Anlamı itibari ile de büyük ve çoğul bir mozaik oluşturan Asya Kıtası’nın Başkentleri, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı kasıp kavuran isyan ateşi karşısında ve kazanıldığı düşünülen halk zaferleri karşısında bütün dünyanın yaptığının aksine sevinci göstermemekte ya da gösterememekte. Bu isyanlardan en az etkilenen ülkeler; bazı iç dinamiklerin çatışmalarına rağmen, demokrasi ve ekonomik gelişmenin öncelikli olduğu Asya ülkeleridir. Nitekim Japonya’daki nükleer durum olsun, Koreli kardeşler arasındaki gerginlikler olsun. [1][2]
Bu ülkeler sadece kendi durumlarını düşünüp ‘Yasemin Devrimi’ ile ilgili kendi vatandaşlarını bölgeden çıkarmaktan başka her hangi bir faaliyette bulunmamışlardır. Tam bu noktada önceki yazılarımda da belirttiğim gibi zamanında Avrupa’da isyanlar olurken, bugün bir bir yıkılan Ortadoğu diktatörleri sadece izliyordu ve şimdi aynısını Asya yapıyor. Onların da başına bunların gelmeyeceğini kim garanti edebilir? Nitekim bu a priori düşünceler arasında ‘Yasemin Devrimi’nden korkmayan başkahramanlar arasında Tokyo, Yeni Delhi, Singapur, Canberra ve Seul hükümetleri gelmekte. Bunlara ek olarak tam da insanlar bir an da? demokrasi? için ayaklanmışken demokrasiden zaten yoksun üstelik bir o kadar da ekonomi açısında gerilerdeki Endonezya, Malezya, Sri Lanka ve Filipinler gelmektedir .[3] Bhutan’ı da unutmamak lazım tabi. Bu ülke hükümetlerinin bu isyanların kendilerine bir uyarı ateşi olduğunu anlamaları daha ne kadar sürecek bilemiyorum. Zaten siyasi gelişmeyle, ekonomik gelişme arasındaki bağlantıyı kuramayan bu ülkelerin, halkı da yolsuzluk ve olumsuz ekonomik şartlardan oldukça muzdarip bir halde. Bu bağlam da şu da iyi anlaşılmalıdır ki çatışma içindeki, etnik olarak parçalanan Afganistan ya da asker tarafından yeteri kadar sınırlandırılan ve Talibanlaşan Pakistan’dan bahsetmiyoruz .[4] Bu yüzden Kamboçya olsun, Bangladeş olsun, Nepal ve diğer saydığımız ülkeler olsun, kırılganlığın ve az gelişmişliğin var olduğu ülkelerinde halkın gücü karşısında önlem almak zorundadırlar. Nitekim bu ülkelere kadın ve uyuşturucu ticaretinin ana merkezlerinden olan, bir tarafta sarı bir tarafta kızıl gömleklilerin çatıştığı Tayland’ı da eklemeden geçmeyelim .[5]
Bu bilgi ve açıklamalardan sonra geleceğe dair öngörüm şudur ki; çok partili sisteme karşı olan Vietnam, Kuzey Kore ve Çin isyanın nefesini enselerinde hissetmekteler ve önlemler almaya çalışmaktalar. Diğer ülkelerde bir şeyler yapmaz ise ‘Domino’nun Son Taşı’ gibi yazılar çoktan tarihe gömülecek çünkü bu domino hiç bitmeyecek…
Alperen Cihan Çetinkaya
Konya Selçuk Üniversitesi
TUİÇ Temsilcisi
Dipnot:
[1] http://www.haberpan.com/video/japonyadaki-nukleer-kriz
[2] http://www.universitehaber.com/article.php?article_id=11791
[3] http://www.ekodialog.com/Makaleler/guneydogu-asya-latin-amerika-ekonomik-krizi.html
[4] http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1083223
[5] http://www.hakaynasi.com/2694/40,dunya/3361,taylandda_ic_savas_cikabilir/hakaynasi.aspx