Demokrasi, ülkede yaşayan vatandaş ve üyelerin organizasyon ya da devlet politikasını belirlemede eşit hakka sahip olmasıdır. Demokrasi, devlet politikalarından başka, üniversite, sivil toplum kuruluşlarında, işçi ve işveren organizasyonlarında da oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Başta, Aristo ve Eflatun olmak üzere birçok siyasetçi ve düşünür demokrasiyi “ayak takımının yönetimi”, “cehaletin aldığı karar”, “despotizm” şeklinde eleştirmiştir. Demokrasiye yönelik farklı atıflar şu şekildedir; 1)Çoğunluğun yönetimi 2)Azınlık haklarını güvenceye alan yönetim 3)Fakirin yönetimi 4)Sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim 5)Fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim 6)Kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim.
Eşitlik ve özgürlük kavramlarının muğlâklığına dayanan halk egemenliği anlamına gelen demokrasi, eski Yunan medeniyetinde görülmüştür. Atina’da doğmuş, özgür ve yetişkin erkeklerin oy kullanmasıyla atılan demokrasi adımlarında kadınların ve kölelerin oy kullanmaması eleştirel bir noktadır. İslam coğrafyasında halifelik dönemlerinde eşitlik ilkesiyle demokratik bir ortam oluşturulmaya çalışıldığını görmekteyiz. Osmanlı döneminde “barış içinde bir arada” yaşama için azınlıkların belli hak ve kurallar çerçevesinde bölgede bulunma hakkı da demokratik bir adım olarak kabul edilir. 1879 tarihli Kanuni Esasi bilimsel anlamda demokratik bir süreç oluşturmaya yöneliktir. I. ve II. meşrutiyet dönemlerinde de halkın yönetimde yer alması için önemli kararlar alınmıştır.
Demokratikleşme yönünde İngiltere’de 1215 Magna Carta, kralın sonsuz yetkilerini sınırlandırmış, hak ve özgürlük kavramlarına dair yapılan isyanlar bu sözleşmeyle sonuçlanmış fakat bu uygulamada gerçek anlamda demokrasi oluşturulamamıştır. 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve 1789 Fransız İhtilaliyle oluşturulan Yurttaş ve İnsan Hakları Beyannamesi, demokrasi tarihinde önemli adımlardır. 20. yüzyılda demokrasi çerçevesinde, Wilson ilkelerine dayanan sömürgelerin bağımsızlıkları hakkı sadece İngiltere ve Fransa bağımsızlıkları değil, dünyadaki diğer bağımsız ülkeler için de somut bir demokratikleşmeyi sağlamaya yöneliktir. Liberal demokrasisinin “çoğunluğun tiranlığa” dönüşmemesi için verdiği çaba ile tüm dinlere aynı mesafe olması gerektiğini savunarak sekülerizmi oluşturmaya çalışmışlardır.
Demokrasi için uygulanan sistemlerin çeşitliliği farklı modelleri oluşturmuştur; Klasik demokrasi, eski Yunan şehir devletlerindeki Atinalı özgür erkeklerin oy kullanmasıyla doğrudan demokrasisinin ilk denemesidir. Başka bir model koruyucu demokrasi ise, 18. ve 19. yüzyılda Avrupalıların hükümete karşı ayaklanmalarıyla sınırlı ve dolaylı bir demokrasi ortaya çıkarmıştır. J.J. Rousseau’nun geliştirdiği “birey ve toplumun gelişimi” esasına dayanan kalkınmacı demokrasi de bir başka modeldir. Demokrasinin özgürlüğe mi eşitliğe mi dayandırılması konusundaki soru işaretiyle oluşan liberal demokrasisinde ise, iktidarı halkın belirlediğini ancak bu iktidarın bireysel özgürlüklerle sınırlandığı bir siyasal sistemdir. Başka bir model olan sosyal demokrasi, Marx’ın savunduğu kapitalist devletlerin yıkılmasıyla oluşacak olan “proleter demokrasi” sistemiyle komünist bir toplumun oluşacağını kabul eder. Bu fikir yapısı daha çok Lenin’e aittir.
Evrensel olarak kabul edilen en somut demokrasi örneği, Birleşmiş Milletlerin 1948 yılında kabul ettiği İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile bütün insanlara eşitlik ve özgürlük hakkı tanınmıştır.
Türkiye’de Demokratikleşme
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının Osmanlı’nın yıkılmasıyla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde çoğulcu demokrasi oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu konuda çok partili siyasal sistem ve egemenliğin halka dayandırılması önemli adımlardır. Kadınların oy kullanması bu noktada birçok ülkeye göre öncelik kazandırmıştır. Türkiye’deki demokrasinin aksaya uğradığı 1960’lı yıllarda devrim mücadelesinin yükseldiği dönemlerdir.
Günümüzde demokratikleşme hareketi, hükümetin yaptığı açılımlarda karşımıza çıkmaktadır. “Herkes özgür olmadıkça, kimse özgür değildir” ilkesine dayanan hükümet politikası son yıllarda demokrasinin varlığını oluşturmaya yöneliktir. Var olan hükümetin yaptığı “demokratikleşme paketi”nde özgürlük, eşitlik ve kamuda yapılan değişikliklerle önemli düzenlemeler yapılmıştır.
Büşra AVŞAR
TUİÇ Stajyeri
http://www.sosyalbilge.com/index.php/demokrasi-seruveni/454-demokrasinin-tarihi-gelisimi-genis