Duygusal Zekanın Farklı Değişkenler ile İlişkisinin İncelenmesi

Özet

Bu çalışmada duygusal zekanın bireylerin becerileri doğrultusunda eğilimli, ilgili olabilecekleri alanlardan spor ve müzik ile ilişkisi incelenmiştir. Araştırmanın amacı, duygusal zeka ve bileşenlerinin ilgili alanlardaki becerileri ortaya çıkarma ve güçlendirme ve bireylerin bu alanlarda başarılı olma noktasındaki etkilerini incelemektir. Makalede öncelikle, duygusal zekanın kısa bir tarihçesi, tanımı, bileşenleri ile genel hatları çizilmiştir. Ardından alan yazında duygusal zeka ile spor ve müzik becerilerini ele alan çalışmaların bulguları aktarılmıştır. Alan yazındaki çalışmalardan edinilen bulgular ve duygusal zeka bileşenleri ışığında “duygusal zekanın bireylerdeki spor ve müzik becerilerini güçlendirme hususundaki etkileri “bireyin eğilimleri” çerçevesinde yorumlanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın sonucunda yüksek düzeyde duygusal zekanın ilgili bileşenlerin ortaya çıkarılması ve güçlendirilmesi noktasında anlamlı şekilde olumlu etkileri olduğu bulunmuştur.

Anahtar kelimeler: Duygusal zeka, Beceri Alanları, Müzik Becerileri, Spor Becerileri, Duygusal zeka bileşenleri.

Abstract

In this study, the relationship between emotional intelligence, sports and music skills, which are some of the areas that individuals may tend to relate with their abilities and to be interested in has been examined. The purpose of the study was to examine the effects of emotional intelligence and its components on revealing and strengthening skills in related fields. First of all, general lines of emotional intelligence with a brief history, definition and components are indicated in the article. Then, the findings of the studies in the literature dealing with relationships between emotional intelligence and sports & music skills are presented. In the light of the findings obtained from the studies in the literature and emotional intelligence components, the effects of “emotional intelligence” on strengthening sports and music skills in individuals were tried to be interpreted within the framework of “individual tendencies”. As a result of the research, it was found that a high level of emotional intelligence has significantly positive effects on revealing and strengthening one’s relevant skills and components.

Keywords: Emotional Intelligence (EQ), Music Skills, Sports Skills, Components of Emotional Intelligence, Skill Areas.

Giriş

Belirli bir döneme kadar, bireylerin yeteneklerinde ve hayat başarısında Goleman’ın deyimiyle “hayat mükemmelliğinde” IQ’nun (zeka katsayısı) üstünlüğünden bahsedilebilirdi. Fakat, günümüzde hayat başarısını ve doyumunu sağlamada, bireylerde var olan güçlü yönlerin, becerilerin kuvvetlendirilmesinde IQ’nun rakipsiz olduğu anlayışı son bulmuştur. Bunun önemli etmenleri Gardner’in çoklu zeka kuramı olmakla beraber 90’larda iki psikolog tarafından ilk kez kullanılan ve temelleri atılan “duygusal zeka” nın bir zeka türü olarak kavramsallaştırılmasıdır (Maboçoğlu, 2006: 6). Kavramı temellendiren ve toplumsal, akademik açıdan gelişmesinde katkı sağlayanlara göre, “duygusal yetenek bir meta-yetenektir; yani, hem zeka dahil, var olan diğer yeteneklerimizi ne kadar iyi kullanabileceğimizin belirleyicisidir” (Goleman, 2021: 65). “Hayat yolunda, kişiler arası farklılığın ne ölçüde duygusal zekadan kaynaklandığı hakkında kesin bir şey söylemek henüz zor. Ancak eldeki veriler, oldukça güçlü hatta zaman zaman IQ’dan da güçlü bir belirleyici olduğunu gösteriyor” (Goleman, 2021: 63). Duygusal zeka becerileri güçlendirilmemiş bireyler yüksek IQ skoruna da sahip olsalar hayat doyumu, başarısı, iyi oluşu, bireysel becerileri ön plana çıkartma noktalarında yetersiz kalmaktadırlar. Son yıllarda, pek çok psikolog IQ testlerinde yüksek skorlar almanın ancak akademik alanda (öğrenci, öğretim üyesi) başarılı olmanın göstergesi olduğunu belirtip hayatın akademik alandan ayrıldığı çizgide IQ testlerinin tahmin noktasında yetersiz kaldığını onaylamaktadır (Goleman, 2021: 73). Benzer şekilde kendine güvenme noktasında aşırıya kaçan, empati becerisinden yoksun, başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını önemsemeyen, kaygılı fakat yüksek IQ’ya sahip bireylerin sosyal alanda ve kariyer açısından başarı kazanamadıkları gözlenmiştir (Bridge 2004; akt, Özdemir, 2008: 3). Bu bulguda, bahsedilen değişkenlerin duygusal zeka becerilerini içerdiğini görmekteyiz. Bu anlamda, yüksek IQ’ya sahip fakat sosyal ve diğer beceri alanlarında başarısız olmanın önemli bir sebebi olarak duygusal zeka becerileri eksikliği olarak yorumlayabiliriz. Bu anlamda, nispeten yeni olan fakat ortaya atıldığı zamandan bu yana bir çok çalışmaya konu olan duygusal zeka, hayat başarısının sağlanmasında, bireylerin yatkın oldukları beceri alanlarını geliştirmelerinde önemli bir belirleyici olabilir.

Duygusal zeka kavramı son yıllarda önem verilen ve üzerine sıklıkla çalışılan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kavram genel bir çerçevede; “stres seviyesini azaltmak, etkili bir şekilde iletişim kurmak, başarılı ve mutlu bir hayata sahip olabilmek adına duygularımızı fark etme, anlamlandırma ve yönetme yeteneğidir.” şeklinde tanımlanabilir (Maboçoğlu, 2006: 5). Duygusal zeka (EQ) kavramı, ilk olarak John Mayer ve Peter Salovey adlı iki psikolog tarafından 1990 yılında yayımlanan bir makalede kullanılmıştır. Bu tarihe kadar, duyguların karar alma süreçlerimizden hayattaki başarımızı etkilemesi hususunda en az bilişsel süreçler kadar önemli olduğu dikkate alınmamaktaydı. 1980’lerin ortasına kadar psikolojide hâkim olan kuram B.F. Skinner’ın öncülüğündeki Davranışçı ekolün de etkisiyle, alanda ele alınan çalışmalarda, duyguların zeka üzerindeki etkisi göz ardı ediliyordu (Maboçoğlu, 2006: 7). Goleman (2021) bu durumu “O dönemde, hayatta mükemmellik standardı olarak IQ’nun üstünlüğü sorgulananamazdı” şeklinde açıklamaktadır. Fakat, Gardner’in 1983 yılında yayımlanan Frames of Mind adlı eseri, zekanın yalnızca tek tipe indirgenmesi durumuna karşıt bir görüşün gelişmesinde önemli bir adım oldu. Gardner ve ileri sürdüğü görüşün takipçilerine göre, zekanın tek tipe indirgendiği IQ testleri bireylerin başarılarını belirlemede yetersiz kalmaktadır, bunun sebebi ise zekanın birden fazla alana yayılan çoğulcu bir yapıya sahip olmasıdır.- (Maboçoğlu, 2006: 7). Gardner’in birden fazla zeka türünü barındıran “çoklu zeka” adını verdiği kuramı ile IQ’nun hayattaki üstünlüğün, başarının ve nicelerinin belirleyicisi olma noktasındaki rakipsizliği son bulmuş oldu. Çoklu zeka kuramı ile başlayan bu süreçte, Mayer ve Salovey’in 1990 yılında yayımladıkları makalede “duygusal zeka” kavramını öne sürerek kavramın temellerini atmaları hayat doyumunun, başarının belirleyicisinin tek tip bir zeka anlayışına indirgenemeyeceğini tam anlamıyla göstermiş oldu. Mayer ve Salovey’in “duygusal zeka” olarak adlandırdıkları bir kavramı ele almaları, hayattaki başarı unsurlarının belirleyicisi/belirleyicileri hakkında yeni bir anlayışın oluşmasını sağladı (Goleman, 2021: 7).

Duygusal zeka üzerine inşa edilen bu yeni akademik alan, 1995 yılında psikolog Daniel Goleman’ın duygusal zeka kavramını ele aldığı ve adını verdiği Duygusal Zeka Neden IQ’dan Daha Önemlidir? kitabıyla hem akademik hem de toplumsal açıdan önemli bir hale gelmiştir (Çakar ve Arbak, 2004; akt. Eker, E. & Ok, T.). Günümüzde pek çok araştırmacının ele aldığı ve üzerine çeşitli alanlarda çalışmalar yürüttüğü bir alan olmuştur. Duygusal zeka alanında yapılan çalışmalar, ölçümü, ilgili yeteneklerin hayatın diğer alanlarıyla nasıl bağdaşabileceği ve sonuçları, bunlar kapsamında da duygusal zeka kavramının nasıl geliştirilebileceği noktasında yoğun şekilde devam etmektedir (Yeşilyaprak, 2001: 139). 

Günümüzde duygusal zeka kavramının çeşitli beceri alanları (sosyal, bilişsel, sanatsal) ile ilişkisi pek çok değişken de göz önünde bulundurularak üzerine sıklıkla çalışılan bir konu olmaktadır. Duygusal zeka kavramı ele alınarak yaygın şekilde “Sosyal Beceriler” değişkeni üzerine yapılan çalışmalar, hayattaki başarıyı ve doyumu açıklamada duygusal zekanın önemli rolünü gösterince eğitim bu alanın önemini vurgulamıştır (Yeşilyaprak, 2001: 139). Bu noktada Goleman, eğitimcilerin duygusal zeka kavramını “Sosyal ve Duygusal Öğrenim” (SEL/ social and emotional learning) programlarına dahil ederek benimsemeleri, çocukların matematik ve dil gibi alanlarda belirli bir yeterlilik düzeyine erişmeleri gerektiği gibi, çeşitli yaşam becerilerinin de gelişmesine katkı sağladığından bahsetmektedir (Goleman, 2021: 8). Dünya Sağlık Örgütü’ne göre temel yaşam becerileri; “karar verme, problem çözme, yaratıcılık, kişilerarası ilişkiler, iletişim, eleştirel düşünme, empati kurma, öz farkındalık, duygularla ve stresle başa çıkma”dır (World Health Organization (WHO), 2007). Duygusal zeka becerilerinin de bu bileşenleri içerdiğini görmekteyiz. Duygusal zeka kavramının bireylerin yaşam becerilerini arttırabileceği gibi var olan, yatkınlıklarının olduğu yeteneklerini ön plana çıkarıp güçlendirme ve bireylerin potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koyma noktasında da destekleyici olabileceği düşüncesi oldukça anlamlı gelmektedir.

Duygusal zeka kavramı hayat doyumu, hayat başarısı, becerilerin güçlendirilmesi gibi kavramlarla da sıklıkla anılmaktadır. Özellikle son zamanlarda yapılan pek çok çalışmada duygusal zekanın bireylerin iyi oluş, hayat doyumu ve başarısı üzerindeki etkileri sıklıkla incelenmektedir (Ergün, 2016; İnci, 2014; Özbiçer & Mavruk, 2018; Özkan, 2019). Bu çalışmalarda, duygusal zeka düzeyi yüksek olan bireylerin sıklıkla pozitif duygudurumu içinde oldukları belirtilerek duygusal zekanın psikolojik iyi oluş, sağlamlıkla anlamlı şekilde ilişkili olduğu belirtilmektedir (Salovey ve Mayer, 1990; akt, Tekin, 2014: 3; Ergün, 2016; Göçet, 2014; İnci, 2014). Bu anlamda, duygusal zeka becerileri bireylerin hayatlarının her alanında yeterlilik sağlayabilmesi, güçlü yanlarını ortaya çıkarabilmeleri ve doyuma ulaşmaları açısından önemlidir. 

Alan yazın taraması yapıldığında, duygusal zeka ile bileşenlerinden biri olan sosyal becerilerin ilişkisini ele alan pek çok çalışmaya rastlanmaktadır. Bu çalışmalar daha çok, sosyal becerilerin çeşitli alt boyutlarından (liderlik, empati kurma vs.) birine odaklanarak duygusal zeka ile ilişkisini sorgulamaktadır. Sosyal beceriler üzerine yapılmış çalışmaların yanı sıra alan yazında bireylerin farklı alanlardaki çeşitli becerileri ile duygusal zeka ilişkisini irdeleyen pek çok çalışmada bulunmaktadır. Bu becerilere; müzik becerileri, sanat ve spor becerilerini ve bileşenlerini sıralayabiliriz (Adiloğulları ve Bahadır, 2020; Akbel ve Orhan , 2017; Arslan ve Kılıç, 2021; Koçak, 2021; Mermer ve Can, 2020; Özdemir, 2008; Özdenk, 2015; Pektaş, 2013). Duygusal zeka kavramının bahsedilen beceriler ile ilişkisi pek çok çalışmada teorik açıdan irdelenirken duygusal zeka ile bu becerilerin ve bileşenlerinin ilişkisinin bireylerin yatkın oldukları becerileri güçlendirme bağlamında incelenmesi ve değerlendirilmesi hususunda alan yazında eksiklik olduğu fark edilmiştir. Bu nedenle, bu çalışmada duygusal zekanın bireylerin bazı beceri alanları (müzik ve spor becerileri) ile “bireylerin eğilimli/ilgili olabilecekleri alanların güçlendirilmesi” hususu çerçevesinde alan yazındaki teorik çalışmalar ve duygusal zekanın bileşenleri de göz önünde bulundurularak değerlendirilecektir. Bu çalışmada irdelenecek ana soru “Duygusal zekanın bireylerin eğilimli olabilecekleri ve ilgi duyabilecekleri bazı beceriler ve bileşenleri (spor, müzik becerileri) ile ilişkisi ve bu becerilerin ortaya çıkmasında, geliştirilmesi üzerindeki etkileri” olacaktır. 

Bu makalede öncelikle duygusal zekanın tanımı, bileşenleri kavramsal çerçeve başlığı altında ele alındıktan sonra duygusal zeka ile çeşitli beceri bileşenlerinin teorik açıdan incelendiği çalışmalar ışığında, kavramın bireylerin bazı ilgi/beceri alanları ile ilişkisi yorumlanmaya çalışılacaktır.

Kavramsal Çerçeve

Duygusal Zeka Tanımı

Kavramın temellerini atan Mayer ve Salovey’in (1990) tanımıyla duygusal zeka, “kişinin kendisinin ve başkalarının duygularını gözlemleyip fark edebilme, ayırt edebilme ve duyguları bir bilgi kaynağı olarak ele alıp kişinin düşünce ve davranışlarını düzenlemede kullanabilme becerisi” olarak tanımlanmaktadır. Kavramın geniş çevrelere yayılmasında önemli role sahip Dr. Goleman: “duygusal zeka: kendini harekete geçirebilme, dürtüleri kontrol ederek tatmini erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların düşünmeyi engellemesine izin vermeme, kendini başkasının yerine koyabilme ve umut besleme” şeklinde genişçe bir tanım sunar. 

Duygusal Zekanın Bileşenleri

“Salovey meslektaşı Gardner ile birlikte, duygusal zekanın ayrıntılı bir tanımını sunarak duygusal zeka becerilerini beş ana başlık altında toplamıştır” (Goleman, 2021: 73). Bu alanlar; Özbilinç, duyguları idare edebilmek, kendini harekete geçirmek, başkalarının duygularını anlamak ve sosyal beceriler’dir.

  1. Özbilinç: Kendini tanıma – bir duyguyu oluşurken fark edebilme- duygusal zekanın temelidir (Goleman, 2021: 73). Özbilinç, hissedilen duygunun farkında olabilme ve anlamlandırma yetisidir. 
  2. Duyguları İdare Edebilmek: Farkına varılan duyguyu idare edebilme becerisidir. Duyguları işlevlerine uygun şekilde yönetebilme becerisi, özbilinç bileşenine dayanır.
  3. Kendini Harekete Geçirmek: Duyguları bir amaç doğrultusunda toparlayabilmek, dikkat edebilme, kendini harekete geçirebilme, kendine hakim olabilme ve yaratıcılık için gereklidir” (Goleman, 2021: 73). Bileşenin yapıtaşlarından biri motivasyondur. Bireyde var olan enerjinin belirli bir amaç doğrultusunda duygusal süreçleri de işin içine dahil ederek harcanmasıdır (Yeşilyaprak, 2001: 141). 
  4. Başkalarının Duygularını Anlamak (Empati): Duygusal özbilinç temelinde gelişen bir yetenek olan empati insanlarla ilişkide temel beceridir” (Goleman, 2021: 73). Empati temel bir ifadeyle, bireyin kendisini karşısındakinin yerine koyup onun duygularını anlamlandırma becerisidir (Dökmen, 1994; akt, Akduman, Karahan, 2021: 607).

 

Duygusal zeka doğuştan var ya da yok olmasına bakılmaksızın yükseltilip geliştirilebilir. Ayrıca bireyler kendi becerileri ve yeteneklerini keşfedip bu alanlarda kendilerini geliştirerek duygusal zekalarını güçlendirebilirler (Weisinger, 1998). Bunların ise, benlik bilinci, duyguların yönetimi ve kendini motive etme gibi yetenekler olabileceğini söylemiştir (Weisinger, 1998; akt. Özdenk, 2015: 2). Bilim insanları, duygusal zeka gelişiminin yaşının olmadığını, her yaştan bireyin her zaman duygusal zeka becerilerini geliştirebileceğinden bahsederek bir bakıma öğrenilebilir bir zeka türü olduğunu belirtmektedirler (Shapiro, 1998; akt, Yeşilyaprak, 2001: 142). Duygusal zeka becerileri her zaman geliştirebileceği gibi bilhassa bireylerin öğrenime en açık olduğu dönem olan çocukluk döneminde bu becerilerin eğitim yoluyla aktarılmasının onların yaşam becerilerini arttırması açısından önemi farklı alanlardaki birçok araştırmacı tarafından bahsedilen ortak bir nokta olmuştur. 

Yöntem

Araştırmada ele alınan soru, alan yazında “duygusal zeka ile müzik ve spor becerileri ilişkisini” ele alan çalışmaların bulguları doğrultusunda bilimsel çerçevede yorumlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada, Dduygusal zeka ile müzik ilişkisini incelerken; Akbel ve Orhan’ın (2017) çeşitli müzik gruplarında yer alan bireylerin duygusal zeka düzeyleri ile konser performansları arasındaki ilişkiyi incelediği, Mermer ve Can’ın (2020), müzik eğitimi bölümünde öğrenim gören öğrencilerin duygusal zeka düzeyleri ve eleştirel düşünme yatkınlıklarını incelediği ve Özdemir’in (2008), okul öncesi öğretmenlerinin duygusal zeka düzeyleri ile müzik yeterlilikleri arasındaki ilişkiyi incelediği çalışmalar ele alınmıştır. Duygusal zeka ile spor ilişkisini incelerken; Arslan ve Kılıç’ın (2021), farklı spor branşlarında bulunan sporcuların duygusal zeka ile liderlik davranışları arasındaki ilişkiyi incelediği, Bahadır ve Adiloğulları’nın (2020), üniversitede spor yapan öğrencilerin duygusal zeka ile zihinsel dayanıklılık arasındaki ilişkiyi incelediği, Koçak’ın (2021), Antalya İli’ndeki lisanslı 18 yaş üstü Taekwondo sporcularının duygusal zeka düzeyleri ve öz yeterlilikleri ilişkisini incelediği ve Pektaş’ın (2013), güzel sanatlar ve spor lisesinde müzik bölümünde okuyan öğrenciler ile diğer lise öğrencilerinin duygusal zeka düzeyleri arasında anlamlı bir fark olup olmadığını incelediği çalışmalar ele alınmıştır. Belirtilen çalışmaların bulguları toplanıp ele alınan soru cevaplanarak sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. 

Alan yazında çalışmalar ele alınırken, araştırmanın evrenini oluşturan bireyler, spesifik bir özellik (belirli bir yaş, dönem, cinsiyet, meslek grubu vb.) dikkate alınarak seçilmemiştir. Duygusal zeka bireyde her yaşta, her dönemde ve farklı noktalarda ayrım olmaksızın gelişebilecek bir zeka türü olduğu için belirli bir değişkene indirgenmeden alan yazında erişilebilen duygusal zeka ve müzik, spor becerilerini irdeleyen çalışmalara yer verilmiştir. 

Literatür Taraması

Spor Becerileri ile Duygusal Zeka İlişkisini Ele Alan Çalışmalar

Pektaş (2013) çalışmasında, güzel sanatlar ve spor lisesinde müzik bölümünde okuyan öğrenciler ile diğer lise öğrencilerinin duygusal zeka düzeyleri arasında anlamlı bir fark olup olmadığını incelenmiştir. Araştırmanın örneklemini, Amasya ilinde bulunan Fen, çeşitli Anadolu, Endüstri Meslek, Kız Meslek ve güzel sanatlar liseleri ile çevre illerdeki güzel sanatlar lise son sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın bulgularına göre, duygusal zeka düzeyi öğrenim görülen lise düzeylerine göre anlamlı farklılıklar göstermektedir. Sanat ve spor eğitimi veren okullarda eğitim gören öğrencilerin duygusal zeka puanları Anadolu, Fen lise türlerini barındırmak üzere pek çok lise türünde eğitim gören öğrencilerin duygusal zeka puanlarından anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. 

Bahadır ve Adiloğulları (2020) çalışmalarında, üniversitede spor yapan öğrencilerin duygusal zeka ile zihinsel dayanıklılık arasındaki ilişkiyi ele almışlardır. Araştırmaya, Ege Bölgesi’ndeki Spor Yüksekokullarında öğrenim görmekte olan 203 öğrenci katılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, sporla ilgilenen ve düzenli şekilde spor yapmakta olan bu öğrencilerde zihinsel dayanıklılık ve duygusal zeka düzeyleri arasında pozitif anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Arslan ve Kılıç (2021) yaptıkları çalışmada, farklı spor branşlarında bulunan sporcuların duygusal zeka ile liderlik davranışları arasındaki ilişkiyi ele almıştır. Çalışmaya, toplamda 7’si bireysel 5’i takım sporu olmak üzere 520 sporcu katılmıştır. Bulgular, duygusal zeka düzeylerinin takım sporuyla uğraşan sporcularda bireysel sporla uğraşanlara göre yüksek düzeyde olduğunu göstermiştir. 

Koçak (2021) çalışmasında, Antalya ilindeki lisanslı 18 yaş üstü Taekwondo sporcularının duygusal zeka düzeyleri ve öz yeterlilikleri ilişkisini incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre, sporcuların duygusal zeka ve öz yeterlilik düzeylerinin ve alt boyutlarının genel anlamda yüksek olduğunu ve aralarında anlamlı ve pozitif ilişki olduğunu göstermiştir.

Müzik Becerileri ile Duygusal Zeka İlişkisini Ele Alan Çalışmalar

Özdemir (2008) çalışmasında, okul öncesi öğretmenlerinin duygusal zeka düzeyleri ile müzik yeterlilikleri arasındaki ilişkiyi sorgulamıştır. Çalışma grubunda, üç üniversitenin 3. ve 4. sınıflarında öğrenim görmekte olan toplamda 220 okul öncesi öğretmenliği bölümü öğrencileri yer almaktadır. Araştırmanın sonucuna göre, aday öğretmenlerin duygusal zeka düzeyleri ile müzik alanındaki yeterlilikleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Aday öğretmenlerin müzik yeterlilikleri arttıkça duygusal zeka düzeylerinin de doğru orantılı şekilde artacağı anlamına gelmektedir.

Benzer bulgulara sahip bir diğer çalışmada, Akbel ve Orhan (2017), çeşitli müzik gruplarında yer alan bireylerin duygusal zeka düzeyleri ile konser performansları arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Araştırmanın bulgularına göre, duygusal zeka puanı ile müzik alanındaki başarı, müzik grubu içerisindeki rolünü uygun şekilde yerine getirebilme arasında pozitif anlamlı bir ilişki bulunmuştur. En yüksek ilişki, duygusal zeka ile grup içindeki görevini yeterince yerine getirebilmede bulunmuştur.

Mermer ve Can (2020) çalışmalarında, müzik eğitimi bölümünde öğrenim gören öğrencilerin duygusal zeka düzeyleri ve eleştirel düşünme yatkınlıklarını incelemiştir. Toplamda 204 son sınıf öğrencisi 6 farklı üniversiteden rastgele seçilmiştir. Araştırma bulgularına göre, araştırmaya katılan aday öğretmenlerin duygusal zeka düzeylerinin orta seviye çıktığı saptanmıştır. Duygusal zekanın alt bileşenlerine bakıldığında ise, “iyimserlik/ruh halinin düzenlenmesi” en yüksek puan alırken bunu sırasıyla “duyguların değerlendirilmesi ve kullanımı” alt boyutları takip etmektedir. Anlamlı bulunan bir diğer bulgu ise, duygusal zeka düzeyinin mezun olunan lise türü ile ilişkisinin sonuçlarıdır. Bulgulara göre, konservatuar mezunu öğrencilerin genel duygusal zeka düzeylerinin diğer lise türlerindeki öğrencilerinkilerden yüksek olduğudur. 

Tartışma

Bu makalede, duygusal zeka kavramının bazı alanlarda var olan becerilerimizi ve ilgilerimizi güçlendirme noktasında anlamlı bir etkisinin olup olmadığının teorik çalışmaların bulgularına dayandırılarak bilimsel çerçevede yorumlanmaya çalışılmıştır. Ele alınan beceriler, spor ve müzik alanlarını kapsamaktadır. Makalenin amacı, müzik ve sporun duygusal zeka ile ilişkisi bağlamında, bireylerin müzik ve spor alanlarındaki becerilerini keşfetmede, güçlendirmede duygusal zekanın etkilerini incelemeye çalışmaktır.

Ülkemizde, alan yazında duygusal zekanın bireylerdeki çeşitli beceri alanları ile ilişkisini ele alınan çalışmalar incelendiğinde, 2000’li yılların başlarından beri seyrek olarak çalışılmakla beraber günümüze yaklaştıkça çalışmaların fark edilebilir bir düzeyde arttığı görülmektedir. Bu olgu duygusal zeka kavramının bireyler üzerindeki etkilerinin öneminin zaman içerisinde bir hayli kavrandığı fikrini güçlendirmektedir.

Alan yazında yapılmış çalışmalar ele alındığında (Özdemir, 2008; Akbel, Orhan 2017; Mermer & Can 2020) bireylerin müzik becerileri ve alt boyutları ile duygusal zeka alt boyutları arasında anlamlı ilişkinin olduğu görülmüştür. Özdemir (2008) çalışması bağlamında sunduğu önerilerde, duygusal zekanın duyguları ifade etmede, empati kurmada, kişiler arası olumlu ilişkiler kurup sürdürebilmede önemli olduğundan bahsederek kişinin hayat boyu başarısının duygusal zeka becerileri ile sağlanabileceğini vurgulamıştır. Ayrıca müziğin duyguları harekete geçirerek duygusal zeka becerilerine katkı sağlayacağını eklenmiştir. Mermer ve Can (2020), müzik öğrencilerindeki duygusal zeka ile eleştirel düşünme bağlamında bir çalışma yürütmüşlerdir. Çalışmanın sonuçlarında, araştırma evrenindeki öğrencilerinin duygusal zeka alt bileşenlerinde “iyimserlik/ruh halinin düzenlenmesi” en yüksek puanı almıştır. Bu bulgu oldukça ilgi çekicidir çünkü, müziğin bireylerin ruh halini olumlu anlamda etkileyebildiğini bilmekteyiz. Müziğin bireyin iyi oluşu üzerindeki olumlu etkileri insanları çok eski tarihlerden bu yana çeşitli arayışlara yöneltmiş ve müzik bu özelliği dolayısıyla pek çok ruhsal ve fiziksel rahatsızlığın tedavisinde dahi kullanılır olmuştur (Akkuş, 2007: 99). Benzer şekilde, araştırmalar, duygusal zeka düzeyinin yüksek olmasının bireyin iyi oluşunda olumlu anlamda etkileri olduğunu göstermektedir (İnci, 2014; Göçet, 2014; Ergün, 2016; Özkan, 2019). Duygusal zeka ile müziğin önemli bir paydada birleştiğini görebilmekteyiz. Bu anlamda, bireyler müzikle ilgilendikleri zaman müziğin duyguları harekete geçiren, iyi oluşu etkileyen yanıyla duygusal zeka becerilerini arttırabilecekleri gibi duygusal zeka düzeyi yüksek düzeyde olan bireyin müzikle ilgilenme, müzik alanındaki becerilerini güçlendirmesi de doğru orantılı şekilde artabileceği öngörülebilir. Ayrıca, bu çalışmanın diğer bir bulgusu konservatuar mezunu öğrencilerin genel duygusal zeka düzeylerinin diğer lise türlerindeki öğrencilerinkilerden yüksek olduğudur. Buradan yola çıkarak, sanatın ve duygusal zekanın bireyin ruhuna ve iyi oluşuna katkı sağlama açısından benzer işlev gördükleri söylenebilir.

Özdemir (2008), Akbel ve Orhan (2017) yaptıkları çalışmalarında duygusal zeka ile müzik ilişkisini ele almışlardır. Bir çalışmada okul öğretmenlerinde ilgili ilişki aranırken, diğer çalışmada çeşitli müzik gruplarında bu ilişki incelenmiştir. İki çalışmanın bulguları ise birbirine benzerlik göstermektedir. Müzikle alakalı çeşitli değişkenlerin ele alındığı bu çalışmalarda müzikal başarı, yeterlilik değişkeninin duygusal zeka ile pozitif ve anlamlı bir ilişki içinde olduğu saptanmıştır. Bu bulgu, duygusal zeka becerileri ile müzik becerilerinin doğru orantılı şekilde artabileceğini göstermektedir. Dolayısıyla gelişmiş bir duygusal zekanın bireyin müzik alanındaki ilgisi ve yeteneklerini ortaya çıkarma ve güçlendirme noktasında katkı sunabileceğini düşünebiliriz. 

Spor becerileri ve bu alanda başarılı olma açısından ele aldığımız çalışmalarda pek çok farklı spor branşı, profesyonel ve amatör olarak ilgilenme ve farklı değişkenlere göre değerlendirilmiştir. Pektaş (2013) farklı tür liselerde okuyan öğrencilerde spor ve sanat okullarında okuyan öğrencilerin duygusal zeka düzeylerinin diğer lise türlerindeki öğrencilere göre anlamlı derecede farklılaştığını bulgulamıştır. Benzer şekilde, üniversitede sporla yakından ve sürekli meşgul olan bireylerin duygusal zeka düzeyleriyle anlamlı pozitif ilişki saptanmıştır. Bu bulgular doğrultusunda, duygusal zeka ile spor faaliyetleri içerisinde bulunmanın birbirlerini anlamlı şekilde olumlu etkilediği söylenebilir. Spor faaliyetleriyle meşgul olan bireylerin duygusal zeka becerileri artabileceği gibi duygusal zeka düzeyi yüksek bireylerin spor becerilerini geliştirme ve sürdürme arasında da anlamlı bir ilişki olabileceği yorumunda bulunabiliriz. Nitekim Pektaş (2013), Fen lisesi, Anadolu Lisesi gibi diğer lise türlerine kıyasla daha yüksek yeterlilik isteyen okullardaki öğrencilerin duygusal zekalarının sanat ve sporla ilgilenen ve güzel sanatlarda ve spor liselerinde okuyan öğrencilere nazaran düşük düzeyde çıktığını belirterek, sanatın, sporun ve müziğin duygusal zeka üzerindeki etkilerinin anlamlı şekilde daha fazla olduğunu belirtmiştir.

Arslan ve Kılıç (2021) ele aldıkları çalışmalarında, farklı spor branşlarında bulunan sporcuların duygusal zeka ile liderlik davranışlarını ele almıştır. Bulgular, takım sporuyla uğraşan sporcuların bireysel sporculara nazaran duygusal zeka düzeylerinin yüksek olduğunu gösteriyor. Takım sporlarının esası grupla uyum içinde karar verebilme, hareket edebilmedir. Bu noktada, duygusal zekanın bileşenlerinden biri olan sosyal becerinin alt boyutları olan empati, liderlik, uzlaşma gibi kavramların önemi oldukça büyüktür. Bahsedilen bu kavramlar duygusal zekayla bu anlamda örtüşmektedir. Spor branşlarında yetenek seçmelerinde sporcuların duygusal zeka ve liderlik özellikleri göz önünde bulundurularak seçim yapılması başarılı sporcuların yetişmesine fayda sağlayabilir (Özdenk, 2015). Bildiğimiz üzere duygusal zekanın beş adet bileşeni mevcuttur. Bu bileşenlerden özellikle, “duyguları yönetebilme, başkalarının duygularını anlayabilme ve ilişkileri yürütebilme (sosyal beceriler)” grup içi uyumun oluşmasında olumlu katkılar sağlayacaktır. Örneğin, karşılaştığı zorlayıcı durumlarda duygularını uygun ve dengeli bir şekilde ifade etmeyi başaran birey grup içinde sağlıklı ve uyumlu bir iletişimin oluşmasına katkı sağlar. Benzer şekilde, başkalarının duygularını anlamaya ve gerektiğinde kendisini o kişinin yerine koyabilen (empati yapabilen) birey grup içinde dayanışmanın, birlik ve beraberlik duygularının da pekiştirilmesine katkı sağlar. Empati, diğerleri ile ilişki kurmanın ana bileşenlerindendir (Yeşilyaprak, 2001: 141). Bunlarla beraber, grup içindeki diğer bireylerle sağlıklı iletişim kurup sürdürebilen yani sosyal becerilere sahip olan birey grubun birlik ve beraberlik içerisinde hareket edilerek ortak hedeflere ulaşılmasında ana belirleyicidir. Bu noktada Özdenk (2015), takım sporlarında ortak hedefe yönelik başarıya odaklanmanın öneminden bahsederek, sporcuların birlik ve beraberliğinin gerekliliğinden bahsetmiştir. Duygusal zekanın ilgili bileşenlerini irdelediğimizde, sporcuların grup içinde uyum, dayanışma ve sağlıklı iletişim vb. sağlamaları açısından oldukça önemli bir kavram olduğunun ve duygusal zekası yüksek düzeyde olan bireylerin bilhassa takım sporlarında uyumun ve dengenin oluşması noktasında katkılarının büyük olabileceği sonucuna varıyoruz. Özdenk (2015), Takım içinde ortak hedeflere ulaşma amacıyla ilerlenen yolda duygusal zeka düzeyi düşük olan bir sporcunun takım arkadaşlarıyla aynı doğrultuda ilerlemeyeceğinin olası olduğunu belirtmiş ardından da karşılaşılabilecek zorlayıcı durumlarda duygusal zeka düzeyi düşük sporcuların takım içinde motivasyonu düşürebileceğini eklemiştir. Buradan ulaştığımız genel sonuç, duygusal zeka becerileri gelişmiş bir birey yatkınlığı, becerisi olabilecek spor alanında bilhassa takım sporlarında bu becerilerini de kullanarak başarılı olup, kendi potansiyelini tam anlamıyla ortaya çıkarabilir.

Çalışmalardaki bulguların değerlendirilmesi ardından, bireyin ilgili/becerili olabilecekleri alanları keşfetme, güçlendirme noktasını incelerken duygusal zekanın bileşenlerini de ele almak faydalı olacaktır. Duygusal zeka becerileri bireyin kendini keşfetmesi açısından oldukça önemlidir. Duygusal zeka düzeyi yüksek bir birey, kendisini, duygularını keşfedip anlamlandırarak bir bakıma kendisini daha iyi tanır. Duygusal zekanın bileşenlerinden Öz-bilinç, duyguların farkındalığı olarak bir nevi keşiftir. Birey kendi deneyimlediği duygularının farkında olarak kendini devamlı gözlemleyen, keşfeden konumundadır. Yaşanılan durumlar karşısında deneyimlediği duyguları bilgi kaynağı olarak ele alıp bu bilgiyi hayatının içerisinde kullanan birey kendini daha iyi tanır. Örneğin belirli bir durum karşısında öfkelenen kimse o durumu muhakeme ederken neden öfkelendiğini sorgulayarak kendi özelliklerini, tutumlarını, değerlerini görüp bir anlamda kendisini keşfeder. Kendini keşfetmeye hazır bir birey kendisini her açıdan gözlemleyebilir, yatkınlıklarını, eğilimlerini daha anlamlı bir şekilde fark edebilir. Bununla birlikte, duygusal zekanın diğer bir bileşeni olan “kendini harekete geçirmek” bireydeki enerjinin duygusal süreçlerinin de dahil olması ile belirli bir amaç doğrultusunda harcanmasıdır. “Motivasyon ve güdülenme” bu alt boyutta kilit kavramlardır. Kendini tanıyan birey yatkınlıklarını, becerilerini daha iyi saptayabilir. Bu anlamda, duygusal zeka becerileri gelişmiş bir birey yatkınlarını belirleyip duygusal süreçlerini de işin içine katarak enerjisini ulaşmak istediği hedefler doğrultusunda daha anlamlı şekilde harcayabilir.

Sonuç

İncelenen çalışmalardan ve duygusal zeka bileşenlerinden yola çıkılarak genel bir sonuca varacak olursak, duygusal zeka becerileri gelişmiş bir birey müzik ve spor alanlarında kendi becerilerini daha iyi ortaya çıkarabilir. Birey, bu alanlardaki beceri ve ilgisini duygusal zeka becerileri sayesinde güçlendirebilir sonucuna varabiliriz. Aynı zamanda ilgili alanlardaki becerilerinin üzerine giderek duygusal zeka becerilerini de arttırabilir. Bildiğimiz üzere, duygusal zeka bireyin duygularını, kendini tanımasında oldukça önemlidir. Duygular, bireyin hem hayat başarısında, iyi oluşunda hem de kendini bulma süreçlerinde yol gösterici niteliğindedir. Deneyimlediğimiz duygular eşsiz ve bize aittir. Bu duygular hayat yolunda bize karar alma süreçlerimizde, farkındalıklarımızın artmasında ve kendimizi tanımamızda ışık tutarlar. Duygular bilişlerden ayrı tutulamaz. Dr. Damasio’ya göre, “Duygusal beyin, muhakeme alanında düşünen bir beyin kadar işe karışır.” (Goleman, 2021, 57). Goleman bu ifadeyi destekleyerek ekler: “Bir bakıma, akılcı ve duygusal olmak üzere, iki beynimiz, iki zihnimiz ve iki farklı türden zekamız var. Hayatı nasıl yaşadığımız her ikisi tarafından belirlenir – sadece IQ değil duygusal zeka da önemlidir. Aslında akıl, duygusal zeka olmadan tam verimli çalışamaz.” (Goleman, 2021, 57). Bu anlamda, öncelikle duygularımızın farkında olmak, kabul edebilmek ve işlevine uygun şekilde kullanabilmek bize hayatta pek çok alanda başarılı ve doyuma ulaşmış bireyler olmamıza olanak tanır. Bu nedenle duygusal zekaya en az bilişsel zekaya önem verdiğimiz kadar önem vermeli ve hayat boyu geliştirmeye, güçlendirmeye çalışmalıyız.

Sena Akbalık

Psikoloji Staj Programı

Kaynakça

Akbel-Akbel, B. ve Yıldırım-Orhan, Ş. (2017). Bireylerin Duygusal Zeka Düzeylerinin, Müzik Gruplarındaki Konser Performanslarına Etkisi. European Journal of Social Sciences Studies, 2(5), 94-108.

Akduman, G., Karahan, G. (2021). Duygusal Zeka ve İletişim Becerilerinin Empati Üzerindeki Etkisinin Kişilik Özellikleri Bağlamında Değerlendirilmesi: Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinde Bir Alan Araştırması. Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD), 8(2), 604-622

Akkuş, Ü. (2007). Müziğin İnsan Sağlığı Üzerindeki Yeri ve Önemi, Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 1, 98-103.

Arslan, A., Kılıç, M.  (2021). Farklı Spor Branşlarındaki Sporcuların Duygusal Zekâ ve Liderlik Davranışları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Modern Leisure Studies, 3(1), 12-34.

Bahadır, G., Adiloğulları, İ. (2020). Spor Yapan Üniversite Öğrencilerinde Zihinsel Dayanıklılık ile Duygusal Zekâ Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. International Journal Sport, Exercises & Training Sciences (IJSETS). 6(4), 117-128.

Çakar, U., Arbak, Y. (2004). Modern Yaklaşımlar Işığında Değişen Duygu-Zeka İlişkisi ve Duygusal Zeka. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6(3), 23-48.

Eker, E. & Ok, T. (2020). Bağlanma Stillerinin Duygusal Zekâ Üzerindeki Etkisi. International Social Mentality and Researcher Thinkers Journal, (Issn:2630-631X) 6(39): 2616-2625.

Ergün, O. (2016). Ergenlerde duygusal zekâ özellikleri ile psikolojik sağlamlık arasındaki ilişkinin incelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

İnci, S. (2014). Aday öğretmenlerin duygusal zekâ ile yaşam doyumu düzeyleri arasındaki ilişki. (Yüksek Lisans Tezi). Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.

Goleman, D. (2021). Duygusal Zeka Neden IQ’dan daha Önemlidir? (Çev. B, Seçkin-Yüksel). 55. Basım. Varlık Yayınları.

Göçet Tekin, E. (2014). Üniversite öğrencilerinin psikolojik iyi olma duygusal zekâ ve sosyal iyi olma düzeyleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi. (Doktora Tezi). Sakarya Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Sakarya.

Koçak, U., O. (2021). Taekwondo Sporcularının öz yeterlilik ve duygusal zeka düzeylerinin incelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Spor Yönetimi Bilimleri Yüksek Lisans Programı.

Maboçoğlu, F. (2006). Duygusal zeka ve duygusal zekanın gelişimine katkıda bulunan etkenler. (Yüksek Lisans Tezi). Ankara Üniversitesi. 

Mermer, O., & Can, A. A., (2020). Müzik Öğretmeni Adaylarının Duygusal Zekâ ve Eleştirel Düşünme Eğilimlerinin İncelenmesi. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 26(45), 674-690.

Özbiçer – Mavruk, S. (2018). Duygusal zekâ geliştirme programının ergenlerin duygusal zekâ ve yaşam doyumu düzeylerine etkisi: deneysel bir çalışma. (Doktora Tezi). Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Özdemir, A., T. (2008). Okul öncesi öğretmen adaylarının müzik yeterlilikleri ile duygusal zeka düzeyleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Abant İzzet Baysal Üniversitesi. 

Özdenk, S. (2015). Bireysel ve takım sporları ile uğraşan sporcular ile spor yapmayanların duygusal zeka ve liderliklerinin incelenmesi. (Doktora Tezi). Gazi Üniversitesi.

Özkan, L. (2019). Lise öğrencilerinin duygusal zekâ düzeyleri ile psikolojik dayanıklılık düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.

Pektaş, S. (2013). Güzel sanatlar ve spor lisesi müzik bölümü öğrencileri ile diğer lise öğrencilerinin duygusal zekâ düzeylerinin karşılaştırılması. (Yüksek Lisans Tezi). İnönü Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.

Tekin, E. G., (2014). Üniversite öğrencilerinin psikolojik iyi olma duygusal zeka ve sosyal iyi olma düzeyleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi. (Doktora Tezi). Sakarya Üniversitesi.

Yaşam Becerileri WHO, (2007). Promoting Physical Activity in Schools: An Important Element Of A Health-Promoting School, Who Information Series On School Health, (Document 12.)

Yeşilyaprak, B. (2001). Duygusal Zeka ve Eğitim Açısından Doğurguları. Eğitim Yönetimi Dergisi, 7(25).

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...