Çok taraflılık

Çok taraflılık (multilateralism) kavramı uluslararası ilişkiler yazınında gittikçe artarak gündeme gelen, ancak çoğu zaman muğlâklık içeren, adı çok geçse de, disiplindeki çalışmalarda çokça merkez olmayan bir kavramdır. En basit tanımı ile çok taraflılık, birçok ulus arasındaki işbirliğini ifade eden diplomatik bir terimdir.

Uluslararası ilişkilerde çok taraflılık kavramı tam netlik içermeyen, üzerinde tam olarak anlamı konusunda uzlaşmanın olmadığı bir kavramdır. Çok taraflılık, Sovyetler Birliği’nin yıkılışı ve Doğu Bloku’nun çöküşüyle birlikte çok daha fazla üzerinde konuşulan ve yararları üzerinde durulan bir kavram halini aldı. Buna bağlı olarak çok taraflı iş birliği süreçleri ve uygulamaları eskiye göre daha fazla tercih edilir ve uygulanabilir olmuştur. Daha çok son yıllarda gündeme gelse de, yeni bir kavram değildir, geçmişi 1648 Vestfalya Barışı’na kadar götürebilir. Uygulaması da uluslararası ilişkilerde yepyeni bir değişime işaret etmemekle birlikte içerik anlamında aşağıda da belirtileceği gibi kavramın yeni yüklenimleri söz konusudur. 

Kavramın niceliksel (sayısal) ya da niteliksel (içeriksel) diyebileceğimiz iki türlü tanımından bahsetmek mümkündür. Niceliksel için genel bir tanımlama getirecek olursak en az üç ülkenin bir araya gelerek iş birliği yapma pratiğini ifade eder. Çok taraflılık kavramına niceliksel olarak baktığımızda ise; örgütsel ya da değil her uluslararası işbirliği bu kavram içerisinde değerlendirilmemelidir. Örneğin geçmişte Komintern düşünüldüğünde ve bu örgütün çalışma sistemi dikkate alındığında bu örgüte çok taraflı demek mümkün müdür? Ya da Nazi Almanya’sının diğer ülkelerle işbirliklerini çok taraflılık diye nitelemek mümkün müdür? Dolayısıyla bu gibi örnekler, işbirliğinde amacın ya da belli prensiplerin dikkate alınmasının önemini bize çok iyi vurgular. Bu nedenle kavramın tanımlanmasında belli ilkeler ve de normların öne çıktığı niteliksel bir yan olmalıdır.

Çok taraflılık kavramı konusunda belki de en çok referans gösterilen çalışma olan Multilateralism Matters adlı kitabındaki makalesinde John Ruggie, niceliksel ve niteliksel şeklinde bir ayrıma gider ve bu iki kategoriyi çok taraflılık kavramını tamamlayan iki unsur olarak ele alır. Bu bağlamda, Ruggie’ye göre, çok taraflılık üç ya da daha fazla devlet arasında birtakım genel prensipler ve de normlar çerçevesinde koordine edilen bir işbirliğini ifade eder.

Çok taraflılığın sadece çok taraflı örgütlerle sınırlı bir işbirliğini ifade ettiği düşünülmemelidir. Çok taraflılık, çok taraflı örgütleri içerir, fakat bununla sınırlı kalmaz. Geleneksel ittifaklar, Ad-Hoc (geçici) komiteler, uluslararası konferanslar ve uluslararası rejimler çeşitli diğer çok taraflılık uygulamalarıdır. Benzer şekilde katılımcılar bakımından da devletlerin yanında transnasyonel sosyal hareketler, hükümet dışı örgütler, çok uluslu şirketler düşünüldüğünde yine çeşitlilik söz konusudur. Bu işbirliği çeşitliliğini göz ardı etmemenin önemine rağmen uluslararası örgütler hala çok önemli çok taraflı işbirliği platformlarıdır ve bu çalışmanın merkezini oluşturmaktadırlar. Stephen Krasner, Robert O. Keohane ve Joseph Nye gibi alanında uzmanlar da, çok taraflılığa normlar, prensipler ve kurallar çerçevesinde bir anlam yükleme taraftarıdırlar.

Çok taraflılık devletler arasında belli bir tip kişiye tekabül ettiği gibi, çok taraflılık öznel olarak devletlerin siyasi seçimleri ya da normatif yönelimleri gibi de anlaşılır. Bu çerçevede devletlerin dış siyasetlerinde çok taraflılığa ayırdıkları alan onların dünyada kendilerini konumlandırmaları ve diğer aktörlerin onları algılaması açısından önemli olacaktır.

Uluslararası sistem ve çok taraflılık ilişkisine baktığımızda, sistemin tek kutuplu ya da çok kutuplu olması ile uluslararası siyasette seçtiği çok taraflılık arasında doğru orantı yoktur. Bütün ülkeler tek hegemonun olduğu tek kutuplu diye tanımlanan uluslararası sistemde de çok taraflılığa ihtiyaç duyarlar. İkili ilişkilere ağırlık veren ülke dahi evrensel düzeyde, örneğin BM bünyesinde kabul edilen genel kararlara, ikili ilişkilerinde dikkat etmek durumunda kalıyor. Günümüz dünyasında çok taraflılıktan tamamıyla soyutlanmak diye bir durum söz konusu değildir. ABD gibi askeri ve ekonomik gücü tartışmasız olan bir ülke için bile çok taraflılığı tamamıyla yadsımak mümkün değildir. Özellikle terör, insan kaçakçılığı, organize suçlar, silahların yayılması, iklim değişikliği gibi küresel sorunlar düşünüldüğünde kimse bunlarla tek başına mücadele edememektedir. Ayrıca kuramsal liberalizmin savunduğu gibi belli bir ilkeler, normlar çerçevesinde örgütsel işbirliği içerisinde olmak büyük devletler için de hem uzlaşı içinde diğerlerinin desteğini almak imkanını verecek hem de, ABD gibi, devletin ortak değil hegemon olarak algılanmasına yardım edecektir.

Aslı ÖZTÜRK

TUİÇ Staj Programı

Kaynakça

Arı, T. (2002). Uluslararası İlişkiler Teorileri. Alfa Yayınları. 

Brenner, M. (1995). Multilateralism and Western Strategy. London: MacMillan Press.

Ruggie, J., G. (1993). Multilateralism: The Anatomy of An Institution. New York, Colombia University Press.

Sosyal Medyada Paylaş

Previous article
Next article

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...