ABD’nin 20 Ocak 2025 de yemin ederek II. kez ABD Başkanı olarak göreve başlayan Donald Trump, seçin kampanyası süresince üzerinde ısrarla durduğu muhtelif ülke çıkışlı ürünlerin ABD’ye ithalatında uygulanan Gümrük Vergilerini (GV) artırma taahhüdünü yerine getirmiştir. Donald Trump Kanada, Meksika ve Çin’e uygulanan GV tarifelerine yönelik yeni bir kararname imzalayarak yürürlüğe almıştır.
Trump’ın imzalamış olduğu söz konusu kararname çerçevesinde; Kanada ve Meksika orijinli ürünler için, %25 oranında ilave vergi getirilirken, Kanada menşeli hidrokarbonlar hariç olmak üzere diğer ürünlere %10 oranında olmak üzere ve Çin menşeli mallara ise %10 oranında ilave ek GV uygulaması getirilmiştir. Kanada menşeli ürünlere yönelik ek vergi uygulaması 1 Şubat 2025 tarihinden itibaren uygulanır iken, diğer ülke ve ürünlere yönelik uygulamanın ise, 4 Şubat 2025 ten itibaren geçerli olacağı ön görülmüştür. Bu suretle ABD ülke ithalatının yaklaşık %40’ını oluşturan bu üç ülkeden gelen ürünlere ilave GV uygulamasını yürürlüğe almış bulunmaktadır.
ABD toplam ithalatının %40’ını oluşturan ilave ek GV getirilen bu üç ülkede mevcut uygulamadan rahatsızlığını gündeme getirerek tepki göstermiş, Meksika ve Kanada aynı şekliyle ABD ürünlerine misilleme ile ilave vergi tarifesi uygulayacağını ilan eder iken Pekin ise; ABD’nin yeni uygulamasına kesinlikle karşı olduğunu belirterek aynı şekli ile ABD’ye ilave GV’yle karşılık verileceğini beyan etmiştir.
Ancak, Donald Trump’ın imzalamış olduğu kararname ile başlattığı bu yeni sürecin etkisi bu üç ülke ile sınırlı kalmamış AB yetkili organları da meydana gelen gelişmeden rahatsız olduklarını ifade etmişlerdir. Münhasıran Fransız Sanayi Bakanı Marc Ferracci, Donald Trump’ın tarifeler konusundaki bu yeni yaklaşımı karşısında AB üyesi ülkeleri “Ortak Güç Mücadelesi” oluşturmaya davet etmiş, ABD’nin AB ye yönelik bu anlamdaki tehditlerine etkin bir cevap verilmesi gerekliliği konusunda AB makamlarını uyararak konunun öneminin anlaşmasına imkan sağlayacak tedbirler konusunda birlik olunması gerektiğini vurgulamıştır.
ABD makamları doğrudan olmasa bile dolaylı olarak mevcut önlemlerin Çin’de üretildiği ileri sürülen Fentanilin türevi bağımlılık oluşturan ürünlerin Meksika üzerinden ABD’ye girişi konusunda ortak mücadeleye zorlama amacı taşıdığını, ayrıca Meksika ve Kanada’yı Amerika Birleşik Devletleri’ne göç akışını yeterince kontrol etmeleri için yeni bir sürece ve ortak mücadeleye zorladığı hususuna da işaret edilmektedir.
Donald Trump; yaptığı bir açıklamada, “yasadışı göçmenlerin oluşturduğu büyük tehdit ve başta fentanil olmak üzere ABD vatandaşlarının ölümüne neden olan bu ölümcül maddeler ve türevlerinden ABD vatandaşlarını korumak ve Başkan olarak herkesin güvenliğini sağlamak benim görevimdir” şeklinde bir beyanda da bulunmuştur.
Her ne kadar ABD başkanı söz konusu ilave GV’lerinin Meksika, Kanada ve Çin’i Göçmen akını ve bağımlılık ürünlerine karşı ortak mücadele etme yönünde zorlama ve belirli yaptırımlar ile “Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele” ye mecbur kılmak amaçlı olarak ifade edilse de, esas olarak Covid 19 ve özellikle Ukrayna-Rusya savaşı ve takiben İsrail’in Gazzeyi işgali ile ortaya koyduğu insanlık dışı zulmün, dünya genelinde gerilme trendine giren ticaretin daha da zorlaşacak yeni bir sürece yönelmesine neden olabileceğini ifade etmek gerekmektedir. Nitekim Fransız Sanayi Bakanı yaptığı bir açıklamayla; ortak mücadele ve kararlılık çağırısında bulunmuş, uluslararası ticaret açısından zor bir dönem içerisinde bulunan AB üyesi ülkelerin dikkatini bu noktaya yoğunlaştırmaya ve şimdiden tedbirli olmaya gerekli önlemlerin alınması amaçlı hazırlıklı olmaya zorladığı anlaşılmaktadır.
Yapılan beyanlardan gerek Çin gerek ise Meksika ve Kanada öne sürülen konularda ABD ile ciddi iş birliği yapıncaya dek ilave GV tedbirlerinin süreceği izlenimi açık olsa da mevcut tedbirlerin zor durumdaki gerileme trendi içerisindeki dünya ticaretini daha da yavaşlatacağı Serbest Ticaret Anlayışının zedelenmesine neden olacağı gözlenmektedir.
Bununla birlikte alınmış bulunan bu yeni tedbirlerden ABD ekonomisinin de ciddi yönde olumsuz etkileneceği, tüketici maliyetinin artması nedeniyle belirli ölçüde ekonomik bir durgunluğa neden olacağı “tüketim ve yatırımdaki yavaşlama nedeniyle 2025’te %1,5 ve uygulamanın devam etmesi halinde 2026 yılında ise %2,1 oranında ABD GSYİH’sinde bir düşüşe yol açabileceği enflasyona yönelik olarak ise ortalama 1 puanlık ilave bir artışa neden olabileceği gündeme getirilmektedir.
ABD Başkanı Donald Trump’ın ilave vergi uygulamasına her üç ülke ve AB tepki gösterirken, karara yönelik olarak ABD içerisindeki STK’lardan da tepki gelmiştir. İlk olarak Amerikan Ulusal Ev İnşaatçıları Birliği (NAHB), bu yeni tarifelerin “inşaat malzemeleri fiyatlarında ek artışa” yol açacağını belirterek, “Özellikle inşaatçılar tarafından kullanılan iki malzemenin, kereste ve alçı ihtiyacının yüzde 70’ten fazlasının Kanada ve Meksika’dan karşılandığını, dolayısıyla uygulanacak tarifelerin inşaat maliyetlerini önemli ölçüde artıracağı ve bu durumun ABD ekonomisine yönelik önemli yansımalarının olacağı vurgulanmıştır.
Buradan da alınan ilave ek GV tarifelerinin dünya ticaretine etkisinin yanı sıra ABD ekonomisi ve özellikle ABD’li tüketiciler üzerinde de olumsuz etkilerinin olacağı, değişik sektörlere yönelik önemli yansımalarının görüleceği ve alınan tedbirlerin ABD’li tüketicilere hayat pahalılığı artışı olarak döneceği, endişesi üzerinde durulmaktadır.
Henüz bu aşamada AB menşeli ürünlere yönelik ilave GV uygulaması gündeme gelmemiş olsa da AB’li makamların endişe içerisinde oldukları ve son zamanda zaten daralma içerisindeki AB ekonomisi ve özellikle AB ekonomisinin motoru konumundaki Almanya ve Fransa’nın muhtemel olabilecek tedbirlerden ciddi yönde etkilenecekleri anlaşılmaktadır.
Çin’in misilleme olarak karşılıklık ilkesi çerçevesinde tedbir alacağı ifade edilmiş olsa da bunun mahiyeti ve hangi yönde bir tedbir olacağı bu aşamada bilinmese de gerek ABD gerek dünya ticaretine etki edeceği şimdiden açık olmakla birlikte bu aşamada boyutları tahmin edilemese de önümüzdeki sürecin ticaret savaşları açısından mücadele içerisinde geçeceği rahat bir şekilde görülebilmektedir. Ancak bu beklenmedik gelişmelerden dünya ticareti ve ülke ekonomilerinin belirli şekilde menfi yönde etkilenmesinin yanı sıra özellikle zincirin son halkası tüketiciler nezdinde ilave hayat pahalılığına neden olacağı gözlenmektedir. Bu beklenmedik ilave hayat pahalılığı nedeniyle tüketimin daralması bunun doğal bir sonucu olarak da yatırımlarda yavaşlama üretimde gerileme ve ilave ekonomik durgunluk anlamına geleceğini ifade etmek gerekmektedir.
Ömer Faruk DOĞAN – Büyükelçi
Ankara, 3 Şubat 2025