Özet
Diplomasi, devletlerin birbirleriyle olan ilişkilerini ve bir devletin kendisini tanıtma şeklini ifade eden bir kavramdır. Diplomasi ilk ortaya çıktığı zamandan bugüne kadar büyük değişimlere uğramış ve meslek haline gelmiştir. Diplomasi mesleği, erkeklere özgü bir meslek olarak lanse edilmiş ve kadınların mesleğe katılımları tarih boyunca ya sınırlı olmuş ya da engellenmeye çalışılmıştır. Ancak kadınlar cinsiyet eşitsizliği konusuyla mücadele etmiş ve meslek içinde var olabilmek için gereken çabayı göstermiştir. Bu makale, yayınlanan sayısal verilerden de yararlanarak kadınların diplomasi mesleğinde geçmişten günümüze kadar nasıl bir yer edindiklerini ve mesleğe ne kadar katılım sağladıklarını göstermektedir.
Anahtar Sözcükler: Diplomasi, Cinsiyet, Kadın, Uluslararası İlişkiler, Cinsiyet Tartışması, Kadın Temsilciliği, Politika.
Abstract
Diplomacy is a concept that expresses the relations of states with each other and the way a state introduces itself. Diplomacy has undergone great changes since its first appearance and it has become a profession. This profession of diplomacy was introduced as an area specific to men; therefore, women’s participation in this field was either limited or tried to be prevented. Throughout history, women have struggled with the issue of gender inequality and have made the necessary effort to exist in the profession. This article shows how women have gained a place in diplomacy from the past to the present and how much they participate in the field by making use of published numerical data.
Keywords: Diplomacy, Gender, Women, International Relations, Gender Debate, Women’s Representation, Politics
Giriş
Devletlerin birbirleriyle kurdukları ilişkiler tarihi bir arka plana sahiptir. Devletler günümüze kadar konsolosluk ve elçilik gibi kurumların varlığıyla dış politikada var olmuşlar ve diplomatik ilişkilerini sürdürmüşlerdir. Bu bakımdan diplomasi, uluslararası ilişkileri düzenleyen çalışmaların bütünü olarak tanımlanabilir. Yıllar içinde hem uluslararası sistemde yaşanan hem de toplumsal ve kültürel alanda meydana gelen değişimlerin de etkisiyle diplomasinin tanımı ve işleyişinde farklılıklar oluşmaya başlamıştır. Bu değişimlerin sebep olduğu en önemli tartışmalardan biri de toplumsal cinsiyet konusudur. Toplumsal ve uluslararası alanlarda yapılan cinsiyet tartışmasının amacı, toplumun sahip olduğu ortak değerlerin ve yargıların cinsiyetler üzerinden dayattığı fikirleri çözümlemektir. Devletlerin dış ilişkilerinde yaşadığı cinsiyet eşitsizliği konusundaki meselelerle ilgilenmek ve cinsiyetlere karşı oluşan bariz düşünce farklılığını ortadan kaldırmak da bu tartışmanın inceleme konusudur. Erkek egemen yapıya sahip olan uluslararası sistemin, kadınların dahil olmasıyla birlikte daha çözüm odaklı bir yapıya dönüşmesi beklenmektedir. Bu makale, kadının diplomaside zamanla değişen rolünü incelemeyi amaçlamaktadır.
1. Diplomasinin Meslek Haline Gelişi ve Cinsiyet Konusu
Antik Yunan dünyasında ortaya çıkan diplomasi, 19. yüzyılda bir meslek haline gelmiştir. Diplomasiyi meslek olarak yürüten kişiler de diplomat olarak adlandırılmıştır. Diplomatların görevi kendi ülkelerini askeri, siyasi, ticari ve politik anlamlarda diğer ülkelerde temsil etmektir. Diplomasi meslek olarak icra edilmeye başlandığı zamanlarda kadınların diplomat olarak çalışması ve diplomasiye girmesi yasaklanmıştır çünkü bu tür kurumlar erkek egemen kurumlar olarak kabul edilmiştir. Erkeklerin güç, cesaret, akıl ve bağımsızlık gibi değerlere sahip olduğu ve bu değerler sayesinde diplomaside yer edinebildikleri savunulmuştur. Bunun yanı sıra kadınlar daha çok duygusal yapı ve barış yanlısı olma gibi özelliklere sahip olduğu için diplomasinin fıtratına uygun görülmemişlerdir. Bu gibi durumlar sebep gösterilerek kadınların diplomaside yer edinmesine izin verilmemiştir, hatta diplomat olan kadınların evlenemeyeceğine dair bir uyarı da yapılmıştır. Sosyal ve toplumsal alanda kadın ve erkeklere dayatılan rollerden dolayı cinsiyetler arasında siyasete ve diplomasiye katılım oranı farklılık göstermiştir. Kadınlar gerekli yeterliliklere sahip olmalarına rağmen diplomasiye giriş konusunda çeşitli engellemelerle karşılaşmışlardır. “Cam Tavan Sendromu” adı verilen durum, kadınların sadece kadın oldukları için üst kademelere ve çeşitli kurumların üst pozisyonlarına ulaşamamalarını ifade etmektedir (Derin, 2020). Cam metaforu, kadınların önüne çıkan görünmez engellere dikkat çekmektedir. Günümüze yaklaştıkça uluslararası ilişkilerde cam tavanı kırmak için cinsiyet konusuyla alakalı pek çok adım atılmış ve çalışmalar yapılmıştır fakat bu çalışmaların çok az bir kısmı diplomaside etkili olmuştur.
2. Kadınların Diplomasiye Girişi
Geçmişte nüfus sayımlarına bile dahil edilmeyen kadınlar ilk defa 17. yüzyılda İngiltere’de seslerini yükseltmeye başlamışlardır (Mitchel, 1984: 25-33). Bu dönemde yaşanan Sanayi Devrimi’yle birlikte ülkelerin, toplumların ve bireylerin konumu değişime uğramıştır ve kadınlar seslerini çıkarma ihtiyacı duymuşlardır. İlk önce varlıklarını ve erkeklerle eşit olduklarını kabul ettirmek amacında olan kadınlar, zamanla birçok alanda kendilerini göstermeye başlamışlardır. Diplomasi kurumu da kadınların erkeklerle eşit olduklarını ve bu tür yapıların içinde bulunabileceklerini kanıtlamak istedikleri alanlardan biridir. Kadınların kurduğu diplomatik ilişkiler geçmişten günümüze kadar birçok farklı karaktere bürünerek varlığını göstermiştir. Helen McCarthy, Women of The World: The Rise of The Female Diplomat adlı eserinde 19. yüzyıldan önce kadınların eş, anne veya kız kardeş gibi sıfatlarla diğer saraylarla yazışmalar yaptıklarından, hediyeleşmeler aracılığıyla devletlerarası ittifaklar oluşturduklarından ve böylece birçok olayı etkileyebildiklerinden bahsetmektedir. 19. yüzyılda diplomasinin ve diplomatlığın kurumsal bir karakter kazanmasıyla birlikte, kadınların etkisi sınırlanmıştır. Burada, diplomatlar ve eşleri “diplomatik çift” olarak adlandırılmış ve bir ekip gibi ifade edilmeye başlanmıştır. Bu duruma İngiliz diplomasisi örnek olarak gösterilebilir. O dönemlerde, İngiliz diplomasisinde erkekler diplomasinin siyasi ayağında yer alırken; kadınlar, çay partileri ve çeşitli eğlenceler düzenleyerek işin sosyal tarafını yürütecek etkinlikler yapmışlardır. 19.yüzyılın ilk yarısından sonra artık diplomasi resmi olarak kadınları da bünyesine dahil etmeye başlamıştır. Bu durum her ülkede aynı anda gerçekleşmemiştir. Kadınların diplomasiye katılımına Brezilya ve ABD gibi ülkeler öncülük etmiştir. Brezilya, 1918’de göreve gelen ilk kadın diplomat Maria José de Castro Rebello Mendes ile ilklerden biri olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise görev alan ilk kadın diplomat Lucile Atcherson Curtis’tir. Ne yazık ki, bu iki ülke haricinde kadınların diplomasiye girmesine sıcak bakan başka ülke olamamıştır. İngiltere, bu iki ülkeye kıyasla daha geç bir zamanda, 1947 yılında, ilk kadın diplomatı bünyesine almıştır fakat başka ülkelerde, bu tarihlerde böyle bir gelişme yaşanmamıştır (Süleymanoğlu-Kürüm ve Bahar, 2017). Bunun sebebi bir kadının duygusal olduğunun ve duyguları ile hareket edeceğinin düşünülmesi, erkekler gibi güçlü bağlantılar inşa edemeyeceklerine inanılması ve kadınların bu meslekte erkekler kadar yükselemeyeceklerinin savunulmasıdır. Bu sebeple 1980’li yıllara kadar diplomat olan kadınların evlenmesi de engellenmiştir. İngiltere’de ilk kadın diplomat olan Cicely Elizabeth Ludlam (Lady Mayhew) evlendiği için kariyerini sonlandırmıştır. Kadının ev ve çocuk gibi kendisini bağlayan sebepleri olmamalıdır çünkü kadınlar bu gibi konularda da duygusal davranabilir şeklinde bir düşünce hakimdir. Ayrıca Brezilya diplomasisinde evlenen eşlerin ikisi de diplomatsa, eşlerden birinin kariyerinden vazgeçmesi beklenmiştir ve genellikle mesleğinden vazgeçen kişi kadın olmuştur.
3. Günümüz Diplomasisinde Kadınların Yeri
20. yüzyıla gelindiğinde kadınlar yavaş yavaş diplomasiye girmeye başlamıştır ve yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu durum artış göstermiştir. Dönemin büyük güçlerinden olan Amerika’da, dışişleri bakanlığında çalışan kadın oranı 1960’lı yıllarda %9 civarında olmuştur. 2016’daki verilere baktığımız zaman bu oranın %36’ya yükseldiği görülmüştür (Yılmaz, 2019: 218). Kadınların asıl 20. yüzyılın ikinci yarısında diplomasi, siyaset ve uluslararası ilişkiler gibi alanlarda daha çok görünür olmasının sebebi Birleşmiş Milletler’in faaliyetleri olmuştur. 1975 yılı BM tarafından “Uluslararası Kadın Yılı” olarak ilan edilmiştir. Yine BM tarafından düzenlenen sayısız konferans sayesinde toplumsal cinsiyet meselesi tartışma konusu olmuştur. Bununla birlikte erkek egemen kurumların ve toplulukların içinde bir dönüşüm süreci yaşanmaya başlamıştır çünkü artık kadınlar da seslerini çıkarmaya ve sorgulamaya başlamışlardır. Günümüze geldiğimizde, cinsiyet konusunda geçmişe göre epey yol kat edilmiş olduğunu görmekteyiz fakat halen kadın ve erkek eşit bir seviyeye ulaşabilmiş durumda değildir. BM Sekreterliği’nin 2021 verilerine göre yalnızca 22 ülkenin yöneticisi kadınlardan oluşmaktadır. Avrupa’da 11, Asya’da 5, Afrika’da 2, Karayipler’de 2 ve son olarak Okyanusya kıtasında 2 ülkenin başkanları kadındır. Bakan kadınların sayısı ise tüm dünyada %20’lik bir orana sahiptir. Ayrıca, günümüzde birçok ülkenin kabinelerinin %50’den fazlası da kadınlardan oluşmaktadır. Bunlar genellikle Norveç, İzlanda, Finlandiya ve Danimarka gibi İskandinav ülkeleridir. Parlamentosundaki kadın oranı en yüksek olan ülke %61 ile Ruanda’dır. Onu %52 ile Küba takip etmektedir. Avrupa’da ise kadın milletvekili oranı %38 olarak açıklanmıştır. Ülkelere göre dağılımı ise şu şekildedir:
Tablo 1 (Bulut, 2022)
2021 AB Kadın Milletvekili Oranları
Ülke | Kadın Milletvekili Oranı |
İsveç | %47,6 |
Finlandiya | %46,4 |
Belçika | %42,2 |
İspanya | %41 |
Norveç Avusturya Fransa İtalya Kosova Almanya | %40 %38,9 %37,1 %35 %32 %31,7 |
Tabloda da görüldüğü üzere, İskandinav ülkeleri cinsiyet konusu ve kadın-erkek eşitliği gibi konularda Avrupa’da öncü konumdadır. Özellikle İsveç’te kadın büyükelçilerin oranı oldukça fazladır. Ayrıca İsveç feminist bir dış politika takip etmektedir ve aynı zamanda feminist bir dış politikanın nasıl uygulanacağı konusunda diğer ülkelere yol göstermek amacıyla bir kılavuz bile hazırlamıştır. 2021 yılında dünya genelinde parlamentolarda yer alan kadınların sayısı 25,5 olarak açıklanmıştır. 2020 yılında bu sayı 24,9 olarak kaydedilmiştir ve bir artış söz konusudur. Genel olarak 2021 yılında kadın diplomat, milletvekili ve bakanların sayısı bugüne kadarki en yüksek seviyesine ulaşmıştır. UN Women İcra Direktörü Phumzile Mlambo-Ngcuka 2021 raporu sonrasında “Kadınların karar alma mekanizmalarına dahiliyeti olmadan hiçbir ülke kalkınamaz. Bu yılın haritası bize gösterdi ki, kadınları karar alma mekanizmalarının merkezine yerleştirmek ve temsiliyetlerini sayıca artırmak için cesur ve kararlı adımlar atmalıyız. Bunu hemen yapmalıyız.” diyerek kadınların temsil birimlerinde yer almasının ne kadar gerekli olduğunu ifade etmiştir (Demirel, 2021). Tüm bunların yanı sıra, bünyesinde kadın milletvekili bulundurmayan veya bu oran çok kısıtlı olan ülkeler de vardır. Örneğin Papua Yeni Gine’de kadın milletvekili sayısı sıfırdır. Lübnan, Tayland, Yemen, Kuveyt ve Umman gibi ülkelerde kadın milletvekili sayısı %5’i bile bulmamaktadır. Türkiye’de ise kadınların diplomasiye katılımı olumlu bir ilerleme kaydetmiştir. Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı’nda kadın büyükelçi sayısı 2012’de 22 olarak kaydedilmiş ve 2019’da bu rakam yaklaşık 3 kat artarak 63’e çıkmıştır (Demirci ve Yüzbaşıoğlu, 2019). Günümüzde yurtdışında görev yapan 37 kadın büyükelçi bulunmaktadır ve bu yurt dışında görev yapan toplam büyükelçilerin %23’ünü oluşturmaktadır.
Sonuç
Bu makale, diplomasinin meslek haline gelişinden günümüze kadar kadınların bu meslek içinde nasıl yer aldıklarını diplomasinin geçirdiği değişimleri ele alarak incelemeyi amaçlamıştır. Diplomasi kadınların da zaman zaman katıldıkları bir alanken 19.yüzyılda kurumsallaşmaya başlamasıyla ve daha çok erkek egemen bir alana dönüşmesiyle kadınların etkileri sınırlandırılmıştır. Bugüne kadar yaşanan tarihsel süreçte, diplomasiyi sadece erkek mesleği olarak benimseyen cinsiyetçi bakış açısı, kadınların bu mesleğe yönelmelerini ve kendilerini ifade edebilmelerini kısıtlamıştır. 20.yüzyıla gelindiğinde ise mesleğe giren kadınlara evlenmeme gibi meslekten uzaklaştırıcı engeller konulmuştur. Kadınlar bütün bunlara rağmen diplomasinin içinde bulunmak istemiş ve cinsiyet konusundaki ayrımcılığa dur demek için gerekli çabayı göstermiştir. Bu sayede, geçmişle kıyaslandığında, kadınlar artık diplomasi, siyaset, uluslararası ilişkiler gibi alanlarda üst düzey konumlara yükselebilmişlerdir. Yine de dünyada halen erkek üstünlüğünü savunan ve üst kademelerde erkeklerin olması gerektiğini düşünen bir kesim de mevcuttur. Kadınların daha yumuşak ve daha duygusal olmalarını ileri sürerek erkekleri yücelten bu bakış açısı, çeşitli bahaneler sunarak kadınların diplomaside yer almasına engel olmuştur. Fakat diplomasi anlaşma ve uzlaşma gerektiren bir kurum olduğundan, kadınların arabuluculuğuna, yumuşak başlılıkla işlerin çözümüne ve anlayışa ihtiyaç duyulmaktadır. Artık dünyanın geldiği konum ve bulunduğumuz yüzyıl itibariyle sadece diplomaside değil, her alanda kadın-erkek arasındaki cinsiyet tartışmalarının ve kadını ötekileştirip erkeği yücelten söylemlerin topluma ve bireylere olumsuz etkisi olduğu açıkça görülmektedir.
Pelin KALELİ
Diplomasi Çalışmaları Staj Programı
Kaynakça:
Aggestam, K., Towns, Ann E. (2018). Gendering Diplomacy and International Negotiations. Palgrave Macmillan.
Bulut, F. (2022). Dünyada Feminist Diplomasi Örnekleri. Independent Türkçe. https://www.indyturk.com/node/457511/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/d%C3%BCnyada-feminist-diplomasi-%C3%B6rnekleri-2 (Erişim Tarihi: 26.08.2022).
Demirci, Z., Yüzbaşıoğlu, N. (2019). Hariciyede Kadın Diplomatların Temsil Oranı Artıyor. Anadolu Ajansı. https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/hariciyede-kadin-diplomatlarin-temsil-orani-artiyor/1411557 (Erişim Tarihi: 26.08.2022)
Demirel, E. (2021). UN Women – IPU “Siyasette Kadın 2021” Haritası. https://turkiye.un.org/tr/115804-un-women-ipu-siyasette-kadin-2021-haritasina-gore-parlamentolarda-bakanliklarda-devlet-ve (Erişim Tarihi: 26.08.2022).
Derin, N. (2020). Dünyadan ve Türkiye’den Örneklerle Cam Tavan Sendromu. Bilim ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 10(2), 137-154. DOI: 10.20493/birtop.814149
McCarthy, H. (2014). The Rise of The Female Diplomat. Bloomsbury.
Mitcehel, J., Oakley, A. (1984). Kadın ve Eşitlik. Pencere Yayınları.
Süleymanoğlu-Kürüm, R., Rumelili, B. (2018). Diplomaside Kadın ve Egemen Maskülenlik: Değişen Normlar ve Pratikler. Uluslararası İlişkiler Akademik Dergisi, 15(57), 3-18.
Trowsdale, A. (2018). Hangi Ülkelerde Kadınlar Siyasette Daha Güçlü? BBC News. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-44821229 (Erişim Tarihi: 26.08.2022).
Yılmaz, Z. (2019). Eril Diplomasi Kültürüne Feminist Bir Eleştiri. Kültür ve İletişim, (44), 209-238.