Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi, Afganistan tarihinde ilk defa seçilmiş bir başkanın yerine yine seçilmiş bir başkanın gelecek olması açısından oldukça önemli.
Seçim öncesi Cumhurbaşkanı adayları arasında öne çıkan isimlerin ortak kaygısı ise seçimlere hile karışmaması ve özgür ve adil bir seçimin gerçekleşmesi beklentileridir. 2009’daki seçimlerde Hamid Karzai’nin karşısında yer alan adaylardan Dr. Abdullah Abdullah ve Dr. Eşref Gani Ahmedzai yarışın en önemli isimleri olarak görülüyor.
Bunların yanında son dönemde yaşanan bir koalisyon çalışması ise dikkatleri Cumhurbaşkanı Hamid Karzai’nin üzerine çekti. Hamid Karzai daha önceden birçok defa yapmış olduğu açıklamada adayların tamamına eşit mesafede olduğunu ve hiçbirisini açıktan desteklemeyeceğini ilan etmişti. Adaylardan Kayyum Karzai’nin (Hamid Karzai’nin ağabeyi) seçimlere kısa bir süre kala Zalmay Resul lehine yarıştan çekildiğini açıklaması, Hamid Karzai’nin iktidarı kaybetmeme hamlesi olarak yorumlandı. Çünkü Resul, 2001’den günümüze kadar Hamid Karzai ile yakından çalışmış ve son dönemde de Dışişleri Bakanlığı yapmış bir isim. Hamid Karzai’nin bu hamle ile sınırlı kalmayıp Resul’ün başkan seçilmesi için elinden gelen tüm desteği (legal veya illegal) ortaya koyabileceği konuşuluyor. Bu durum, güçlü adaylardan Dr. Abdullah ve Dr. Eşref Gani’nin seçimlere hile karışmaması yönünde daha ciddi açıklamalar yapmalarına yol açmış gözüküyor.
Son dönemde ABD ile ilişkileri neredeyse tamamen askıya alma noktasına gelmiş olarak gözüken Karzai’nin yakın zamanda yapmış olduğu üç hamle, eleştirileri tekrardan üzerinden topladı. ABD ile imzalanması planlanan İkili Güvenlik Anlaşması’nı uzun süre beklettikten sonra imzalamayacağını açıklayan Karzai, yeni seçilen ismin buna karar vermesi gerektiğini söylemişti. Akabinde ABD ve diğer Batılı müttefiklerinden habersiz bir şekilde Taliban ile gizli görüşmeler yaptığı ortaya çıkan Karzai, son olarak da Bagram cezaevindeki Taliban ile işbirliği yaptığı iddia edilen 65 ismin salınması kararını onaylamıştı. Bütün bu yaşananlar, ABD tarafında 2014 sonrası Afganistan’da asker bulundurup bulundurmama tartışmalarını tekrardan alevlendirdi. İkili Güvenlik Anlaşması’nın imzalanmaması halinde ABD’nin “sıfır asker” (geride hiç asker bırakmayarak tamamen çekilme) politikası izleyebileceği öngörülüyor. Bu da 2014 sonrası Afganistan’da güvenlik ve istikrarın sağlanabilmesi noktasında oldukça sıkıntılı günlerin bizleri bekliyor olması demek.
NATO askerlerinin 2014 sonu itibarıyla Afganistan’dan tamamen çekilecek olmasının Mayıs 2012’de açıklanması ile farklı planlar içerisine giren Taliban, saldırılarını ve etkisini seçim öncesi son günlerde artırmış bulunuyor. Aylık kayıpların 2009-2010 öncesi seviyelere tekrardan ulaştığı bir süreçte, Taliban seçimleri tamamen boykot ettiğini açıkladı. Boykot ile birlikte hem adaylara hem de oy verecek insanlara yönelik saldırılarda bulunacağını açıklamış olan Taliban bu tehditlerini günden güne gerçekleştiriyor gözüküyor.
Hem ABD ile ilişkilerin sallantıda olması hem de Taliban’ın giderek sıklaşan saldırıları ile birlikte seçim döneminin oldukça zorlu geçeceğini söylemek mümkün. Bütün bu kargaşanın, seçimlerin birinci turunda hiçbir adayın %50 barajını aşamaması ile daha da artması ihtimali Afganistan’ın önündeki en büyük tehlikelerden birisidir. Hamid Karzai’nin olası bir kaos ortamından geçiş hükümeti fikri ile çıkmayı hedefleyebilecek olması ihtimali de endişelerin artmasına yol açıyor. Zira bu durum yapılan analizlerde Karzai’nin ülkenin yönetiminde söz sahibi olmasını devam ettirmesi ve açıktan veya kapalı kapılar ardından ülkenin tek lideri konumunu kaybetmemesi olarak yansıtılıyor. 12 yılı aşan başkanlık döneminde özellikle ülkeye yapılan dış yardımların kullanımı konusunda hiçbir zaman şeffaf bir görüntü vermeyen Karzai’nin, ülke yönetiminde söz sahibi olmasını devam ettirmesi ise bir çözümden çok sorunların artarak devam etmesine işaret ediyor.
Salih Doğan
Trabzon, Türkiye | 21 Mart 2014
Yazara www.salihdogan.com adresinden ulaşabilir, Twitter’da @salihdogan hesabından takip edebilirsiniz.