II.Dünya Savaşı sonrası, savaştan zarar görmüş Avrupa’nın yeniden yapılandırılması ve üretimin başlayabilmesi için uluslararası sermayeye ihtiyaç duyuluyordu. İhtiyaç duyulan sermayenin sağlanması, uluslararası nitelikte bir yatırım ve kredi bankasının kurulmasını gerektiriyordu. Bu görüşler doğrultusunda Bretton Woods Konferansı’na katılan 44 ülkeden 41’inin onayıyla 27 Aralık 1945’te Dünya Bankası(DB) kurulmuştur.
Dünya Bankası, üye ülkelerin hükümetlerine uzun vadede kredi veren bir kuruluştur. Bu banka ilk yıllarında savaşta yıkıma uğramış Avrupa ülkelerine yönelik çalışırken, 1950’den sonra ise az gelişmiş ülkelere yönelmiştir. Bunun sebebi de bu ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmasıyla birlikte ekonomik sorunların daha açık bir şekilde ön plana çıkmasıdır.
Bir ülkenin Dünya Bankası’na üye olabilmesi için ön koşul o ülkenin IMF üyesi olmasıdır. Yani bir ülke IMF’ye üye olmadan DB’na üye olamayacağı gibi, Fondan ayrıldığında DB’dan da ayrılmak zorundadır. Üyelerin banka sermayesine katılımları, her bir ülkenin IMF’de ki kotasına göre saptanmaktadır. Kotaların saptanmasında ise üye ülkelerin ekonomik güç düzeyi ön plandadır. Üye ülkeler istedikleri an üyelikten çıkabilirler.
Üye ülkelerin imar ve ekonomik kalkınma çabalarına destek sağlamak amacıyla oluşturulan Dünya Bankası’nın temel amaçları şunlardır:
-Sermayenin verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayarak, savaşta yıkılan ülkelerle az gelişmiş ülkelerin kalkınma çabalarına destek olmak,
-Özel yatırımların üye ülkelere yönlendirilmesine yardımcı olmak ve gerektirdiğinde sermayenin yetersizliğini kaynakları ile gidermek,
-Verimli ve aciliyet gerektiren projelerin uygulanmasına öncelik vererek, diğer kuruluşların vermiş olduğu kredilerle uyumlu krediler vermek,
-Ülkelere orta ve uzun dönemde kredi sağlayarak IMF’nin bilançosunu uzun dönemde dengeye getirmektir.
Dünya Bankası, bir yandan ülkelerin kalkınmasını desteklerken, diğer taraftan da kredi talep eden ülkelere, kaynakların daha verimli kullanılması, modern yönetim tekniklerinin geliştirilmesi gibi konularda yardımcı olmaktadır. Ayrıca, ilgili ülkenin uzun dönemdeki kalkınma plan ve programlarının değerlendirilmesi ve ülkenin kalkınması için tavsiyelerde bulunmasından dolayı yalnızca kredi veren bir kuruluş niteliğinden de ayrılmaktadır.
Bankanın Finansman Kaynakları
Bankanın üye ülkelere kredi olarak verdiği kaynaklar, başlıca üç kaynaktan temin edilmektedir:
-Üye ülkelerin sermaye katılımları,
-Sermaye piyasalarından yapılan borçlanmalar,
-Biriken fonların değerlendirilmesi sonucu elde edilen gelirler.
Bankanın en önemli finansman kaynağı, sermaye piyasalarından yaptığı borçlanmalardır. Borçlanma daha çok ABD, Almanya, Japonya, İsviçre, İngiltere gibi gelişmiş sermaye piyasalarından yapılmaktadır. DB, dünya sermaye piyasalarının da borç sağlayan en önemli kurumların başında gelmektedir ve tahvillerin satıldığı tüm ülkelerde yerli olmayan en büyük borçlanıcı konumundadır. Bankanın güçlü mali yapısı ve uluslararası kredibilitesi, bankanın senetlerine yatırım yapanlar açısından önemli bir güvence oluşturmaktadır. Ayrıca banka resmi kurumlar dışında özel kişi ve kuruluşlara sattığı bonolar vasıtasıyla da borçlanabilmektedir.
Bankanın açtığı kredilerden faiz, komisyon ve masraf adı altında elde ettiği çeşitli gelirlerde üçüncü finansman kaynağı oluşturmaktadır. Bunun dışında, banka portföyündeki çeşitli değerleri satarak da kredi temin eder.
Bankanın Kredi Politikası
DB, üye ülkelere 3 tip kredi açar. Bunlar proje, program ve ulusal para kredileridir. Bankanın proje kredilerine dayanan temel kredi politikası; özel sektörün geliştirilmesi ve azgelişmiş ülkelere yabancı doğrudan yatırımların kanalize edilmesini öngörür. Banka ilke olarak, diğer yollardan kredi sağlayamayacağı kanaatine vardığı ülkelere ve sınırları kesin olarak belirlenebilen bağımsız yatırım projelerine orta ve uzun vadeli proje kredisi verir. Banka ekonomik ve teknik yönden başarı şansı yüksek projelere kaynak sağlar. Ayrıca kredi almak isteyen ülkenin yeterli bir geri ödeme gücünün olup olmadığı değerlendirilip bunun sonucunda kredi verilmektedir.
DB’dan kredi alabilmek için öncelikle kabul edilebilir bir projenizin olması gerekir. Bu projenin hazırlanmasıyla ilgili DB ülkelere tavsiyelerde bulunur, danışmanlık hizmeti sunar. Böylece hem mali hem teknik yardım sağlamış olur.
Bankanın izlemiş olduğu kredi politikası, azgelişmiş ülkelerin sosyo-ekonomik sorunlarının ağırlaşmasından dolayı, 1970’lerden sonra değişikliğe uğramıştır. Bu ülkelerde büyüme gerçekleşse bile bölgesel dengesizliklerden dolayı halk büyümenin getirmiş olduğu refah ortamından faydalanamamaktaydı. Bu durum yeni bir yaklaşımı gerekli kılmış ve bu yaklaşım ‘’temel ihtiyaçların karşılanması’’ ve ‘’mutlak yoksullukla mücadele’’ gibi amaçları ön plana çıkarmıştır. Artık Banka, kredi verirken bu felsefeyi esas alır.
Banka kredilerinin faiz oranı, Yönetim Kurulu tarafından belirlenir ve krediler sağlanan ana para cinsinden geri ödenir. Faiz oranını belirleyen temel unsur ise, bankanın sermaye piyasalarından elde etmiş olduğu kredilerin maliyetidir. Bankanın sağlamış olduğu krediler uzun ve orta vadeli olduğundan vade 15-20 yıl arasında değişir.
Banka; kredi vermedeki katı tutumu, faiz oranlarının yüksekliği ve verdiği kredilerin yetersizliği nedeniyle zaman zaman eleştirilmektedir.
Ayrıca Banka hükümetlere, resmi kuruluşlara ve özel girişimcilere de kredi açmaktadır. Özel kesimlere kredi açabilmesi için, ilgili ülkenin Merkez Bankası’nın veya yetkili diğer bir organının garanti vermesi gerekmektedir.
Dünya Bankası, IMF’den farklı olarak uluslararası para istemi kambiyo sisteminin düzenlenmesi yerine daha uzun döneme yayılan proje ve yatırımların finansmanının sağlanmasını hedefler.
Zeynep Çakas
TUİÇ Stajyeri
Kaynakça
1)YAĞCI, Fahrettin,Dünya Ekonomisi Nasıl Yönetiliyor?,İktisat Dergisi, Sayı:210, Yıl 2001, s.25
2)ULUSOY, Ahmet, Devlet Borçlanması,Celepler Matbaacılık,Trabzon,2004
3) Web Adresi: http://www.imf.org/external/np/exr/facts/tur/imfwbt.pdf, Erişim Tarihi: 15.07.2014