben de pek anlamadım. O anlamda siyasal katılım olarak değerlendirerek devam etmek herhalde yerinde olur.
Türkiye’de engelli sayısı 2.511.950’dir (Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2022: 16). Doğal olarak bu kişiler temel alınarak hareket edilmelidir. Bu veriler TÜİK’ten gelmiyor. Ulusal Engelli Veri Sistemi’nden elde edildi ancak bu sistem verileri doğrudan paylaşmıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Engelli ve Yaşlı İstatistik Bülteni’nde paylaşılıyor. Ayrıca veriler Engelli Sağlık Kurulu Raporu almak için yetkili hastanelere başvurmamış ve hizmet almak için devletle temasa geçmemiş bireyleri kapsamıyor (Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2022: 16). Nüfusun önemli bir oranında engellilik görülüyor iken böylesine hassas bir konuda net sayılara ulaşmak oldukça zor. Devlet çok fazla konuda sorumluluğu olan bir kurum olmasa da bu konu ele alması gerekenler arasında. Gerekli tedbirleri alma ve adımları atma noktasında sorumluluğu var. Herkes engelli adayı olarak bu gruba dâhil olabilme potansiyeli de taşımakta. Dolayısıyla bu grubun sorunları herkesin sorunları yani toplumsal sorunlardır. Çünkü siz de gelecekte çözümlere ihtiyaç duyabilirsiniz.
Her engelli aynı eksiklikten mustarip değildir. Bu sebeple sınıflama yapmak gerekebilir ki ona göre çözümler üretilebilsin. Bu anlamda birtakım sayısal verilere ulaşabilmek de mümkün. Buna rağmen veriler bizi bir çözüme ulaştırmaktan uzak. Daha ziyade hangi sıkıntılara yoğunlaşmak gerektiğini gösterebilir şekilde sunulmakta. Buna bir örnek olarak ele alınırsa yükseköğretimin durumu gayet açıklayıcıdır. 3 Aralık 2020 tarihli YÖK verilerine göre yükseköğretimde 284’ü lisansüstü olmak üzere 51.647 engelli öğrenci kayıtlıdır. Bunun yanında bahsettiğim verideki ilgi çekici nokta öğrencilerin %89’unun yani 45.965’inin açık öğretim programında kalan 5.682’sinin diğer programlarda okumasıdır (YÖK, 2020). Engellilerde durum böyle iken genel düzeyde bakarsak eğer açık öğretim öğrenci sayısının diğer programlara denk veya daha düşük miktarda öğrenciye sahip olduğunu görebiliriz. Bu noktada engelli olmanın ciddi fark yarattığı görülebilir.
Bazı hususlarda katılımcılık engelsiz vatandaş için de pek mümkün olmaz. Bu noktada engelliliğin ayırt ediciliği yoktur. Dökmen ve Kışlak (2004), bir araştırmasında engelli ve engelsiz üniversite öğrencilerinin yaşadıkları sorunları incelemiştir. Engelli olmanın durumu etkilediği sadece 2 sorun vardır. Bunlar, sınav sorunları ve idari personelle ilgili sorunlardır. Kütüphane hizmetleri ve yemekhane ile ilgili sorunları ise anlamlı bir ilişki oluşturmaya yakın nitelikte olarak ifade ediyorlar (Dökmen ve Kışlak, 2004: 40). Bunların dışında anlamlı bir ilişki yok ise bütün öğrenciler aynı sorundan mustariptir diyebiliriz. Dolayısıyla katılımcılıkta engelli olma durumunun özellikle etkilendiği, fark yaratan olarak nitelenebilecek sorunları özenle seçmek gerekecektir.
Sorunlara dair yeterince veri olmasına rağmen çözümlerin uygulanmaması nedeniyle aynı sorunlar devam ediyor ve edecek gibi görünüyor. Tarihsel olarak bakıldığında engellilerin karşılaştığı sorunları ortaya koyan çalışmaların aşağı yukarı hepsi aynı sorunları ifade ediyor. Esasen sorunların ciddi bir kısmı kesin olarak belirlenmiş ancak bir uygulama mevcut değil. Durumu kavrayabilmek aslında çok zor değil gibi görünüyor. Hatta belirli türde engellere sahip vatandaşlara “nasıl sorunlar yaşıyorsunuz” gibi 3 kelimeden oluşan basit bir soruyu sorarak alınan yanıtlarla bile aşılabilecek noktada. Bununla birlikte araştırma niteliği taşımayan metinleri keza basın açıklamaları veya haberleri bile takip edersek az çok ne yapılacağına dair bilgi edinebilmek mümkündür. Örneğin, 17 Şubat 2017 tarihli Engelliler Konfederasyonu basın açıklamasına göre YSK 55 bin sandıktan 46 binini incelemiş ve 19 bininin engelli seçmenin kullanımına uygun olmadığını kanıtlamıştır. Aynı açıklamada görme engelliler özeline inilmiş ve oy kullanımında bu tip engele sahip vatandaşların tek başına gizli oy hakkını kullanamadığı ifade edilmiştir. Ayrıca bu durumun seçim şaibesine kadar fazladan sorunları beraberinde getireceği vurgulanmıştır (Engelliler Konfederasyonu, t.y.). Aşağı yukarı 5 yıl boyunca adınıza karar alacak kişiyi, daha doğrusu vekilinizi seçerken bile sorun yaşamak katılımcılık kavramının henüz ilk adımında bile ciddi sorunlar yaşandığına dair önemli bir örnektir.
Açık öğretime olan yoğun talep ve katılımcılığın ilk aşamasında yer alan oy kullanma eylemini gerçekleştirmedeki zorluk, bizi erişilebilirliğe uygun durumda olmadığımız sonucuna götürecektir. Yani odaklanmamız gereken şey erişilebilirliği arttırmaktır. Her bir eksiklik, doğal olarak getirdiği dezavantajla beraber faaliyetlere katılımı da düşürmektedir. Dolayısıyla katılım sağlanacak faaliyeti seçme pastasındaki en büyük dilimi; faaliyetin içeriği, katılımcıları, dili veya başka bir özellikten ziyade erişilebilirliği oluşturuyor. Özetle engellilerin katılımcılığını arttırmak için ilk ele alınması gereken, hatta tek ele alınması gereken mesele erişilebilirliktir. Bu kavram zaman zaman engelsiz vatandaşlar için de ciddi problemler doğurmaktadır.
Erişilebilirliğin ayrıntılı olarak çözülebilmesi için ise kuvvetli bir iletişim gerekecektir. Dolayısıyla kilit sorun erişilebilirlik olsa da ikinci önemli unsur olarak iletişim eksikliği veya zayıflığı ortaya koyulabilir. Engellilerin sorunlarını düşünerek bulmaya çalışmak ancak hamallık olacaktır. Onun yerine mümkün olduğunca çok engelliye sorarsanız ne yapabileceğinize dair fikir yelpazeniz bir o kadar genişleyecektir. Keza örgütlenmeleri ile de etkileşime geçmek faydalıdır. Kurumlar arası iletişim benim gördüğüm kadarıyla genelde zayıf oluyor. Engelin duyuları kısıtlaması sebebiyle kimi zaman yapılan duyuruların da bireylere ulaşamayacağı sonuçlarla karşılaşmak mümkündür. Klasik yöntemlerin zayıflığı hissediliyor. Bu sebeple duyurularda kullanılan kanalı çeşitlendirmek avantaj yaratabilir. Kısaca yazılı duyuru yapılıyorsa sözlü duyuruyu da yanına eklemek avantaj yaratacaktır. Farklı bir yöntemde ise kurumlar bir duyuru yapacağı zaman engelli bireylere bire bir olacak şekilde ulaşabilirler veya onun yerine yeni bir iletişim kanalı da üretilebilir. Arayabilirsin, mesaj atabilirsin, mail atabilirsin, mektup bile gönderebilirsin sadece ulaşmak istemek yeterli zannediyorum. İlgili veriler gerekli kurumlardan talep edilebilir. Bir faaliyet için bölgede ulaşılması gereken kişi sayısı da muhtemelen çok yüksek olmayacaktır.
Bu zaman kadar yüzlerce konferans, seminer, zirve etkinlik, kamusal toplantı vb. faaliyete katıldım. İlginç bir şekilde hiç engellilerin erişebilirliğini arttırmaya yönelik özel bir uygulama yapıldığını hatırlayamıyorum. Basit bir örnek vermek gerekirse bu tip bir faaliyete işitme engellileri kazandırabilmek için işaret dili desteği sunulan bir tane etkinlik yapıldığını hatırlamıyorum. Bazı etkinliklerde ise engellilik gözetilmeden değişiklikler yapılmış ve bu hususta olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin COVID-19 döneminde pek çok faaliyetin çevrimiçi yapılması yani uzaktan erişime uygun hale getirilmesi herkes için işleri kolaylaştırmıştır. Yine de bu değişim engelliler özelinde değildir.
Sonuçta, engellilik türüne göre erişebilirliği arttırmak bizi istediğimiz noktaya götürecektir. Bunu yapabilmek için de engellilerle iletişime geçmek yani kamuoyu yoklaması yapmak gerekecektir. Böylece katılımcılığın önündeki sorunlar ortaya konabilir. Daha sonra uzmanların da desteği ile çözümler üretilerek uygulanabilir. En kritik nokta ise uygulamanın gerçekleştirilmesidir. O kadar kritiktir ki şu anda dahi halkanın tek eksik parçası uygulamadır. Harekete geçmeyenler uygulamayı gerçekleştiremezler. Bu sebeple çözüme karşı tehdit oluştururlar. O vakit hemen işe koyulmak gerekir.
Mertcan YILMAZ
Kaynakça:
Dökmen, Z. Y. Kışlak, Ş. T. (2004). Engelli Olan ve Olmayan Üniversite Öğrencilerinin Demografik ve Psikolojik Özellikleri İle Sorunlarının Karşılaştırılması. Kriz Dergisi, 12 (2): 33-47.
Engelliler Konfederasyonu Web Sitesi. Engellilerin Oy Hakkı Konusunda Basın Açıklaması. Erişim Adresi: https://www.engellilerkonfederasyonu.org.tr/engellilerin-oy-hakki-konusunda-basin-aciklamasi/ (Erişim Tarihi: 21.11.2022).
Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2022). Engelli ve Yaşlı İstatistik Bülteni Eylül 2022. Ankara.
YÖK. (2020). YÖK, Koronavirüs Salgını Döneminde Engelli Öğrencilerin Eğitime Erişimini Mercek Altına Aldı. https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2020/engelsiz-erisim-engelsiz-egitim.aspx#:~:text=%C3%96d%C3%BCllerin%20ilk%20verildi%C4%9Fi%202018%20y%C4%B1l%C4%B1n. (Erişim tarihi: 21.11.2022).
Engelli İnsanlar Engelli İnsanlar Engelli İnsanlar Engelli İnsanlar Engelli İnsanlar