Özet
Toplum bireylerinin herhangi bir kısıtlama ve baskıya maruz kalmadan yaşamın her alanından eşit biçimde yararlanabilmeleri demokratik bir haktır. Toplumsal cinsiyet eşitliği bu bağlamda kadın ve erkeklerin toplumda atfedilmiş roller ve sorumluluklardan kaynaklanan ayrımcılığa maruz kalmadan, fırsatlardan eşit bir şekilde yararlanmaları gerektiğini belirtir. Fakat ne yazık ki günümüzde toplumsal cinsiyet eşitliği dünyanın çoğu bölgesinde sağlanamamıştır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği durumunu ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için Birlemiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası örgütler son derece önemlidir. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitlik anlayışı BM tarafından da önem verilen bir sosyal problemdir. Bu yolda, BM öncülüğünde “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi” 1970 yılı sonlarında yürürlüğe konulmuştur. Yine cinsiyet eşitliği alanında çalışmalar yapan UN Women ise kadın ve kız çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak, toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek ve cinsiyet eşitliği için küresel standartlar belirlemek hedefiyle kurulmuştur. Avrupa Birliği ise kadın ve kız çocuklarının her alanda erkeklerle eşit olmasını amaçlamakta ve bu doğrultuda çalışmalar sürdürmektedir. Bu yolda Avrupa Birliği Komisyonu 2015 yılı aralık ayında “2016-2019 Cinsiyet Eşitliği Stratejisi”ni sunmuştur. Sonraki yıllarda da AB Komisyonu cinsiyet eşitsizliğine karşı aktif rol oynamıştır.
Anahtar kelimeler: Cinsiyet eşitliği, Birleşmiş Milletler, UN Women, UNDP, Avrupa Birliği.
Abstract
It is a democratic right for people of society to benefit equally from all aspects of life without being subjected to any restrictions and pressures. Gender equality in this context states that men and women should enjoy opportunities equally, without discrimination arising from the roles and responsibilities attributed to society. But unfortunately, gender equality has not been achieved in most regions of the world today. International organizations such as the United Nations and the European Union are extremely important to eliminate or minimize the situation of gender inequality. Gender equality is a social problem that is also important to the UN. In this way, the UN-led Convention on the Prevention of all forms of discrimination against women was put into force at the end of 1970. Again, UN Women, which works in the field of gender equality, was established with the aim of meeting the needs of women and girls, supporting gender equality and setting global standards for gender equality. The European Union, on the other hand, aims to ensure that women and girls are equal to men in all areas and continues to work in this direction. In this way, the Commission of the European Union presented the “Gender Equality Strategy 2016-2019″ in December 2015. In the following years, the EU Commission also played an active role in combating gender inequality.
Keywords: Gender equality, United Nations, CEDAW, UN Women, UNDP, European Union.
1. Cinsiyet Eşitliği Nedir?
Eşitlik ilkesi; insanın yeteneklerini özgür ve bütünüyle geliştirebileceği ortamı yaratmak, bu ortamın önündeki toplumsal ve siyasal engellerin kaldırılması gerektiğini savunur. Toplumsal cinsiyet eşitliğinde ise kadın ve erkeklerin hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan hayatın her alanında eşit olarak yararlanmaları gerektiği görüşündedir. Ne yazık ki günümüzde bu pek mümkün değildir ve yaşamın birçok alanında toplumsal cinsiyet eşitsizliği ortaya çıkmıştır. Bu eşitsizlik özellikle toplumsal, evlilik ve aile içi yaşamda, çalışma hayatında, eğitimde ve siyasette daha fazla göze çarpmaktadır. Bu sorunların çözüme ulaşılması ve kadınların toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kadınların bu eşitliği elde etmesi ve buna yönelik çalışmalar yapılması son derece önemlidir (Bal, 2014; Kahraman, 2010).
Toplumsal cinsiyet eşitliğin başarıya ulaşabilmesi için kadınlara yönelik yapılan çalışmaların hayata geçmesi ve kadınların güçlendirilmesi gerekmektedir. Kadınları sağlık, eğitim ve istihdam alanlarında tüm politika ve programlara teşvik etmek atılacak en büyük adımlardan biridir. Kadının toplum tarafından uygulanan ayrımcılığın önlenmesi için bu programlara teşvik edilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda, ülkemizde ve dünyanın genelinde kadınlar üzerine kurulan baskıların kaldırılması ve kadınların obje gibi basit, işe yaramaz ve sadece erkeğine hizmet eden “ev hanımı” kimliğinden kurtulması amaçlanmalıdır. Kadınlar bu kimliklerden çıkarıldığında eşitsizliği ortadan kaldıracak çalışmaların hayata geçeceği ve olumlu sonuçlanabileceği bilincine varılması gerekir (Coşkun ve Özdilek, 2012).
2. Bölgeler Arası Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği
Toplumsal cinsiyet, kadınların davranışları üzerine kurulan bir terimdir. Bu terim dünya üzerinde olumsuz bir şekilde yayılmakta ve etkileri de dünyadaki çoğu ülkede görülmektedir. Örneğin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en çok görüldüğü ülkelerde kadın ticaretleri, eğitimde eşitsizlik, iş hayatında ayrımcılık ve erken yaşta cinsellik gibi ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Dünyada Orta Doğu ve Kuzey Afrika cinsiyet eşitsizliğinin fazla görüldüğü bu bölgelerdir. Dünyada cinsiyet eşitsizliğinin en fazla görüldüğü bölge ise sahra altı Afrika’dır. Bunun yanı sıra, körfez ülkeleri ise cinsiyet eşitliğine önem veren ülkeler arasında ilk sıralardadır. Ayrıca örnek olarak eğitim alanında eşitliği sağlayan Suudi Arabistan’ı verebiliriz. Özellikle son 20 yılda dünyada toplumsal cinsiyet eşitsizliğine daha fazla önem verildiğini görebiliriz. 2010 yılında ise toplumsal cinsiyete karşı ilk tepkiler gösterilmiştir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı tepkiler Avrupa’dan Latin Amerika’ya kadar pek çok ülkeye sıçramıştır. Bu ülkelerde kampanyalar düzenlenmiş, protesto edilmiş ve insanlar cinsiyet eşitsizliğine karşı örgütlenmeye başlamıştır. Türkiye’de de son yıllarda buna benzer olaylar yaşanmıştır. Yapılan protestoların güzel gelişmelere adım atılacağını düşünen halk özellikle son dönemlerde çok aktif bir şekilde cinsiyet eşitsizliğine karşı seslerini duyurmaya çalışmaktadır. Ülkelerin çoğu cinsiyet eşitliğine önem verse de bazı ülkeler eski benliklerinden vazgeçmemişlerdir. Bu durum bize, toplumsal cinsiyet eşitsizliğin ideolojik bir yanı olduğunu göstermektedir (Şahin, 2020; Piketty, 2018).
3. Toplumsal Cinsiyet Karşıtı Hareketlerin Daha Fazla Görüldüğü Ülkeler
Toplumsal cinsiyet karşıtlığına önem veren ülkeler arasında Doğu Avrupa ve Latin Amerika en çok göze çarpandır. Bu önem daha sonra Batı Avrupa, ABD, Kanada gibi ülkelerde de etkinlik kazanmıştır. Bu gelişmelerle ilgili olarak Kováts ve Poim (2015) editörlüğünde Fransa, Almanya, Macaristan, Polonya, Slovakya’da toplumsal cinsiyet karşıtlığını bildirmiştir. Sonrasında Roman Kuhar ve David Paternotte (2017) bildirgesiyle 11 Avrupa ülkesindeki karşıtlığı anlayabilmek için “Avrupa’da Toplumsal Cinsiyet Karşıtı Kampanyalar (Anti-Gender Campaigns in Europe)’’ adlı kitap yayımlamıştır. Kitapta Katolikliğin şekillendirdiği Avusturya, Fransa, Belçika, İrlanda, İtalya, Macaristan, Hırvatistan, Slovenya, İspanya ve Polonya’dan; Protestan Hristiyanlığın da etkili olduğu Almanya’dan ve Avrupa’nın sınırında bulunan Rusya’nın da örnekleri bulunmaktadır. Bu ülkelerde toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik ciddi eksiklikler vardır. Çalışmada toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bölgesel farklılıklara rağmen artık küreselleştiği vurgulanmaktadır (Şahin,2020).
4. Uluslararası Örgütler ve Cinsiyet Eşitliği
4.1. Birlemiş Milletler:
Toplumdaki bireylerin herhangi bir sınırlamaya maruz kalmadan toplumsal yaşama eşit biçimde katılabilmeleri demokratik devletin temel ilkelerinden biridir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ise temel olarak bir toplumda kadın ve erkeklerin cinsiyetleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmadan eşit hak, fırsat ve olanaklara sahip olması durumudur. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitlik anlayışı BM tarafından da önem verilen bir sosyal problemdir. Bu yolda, BM öncülüğünde Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi 1970 yılı sonlarında yürürlüğe konulmuştur. Cinsiyet eşitliğine dayalı bu sözleşme küresel olarak kabul görmüştür fakat kadınlara karşı yapılan haksızlıkların sonunu getirmemiştir. Bu sözleşmede kadınlara karşı ayrımcılığın tanımı yasa düzeyinde tanımlanmış ve bazı uluslararası standartlar belirlenmiştir. Kadınların erkeklerle eşit hak ve özgürlüklerden yararlanmalarını hedefleyen bu sözleşme, cinsiyet eşitsizliği yaratan her türlü ayrım, mahrumiyet ve kısıtlamayı insan hakları ihlali olarak tanımlamıştır. Sözleşmeye göre eşitliğin sağlanması ve kadınlara yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için taraf devletlerin önlemler alması ve iyileştirici politikalar uygulaması gerekmektedir (İçli, 2017).
4.1.1. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi:
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi en önemli insan hakları belgesi olarak BM tarafından 1945 yılında Kuruluş Anlaşması olarak hazırlanmıştır. Bu beyannamenin amacı her türlü ayrımcılığın son bulmasını sağlamak ve herkes için eşit hak ve özgürlüklerin yerine getirilmesine zemin hazırlamaktır. Anlaşmaya taraf olan devletler de bu ilkeleri benimseme, iç işlerinde bu ilkeleri uygulama ve uluslararası alanda eşitlik, özgürlük gibi ilkelerin yaygınlaşmasına katkıda bulunma sorumluluğunu onaylamıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, 1948’de BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiştir. Bu genelgenin en önemli maddesi olan 1. madde’de “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar” ifadesi kullanılmıştır. Bu cümle ile aslında cinsiyet eşitliği bütün alanlarda garanti altına almıştır. Ayrıca beyannamede, tüm insanların ırk, din, dil ayrımı gözetmeksizin haklardan özgürce ve ayrımcılığa uğramadan yararlanması şart koşulmuştur. İnsan Hakları Beyannamesi eşitlik konusunda atılmış çok önemli bir adımdır fakat bu beyanname kadınların eşitlik taleplerine tam olarak karşılık verememiştir. Bu doğrultuda kadınların talep ettiği hak ve eşitliğe karşı “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi” 1979’da BM Genel Kurulu tarafından onaylanmıştır (UN, 1948).
4.1.2. Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi (CEDAW):
Bu bildirge Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Aralık 1993 tarihinde oylamaya başvurulmadan kabul edilmiştir. Genel Kurul, tüm insanların eşitliği, güvenliği, hürriyeti, bütünlüğü ve onuruna ilişkin hakların ve ilkelerin kadınlara evrensel olarak uygulanmasına acilen ihtiyaç olduğunu kabul etmiştir. Bildirgede, kadınlara yönelik şiddetin, kadınların haklarının ve temel özgürlüklerinin ihlalini oluşturduğu, bu hak ve özgürlüklerini kullanmalarını zedelediği veya geçersiz kıldığı belirtilmektedir (CEDAW, 1993).
Ayrıca bu bildirgede azınlık gruplarına mensup kadınların, mülteci, göçmen kadınların, kırsal veya merkezden uzak topluluklarda yaşayan kadınların, muhtaç kadınların, kurumlardaki veya gözlem altındaki kadınların, kız çocuklarının, engelli kadınların, yaşlı kadınların ve silahlı çatışma durumlarındaki kadınların şiddete özellikle maruz kalma riski altında bulundukları kayıt altına alınmıştır. Bu bildirge cinsiyet eşitsizliğinin önlenmesi için çok büyük bir adımdır. Bildirge ile, kadınların ev içinde yaşadığı şiddet, kız çocukların cinsel suiistimali, bağlantılı şiddet, evlilik içi tecavüz, kadına zarar veren geleneksel uygulamalar, eş harici aile tarafından uygulanan şiddet gibi kadınların yaşadığı psikolojik ve cinsel şiddetler BM tarafından yasaklanmıştır. Bu bildirgenin temel amacı şiddetin tanımını geniş tutarak ve iş yerinde, eğitim kurumlarında veya diğer yerlerde meydana gelen cinsel taciz, tecavüz, sindirme, kadın ticareti ve fahişeliğe zorlama gibi tüm şiddet içeren hareketlerin önlenmesidir. Sonuç olarak, Kadınlara Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına Dair Bildirge ile kadınların; yaşama hakkı, eşitlik hakkı, özgürlük ve kişi güvenliği hakkı, kanun önünde eşitlik hakkı, tüm ayrımcılık biçimlerinden azade olma hakkı, ulaşılabilecek en yüksek fiziksel ve ruhsal sağlık standardı hakkı, adil ve elverişli çalışma koşulları hakkı, işkence veya diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muameleye veya cezalandırmaya maruz bırakılmama hakkı tekrar edilmiştir (Hukuk Ansiklopedisi, 2020; CEDAW, 1993).
4.1.3. Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu:
Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu 1995 yılında Pekin’de gerçekleştirilen Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nda kabul edilmiştir. Bu konferansa 189 devlet ve sivil toplum kuruluşu katılmıştır ve ardından, BM Genel Kurulu tarafından Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu 15 Eylül 1995 tarihinde onaylanmıştır. Pekin Deklarasyonu’nun temel hedefi kadının güçlendirilmesi, kadın-erkek eşitliğinin tüm ülkelerce arttırılması ve toplumsal cinsiyetin devlet programlarına yerleştirilmesi için hükümetleri sorumlu kılmaktır. Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nda üye devletler, toplumsal cinsiyet eşitliği için stratejik olarak harekete geçmeye çağrılmıştır. Metnin 14. maddesinde yer alan “Kadın hakları, insan haklarıdır.” cümlesi büyük yankı uyandırmıştır (Bitiren, 2020).
4.1.4. United Nations Women (UN Women):
UN Women, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesini amaçlayan bir Birleşmiş Milletler alt kuruluşudur. Bu örgüt, dünya çapında kadın ve kız çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak, toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek ve cinsiyet eşitliği için küresel standartlar belirlemek hedefiyle kuruldu.
UN Women, cinsiyet eşitliği kapsamında belirledikleri küresel standartların BM üye devletlerince desteklenmesini ve standartların etkin bir şekilde uygulanmasını teşvik eder. Bu amaçla politikalarını, programlarını ve hizmetlerini devletlerle ve sivil toplum ile birlikte düzenlemektedir. UN Women vizyonunu gerçeğe dönüştürmek için dört farklı öncelik belirlemiştir. Bunlardan birincisi kadınların yönetime ve liderliğe erkeklerle eşit bir şekilde katılımının sağlanmasıdır. Çünkü küresel düzeyde, kadınların liderliği ve siyasi katılımı sınırlandırılmıştır. Maalesef, dünyanın çoğu ülkesinde kadınlar kamu hizmetinde, siyasette, özel sektörde veya akademide yüksek pozisyonlarda çalışmamaktadır. Ayrımcılığa yol açan yasalar, kurumların yol açtığı engeller kadınların bu pozisyonlarda yer almasını ve yükselmesini engellemektedir. Yıllarca oluşan ve giderek artan bu boşluklar kadınların lider olmak, siyasete katılmak için erkeklerden daha az kaynaklara sahip olduğu anlamına gelir. UnWomen tarafından kadınların siyasi katılımının ve yüksek pozisyonda yer alan kadınların durumunu gözler önüne sermek için bazı gerçekler yayınlamıştır:
- Tüm ulusal parlamenterlerin sadece yüzde 25’i kadındır, bu oran 1995’teki yüzde 11’dir.
- Kadınlar sadece 22 ülkede Devlet veya Hükümet Başkanı olarak görev yapıyor ve 119 ülkede hiçbir zaman kadın lider olmadı. Şu anki oranda, en yüksek iktidar mevkilerinde cinsiyet eşitliğine 130 yıl daha ulaşılamayacak.
- Dünyada sadece 10 ülkede bir kadın Devlet Başkanı ve 13 ülkede bir kadın Hükümet Başkanı var.
- Mevcut ilerleme hızında, ulusal yasama organlarında cinsiyet eşitliği 2063’ten önce sağlanamayacaktır (UNWomen, 2021).
Tüm bunların önüne geçmek için 18 Aralık 1979’da “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi” Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edildi ve 20 ülkenin onaylamasından sonra 3 Eylül 1981’de uluslararası bir antlaşma olarak yürürlüğe girdi. Bu sözleşme kadınların kamu yaşamına katılmasını onayladı ve kadınların siyasi hakları için sözleşmeler imzalandı. Örneğin madde 8’de, kadınların ülkelerini uluslararası düzeyde erkeklerle aynı düzeyde temsil etmelerini içerir.
Madde 7’ye göre ise “Taraf Devletler, ülkenin siyasi ve kamusal yaşamında kadınlara karşı ayrımcılığı ortadan kaldırmak için tüm uygun önlemleri alacaklar ve özellikle kadınlara erkeklerle eşit şartlarda aşağıdaki hakları sağlayacaklardır: Tüm seçimlerde ve kamuoyunda oy kullanma hakkı referandum ve kamu tarafından seçilen tüm organların seçilmeye uygun olması” bahsedilmektedir (BM Genel Kurulu, 1981).
UN Women’ın diğer bir önceliği ise kadınlara gelir güvencesi ve ekonomik özerklik sağlamaktır. Bu örgüt kadınların ekonomik olarak güçlenmesinin, cinsiyet eşitsizliğinin önlenmesine ve ekonomik büyümenin sağlanmasına doğrudan etkileyen bir faktör olduğunu savunmaktadır. Çünkü kadınlar işletmelerde, çiftliklerde veya girişimci ve çalışan olarak ekonomiye büyük bir etki yaratmaktadır. Fakat, günümüzde halen kadınlar ayrımcılık ve sömürüden orantısız bir şekilde etkilenmeye devam ediyorlar. İş yerlerinde yaşanan cinsiyet ayrımcılığı, kadınların bazı ülkelerde güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışması ekonomik büyüme için de ciddi problem teşkil oluşturuyor. Ayrıca, dünyada üst düzey pozisyonlarda çalışan kadın sayısı erkek sayısının bir hayli gerisinde yer almaktadır. Diğer bir problem ise kadınlara ev işlerinin büyük bir çoğunluğunun sorumluluk olarak yüklenmesidir. Ev kadınları maalesef ekonomik olarak kocasına bağımlı şekilde yaşamak zorunda kalıyor ve karşılarına çıkan ekonomik fırsatları değerlendirmek için çok az zamanları kalıyor. Tüm bu problemlere karşı BM tarafından pek çok uluslararası taahhüt gerçekleştirilmiştir. Pekin Eylem Platformu, “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme” ile kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesini desteklemektedir. UN Women bu yolda cinsiyet eşitliğinin sürdürülebilir kalkınmaya etkisini gösteren kanıtlarla birlikte kadınların ekonomik alanda güçlendirilmesini desteklemektedir (UNWomen, 2021; Dinçer, 2014).
UN Women’ın diğer bir önceliği ise kadın ve kız çocuklarının her türlü şiddetten uzak bir hayat yaşamasını sağlamaktır. Maalesef, dünyada her üç kadından biri yakın bir partneri tarafından cinsel, fiziksel veya psikolojik şiddete maruz kalmaktadır. UNWomen, kadın ve kız çocuklarına karşı yapılan her türlü şiddeti insan hakları ihlali olarak kabul etmiştir. Dünyada En az 155 ülke aile içi şiddetle ilgili yasa çıkarmıştır ve 140 ülke işyerinde cinsel tacize ilişkin yasaya sahiptir (Dünya Bankası, 2020). Fakat bu yasaların uygulanmasında ve kadınların güvenlik ve adalete erişimlerinde dünya genelinde ciddi engeller vardır. Ne yazık ki çoğu ülkede şiddeti önlemek için gereken yasalar tam olarak uygulanmaz ve şiddet ortaya çıktığında çoğu zaman cezasız kalır. BM 1993 yılında imzaladığı “Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi” ile kadına karşı şiddetin sona ermesini desteklemektedir (UNWomen, 2021).
UN Women’ın cinsiyet eşitliği kapsamında öncelik verdiği diğer bir konu ise kadınların çatışmalardan sonra sürdürülebilir barış ve güvenliğin tekrar kazanılması sürecine katkıda bulunmasıdır. Dünyada yaşanan savaşlar, şiddetli çatışmalar veya terörizm kadınlar ve kızlar için daha yıkıcı olabilir. Bu durum karşısında, kadınların tüm dünyada barış ve toplumları yeniden inşa etme sürecine liderlik etmesi önem taşımaktadır. Aynı zamanda, kadınların yaşanan çatışmalardan sonraki barış süreçlerine katılımının daha uzun ve dayanıklı barışa katkıda bulunduğunu gösteren güçlü kanıtlar vardır. Fakat buna rağmen, kadınlara barış süreçlerinde ve müzakerelerde büyük ölçüde yer verilmez ve dışlanırlar. UN Women bu alanda kadınların barış süreçlerinin her seviyesinde ve güvenlik süreçlerinde tam ve eşit katılımını desteklemektedir. Dünyada yaşanan şiddet, insan kaçakçılığı, mülteci krizi, iklim değişikliği gibi tehditler karşısında örgütün amacı kadınların barış ve güvenlik bağlamında katılımını arttırmaktadır (UNWomen, 2021; Dinçer, 2014).
4.1.5. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP):
Birleşmiş Milletler’in küresel kalkınma ağı olan BM Kalkınma Programı (UNDP), tüm insanların daha iyi yaşamlar kurmalarına destek olmak için ülkelere bilgi, deneyim ve kaynak ulaştıran bir BM alt kuruluşudur. UNDP günümüzde tüm dünyada 170 ülkede çalışmalarını sürdürmektedir. Bu kuruluşun amacı küresel yoksulluğu, eşitsizliği ve dışlanmayı azaltmaktır. Ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması için politikalar düzenleyen bu örgüt aynı zamanda sosyal ve toplumsal sorunlara da değinmektedir. Üye ülkeler, yoksulluğu sona erdirmek, dünyayı korumak ve tüm insanların barış içinde yaşamasını sağlamak için 2015 Eylül ayında Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini kabul ettiler (UNDP, 2015).
4.1.6. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri:
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri; yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak ve tüm insanların 2030’a kadar barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için ilan edilmiş 17 maddelik bir evrensel eylem çağrısıdır. Bu stratejik eylem çağrısının maddeleri arasında ilk sıralarda yoksulluğa son, açlığa son, sağlıklı kaliteli yaşam ve nitelikli eğitim yer almaktadır. Cinsiyet eşitliği ise sürdürülebilir kalkınma hedefleri içerisinde 5. sırada yer alıyor. UNDP kadın ve kız çocuklarına karşı yapılan her türlü ayrımcılığın ve eşitsizliğin karşısında sürdürülebilir bir kalkınma olmayacağını savunmaktadır. Bu bakımdan, cinsiyet eşitliği de açlık, yoksulluk, sağlık kadar önemli bir problemdir ve kalkınma hedefleri arasında ilk sıralarda yer alır. Sürdürülebilir bir kalkınma için kadın ve kız çocuklarının güçlendirilmesi ciddi önem taşımaktadır. Sağlık, ekonomi, eğitim vb. her konuda kadın ve kız çocukları güçlendikçe gelişim de o oranda artmaktadır (UNDP, 2015).
United Nations Development Programme (UNDP) verilerine göre, günümüzden 15 yıl öncesine kıyasla daha çok kız çocuğu eğitim almakta ve ilköğretim seviyesinde çoğu ülkede cinsiyet eşitliği sağlanmış durumdadır. Kadınlar tarım dışında ücretli iş gücünün %40’ından fazlasını oluşturmakta ve bu oran son 15 yılda bu derece artmıştır. Bir ülkenin kalkınması kadınlarının güçlenmesiyle doğru orantılıdır ve toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı bu bağlamda çok önemlidir. Günümüzde kadınlar halen sadece kadın oldukları için cinsel, fiziksel veya psikolojik şiddete maruz kalmaktadır. Hala bazı bölgelerde işgücü piyasasında yaşanan ciddi eşitsizlikler var ve maalesef kadınlar siyasette ekonomide, eğitimde erkeklerle eşit haklara sahip değiller. Kadınların yaşadığı işyerlerinde yaşadığı istismar, ev işlerinin eşitsiz bölüşümü ve kamu görevlerinde ayrımcılık cinsiyet eşitliği karşısında büyük engel teşkil ediyor. Bu konularda BM ve diğer sivil toplum örgütlerinin attığı adımlar çok değerli. Fakat halen tüm dünyadaki kadınlar için cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında atılması gereken çok büyük adımlar var. Bu bağlamda, BM ve alt örgütlerinin çalışmalarını güçlendirmeleri ve cinsiyet eşitliğine dikkat çeken kampanyalar düzenlemesi çok önemli bir adım olacaktır (UNDP, 2015).
4.2. Avrupa Birliği’nde Cinsiyet Eşitliği
4.2.1. Cinsiyet eşitliği konusunda Avrupa Komisyonunun Öncelikleri Nelerdir?
Avrupa Birliği Komisyonu 2015 yılı aralık ayında “2016-2019 Cinsiyet Eşitliği Stratejisi”ni sunmuştur. Bu strateji cinsiyet eşitliği politikalarına yönelik olarak hazırlanmış iş programını içermektedir. Stratejide öncelikli olarak belirlenen alanlar şunlardır:
- Kadınların emek piyasasına katılımlarının artırılması ve kadın ile erkek arasında eşit düzeyde ekonomik bağımsızlığın sağlanması
- Cinsiyete dayalı maaş, gelir ve emeklilik maaşları arasındaki farkı azaltmak ve bu sayede kadınlar arasındaki yoksulluğa karşı mücadele etmek
- Karar alma süreçlerinde kadın-erkek eşitliğini teşvik etmek
- Cinsiyete dayalı şiddet ile mücadele ederek kurbanlara koruma ve destek sağlamak
- Dünya genelinde, cinsiyet eşitliği ve kadın haklarını teşvik etmek.
2017 yılı Kasım ayında Komisyon 2019 yılında Komisyon’un görev süresi sona erene kadar cinsiyetler arasındaki maaş farkının azaltılması doğrultusunda adım olarak bir Eylem Planı’nın hayata geçirileceğini duyurmuştu. 2017 yılı, Kadına Karşı Şiddete Son Vermeye Odaklı Eylem Yılı olarak belirlenmiş ve bu yılki Çalkantılı Zamanlarda Kadın Hakları konusunda Yıllık Temel Haklar Kolokyumunda toplumlarımızda kadına karşı şiddet ve taciz konularının yanı sıra kadınlar ve erkekler arasındaki ekonomik ve siyasi eşitsizlik konularına ve bu bağlamda özellikle de cinsiyetler arasındaki ücret farkı ile iş-yaşam dengesi konuları ele alınmıştır (Avrupa Komisyonu, 2018).
4.2.2. Üye Devletlerde kadınların istihdamı ile ilgili sorunları aşmak için AB ne yapmaktadır?
Kadınların emek piyasasına katılımlarını teşvik etmek ve ikisi de çalışan çiftlerin ailelerine destek vermeyi gerçekleştirebilmek için 2017 yılı Nisan ayında Avrupa Komisyonu tarafından kapsamlı bir politika ve yasal tedbirler kabul edilmiştir. Bu aynı zamanda çalışan ebeveynler ve bakıcılar için iş-yaşam dengesi inisiyatifi, aile ile ilgili izinler ve esnek çalışma düzenlemeleri alanlarında bir direktif önerisi içermektedir. Direktife göre babalar, çocuklarının doğduğu tarihlerde 10 iş günü babalık izni kullanabilecek ve en az hastalık ödeneği seviyesinde tazmin edileceklerdir. Ayrıca komisyon ciddi biçimde hasta veya muhtaç akrabalarına bakmakla yükümlü çalışanlara yönelik olarak da bir bakıcı iznine direktifte yer vermiştir. Çalışan bakıcılar her yıl 5 gün izin alabileceklerdir. Son olarak, bu Direktif 12 yaşına kadar çocukları olan çalışan ebeveynlerine yönelik olarak daha esnek çalışma düzenlemeleri talep etme hakkı öngörülmektedir. Ayrıca kendilerine muhtaç olan akrabalarına bakmakla yükümlü olan bakıcılar için de sadece zaman olarak değil aynı zamanda çalıştıkları mekân bakımından da düzenlemeler öngörülmektedir. Çalışan ebeveynler ve bakıcılar için iş-yaşam dengesi inisiyatifi ayrıca ağırlıklı olarak yasama dışı tedbirler olmak üzere 10 eyleme dönüştürülen bir dizi başka tedbirler de içermektedir. Tüm bu eylemler çocuk ve uzun dönem bakım sorumluluğu bulunan kadın ve erkekler için iş-yaşam dengesini daha iyi bir seviyeye getirmek için geniş bakış açısından konulara odaklanmaktadır ve AB’deki mevcut yasal ve politik çerçevenin modernleştirilmesini hedeflemektedir (Avrupa Komisyonu, 2018).
4.2.3. Cinsiyete dayalı şiddetle mücadele için AB ne yapmaktadır?
2017 yılı boyunca Komisyon cinsiyete dayalı şiddet mağdurlarına yönelik destek yapılarının iyileştirilmesine imkân sağlamıştır.
- 2017 yılında hayata geçirilen NON.NO.NEIN kampanyası – HAYIR de! Sosyal medya kampanyası farkındalık yaratmış ve kadına karşı şiddetle ilgili somut projelere maddi destek sağlamıştır. Bu kampanya 2018 yılı boyunca da devam ettirilmiştir.
- Komisyon, Cinsiyet eşitliğinde Ortak Öğrenme Programı kapsamında Üye Devletlerin hükümet yetkilileri arasında iyi uygulamaların paylaşımını sağlayan bir etkinlik düzenlemiştir Danimarka’nın dijital cinsel istismar hakkındaki politika ve mevzuatı ile Fransa’nın kamu taşıtlarında cinsel taciz ile ilgili kampanyası bu iyi uygulamalardandır.
- Yıllık Temel Haklar Kolokyumu 20-21 Kasım tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirilmişti. Konusu ‘Çalkantılı Zamanlarda Kadın Hakları’ idi. Kadına yönelik şiddet, ana konulardan bir tanesiydi. Etkinlikte Üye Devletlerin yaklaşık yarısından bakanlar, uluslararası örgütler, önde gelen akademisyenler, sosyal ortaklar, iş dünyası temsilcileri, sivil toplum aktörleri, gazeteciler ve basın bir araya gelmişti.
- Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Avrupa Konseyi ve BM Kadın arasında Kadın ve kızlara yönelik şiddetle mücadele etmek için küresel bir ittifak kurulması için aralık ayında ilk adım atılmıştır. Yayınlanan bildiri ile örgütler 2018 yılı sonuna kadar kadın ve kızlara yönelik şiddete son vermek için küresel bir ittifak oluşturulması yönündeki çalışmalarda iş birliklerini yoğunlaştırma konusundaki taahhütleri teyit edilmiştir (Avrupa Komisyonu, 2018).
4.2.4. Avrupa Birliği’nin dışında cinsiyet eşitliğini teşvik etmek için AB ne yapıyor?
AB, dünya genelindeki tüm faaliyetlerinde cinsiyet eşitliği ile kadın ve kız çocuklarının güçlendirilmesini teşvik etmekte ve dolayısıyla ortak ülkelerle, Birleşmiş Milletler ile, sivil toplum aktörleriyle, kadın örgütleri ve cinsiyet eşitliği savunucularıyla sıkı bir iş birliği içindedir. AB’nin bu alanda yaptığı faaliyetlerde, dünya çapında herkesi kapsayan bir yaklaşım izlenmektedir. AB; bu sebeplerle çok taraflı forumlardaki ortak ülkelerle iletişim halindedir, BM Kadın Statüsü Komitesi (CSW) ve BM İnsan Hakları Konseyi yıllık oturumlarında yer almaktadır. AB ayrıca Kadına yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi hakkındaki Sözleşmenin (CEDAW) ve Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu uygulanmasına da destek vermektedir. 2017 yılında ise şu inisiyatifleri hayata geçirmiştir:
- Avrupa Dış Faaliyetler Hizmetleri ile yakın iş birliği içerisinde Komisyon, AB namına, 2017 Mayıs ayında Taormina G7 Liderleri Zirvesinde resmi olarak kabul edilen Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Ekonomik bir Ortam için G7 Yol Haritasının hazırlanmasında kilit bir rol oynamıştır.
Bu, toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna tahsis edilen ilk G7 bakanlar toplantısı olan 2017 Mayıs ayında G7 Liderleri Zirvesinde resmi olarak kabul edilen Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Ekonomik bir Ortam için G7 Yol Haritasının hazırlanması olmuştur.
- AB Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusundaki aktif rol oynamaktadır.
- Ayrıca, insani krizlerde cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi için çalışmak da komisyonun çalıştığı ayrı bir konudur. AB 21 Haziran 2017’de ‘Acil Durumlarda Cinsiyete Dayalı Şiddetten Koruma hakkında Eylem Çağrısı’ isimli küresel inisiyatifin liderliğini, İsveç’ten devralmıştır. 2018 yılı sonuna kadarki liderliği sırasında AB, öncelikli olarak dört konu üzerinde çalışmaktadır Bunlar cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi ve buna cevap verilmesinin gerekliliği hakkında savunuculuğu ve acil durumlarda cinsiyete dayalı şiddetin engellenmesi konusuna odaklanmayı artırmak, Eylem Çağrısını en büyük etkiyi yaratabilecek alana getirmek ve 2016-2020 Eylem Çağrısı Yol Haritasını izleyerek taahhütleri hayata geçirmektir (Avrupa Komisyonu, 2018).
4.2.5. İstanbul Sözleşmesi Nedir?
Başta ülkemiz olmak üzere dünya genelinde giderek artış gösteren kadına şiddet olayları, “İstanbul Sözleşmesi”nin son zamanlarda en çok konuşulan gündem maddelerinden birisine dönüşmesine neden olmuştur. Kadınların yaşamı için hayati öneme sahip olan İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu toplantısında imzaya açılmıştır. Ülkemizde 2014 yılından beri yürürlükte olmasına rağmen sözleşmeye tam anlamıyla uyulmamaktadır. Son günlerde de İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma kararı hükümet tarafından ortaya atılmıştır. Bu duruma halk tarafından sosyal medya aracılığıyla büyük tepkiler yağmıştır ve halada tepkiler devam etmektedir. Kadınların yaşamı için hayati öneme sahip olan İstanbul Sözleşmesi’nin bazı önemli maddeleri şunlardır:
- Kadınların güçlendirilmesi yolu dahil, kadın ile erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek, taraf devletlerin yetkililerine, görevlilerine, kurum ve kuruluşlarına kadına yönelik şiddetle mücadele yükümlülüklerine uygun davranmalarını sağlamaları, cinsiyete duyarlı politikalar geliştirmeleri, şiddeti önlemede ve mücadelede bütüncül politikaların uygulanması,
- Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleriyle etkin iş birliği tesisi, özel sektör ve medyanın kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla politika hazırlamalarını teşvik etmeyi,
- Şiddet eylemlerinin tekrarlanmasından korumak amacıyla gerekli hukuki ve diğer tedbirleri almayı, şiddete maruz kalanın şiddet gösterenden tazminat talep etmesini sağlamak üzere hukuki tedbirleri almayı şart koşar.
- Sözleşmenin en önemli özelliklerinden biri de bir denetim mekanizması getirmesidir. Çünkü denetim mekanizması işin takibi açısından önemli. Taraf ülkelerin temsilcilerinden oluşan denetim komitesi yani “GREVIO” adı verilen birim, sözleşmenin etkili bir şekilde uygulanmasını izleyecek, raporlar hazırlayacak, taraf devletin rızası ile soruşturma ve gerekirse onun toprağına ziyaret edecekti.
Bu önemli maddelerle birlikte İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan taraf devletlerinde getirmesi zorunlu olan bazı yükümlükleri bulunmaktadır. İmzacı taraf devletlerin yükümlülükleri sırasıyla şöyledir:
- Toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar, kapsayıcı ve eş güdümlü politikalar uygulamak,
- Mali kaynaklar ayırmak,
- Resmi bir eş güdüm birimi kurmak,
- İstatistiksel veri toplamak, incelemek, yayınlamak,
- Şiddetin önlenmesi için zihniyet değişikliği sağlamak.
İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerini ve yükümlülüklerini değerlendirdiğimizde kadınlar açısından ne kadar büyük bir önem taşıdığını görmekteyiz. İstanbul Sözleşmesi dünya çapında tam anlamıyla uygulanmaya başlarsa kadına şiddet olayları ve cinayet olayları büyük bir oranda azalacaktır. Umarım en kısa zamanda tüm kadınlar hakkettikleri değerlere ve ellerinden canice alınan yaşama haklarına kavuşurlar (Birgün, 2021).
Sonuç
Bireylerin gelişim sürecinde toplumsal ve kültürel yapının etkisiyle meydana gelen ve bireylere atfedilen toplumsal cinsiyet kavramı ve rolleri kadınların yaşamını olumsuz etkilemektedir. Maalesef kadınlar anne karnından yaşlanana kadar karşılaştıkları çoğu durumda eşitsizliğe maruz kalmaktadır. Bu durum büyük sorunlara sebep olmakta ve bugün adını sıkça duyduğumuz toplumsal cinsiyet eşitsizliği kavramını ortaya çıkarmaktadır. Bu sorunlar dünyanın her bölgesinde kendisini farklı göstermektedir. Aslında cinsiyet eşitliği önceliğiyle hareket eden ülkeler ekonomide, eğitimde, sağlıkta, diğer ülkelerden bir adım öndeyken eşitsizliğin çok görüldüğü ülkelerde bu durum tam tersine dönmüştür. Cinsiyet eşitsizliği normlarının ciddi oranda hissedildiği ülkelerde ciddi problemler yaşansa da harekete geçmeyen ülkeler maalesef mevcuttur. Uluslararası örgütlerin de sayesinde cinsiyet eşitsizliğine karşı çalışmalar yapılmaya başlansa da günümüzde eşitsizlik hala devam etmektedir. Cinsiyet eşitliği için yapılması gerekenler her yaştan ve cinsiyetten bireylerin özellikle erkeklerin, sağlık çalışanlarının, liderlerin, yasa koyucuların, karar verici vb. pozisyondaki kişilerin bilinçlendirilmesi, eşitlik bakış açılarını geliştirmeleri ve bununla birlikte kız çocuklarına uygulanan ayrımcılığın altta yatan nedenlerini araştırıp ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır. Diğer bir çözüm ise çocukların doğdukları andan itibaren çocuklara cinsiyetlerini ön plana çıkarılmadan yetiştirilmeleridir. Çok önemli başka bir sorunun çözümü ise prenatal tanı yöntemleri ile cinsiyet eşitsizliği, kadın sünnetleri, kadına yönelik şiddet, tecavüz gibi olayların hükûmet tarafından ciddi cezalarla önlenmesi ve yaptırım uygulanmasıdır. Bütün erkekler doğuştan sahip olduğu haklara (yaşama, eğitim, sağlık, beslenme) aynı şekilde kız çocukları da eşit biçimde faydalanmalıdır. Son olarak geri kalmış ve gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerde kadına yönelik cinsiyet eşitliği uluslararası örgütler tarafından yasallaştırıp, kurallara uymayan ülkelere yaptırım uygulanmalıdır. Çünkü bu eşitsizlik sadece kadınların sorunu değil bütün dünyaya yayılan ve önlenmesi gereken toplumsal bir sorundur. Cinsiyet eşitliği için farkındalık çalışılmalarının arttırılması son derece önemlidir (Bal, 2014; Coşkun ve Özdilek, 2012).
Peri Ay
Esra Köse
Gülşah Dilek Şengül
Uluslararası Örgütler Staj Programı
Kaynakça:
Avrupa Komisyonu. (2020). Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Stratejisi: Birlik içinde eşitliğin sağlanması için mücadele. Erişim Adresi: https://ec.europa.eu/cyprus/news/20200305_1_tr (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).
BBC News Türkçe. (2013). Dünyada Kadın-Erkek Eşitsizliği. Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/haberler/2013/10/131025_def_kadin_erkek_esitlik_harita (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).
BBC News Türkçe. (2019, December 17). Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi: Türkiye 153 ülkearasında 130. sırada. Erişim Adresi: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-50822713 (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).
Birleşmiş Milletler. (1948). İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi. Erişim Adresi: https://www.un.org/en/about-us/universal-declaration-of-human-rights
Birleşmiş Milletler. (nd). İnsan Hakları. Erişim Adresi: https://www.un.org/en/global-issues/human-rights (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).
Coşkun, A. (2012). Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Sağlığa Yansıması ve Kadın Sağlığı Hemşiresinin Rolü. Hemşirelikte Eğitim ve Araştırma, 9(3), 30-39.
Demirgöz Bal, M. (2016). Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğine Genel Bakış. Kadın Sağlığı Hemşireliği Dergisi, 1(1), 15-28.
Dinçer, O. (2014). Eşitlik Tahayyülünün Müşterek Kurgusu: Birleşmiş Milletler Statüsü Komisyonunun Çalışma Öncelikleri ve Çıkan Politika Metinleri Üzerine Analiz. (Uzmanlık Tezi). TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü.
Euronews. (2019, December 17). 2020 Cinsiyet Eşitliği Raporu: Türkiye 153 ülke arasında 130. sırada. Erişim Adresi: https://tr.euronews.com/2019/12/17/2020-cinsiyet-esitligi-raporu-turkiye-153-ulke-aras-nda-130-s-rada (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).
Hukuk Ansiklopedisi. (2018). Kadınlara Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına Dair Bildirge. Erişim Adresi: https://hukukbook.com/kadinlara-yonelik-siddetin-ortadan-kaldirilmasina-dair-bildirge/ (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).
İçli, G. (2018). Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Politikaları ve Kapitalizm. Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, (30), 133-143.
OHCHR. (1979). Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination against Women New York. Erişim Adresi: https://www.ohchr.org/EN/ProfessionalInterest/Pages/CEDAW.aspx (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).
OHCHR. (1979). Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine Dair Sözleşme.
Özden, S., Gölbaşı, Z. (2018). Sağlık Çalışanlarının Toplumsal Cinsiyet Rollerine İlişkin Tutumlarının Belirlenmesi. Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 4(3), 95-100.
Saez, E. (2019). Dünya Eşitsizlik Raporu. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları.
Sayın, A. (2020). Avrupa Birliği’nin Kadın-Erkek Eşitliği Politikalarına Feminist Perspektiften Bakış. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD).
Süleymanoğlu, R. (2020). Avrupa Birliği Feminist Bir Aktör Olabilir mi? Erişim Adresi: https://kockam.ku.edu.tr/avrupa-birligi-feminist-bir-aktor-olabilir-mi/ (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).
Şahin, M. (2020). Dünyada Toplumsal Cinsiyet Karşıtı (Anti-Gender) Hareketler. Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 22(3), 654-670.
TAP Vakfı (2019). Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Programı. Erişim Adresi: https://www.tapv.org.tr/toplumsal-cinsiyet-esitligi-programi/?gclid=CjwKCAjwqcKFBhAhEiwAfEr7zezGmWIu8LIE72bGhpsAbepJz_pV7R0f7lzQIqzzHvtc9YxTqcdDXBoC1joQAvD_BwE (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).
UN Women. (nd). Hakkında. Erişim Adresi: https://www.unwomen.org/en/about-us/about-un-women (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).
UN Women. (nd). Ne yapıyoruz: Ekonomik Güçlendirme. Erişim Adresi: https://www.unwomen.org/en/what-we-do/economic-empowerment (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).
UN Women. (nd). Ne yapıyoruz: Liderlik ve Siyasi Katılımı. Erişim Adresi: https://www.unwomen.org/en/what-we-do/leadership-and-political-participation (Erişim Tarihi: Mayıs, 2021).