2024 yılına ait Dünya Ticaret verileri değerlendirdiğinde, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınını takiben, üçüncü yılına girmekte olan Ukrayna-Rusya savaşı ve İsrail’in Gazze’yi işgali ile farklı bir boyut kazanan bölgesel sorunlar, dünya ticaretinin 2020’li yılların başından bu yana girmiş olduğu türbülanstan çıkma arifesinde toparlanma yönünde 2025 başında ümit ve bazı işaretler vermeye başlamıştı.
Son olarak DTÖ verilerine göre 2024 yılı içeresinde hafif bir kıpırdanma ile 23,8 trilyon USD seviyesine ulaşan Dünya Ticareti, II. Kez ABD Başkanı seçilen Donald Trump ‘ın 2 Nisan 2025 tarihinde yapmış olduğu 185 ülkeyi kapsayan ilave Gümrük Vergisi uygulanması kararnamesi ile farklı bir boyuta taşındı, Dünya Ticareti çoklu bilinmeyeni olan yeni bir sürece girdi. Dünya Ticaret Krizi
ABD Başkanı Trump yapmış olduğu açıklama ile; 185 ülkeye yönelik % 10-49 arasında değişen, 6 Nisan 2025 tarihinden itibaren, farklı ülkelere birbirinden farklı ilave Gümrük Vergisi uygulanması kararını ilan etti. Türkiye, Birleşik Krallık, Brezilya, Avustralya, BAE, Yeni Zelanda, Mısır, S.Arabistan gibi %10 seviyesinde en az ilave Gümrük Vergisine tabi ülkeler arasında yer aldı. Ancak, özellikle Çin ve Güney Doğu Asya ülkelerine yönelik nerede ise %50’ ye yakın ilave Gümrük Vergisi kararı beklenmedik yeni bir sürecin başlangıcı oldu.
Özellikle Kamboçya, Tayland, Vietnam, Bangladeş gibi az gelişmiş ülkelere yönelik uygulanması tasarlanan vergilerin oran olarak yüksekliği özel dikkat çekici nitelikte. Çin, % 34, Japonya ise % 24 ilave Gümrük Vergisine tabi olacak. Dünya Ticaret Krizi
Daha önce bu tür bir yaklaşıma ilişkin bilgiler peyder pey ABD Başkanı Trump tarafından seçim kampanyası sürecinde telaffuz edilmiş ve bu yönde bir açıklama beklenmekteydi. Ancak uygulamaya alınan ilave gümrük vergisi oranlarının %49-50’lere kadar ulaşması listede en yüksek vergi oranlarının Güney Doğu Asya ülkelerine gelişmekte olan ülkelere yönelik olması beklenmedik bir gelişme oldu.
Dünya Ticareti bu beklenmedik içinden çıkılması büyük gayret ve çaba gerektiren belki uzun yıllara talik olabilecek yeni bir sürece girdi. Zaten birçok gerekçe ile toparlanmakta zorluklarla karşılaşan dünya ticaretinin bu yeni süreci özellikle gelişmekte olan ülkeler ve büyümesi ekonomik istikrarı ihracata dayalı kendi tüketim kabiliyeti düşük ekonomik durumu hassas olan ülkeleri ve toparlanma sürecindeki Afrika ülkelerini önemli ölçüde zorlayacak görünmekte. Kaldı ki sürecin ne yöne evrileceği ise ciddi belirsizlikler ihtiva etmekte. Dünya borsaları önemli ölçüde sarsılmış ve karşılaştıkları şoku henüz atlatabilmiş değiller. Ciddi ve büyük oranlarda borsa kayıpları yaşanmakta. Tüm bunlar önümüzdeki sürecin oldukça zor geçeceğine dair önemli işaretler.
Türkiye’nin de kurucu üyesi olduğu Dünya Ticaret Örgütü, DTÖ Dünya Ticaretinin serbestleştirilmesi ve önündeki engellerin kaldırılması amacı ile kurulmuş ve bu yönde de mesafeler kat etmiş, ikili veya çoklu ülkeler arası anlaşmazlıkların sulh yolu ile çözümüne kayda değer katkı sağlamış, Uluslararası statüde bir kuruluş. Tüm üyesi ülkelerin amacı Dünya Ticaretinin Serbestleştirilmesi ve önündeki engellerin kaldırılması, ticaretin serbest rekabet kuralları çerçevesinde işleyişine devam etmesi yönünde, bundan da en fazla gelişmekte olan ülkelerin yararlanabileceğini ifade etmek mümkün.
ABD Başkanı Trump’ın ilan ettiği kararlar ile başlayan bu yeni süreç tüm gözlerin büyük bir dikkatle ABD, Çin, Türkiye, Rusya, Japonya, AB ülkelerinin üyesi olduğu uluslararası kuruluşa yöneldi. Bu yeni girilen ticari süreçte atmosferin yumuşatılması karşılıklı ticari restleşmelerin önüne geçilmesi ve dünya ticaretinde yaşanan durgunluğun daha derinleşmeden alınabilecek tedbirler ile tüm dünyayı etkisi altına alacak olumsuzlukların önüne geçilmesi gerekmekte. Birçok bölgesel sorunlarla yorgun dünyanın yeni ve çözümsüz bir sürece lüksü kalmadı gibi görünüyor. Dünya Ticaret Krizi
ABD’nin uygulamaya aldığı ilave gümrük vergisi uygulamasının önemli muhataplarından Çin, ani bir reaksiyonla hemen ABD’ye karşı tepki gösterdi ve 10 Nisan 2025 ten geçerli olmak üzere %34 ilave Gümrük Vergisi uygulaması yan ısıra, ABD’ye karşı ek kısıtlayıcı tedbirlerini ilan etti. Muhtemeldir ki önümüzdeki süreçte Trump’ın bu kararından etkilenecek AB ve diğer bazı ülkelerin de karşı tedbirler alması muhtemel ve beklenmekte de. Bu durumun sürecin daha da kompleks içinden çıkılması oldukça zor bir dönem olması muhtemel.
Ancak, Dünya Ticaretini duraklatacak bu karşılıklı açıklamaların en fazla gelişmekte olan ülkeleri zor durumda bırakıp ülke ekonomilerini ve halkların yaşam seviyesini olumsuz etkileyeceği muhakkak. Zaten zor durumdaki bu ülkelerin kalkınma süreçlerinin duraksamaması ve diğer gelişmiş ülkelerdeki gibi refah seviyesine doğru mesafe kat etmeleri, dünya ticaretinin önündeki kısıtlayıcı engellerin kaldırılmasına bağlı. Bunun için en uygun zemin ve en etkin kurum ortam DTÖ Dünya Ticaret Örgütü platformu.
Ancak, süreci bu platform da hangi ülkenin nasıl başlatacağı en büyük soru ve bilinmezlerden birisi, BM’nin 5 Daimî Temsilci üyesi zaten bu sürecin tarafları ya karar alan yada karardan şiddetle etkilenerek karşı tedbir alan taraf ülkeler. Ör. Çin veya zaten zor durumda olan kısıtlamalara tabi Rusya gibi. Dolayısı ile bu süreci başlatacak ve ortamın yumuşatılmasına yönelik müzakere platformuna işaret edecek bir arabulucuya güçlü kabul görecek bir hareketlendiriciye uygun bir arabulucuya ihtiyaç var. Dünya Ticaret Krizi
Görünen o ki, bu konuda da en etkin olabilecek ve çözüm arayışına en yüksek katkıyı sağlayabilecek ülke yine Türkiye olarak ön plana çıkmaktadır. Gerek Ukrayna-Rusya savaşında üstlenmiş olduğumuz önemli rol itibariyle, gerek BM ile birlikte yüksek seviyede ihtiyaç duyulan dünya tahıl ticaretinin devamlılığına imkan sağlayarak 40 Milyon ton ’un üzerinde buğdayın ihtiyaç bölgelerine dağıtılmasına imkan tanıyan Türkiye olduğunu dikkate almamız gerekiyor. Bu yönü itibariyle Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm dünyada özel bir konum, itibar güvenirlik ve yerinin olduğu açık bir gerçek. Türkiye’nin bölgesel sorunlar karşısında uygulamakta olduğu insani ve barışçıl dış politika uygulaması çerçevesinde Afrika’da bazı bölge ülkeleri arasında yaşanan derin sorunların çözümüne sağladığı katkıyı, bu konuda da esirgemeyeceği muhakkak. Dünya ticaretinin sürüklenmekte olduğu açmaz derinleşmeden Sn. Cumhurbaşkanımızın gerginleşme sürecindeki ortamın mutedil bir atmosfere kavuşarak müzakere yolu ile engellerin kaldırılmasına öncülük edebilecek kapasite, kabiliyet ve potansiyele sahip bulunmaktadır. Tüm ülkelerin de bu konuda Türkiye ve Dünyanın 5’ten büyük olduğunu her vesile ile ifade eden Sn. Cumhurbaşkanımızın yaklaşımına büyük destek vereceği muhakkak, ancak çok fazla gecikip mevcut sorun derinleşmeden uygun ortam ve sürecin bir an önce oluşturulması ve yumuşamanın başlatılmasına ihtiyaç var.
ÖMER FARUK DOĞAN – BÜYÜKELÇİ