Şüphesiz ki Güney Amerika’nın yükselen sol hükümetlerinde en çok dikkat çeken isimlerinden biri de Ekvador devlet başkanı Rafael Correa’dır. Ekvador’un yerli halklarından olan Correa aynı zamanda ülkesinde son derece saygın bir iktisatçıdır. Kamulaştırma politikaları, Chavez’le yakın ilişkileri ve önceden Ekvador zararına yapılmış anlaşmalarla uğraşması uluslararası arenada dikkat çekmektedir. Fakat bu dikkatler çoğu zaman kötü bir şekilde çekilmektedir. Özellikle ülkeye vaktinde yatırım yapmış olan ülkeler için. Yine aynı zamanda Birleşik Devletler, Ekvador’daki gelişmelerden memnun değildirler. Vaktiyle imzalanmış imtiyazlı anlaşmalar şimdi sırayla Correa önderliğinde geri çevrilmeye çalışılmaktadır. Yine Correa’nın halkını gözeten ve çevreye duyarlı politikalar izlemeye çalışması bazı ülkelerin zararına sonuçlanmaktadır. Sadece ekonomik kalkınmaya odaklanılmamış, anayasal değişiklikler de yapılarak ülkede değişiklikler yapılması planlanmıştır. Eylül 2010’nun sonunda Correa’ya karşı bir darbe girişiminde bulunmuş fakat başarılı olunamamıştır.
Devlet Başkanlığı Süreci
Correa devlet başkanlığına gelir gelmez ekonomik kalkınmayı gerçekleştirme çalışmalarına başladı. Ülkenin önemli kaynaklarından olan petrol bu konuda öncelik taşıyordu. 2010 yazında tartışmalı şekilde devreye giren hidro karbon yasası ekonomik düzelmeyi sağlamaya çalışmıştır[1].
Ülkede yaşanan ekonomik kriz yüzünden Ekvador borçları ödeyemeyeceğini açıklamış ve en önemli gelir kaynağı olan petrol üretimindeki kar payını değiştirmek istemiştir. Yarısı yabancıların elinde olan petrol şirketlerinin vergi paylarının %85’e çıkarılmasını istemiş ve bunu yapmayan şirketlerin kamulaştırılacağını açıklamıştır[2].
Correa genel olarak Chavez’e yakın politikalar izlemiştir ve iki ülke arasında da yakın ilişkiler vardır. NAFTA‘nın ekonomik gelişmelerine yararı olmadığını dile getirmiş ve Chavez’le beraber sucre sistemine geçmişlerdir[3]. ALBA (Amerikan Ülkeleri için Bolivarcı Alternatif) içerisinde etkin rol oynamakta ve toplantılara ev sahipliği yapmaktadır[4].
Yine Chavez’le beraber komşuları Kolombiya yüzünden ortak güvenlik kaygıları taşımakta ve silah, jet alışverişinde bulunmaktadırlar[5]. Venezüella Ekvador’a altı adet Mirage 50 jet hibe edecektir.
Yine ABD ile ilgili konulara karşı takındığı tutumlar, Manta üssündeki askerlerin çıkarılması ve iç işlerine karıştığı gerekçesi ile Wikileaks belgelerinden suçladığı ABD büyükelçisini sınır dışı etmesi, son derece dikkat çekici ve ABD ile ilişkileri bozabilecek karar ve tutumlardır[6].
Rafael Correa’nın bu adımları dikkatleri çekmiştir. 30 Eylül 2010 günü başlayan başarısız darbe girişiminin ardından bütün Güney Amerika ülkeleri Correa’ya destek vermiş ve darbelerin sona ermesini dilemiş ve 21. yüzyılda artık darbelere izin vermeyeceklerini belirtmişlerdir. Darbe girişimin ardından Ekvador Emniyet Genel Müdürü Freddy Martinez darbe girişimindeki polis rolünden ötürü istifa etmiştir[7].
Halktan ve diğer Güney Amerika ülkelerinden destek alan Correa darbe ve suikast girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasından da destek almıştır.
Darbe girişiminden sonra yine çok tartışmalı olan bir karar alarak Fransa, İsveç ve Hollanda gibi ülkelerle yapılan ve “yatırımların karşılıklı korunması” adı altında Ekvador’a zarar veren maddeler içeren anlaşmaların Ekvador Ulusal Meclisi tarafından incelenmesini istedi. Bu anlaşmaların incelenmesini istemedeki amacı Ekvador ulusal çıkarlarına zarar verdiği iddiasıydı[8].
Amazon bölgesini kirlettiği iddiasıyla Amazon halkları tarafından açılan davada Sucumbios Bölge Mahkemesi tarafından suçlu bulunan Chevron-Texaco şirketi kararın alınmasıyla ilgili olarak Ekvador hükümetini suçlamıştır[9].
Son olarak ülkesinde Amazon bölgesini kalkındırma planları ve anayasal referandumla gündeme gelen Correa, petrol gelirlerinin %12 sini bu bölegeye aktararak Ekvador’un en verimli bölgesi olduğu halde fakir olan bölgeyi kalkındırmayı amaçlamaktadır[10].
7 Mayıs’ta gerçekleşecek anayasa referandumu ise; önleyici tutukluluk süresinin azaltılması, önleyici tutukluluk yerine diğer önleyici önlemlerin alınması, mali kurumların ve medya kurumlarının işletilmesi ile bir yargı konseyi oluşturulmasını kapsayan 10 adet soruyu içeriyor[11].Ülkenin en önemli gelir kaynaklarından biri olan petrol üretiminin yarası yabancı şirketlerin elindedir ve gelir kaynaklarının %65’ini vergi olarak ödemektedir. Correa, bu payın yüzde 85’e çıkarılmasını ve kabul etmeyen şirketlerin kamulaştırılmasını istemiştir. Ülkenin en önemli gelir kaynaklarından biri olan petrol üretiminin yarası yabancı şirketlerin elindedir ve gelir kaynaklarının %65’ini vergi olarak ödemektedir.
Sonuç
Rafael Correa devlet başkanlığına geldiğinden beri çok ses getiren bir devlet başkanı olmuştur. Yaptığı ve gerçekleştirme sürecinde onca şey büyük bir başarıdır. Polislerin başrolünü oynadığı bir başarısız darbe girişimi ve sonradan ortaya çıkan bazı suikast girişimleri Correa’yı yıldırmamıştır. Fakat muhalefet de hiç olmadığı kadar aktifleşmiştir.
Zeleya’ya karşı yapılan darbe girişimi ve Correa’nın petrol şirketlerini korkutan ve karlarını azaltan girişimlerinin ardından böyle bir darbe girişiminin gelmesi son derece manidardır. Genel olarak benzer ver yakın ilişkiler içinde olan Güney Amerika için bu durum kabullenilemez bir şeydir. Kıtanın bütünlük içerisinde olması yeni bir darbe girişimini son derece zorlaştıracağı kesindir fakat yine de ülke içinden gelecek hareketlere karşı Correa son derece dikkatli olmalı ve adımlarını sağlam atmalıdır.
Aslıhan Başer
Akdeniz Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü
[1] http://www.plturkce.org/guney-amerika/correa-yeni-hidrokarbon-yasasini-meclise-ragmen-hayata-gecirecek 24.04.2011
[2] http://lahy.wordpress.com/2010/10/12/bir-darbe-girisiminin-arka-plani-korkut-boratav/ 24.04.2011
[6] http://www.ivmedergisi.com/07/04/2011/ekvador-abd-b%C3%BCy%C3%BCkel%C3%A7isini-kovdu.ivme 26.04.2011
[9] http://www.plturkce.org/guney-amerika/correadan-chevrona-hodri-meydan-haberi-4951 27.04 2011