Çağan Irmak’ın senaryosunu kendi hayat hikayesinden esinlenerek kaleme aldığı ve kendi çocukluğunu anlattığı 2011 yapımı Dedemin İnsanları’nın başlangıç hikâyesi, 1980 Ege’sinde geçmektedir. Dizideki “dede” Mehmet Bey, 1923 yılında zorunlu göç (mübadele) ile Girit’ten Anadolu’ya gelmiş bir adamdır. 1970’li yılların sonlarında başladığını anladığımız bu film, 1990lı yılların ortasında bitmektedir. Film, mübadele dönemi, 1970’lerdeki siyasi hayat, Bulgaristan göçmenleri ve 1980 sonra merkezi yönetimin taşraya olan etkisi ve Yunanistan ile olan gerilimleri, gözaltında kaybolan insanlar gibi noktalara değinerek mübadelenin memleket insanlarında ve hayatlarında nasıl değişimlere yol açtığını, nasıl etkiler bıraktığını anlatmaktadır.
Mehmet Bey, çok sevilen ve herkes tarafından saygı duyulan bir esnaftır. Film Mehmet Bey’in torununun gözünden anlatım ile ilerlemektedir. Mehmet Bey’in saygıdeğer biri olması ve insanlarla ilişkileri, mahallede bulunan diğer göçmenlerin kendisinin de yaşadığı ayrımcılıkla karşılaşmasını engellemektedir. Hikâyenin anlatıcısı ve aynı zamanda Mehmet Bey’in torunu olan Ozan ise, dedesinin göçtüğü yerden dolayı, okulda ve çevrelerindeki birçok kişi tarafından “gavur” olarak görülmelerini, arkalarından konuşulmasını gururuna yedirememektedir ve “Türk” olduğunu kanıtlamak için göçmen çocuklarla birlikte kavgalara katılmaktadır. Ozan’ın bu kendini kanıtlama çabası çok sevdiği dedesinin köklerinden kopamadığını gördükçe de öfkeye dönüşmektedir.
– “Orda Türk Tohumu Burada Yunan Gavuru”
Mehmet Bey, Mübadele ile Girit’ten Ege’ye gelen bir göçmendir. Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi, 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması’na dayanarak Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan zorunlu göçe verilen addır. Lozan antlaşmasının ek protokolüne göre, Türkiye’de bulunan Yunan kökenlilerle, Yunanistan’da bulunan Müslüman azınlık yer değiştirmiştir.
Film genel olarak, Ozan’ın çevrelerindeki kişiler tarafından “gavur” olarak görülmelerini, arkalarından konuşulmasını gururuna yedirememesinden dolayı yaşadığı kendini kanıtlama çabası ve duygusal buhranı işlemektedir. Bu buhran, birçok kez dedesiyle çatışmasına da neden olmuştur. Dedesi ise yaşadığı her yerde dışlanmasını ve aidiyet duygusunu tam olarak yaşayamamasını bu kelimelerle ifade etmiştir:
-“Bazı şeyler unutulmaz işte… Doğduğun yer misal… Azıcık büyüdüğün azıcık hatırladığın yer bile…”
Mehmet Bey Ege’de mutlu bir hayat sürmesine rağmen, köklerine ve mübadele sırasında kaybettiği küçük kardeşine özlemi hala devam etmektedir. Bu özlem, Mehmet Bey’e her denize gidişinde Girit’e içinde not yazılı şişeler yollatmaktadır ve bir gün bu şişelerden birinin bulunacağını ve ona çok özlediği memleketinden, küçüklük evinden haber geleceğini düş etmesine neden olmaktadır. Bürokratik engelleri aşıp, doğduğu yer olan Girit’i iki kere ziyaret etmek istediyse de 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ve 1980 darbesi ona engel olmuştur. Türk siyasal hayatının bu önemli mihenk taşları; Mehmet Bey’in doğduğu toprakları gidip görmesini bir kez daha engelleyen talihsizlikler olarak, olaylarda fazla derine inilmeden karşımıza çıkmaktadır. 1980 darbesi, sadece Mehmet Bey’in memleketini ziyaretini engellemekle kalmamış, belediye başkan yardımcısı olan damadını ve dolayısıyla ailesini de büyük ölçüde etkilemiştir.
-“ama halkın gücünü unutma başkan!
onların da söyleyeceği iki çift lafı vardır belki.
yoktu.
vardıysa da biz duymadık.
bir fısıltı bile.”
Film, Ozan’ın dedesinin memleket özleminin yanı sıra 1980’de gerçekleşen askeri müdahale ile belediyede çalışan babasının yaşadığı zorluklara da yer vermektedir. Askeri müdahale sonrası, Ankara’dan atanan ve bölge hakkında hiçbir bilgisi olmayan Belediye Başkanı ile Ozan’ın babası çatışmakta ve sonrasında baba haksız yere işten çıkarılmaktadır. Atanmış başkana son sözleri ise tüm inancıyla “ama halkın gücünü unutma başkan! onların da söyleyeceği iki çift lafı vardır belki.” olmuştur. Fakat umduğu ve inandığı gibi olmamış, halkın hakkını savunduğu için atılmasına kasaba sakinleri sessiz kalmıştır. Hatta Mehmet Bey’in hak arayışlarının da destek görmemesi Mehmet Bey’i incitmiş ve intiharına giden süreci tetiklemiştir.
Film, Türk Siyasal Hayatındaki olayların Ege’de bir kasabada yaşayan kişiler üzerindeki etkilerini sadece göçmenlik ve askeri darbe ekseninde yansıtmamakta, aynı zamanda kocası öğrenci hareketleri kapsamında gözaltına alınmış ve sonrasında kaybolmuş, senelerdir ondan haber alamayan ve Mehmet Beylerin komşusu olan, ruh sağlığını yitirmiş ressam kadının Ozan ile ilişkisini de konu edinmektedir.
Dedemin İnsanları; Ozan’ın olgunlaşma hikayesi ekseninde, Mehmet Bey’in henüz yedi yaşındayken koparıldığı memleketine özlemini ve Türkiye’nin 1980 öncesi ve sonrası değişen politik yapısını, Türk-Yunan ilişkilerinin geçmişi ve şimdisi hakkında tarihsel olayları doğrudan anlatmamakta ama bize gerçek hayattan kesitler sunmaktadır. Film bu olayların küçük bir kasabada yaşayan insanların hayatlarını ve iç dünyalarını nasıl etkilediğini gözler önüne sermektedir.
İpek Bozbura
Türk Siyasal Hayatı Staj Programı