Doç. Dr. Hasan Tekgüç Röportajı: Sürdürülebilir Kalkınma ve Göç

Röportaj, Kadir Has Üniversitesi – İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hasan Tekgüç ile “Sürdürülebilir Kalkınma ve Göç İlişkisi” üzerine yapılmıştır.

 

1 – a) Emek göçü ve hareketlilik hakkında neler düşünüyorsunuz?

Emek göçü ve hareketliliğinin sağlıklı bir ekonomi için kaçınılmaz ve gerekli olduğunu düşünüyorum. En temelinde ekonomik göç, emekçinin ücret ve gelirin düşük olduğu yerden ücret ve gelirin daha yüksek olduğu yere hareketidir. Kapitalist piyasa ekonomilerinde ücreti ve geliri belirleyen temel öğelerden biri, emeğin bulunduğu ortamdaki verimliliğidir. Dolayısıyla insanların daha yüksek ücretli bölgelere iş bulmak amacıyla göç etmeleri, iktisadi açıdan en önemli ekonomik kaynak olan emeğin daha az verimli olduğu ortamdan daha çok verimli olacağı ortama hareketi yönündedir. Bu göçmenler gittikleri yerlerde istihdama dâhil olabilirlerse toplam pasta hemen hemen herkes için büyüyecektir.

 

1 – b) Bu kapsamda güvenli ve düzenli geçici emek göçü mümkün kılınabilir mi?

Geçici emek göçünü, “süresi önceden belli, bir dönem gidilen yerde çalışma amacıyla göç etme” şeklinde anlıyorum. Bu tür sözleşmeli göç hareketleri pratikte göçmeni bir işverene bağlar dolayısıyla da o göçmeni işverenine karşı çok eşitsiz bir pozisyona koyar (örneğin çalışan işvereninin kanun dışı bir aktivitesini polise bildirmekten kaçınabilir). Çalışanla işveren arasındaki zaten eşitsiz güç ilişkisi iyice dengesizleşir. Bu tip geçici uygulamalarda çalışanın sadece ülkede kaldığı süreyi kısıtlayan (örneğin emekliliğe kadar) ama onu tek bir işverene bağlamayan modeller daha başarılı olabilir. 

 

2) Düzensiz göçe yönelik stratejiler nelerdir? Düzenli göç mümkün kılınabilir mi? 

Düzensiz göçten anladığım hedef ülkeye göç etme niyetine beyan etmeden, turist veya kaçak girişler, girip emek piyasasına katılan göçmenlerdir. Düzensiz göçe yönelik stratejilerin büyük çoğunluğu düzensiz göçü mümkün mertebe azaltmaya çalışır. Bu azaltma çabasının sebebi doğruluğu tartışmalı ön kabullerdir. Bunların başında hedefteki ülkenin “vatandaşlık priminin sabit” olduğu ön kabulü gelir. Diğer bir deyişle vatandaşların doğuştan gelen sosyal hakları (eğitim, sağlık, emeklilik, vs.) sabit bir miktarmış ve düzensiz göçmenler bu sosyal haklara haksız yere ortak oluyorlarmış ön kabulü vardır. Bu ön kabul genelde yanlıştır; çünkü istihdama katılan göçmenler toplam pastanın (GSYİH) büyümesine katkı koyarlar dolayısıyla da sosyal hakları fonlayacak olan kaynaklar göçmenlerin hedefindeki ülkede de artar. Bu perspektiften bakıldığında tüm göçmenlerin bir an önce formel istihdama entegre olmasına yarayacak politikalar çok faydalıdır. 21. yy’da genel eğim tam ters yöndedir.

 

3) Göçmenlerin haklarının korunması hakkında neler düşünüyorsunuz? Örneğin; BM sözleşmesinin imzalanması vb. önlemler yeterli mi?

Göçmenlerin haklarının korunmasının çok yetersiz olduğunu düşünüyorum. İmzalanan anlaşmalar bile sahada gerçeğe dönüşmüyor. Bu yetersizliğin nedeninin, üst düzey politika yapıcılardan kanunları sokak seviyesindeki uygulayıcıları olan polis memuruna kadar çok geniş bir kesimin yukarıda bahsettiğim yanlış ön kabulü paylaşmasının rolü olduğunu düşünüyorum.

 

4) Göç ve kalkınma arasında politik uyum geliştirilmesi gerekir mi? Göçün kalkınma politikaları hakkında neler düşünüyorsunuz?

Göç hem göç veren hem de göç alan ülkelerin kalkınmasını etkiler. Göçmenler gittikleri yerlerde girişimcilikleriyle, yerlilerin yapmak istemediği işlere talip olmalarıyla ve de yarattıkları taleple ekonomiye canlılık getirirler.

Göç veren ülkelerdeyse bir yandan o ülke seviyesinde kalifiye olan elemanların kaybı yaşanır, bir yandan da göçmenler gittikleri ülkeden memleketlerine döviz göndererek, anavatanlarına katkı yaparlar. Ayrıca, temelli dönüş yapan göçmenler gelişmiş ülkede kazandığı birikimi ve donanımı da memleketine getirmiş olur. Bu iki zıt etkinin hangisinin baskın olduğu zamana ve yere göre değişebilir.  

 

5 – a) Göçmen kadınların haklarının korunması için model ve çerçeveler nasıl gelişmelidir?

Pek bilgili olduğum bir alan değil.

 

5 – b) Statülerinden bağımsız kadınların ve çocukların her türlü hizmete erişmelerini sağlamak için neler yapılmalıdır?

Çocukların eğitim sisteminde yaşadığı problemlere eğilerek başlanabilir. Örneğin belli bir seviyeye kadar iki dilde eğitim uygulanabilir. Kadınlar içinse yapılabilecek en genel uygulama eve kapanma ve izolasyon kısır döngüsünü kırmak üzere, bu kadınlara göç ettikleri yerin dilini ve kültürünü öğretecek ücretsiz kurslar düzenlenebilir. Bunlar ilk aşamada yapılması gerekenlerdir. Daha kapsamlı öneriler benim uzmanlık alanımı aşıyor.

 

6) Felaket ya da savaş yaşayan ülkelerden başka ülkelere giden göçmenlerin gittikleri ülkelerde yaşadıkları ölüm, kaybolma ve fiziksel istismar da dâhil olmak üzere yaşanan göçmenlerin durumları hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bu olaylar beni de herkesi de çok üzüyor. Ama bir uzman olarak bu konuda görüş bildirecek birikime sahip değilim.

 

7) Şu an yaşadığınız ülke Türkiye. Eğer bir gün göç etmek isterseniz Türkiye’den neden göç edersiniz? Sebepleri nelerdir? Göç ettiğiniz yeri nasıl seçersiniz?

Eğer Türkiye’den göç edersem sebebi politik baskılar olacaktır. Ama göç edeceğim yeri seçerken yine düzenli göçmen olabileceğim, yani formel olarak istihdama katılabileceğim yeri tercih ederim.

 

8) Göçler küresel eşitliği nasıl dengeler? Dengeler mi? Göç alan ülkeler büyür mü?

Ekonomik göç yoksul bir yerden daha zengin bir yere olduğundan dolayı, eskiden çok yoksul olan bir işçi gittiği yerde de yoksul olsa dahi eskisinden daha iyi şartlarda yaşamaya başlar. Dolayısıyla ekonomik göç tanımı gereği küresel eşitsizliği azaltır. Ama göç edilen ülkenin yerelinde eşitsizlik artabilir çünkü göçmenler, vatandaş-yoksullardan da aşağıda bir alt sınıfa dönüşebilirler. Göçmenlerin gittikleri yerdeki topluma nasıl entegre olduğu yerel şartlara göre çok değişkenlik gösterebilir.

 

9) Covid-19 salgınının göçmen işçiler için oluşturduğu riskler yalnızca iş kaybı ile sınırlı değildir. İşlerine devam eden göçmenler, çalışma ve yaşama şartlarına bağlı olarak virüsün etkilerine açık haldedirler. İşçilerin dünyanın pek çok bölgesinden hijyen şartlarının yetersiz olduğu kalabalık işçi kamplarında konaklıyor olmaları, işlerine devam etmeleri vb. eşitsizlik-yaşadıkları haksız durum konusunda neler düşünüyorsunuz?

Covid-19’un işçi kamplarında yaşamak durumunda kalan göçmen işçilerin durumunu daha da ağırlaştırdığı hususunda size katılıyorum. Bu durum göçmenleri, emeklerine ihtiyaç olduğunda bile, topluma tehdit olarak gören önyargıların maalesef çok öngörülebilir bir sonucudur. Ortadoğu ve güney Asya’nın bazı bölgelerinde popüler olan işçi kampları, düzenli göçe örnektir. Göçün düzenli olduğu ama işçinin tek bir işverene bağlandığı ve ona muhtaç edildiğinde durumun nereye varabileceğine trajik bir örnektir. Düzenli göç politikalarının düzensiz göçe çare olacağını düşünenler bu durumdan ders çıkarmalıdır. 

 

BERFİN FARİSOĞLU

Göç Çalışmaları Stajyeri

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...