Türkiye’nin coğrafi konumu, doğusundaki Hazar Denizi havzasının ve güneyindeki Ortadoğu bölgesinin zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarının, büyük tüketim pazarı olan Avrupa ve açık denizlere ulaşımı açısından büyük önem arz etmektedir. (1) Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz boru hattıyla Hazar Havzasındaki enerji kaynaklarının Batıya ulaştırılmasında bir enerji koridoru olarak görev yapabileceğini gösteren Türkiye’nin, AB açısından mevcut en hayati projesi, Hazar ve Ortadoğu doğalgazını Avrupa’ya sevk edecek NABUCCO projesiydi. (2) Projede doğalgazın Türkiye üzerinden Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya’ya ulaştırılması hedefleniyordu.(3)
Projenin hayata geçmesiyle AB’nin yüzde 70’lere yaklaşan Rus doğalgazına bağımlığına karşı ciddi bir alternatif oluşturulacak ve Türkiye AB için en önemli transit ülkelerden biri haline gelecekti. Yıllık 31 milyar metreküp kapasiteye sahip proje AB’nin, doğalgazda kaynak çeşitliliğini ve enerji güvenliğini artırmak için en ciddi alternatifi ve “doğu-batı enerji koridoru”nun en önemli ayağını meydana getiriyordu. 3900 km’lik boru hattına 11 milyar dolarlık yatırımı öngören NABUCCO konsorsiyumunda; BOTAŞ’ın yanı sıra Macaristan’dan MOL, Romanya’dan Transgaz, Bulgaristan’dan Bulgargaz, Avusturya’dan OMV ve Almanya’dan RWE enerji şirketleri yer alıyordu.(4)
Hazar Havzası enerji kaynaklarını kontrol etmeyi ve bu kaynakların kendi ülkesi üzerinden Avrupa ve açık denizlere ulaştırmayı stratejik bir hedef olarak gören Rusya, başlangıcından itibaren NABUCCO Projesini yakından takip etmiş ve başarısızlığa uğraması için proaktif girişimlerde bulunmuştur. Öncelikle Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’la yaptığı anlaşmalarla bu ülkelerden çıkarılacak gaz kaynakları üzerinde söz sahibi olmuştur. NABUCCO yatırıma başlayacağı anda Hazar Bölgesinde kaynak gaz bulamadı. Taşınacak gazın olmaması projenin hayata geçirilebileceği konusunda ciddi şüphelerin oluşmasına neden oldu.
Rusya’nın ikinci hamlesi Güney Akım Projesi’ydi. (5) Güney Akım projesi Rus doğalgazını Karadeniz’in altından Bulgaristan, Macaristan, Sırbistan ve Slovakya üzerinden Batı Avrupa’ya taşıyacaktı. Boru hattı yılda 63 milyar metreküp gaz taşıma kapasitesine sahip olacak ve yapımı 2015 sonunda tamamlanacaktı. Bu projenin taşıyacağı gazın anlaşmaları daha önceden yapılmıştı ve taşınacak gaz garantiydi. Türkiye de boru hattının Karadeniz’de kendi münhasır ekonomik bölgesinden geçmesine izin vermişti. Güney Akım boru hattının ön plana geçmesinde Alman kimya tekeli BASF’ın enerji sektöründeki kolu olan Wintershall ile yapılan anlaşma önemli rol oynadı. Kuzey Akım boru hattında yüzde 15,5’lik hisseye sahip olan BASF Wintershall, Güney Akım projesine de yüzde 15’lik hisseyle dâhil olarak GAZPROM’la ortaklığını pekiştirdi. BASF Wintershall’ı Güney Akım projesine katılan Fransız enerji tekeli EDF izledi. Bu gelişmeler NABUCCO’nun gerçekleştirilebileceğine olan inancı daha da sarstı.
Ancak asıl darbe Eylül 2010 sonlarında BP’den geldi. Şah Deniz konsorsiyumunda ağırlığı olan BP’nin Güney Doğu Avrupa Boru Hattı-SEEP (6) olarak ifade edilen önerisi Türkiye ve başta Azeri şirketi SOCAR olmak üzere konsorsiyumun büyük ilgisini çekti. Öneri Şah Deniz-II gazını Avrupa’ya taşımada Türkiye üzerinden yeni bir boru hattı yapımına ihtiyaç duymuyor, BOTAŞ’ın mevcut iletim şebekesinden yararlanmayı öngörüyordu. Projenin maliyeti oldukça düşüktü ve bu özelliği ile SEEP projesi NABUCCO projesine rakip oldu ve tehdit oluşturdu.
SEEP, boru hattı yarışmasındaki dengeleri bozdu ve yeni arayışları tetikledi. Bu kapsamda 25 Ekim 2011’da İzmir’de Türkiye ile Azerbaycan arasında yapılan hükümetler arası anlaşma, NABUCCO için bir dönüm noktası oldu. 2017-2018’den itibaren yıllık 16 milyar metreküp Şah Deniz-II gazının 6 milyar metreküpünün kendi gereksinimi için Türkiye’ye, geri kalan 10 milyar metreküpün Avrupa’ya sevki kararı alındı. (7) Avrupa’ya ulaşacak gazın pazarlaması ve satışı bizzat Azerbaycan tarafından yapılacaktı. Türkiye transit ülke olacaktı ancak aynı zamanda ihtiyaç duyduğu doğalgazın belirli bir kısmını bu hattan karşılayabilecekti. Bu iş için başlangıçta BOTAŞ’ın iletim şebekesinden yararlanılması önemliydi. İleride Türkiye topraklarında yeni bir hat yapılacaktı.
Çok geçmeden NABUCCO’ya olan tehdit yaşamsal darbeye dönüştü. 17 Kasım’da İstanbul’da yapılan 3. Karadeniz Ekonomi ve Enerji Forumu’nda SOCAR Başkanı Rovnag Abdullayev “Trans-Anadolu” adını verdiği yeni bir boru hattının yapımına karar verildiğini açıkladı. Hat, tıpkı NABUCCO gibi Şah Deniz-II gazını Türkiye’ye ve Avrupa’ya iletmeyi amaçlıyordu. Hattın maliyeti 5-6 milyar dolar civarındaydı. Yıllık kapasitesi en az 16-17 milyar metreküp olarak öngörülmüştü. (8) Türkiye topraklarında doğudan batıya kadar uzanacak hat, SOCAR’ın liderliğinde BOTAŞ ile ortaklaşa inşa edilecekti. İleride başka ortaklar da projeye katılabilecekti.
Trans-Anadolu hattı, NABUCCO’nun Türkiye toprakları üzerindeki varlığını, başka bir deyişle yüzde 70’e yakın bölümünü ortadan kaldırıyor, pratik anlamda bu projeyi haritadan siliyordu. Bundan böyle NABUCCO Türkiye-Bulgaristan sınırından itibaren küçülmüş bir şekilde faaliyet gösterebilse bile proje bugünkü statüsü ile geçerliliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Azeri gazından yoksun kılınmış bir NABUCCO projesinin yalnız Türkmen gazını hedeflemesi de artık düşünülemezdi. 26 Aralık 2011’de Türkiye ve Azerbaycan arasında Ankara’da imzalanan mutabakat zaptı Trans-Anadolu hattına (TANAP) resmiyet kazandırdı. Projede SOCAR’ın payının yüzde 80, Türk tarafının payının yüzde 20 olacağı açıklandı.(9)
Gelişmelerle ilgili açıklama yapan Bakan Taner Yıldız, Türkiye ve Azerbaycan’ın, yapılan müzakereleri “kesinlikle” Haziran sonuna kadar sonuçlandıracağını ve anlaşma imzalayacaklarını vurgulayarak “Şimdi Şah Deniz projesine hiçbir engel yok” demiştir. Trans Anadolu Boru Hattı ile başlamanın “daha gerçekçi” olduğunu, bu boru hattının Avrupa pazarlarına bir diğer boru hattı ile bağlanabileceğini, NABUCCO’nun bu işlevi gerçekleştirebileceğini belirtmiştir. Yıldız, NABUCCO projesinin, muhtemelen Türk-Bulgar sınırında başlayan, daha küçük ve kısa bir boru hattı olabileceğini, “Batı NABUCCO” olarak ayakta kalabileceğini ifade etmiştir.(10)
NABUCCO International Genel Müdürü Reinhard Mitschek ise yaptığı açıklamada; projenin mühendislik çalışmalarının Türkiye ve Avrupa’da yüzde 80 seviyesinde tamamlandığını, bu yaz mühendislik tasarımının sona ermesini beklediklerini, çevresel etki değerlendirmesi başvurularının da yapıldığını söylemiştir. Proje ile ilgili 50 yıllık hükümetler arası anlaşmaların yapılmış olmasının projenin gerçekleştirilmesinde çok önemli bir adım olduğunu belirten Mitschek, Türkiye’nin ve Avrupa’nın hızla artan doğalgaz tüketimi dikkate alındığında en önemli gaz projelerinden birinin NABUCCO olduğunu belirtmiştir.(11)
NABUCCO’nun TANAP’a karşı bir proje olmadığını da ifade eden Mitschek, ”NABUCCO ve TANAP arasında tüm paydaşlar için en iyi çözümü bulmamız gerekiyor” dedi. Şu anda TANAP’la ilgili herhangi bir yatırım anlaşması bulunmadığını kaydeden Mitschek, oysa NABUCCO’nun Şahdeniz konsorsiyumu ile çok yakın bağlantılarının bulunduğu ve daha geniş coğrafyadan gaz alma imkânına sahip olduğunu açıklamıştır. Mitschek, ”Azerbaycan’da, Irak’ta, Türkmenistan’da çok fazla gaz var. Karadeniz’de ve Akdeniz’de yeni keşifler var. NABUCCO gelecekte bunları da dikkate alarak işlemlerini sürdürecektir” demiştir. Mitschek, ayrıca NABUCCO’nun yeni paydaşlara, hissedarlara ve projelerle işbirliğine açık olduğunu ifade etmiştir.(12)
Sonuç olarak; NABUCCO, Güney Akım, SEEP ve TANAP arasında rekabet ve enerji satranç tahtasındaki oyun halen devam etmektedir. Projelerin birbirlerine karşı üstünlükleri ve zayıf yönleri bulunmaktadır. Ancak oyun sadece projelerin üstünlükleri ve zayıflıkları üzerinden oynanmamaktadır. Devletlerin vizyonları ve enerji stratejileri bu oyunda ana hamlelere yön vermektedir.
Çeşitli zamanlarda İran, Azerbaycan ve Türkmenistan’ın NABUCCO’ya gaz temin edebileceklerine dair basın açıklamaları yapmalarına karşın hala nereden, hangi bölgeden ve hangi ülkeden gaz geleceğine dair henüz kesinleşmiş bir resmi antlaşmanın olmaması NABUCCO’nun önemli zayıf yanlarından birisini oluşturmaktadır.
Ukrayna’da 2010 yılında yapılan seçimlerin sonucunda Rusya yanlısı partinin iktidara gelmesi, Rusya ile Ukrayna arasında gaz krizi sebebiyle yaşanan anlaşmazlıkların sona ermesi, bu kriz nedeniyle ön plana çıkan NABUCCO ve Güney Akım projelerini olumsuz yönde etkilemiştir.
Avusturyalı OMV şirketinin 2010 yılında Avrupa’daki gaz depolama hissesinin %50’sini GAZPROM’a satması ve GAZPROM-OMV ekonomik iş birliğinin gelişmesi, proje koordinatörü Avusturya’nın NABUCCO projesinin gerçekleşmesi konusunda gerekli siyasi ve ekonomik adımları istekli ve gayretli bir şekilde atmaması NABUCCO projesindeki olumsuzluğu derinleştirmiştir.
Yine NABUCCO’nun ortaklarından Alman BASF şirketinin enerji sektöründeki kolu olan Wintershall’ın Kuzey Akım’da olduğu gibi Güney Akım projesinde de GASPROM ile yüzde 15’lik ortaklık anlaşması imzalaması ve Fransız enerji tekeli EDF’nin de bu istikamette strateji izlemesi, AB’nin NABUCCO’ya olan ilgisini azaltmış ve projeye verdiği siyasi ve ekonomik desteği kesmesine neden olmuştur.
Türkiye’nin Rusya ile rekabet yerine işbirliğini tercih etmesi ve doğal gaz ihtiyacını daha uygun şartlarda karşılama fırsatını yakalaması sonucu Güney Akım Boru hattının 900 km’lik kısmının Karadeniz’de kendi karasularından geçmesine izin vermesi NABUCCO projesine olan ilgisini azaltmıştır.
BP’nin önerdiği Güney Doğu Avrupa Boru Hattı SEEP’in öngörülen yatırım maliyeti, BOTAŞ’ın mevcut iletim şebekesinden yararlanılacak olması sayesinde düşüktür. Bu özellik projenin kabul edilebilirliğini olumlu yönde etkilemektedir. Ancak sınırlı bir kapasiteye sahip olması önerilen bu hattın gelişimi için farklı projelere ihtiyaç duyulmasına yol açabilir. Nitekim bu ihtiyaç TANAP Projesinin geliştirilmesini sağlamıştır.
Nakledilecek doğal gazın hazır olması, yatırım finansmanının Azerbaycan tarafından hazır kaynaklardan karşılanması ve Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının bir kısmının uygun koşullarda karşılanması, rekabette Türkiye ve Azerbaycan’ın geliştirdiği TANAP projesini ön plana çıkarmaktadır.
Bu gelişmeler Türkiye’nin enerjide sadece “Enerji Koridoru” değil aynı zamanda “Enerji Üssü” olma stratejisiyle uyumludur. Türkiye, Rusya ve Azerbaycan ile geliştirdiği işbirliğinde; hem enerji ihtiyacını uygun koşullarda karşılamakta, hem enerji koridoru oluşturmakta ve hem de rafineri ve diğer enerji yatırımlarının önünü açarak enerji üssü haline gelmesini sağlayacak fırsatları yaratmaktadır.
Atilla SANDIKLI
BİLGESAM Başkanı
Kaynak: BİLGESAM
Sonnotlar:
(1) Atilla Sandıklı ve Hasret Dikici Bilgin, Türkiye’de Enerji ve Kalkınma, (İstanbul: TASAM Yayınları, 2006) s.16.
(2) http://www.nabucco-pipeline.com/portal/page/portal/en
(3) http://www.nabucco-pipeline.com/portal/page/portal/en/pipeline/route
(4) http://www.nabucco-pipeline.com/portal/page/portal/en/company_main/shareholders_link – http://www.nabucco-pipeline.com/portal/page/portal/en/company_main/about_us
(5) http://www.gazprom.com/about/production/projects/pipelines/south-stream/
(6) http://south-stream.info/index.php?id=2&L=1
(7) http://en.wikipedia.org/wiki/South_East_Europe_Pipeline
(8) http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&CategoryID=80&ArticleID=1067547
(9) http://socar.az/uploads/Aksham.pdf
(10) http://www.socar.com.tr/Content/1/604/316/HaberDetail.aspx
(11) http://www.petroturk.com/HaberGoster.aspx?id=6984&haber=TANAPta-imza-Haziranda
(12) http://www.petroturk.com/HaberGoster.aspx?id=6984&haber=TANAPta-imza-Haziranda
(13) http://www.petroturk.com/HaberGoster.aspx?id=6984&haber=TANAPta-imza-Haziranda