Devrim Planı: Diktatörleri Devirmek ya da Sadece Dünyayı Değiştirmek için Şiddetsiz Teknikler, Matthew Miller ve Srdja Popovic, 2015, Paloma Yayınevi, Sayfa Sayısı: 220
İncelemekte olduğumuz kitap; Sırbistan’ın diktatör lideri Slobodan Miloseviç’in şiddetsiz eylem teknikleri ile liderlikten Uluslararası Adalet Divanı önünde yargılanmaya doğru ilerleyen süreci yaratan bir grup Sırp gencinin siyasi tarihe imzasının anlatımıdır. OTPOR eylemleriyle kendi diktatörlerini devirmede çizdikleri şiddetsiz eylem hareketi çerçevesini tanımlar. Kurdukları CANVAS örgütüyle kullandıkları pratiklerin diğer ülke ve olaylara nasıl uyumlanabileceğini vaka analizleri ile destekleyerek bu konuda ilham noktalarını bizlere sunar. Sade ve yalın bir üslupla anlatılan şiddetsiz eylem hareketinin yol haritası niteliğindeki bu kitap başka kitaplara yaptığı atıflarla okuyucuyu yeni kaynaklara yönlendirme konusunda oldukça başarılıdır. On bir bölümden oluşan kitabın içinde anlatılan olayların gerçek olması ise şiddetsiz eylemciliğin başarısını ortaya koymaktadır.
Miller ve Popoviç bizlere; ‘Slobodan Miloseviç, Bosnalı Müslümanlara toplu mezarlar kazdığında, ülkesini savaş, istikrarsızlık, güvensizlik ortamına hapsettiğinde arkasında yozlaşmış politikacılar, gazeteciler ve silahlı kuvvetler gücü vardı. Bunca eğitimli insanı karşınıza alıp sistemi değiştirmek isterseniz yapmanız gereken şey onlara güçsüz oldukları yerden saldırmaktır. İktidarlarının devamı için kan dökmekten çekinmeyecek insanlar ile sadece şiddetsiz direniş eylemleri ile savaşabilirsiniz.’ diyerek şiddetsiz eylemciliğin basit bir aktivizm olmadığından bahsetmektedir. Yazarlar bu söylemlerini sadece kendi öğretim verdikleri veya gözlemledikleri grupların başarısına dayandırarak açıklamaz. Erica Chenoweth ve Maria J. Stephan isimli Amerikalı akademisyenlerin ‘Sivil Direniş Neden İşe Yarar: Şiddet İçermeyen Çatışmanın Stratejik Mantığı’ adlı kitapları sayesinde savlarını bilimsel verilerle de destekler.
Chenoweth ve Stephan kitaplarında 1900- 2006 yılları arasında tespit ettikleri 323 ihtilafın galip ve mağlup portrelerinden yola çıkarak bu durumun sebeplerini araştırır. Çıkan sonuç silahsız savaş olmaz diye düşünen insanlar için oldukça ilginç bir şekilde şiddet içermeyen direniş kampanyalarının şiddet içeren benzerlerine göre neredeyse iki kat başarı şansı olduğu yönündeydi. Araştırmanın içeriğinde ayrıca; şiddet içermeyen direniş eylemi yaşamış ülkelerin çatışma sona erdikten sonraki beş yıl demokrasi olarak kalma olasılıklarının yüzde kırkın üzerinde olduğu ve on yıl içinde sivil savaşın tekrar etme olasılığının ise yüzde yirmi sekiz olduğu belirtildi. Buna rağmen, şiddet içeren eylem yöntemlerini kullanan ülkelerin demokrasi olarak kalma oranları yüzde beş iken sivil savaşın tekrarlama oranları yüzde kırk üçtür.
Kitapta; şiddetsiz eylem denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan Nelson Mandela’nın şiddetsiz eylemlerden umudunu keserek agresif savaş taktiklerine döndüğünde gerçekleştirmek istediği değişimi otuz seneye yakın bir süre ertelemesi gerektiği örneklendirerek ancak şiddetsiz eylem hareketlerini kullanarak halkına huzur ve refah sağladığından bahsedilmektedir.
İnsanın öteki insan ile karşılaştığı ilk günden beri süregelen temelde iki sorunu vardır: güç ve güvenlik. Sosyal güvenlik ağı içinde yaşama isteği; en sorunlu devlet organizmasının dahi düzenin temeli olarak görülür. Yazarlara göre; ‘Eğer demokrasi rejim baskısı altında manipülasyona uğruyorsa, silahlı kuvvetler halk üzerinde baskı yapma gücünü etkin kullanıyorsa ve korku en üst seviyeye ulaştıysa artık eğrinin tersine dönme zamanı geldi demektir. Baskı tehdidine boyun eğme ya da karşı gelme sizin inisiyatifinizdedir. Korku itaat etmeniz için yaratılan bir araçtır.’
Popoviç ‘şiddetsiz eylemin Machiavel’i’ olduğu söylenen Gene Sharp’tan öğrendiklerinin üzerine toplumların karizmatik liderlere ihtiyaç duymadıklarını ve şiddetsiz eylemin sıkıcı insan işi olmadığını fark ederek şiddetsiz eylemciliği rotası olarak belirlemiştir. Şiddetsiz eylem herkese ortak amacına uygun şekilde harekete geçebilme cesareti verir. Çünkü; nerede olduğunuz, fiziksel özellikleriniz, kişisel etki alanınız vd. bir anda önemsizleşir. Doğru bir amaç inşa eder, onunla ilgili bir genel anlayış yaratır, iyi bir eylem planı düzenler ve inşa ettiğiniz bu yapıyı korumayı başarırsanız çelimsiz bir insan olmanızın bir önemi kalmaz.
Kitapta yaşam deneyimlerinden yola çıkılarak değişim isteyen her bireyin diğer ülkelerdeki değişimler kendilerine anlatıldığında kullandıkları ortak cümlenin ‘bu bizim ülkemizde olmaz’ olduğunun altı çizilerek, şiddetsiz eylemciliğin tesadüfi kazanım olmadığı aksine belli bir paradigması olduğu belirtilerek her bölgeye ve ülkeye uygulanabileceğinin üzerinde durulmaktadır.
Kitabın on bir bölümün başlıkları bize şiddetsiz eylemciliğe yönelik bir yol haritası sunarken içerikleri ise farklı ülkelerde ve Sırbistan özelinde bu konularda neler yapıldığı, ne kazanımlar elde edildiği ya da yanlış uygulandığında nasıl sonuçlandığı hakkında fikir vermektedir. Bu noktayı biraz detaylandırmak istersek ilk hedefinizin büyük düşünüp küçük başlayacağınız bir gelecek vizyonuna sahip olmak olduğunu belirtmeliyiz.
Gelecek vizyonu; sizin ülkenizin geleceği hakkında düşünceleriniz ve nasıl bir ülkede yaşamak istediğinizi betimlediğiniz kurgudur. CANVAS eğitim verdiği grupların kendi gelecek vizyonlarını belirlemeleri için onları ülkenin her kesimini temsil edecek şekilde gruplara ayırır ve role play yapmalarını ister. İnsanlardan toplumları için neyin önemli olduğunu belirlemeleri istendiğinde herkes günlük dinamiklerden ve küçük şeylerden bahseder. Hiç kimse bu yola çıkış amacı diye sundukları insan hakları, demokrasi, özgürlük ya da geçmiş mitlerinden hatta tarihsel liderlerin karakteristik cümlelerinden bahsetmez. Bu oyunla insanlara belirledikleri amaçlar için yola çıkacakları küçük başlangıçlar net olarak gösterilmiş olur. Topluluk bilinci inşa etmek adına isteklerini gerçekleştirmek için atmaları gereken küçük adımların farkındalığına kavuşan gruplar için değişim ateşini yakmak ve hareketi bir sembole kavuşturmak daha kolaydır.
Uzun ve kontrollü olarak inşa edilen hareket ancak birbiri ile ilgisiz gruplar bir arada mücadele etme istenci oluşturabilir ise ivme kazanır. Siyasi mizah siyasetin tarihi kadar eskidir. Devrimin değiştirmesi beklenen konuların ciddiyetiyle devrimcinin sert mizacı olması beklentisi ise günümüzde eskiyen bir düşünce. Artık mizah stratejinin ta kendisidir. Hareketinizi güçlü kılacak dinamik noktayı keşfetmeli, grubunuzun içinde bulunmasını istediğiniz kişileri seçerek onları safınıza çekmenin yaratıcı yönlerini bulmalısınız. Olumlu bir etki yaratma ihtimali için dinamik, etkin ve eğlenceli bir cazibe merkezi oluşturmalısınız. Ulusal ve uluslararası medyayı en iyi şekilde kullanan eylemci hem kanunu çiğnemeden hem de istediği farkı yaratarak dünyaya şiddetsiz eylemciliğin küresel sıçrayışta olduğunu ve gücünü gösterir. Seyircini tanı, mizahını kullan ve istediğin farkı yarat!
Bilgi en büyük güçtür ve hiçbir korku bilgi karşısında dik duramaz! OTPOR hareketine katılan her genç hapishane şartlarından korku duyuyordu. Ama; korkuya itaat etme değil ona karşı çıkma istencinde birleştiklerinde izledikleri ortak stratejiyle hissettikleri korkuyu tahliye olduktan sonra ülkenin en havalı grubunun üyesi olduklarının ispatı ile havalı bir hale dönüştürdüler. Başarılı olmak için hangi payandaya dayanmaları gerektiğini iyi anlamış ve birlik içinde çalışma şartını yerine getirmiştir. Bir araya geldiklerinde mizahı kullanan ve kimseye zarar vermeyen gençlerin hapse atılmasını kınamak için yaşlı insanların polis ofisine sürekli telefon açıp ‘Neden masum çocukları tutukluyorsunuz? Uğraşacak başka sorunlarınız yok mu?’ sorusuna cevap vermek artık polisi sürekli sorgulama altında hissettiriyordu.
Toplumsal dinamikleri ölçmek için anket yöntemini kullandığınızı ve toplumun çoğunluğunun değişimden yana fikir beyan ettiğini düşünün. Dönüşüm için yeni bir oluşum yaratmanız gerektiğinin farkına vardığınızda önemsemeniz gereken üç şey vardır: zamanlama, planlama ve grup isminiz. OTPOR gençleri grup kimliğinin birleştiriciliğine inanarak hareketlerine tek bir odak noktası belirledi ve ‘İşi bitik!’ sloganıyla bütün muhalefet partilerini ve toplumu örgütlemeyi başardı. İnşa ettikleri toplumsal birlik hareketiyle söylemin gücünü kullanarak zaman ve mekânın önemsizliğini, toplumsal birlik inşasının önemini, belirlediğiniz amaca doğru hareket ederseniz değişimin kaçınılmazlığını sergilediler. Herkesi hareketinize katılmaya cesaret edebilecek bir marka adınız ve iyi bir planlamayla zamanında attığınız zafer turunuz yoksa en iyi ihtimalle başa dönerek yolunuzu yeniden çizmelisiniz.
Şiddet içermeyen eylem planlamasında insanları ikna etme kabiliyeti önemlidir. İnsanları güç kullanmakla korkutup var olan diktatörlerine sarılmaları yerine huzurlu bir geleceğin varlığına birlikte ulaşabileceğinize emin olmalarını sağlamalısınız. Eylem planınız cazip hareketinizin bileşenleri tüm halkı birleştirecek kadar sempatik olmalıdır. Şiddetsizlik disiplinini ideolojiniz olarak belirledikten sonra yapmanız gereken onu provokasyona karşı korumaktır. Kitap size eylem planınızı oluşturmak için gereken adımları verirken aynı zamanda sizi olası tehlikelere karşı korunmanız için savunma taktiği de verir. Bunlardan en önemlisi kendi hareketinizin içine sızmak isteyen şiddet yanlısı kişilerdir. Bunların sizin grubunuzun organik üyesi olması gerekmez. Bir kez medyada sizdenmiş gibi gözüküp hareketinizin meşruiyetine gölge düşürmesi yeterlidir. Sosyal medya çağının viral yeteneği ve gerçekleri araştırmadan tüketenleri sayesinde sizinle birlikte ulvi amacınız için yürümek isteyen insanları kaybedebilirsiniz. Bunun için; soğukkanlı kalmalı, saflarınızdaki potansiyel gerilim tırmandırıcıları protesto polisi olarak belirleyerek grubunuzun kargaşa çıkarma olasılığını saf dışı etmeli ve aynı zamanda dışarıdan grup içine sızıp meşru hareketinizi kötü gösterecek insanları tespit ederek etkisiz kılmalarını da sağlamalısınız. Çünkü; istikrarlı, kalıcı ve kapsayıcı bir demokratik değişimin yolu şiddetsizliktir.
Bütün kitabı okuduktan sonra aklıma takılan soru ise şu oldu: Demokrasinin belirteci olan oy kullanma hakkı; bir zamanlar Sırbistan’da olduğu gibi seçimlerde yarışan on dokuz muhalefet partisi ve bir iktidar partisini oylamaya dönüşmüşse, muhalefet partileri kendi aralarındaki küçük farklılıklara takılıp tek çatı altında toplanamadığı için ülke bir diktatör tarafından demokratik seçim görüntüsüyle yönetilmeye devam ediyorsa siyasal rejimin adı ne olmalıdır?
Şiddetsiz eylem hareketiyle yapmak istediğiniz kurumsal ve toplumsal değişimin yavaş sonuçlanacağını kabul etmelisiniz. Küçük küçük başladığınız değişim hareketlerini yürütmek kadar zaferinizi ilan etme anınız da önemlidir. Uzlaşma kültürüne sahip olmalı ve tarihsel süreçle bağlantılı hareket ettiğinizi unutmamalısınız. Eski rejim ve onun savunucuları gerçekleşen değişimle beraber hemen yok olmaz. Belirlediğiniz gelecek vizyonu ile gerçekleştirdiğiniz hayalinize sahip çıkmak kazandığınız zafer kadar önemlidir.
Kitabın ana fikri; bireylerin algılarını değiştirerek koruyucu beklemek yerine kendilerinin harekete geçmesi gerektiğini belirtmektir. Şiddetsiz eylem planı sadece diktatörü devirmeniz için değil hayatınızda ve toplumda yolunda gitmediğini düşündüğünüz her şeye karşı uygulayabileceğiniz net çerçevelerdir. Yeter ki; amacınızı doğru belirleyin ve başladığınız işi bitirin! OTPOR diktatörü devirip yerine demokratik rejimi kurduğunu düşündüğü anda asıl amaçlarının demokrasinin sürekliliği olduğu bilincindedir. Bunun için yeni seçilen demokratik hükümete ‘Gözümüz üzerinizde!’ yazılı pankartlarla bunu betimler.
Unutmayın ki insanlar ölümlü, kurumsal yapılar ise canlı organizmalardır. Hareketinizin organik yapıya kavuşması ama asla bir insana bağlı olmaması gerekir. Yarattığınız kurumsal yapılar böylece bireyin ömründen bağımsız olarak yaşamaya devam edebilecektir. Aynı zamanda değişim sözü ile iktidara gelen hükümette adımlarını yavaş yavaş atarak nihai hedefe doğru yürümelidir. Uyum süreci her toplum için zordur.
Kitabın belirttiği önemli bir nokta daha vardır. Sonucunu görüp paylaşımlarda bulunduğunuz her eylem yıllar içinde şekillenen hareketlerin sonucudur. ‘Bir anda çıkan eylemler sonucu yaşanan değişim hareketleri’ söyleminin yanılgısına kapılmamalısınız.
MUKADDES YILMAZ
TUİÇ BALKANLAR STAJYERİ