Devrim Arabaları (2008)

Devrim Arabaları filmi Türkiye’deki 1960 darbesinden sonra Cemal Gürsel’in emri ile Türkiye’nin ilk yerli otomobili yapılma sürecini ve işçilerin başından geçenleri konu edinir. Yönetmenliğini Tolga Örnek’in yaptığı filmde Selçuk Yöntem, Halit Ergenç, Taner Birsel ve kısa bir rolü de olsa Haluk Bilginer gibi başarılı oyuncular yer alıyor.

Filmimizden kısaca bahsedecek olursak, Cemal Gürsel yerli bir otomobil yapılmasını ister ve hemen gizli bir ekip kurulur fakat ekibe verilen süre 129 günlük kısa bir süredir. Ekibin başına Gündüz adlı karakter geçirilir ve Eskişehir’deki fabrikada çalışmalara başlarlar. “Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz” sözü filmde Latif adlı karakter tarafından söylenip aslında filmin ana temasını, yani büyük bir güvensizlik ve şüpheye rağmen otomobilin yapılma hikâyesini anlatır aslında bize.

Filmin başlangıcında Cemal Gürsel Otomotiv Kongesi’ndeki konuşmasında, özellikle tarım yerine sanayinin öneminden bahseder ve konuyla ilgili şöyle bir örnek verir: “bir vapur dolusu pamuk karşılığı ancak birkaç otobüs alabiliyoruz”. Bu da geçmiş iktidar olan Demokrat Parti’nin aldığı yardımlarla tarıma yaptığı yatırıma bir eleştiri olmakla birlikte, Cumhuriyet’in ilk safhalarındaki sanayiye verilen önemin tekrarlanmasına bir atıftır. Fakat kongre sonrasındaki konuşmalarda ülkenin ekonomik durumunun yetersiz olduğu düşünülmesi, inançsızlık ve “biz daha toplu iğne üretemiyoruz.” gibi söylemler Cemal Gürsel’i bir hayli rahatsız etmiş olmalı ki filmde şu sözü söyler: “asıl devrimi zihinlerde yapmamız gerekir”. Mühendis ekibi kendine güvenen bir ekip liderine sahiptir ve yer yer moral bozulmalarına ve şüpheye düşen ekip arkadaşlarına destek olur.

Bunların dışında Devlet Planlama Teşkilatı ve Ankara’da bu otomobilin yapılmamasını isteyen bir ekip de vardır. Neden istemedikleri filmde tam olarak açıklanmasa da benim fikrimce; bu heyetin Amerikalı bir temsilciyi de yanlarında götürdükleri Eskişehir’deki fabrikaya ani bir ziyareti ve odalarında otomobil ile alakalı konuşulurken, odaya Amerikalı temsilci girince, “neyse biz gerçekleştirebileceğimiz yatırımlara bakalım.” denmesinin de tesadüf olduğunu düşünmüyorum.

Filmdeki bazı ödenek düşüşü ve ardındaki iç gerginliklerden sonra genç mühendis Necip ile deneyimli mühendis Latif ile aralarındaki konuşmada, Latif Hollanda’dan büyük siparişler alan Ankara’daki kapatılan Tayyare Fabrikası’na değinir. Bu da aslında filmdeki anlatılmak istenen, sanayiyi üretmek ve geliştirmek isteyen insanların önüne geçildiğini ve önlenildiğini vurgular ve yukarıda da belirttiğimiz o acı cümleyi kurar: “Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz”.

Filmin arka planında yer yer Meclis Senatosu, Yassıada Davası, Adnan Menderes ve Fatih Rüştü Zorlu’nun idama mahkûm edilmesi ve Cemal Gürsel’in cumhurbaşkanı seçilmesi gibi dönemde yaşanan olayların küçük aralarla, filmi bölmeden araya iliştirilmesi de hem izleyiciyi gerçekten o dönemdeymiş gibi hissettiriyor hem de filme atmosfer gücü katıyor.

Ankara’daki heyetin, filmdeki “Biz bu otomobili yaparsak bir çuval fındık bile satamayız” gibi konuşmalarından da aslında otomobilin yapılmasından ziyade bunun uluslararası politik bir durum olduğunu ve bazı yaptırımlarının olabileceğinden korkulduğunu ve çekinmenin bundan kaynaklandığını da anlayabiliyoruz.

Zaten yapıtın birkaç kısmında da aslında otomobilin yapılması karşıtı düşünürlerin gazetede çıkan; ‘Yerli Otomobil Pembe Bir Rüya’, ‘1 Milyon Liraya 1 Araba’ gibi başlık ve haberlerden hangi yollarla karşı çıkılmak istendiğini de anlamış oluyoruz. Filmin bir diğer ana akışı etkilemeyen ama dönemle alakalı bir bilgi verip, atmosferi güçlendiren faktörü de gece bekçileri sanırım. Burada da darbe sonrasındaki sıkıyönetime ve akşamları olan sokağa çıkma yasağına vurgu yapılıyor.

Sonuç olarak, filmi hem başarılı oyuncularla hem de daha önce de Gelibolu gibi tarihsel filmler çeken tecrübeli bir yönetmenle desteklenen sanatsal açıdan hem de otomotiv sanayisini güçlendirmeye çalışırken köstek olunmasına bir eleştirisel manadaki bakış açısıyla ortaya çıkan eseri başarılı bulduğumu söyleyebilirim.

Yiğit KURNAZ

Türk Siyasal Hayatı Staj Programı

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Çağında Savaş ve Barış

Henry A. Kissinger, Eric Schmidt ve Craig Mundie: War...

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...