Balkanlarda gün geçtikçe nüfuz alanını artıran Çin, bu nüfuzu koruyabilmek için bölge ülkelerinde kapsamlı girişimlerde bulunmaktadır. Bölgede başka kurum ya da devletlerin kabul etmediği projeleri finanse etmek ülkeye avantaj oluşturmaktadır. Ayrıca, Avrupa Birliği (AB) üyeliğinde ilerleme kaydedilmemesi nedeniyle hayal kırıklığına uğrayan bazı Balkan devletleri, Çin’in ekonomik faaliyetlerini memnuniyetle karşılamaktadırlar. Çin için bölgenin stratejik olarak öne çıkmasının öncelikli nedenlerinden birini de tarihi İpek Yolu’nun canlandırılmasını hedefleyen Kuşak-Yol (BRI) girişimiyle açıklayabilmekteyiz. Yani Çin’in bölgeye açılımının öncelikle bölgesel alanda; ekonomi ve ticaret üzerine olduğu görülmektedir. Ancak günümüzde dinamiklerin de değişmesiyle Çin’in yatırım alanlarında artış gözlemlenmektedir. Oluşturulan yeni yatırım alanlarıyla Çin’in bölge ülkeleri üzerindeki yumuşak gücü de artmıştır. Bu doğrultuda çalışmada, Çin’in bölgede giderek artan yatırım alanlarına değinilecektir.
Çin’in Balkan ülkelerinde kültür, akademi, eğitim, medya ve siyaset gibi alanlara ilgisi arttığı görülmektedir. Günümüzde, bölgede 136 Çin bağlantılı proje belirlenmiştir. Çin, sırasıyla 61 projeyle Sırbistan, 29 projeyle Bosna Hersek, 15 projeyle Kuzey Makedonya, 14 projeyle Yunanistan, 9 projeyle Karadağ ve 8 projeyle Arnavutluk’ta yerini almıştır (Balkan Insight, t.y.). Ülkenin konumunu sağlamlaştırma çabasıyla ilk olarak bölgesel alana odaklandığını söyleyebilmekteyiz. Bu alanda Çin; ulaşım, altyapı ve enerji gibi birkaç kilit sektördeki faaliyetlerle öne çıkmıştır. Bu alandaki projelerden en önemlisi 2013 yılında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping tarafından ilan edilen Kuşak-Yol projesidir. Proje dâhilinde Pekin, Avrupa’ya giden yolda etkisini arttırmak için Sovyetlerden ayrılmış olan ülkeleri 17+1 şeklinde bölgelere ayırıp, bu ülkelerle iyi ilişkiler ve yatırımlar yapmayı planlamıştır. +1 modeli; Çin’in dünyanın çeşitli yerleriyle ilgili bir dizi bölgesel gruplaşmaya katılmasıyla ilgilidir. Bu modelde belirli bir bölgeden bir dizi ülke ve bölge dışı tek katılımcı olarak Çin yer almaktadır. Ayrıca, Bosna-Hersek’te de Banja Luka’yı Hırvatistan sınırındaki Novi Grad’la buluşturacak otoyol projesi, ülkede önde gelen Kuşak-Yol projelerindendir. BRI’nin bir bileşeni olan Çin-Avrupa Kara-Deniz Ekspres Güzergâhı da (LSER) Balkanlar bölgesindeki ana girişimlerden biridir. LSER, Çin ve Avrupa’yı Yunanistan ve Batı Balkanlar üzerinden birbirine bağlayan bir ulaşım koridorudur. Ulaşım güzergâhının iki ucunda sırasıyla Macaristan’ın Budapeşte ve Yunanistan’ın Pire Limanı, ortasında da Sırbistan ve Makedonya yer almaktadır.
Çin her ne kadar ekonomik ilişkilere vurgu yaparak kendini siyasetten uzaklaşıyor gibi gösterse de ülkeler arasındaki ilişkilerde siyasi alanda da rol oynamaktadır. Çin’in bölgede siyasi alanda varlığının hissedildiği ülkelerden biri Bosna-Hersek’tir. Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Sırp lideri Milorad Dodik, ayrılıkçı söylemleri karşısında Batı tarafından yaptırım tehdidiyle karşı karşıya kalmış, ancak tehditlere boyun eğmeyeceğini ve böyle bir durumda Çin’in kendilerine yardımcı olacağını dile getirmiştir. Bu durum, Çin’in ülkede siyasi alana dâhil olduğunun gösteren örneklerden sadece biridir. Ancak, bazı devletlerle siyasi ilişkiler henüz sınırlı gözükmektedir. Kosova ile Çin arasında da siyasi bir iş birliği bulunmamaktadır. Bunun nedeni Çin’in Sırbistan’a yakınlığı ve Çin’in Kosova’yı bağımsız bir devlet olarak tanımamasıdır. Çin’in bu alandaki etkisini en net şekliyle de Sırbistan’da görebilmekteyiz. Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Sırbistan, Çin’in diplomatik ortağı olmuştur. Xi Jinping’in Çin Devlet Başkanı düzeyinde (2016 yılının Haziran ayı) ziyaret ettiği tek Balkan ülkesi Sırbistan’dır. Bu ikili yakınlaşma, beraberinde Çin’in bölge siyasetinde Sırbistan’ın yanında yer almasına neden olmuştur. Örneğin 1998-1999 Kosova savaşı sırasında Çin, Sırbistan’ın Kosova konusundaki tutumunu desteklemiş ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) askeri müdahalesine karşı çıkmıştır.
Pekin ve Belgrad arasındaki yakınlaşmanın günümüzde Çin’in bölgede güvenlik alanında da var olduğunu göstermektedir. 2019 yılının sonlarında bir Çin-Sırp polisi ortak tatbikatı düzenlenmiştir. Beraberinde ülkedeki üç bölgeye tutuklama veya zorlayıcı yöntemler kullanma yetkileri olmayan Çinli polis memurları yerleştirilmiştir. Sırbistan Çin’den insansız hava aracı (İHA) alımı gerçekleştirmiştir. Ayrıca 2019 yılının sonlarında dokuz Chengdu Pterodactyl-1 uçağı satın alınmış (Zweers, Shopov, van der Putten, Petkova, & Lemstra, 2020) ve 2022 yılının Nisan ayında da gelişmiş uçaksavar sistemi alınmıştır. Çin ile bölgedeki diğer ülkelerin güvenlik iş birliği henüz sınırlı olsa da Sırbistan’da bu alan gün geçtikçe artmaktadır.
Çin’in bölgede etkin olmaya başladığı diğer alanlardan biri de kültürel alandır. Kültür, uygar ve güvenilir bir ülke olduğunu göstermek ve nüfuzunu bu doğrultuda arttırmak için önemli bir yumuşak güç aracıdır. Kültürel alanın yansımalarını büyük ölçüde Konfüçyüs Enstitülerinde görebiliriz. Enstitüler daha fazla faaliyet alanını kapsayan ve kültürel etkileşim ile iş birliğine odaklanmaktadır. Sırbistan’da iki Konfüçyüs Enstitüsü ve bir Çin Kültür Merkezi bulunmaktadır. Bosna Hersek’te iki Konfüçyüs enstitüsü; Karadağ, Arnavutluk, Kuzey Makedonya’da da bir enstitü bulunmaktadır. Yunanistan’da ise iki Konfüçyüs Enstitüsü ve bir Çin Araştırma Merkezi bulunmaktadır. Eğitimle ilgili başka örnekler, Sırbistan Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti arasında imzalanan Karşılıklı Kültür Merkezleri Kurulmasına İlişkin Anlaşma’dır. Bosna-Hersek’te de Konfüçyüs Enstitüsü ile Eğitim Bakanlığı arasında okullarda Çince derslerinin verilmesi için anlaşma imzalanmıştır. Başka bir örnek Karadağ’daki Donja Gorica Üniversitesi’dir. Bu üniversitede çok sayıda Çinli öğretim görevlisi yer almakta ve okulun web sitesinin (UDG, 2022) Çince versiyonu da bulunmaktadır. Okulda, Çin çalışmaları bölümü de vardır ve bu bölümün misyonunda “öğrencilerin ileri düzeyde Çince yeterliliği kazanması, Çin dini ve felsefi düşüncesini derinlemesine anlayabilme, çağdaş ve tarihsel bağlamlarda Çin’in siyasi ve ekonomik sistemini öğrenme, yeni İpek Yolu ve ‘Kuşak-Yol’un yapımını anlama ve aktif olarak katılma” gibi hedefler yer almaktadır. Benzer bir iş birliği Hırvatistan’daki Zagreb İşletme Fakültesi’nde de bulunmaktadır (Shopov, 2021: 33).
Kültürel alana başka bir örnek ise Çin’in bölge üzerinde medyadaki varlığını artırmasıdır. Çin kamu yayın kuruluşları, 2008 yılında Karadağ ulusal yayın kuruluşu olan Karadağ Radyo ve Televizyonu ile iş birliği anlaşması imzalamıştır (Shopov, Mapping China’s Rise in the Western Balkans, 2022). 2015 yılının Mart ayında China Radio International, Arnavutluk’ta Arnavutça dilinde bir FM kanalı başlatmıştır. 2016 yılında Çin Devlet Konseyi Bilgi Ofisi, Sırbistan Kültür Bakanlığı ile kurumsal düzeyde medya iş birliğini geliştiren bir anlaşma imzalamıştır. 2018 yılının Eylül ayında da medya iş birliğini artırmaya yönelik bir Çin-Arnavutluk anlaşması imzalanmıştır. Çin, özellikle Hırvatistan ve beraberinde diğer bazı bölge ülkelerinde de büyük bir medya grubu ve radyo istasyonlarını doğrudan edinme girişimlerinde bulunmuştur. Çinli yetkililer bölge ülkelerinde gün geçtikçe artan sayıda yayın ve medya sitesine, çoğunlukla ekler veya haber bölümleri olarak bilgi ve içerik sağlamaktadır. Çin devletinin yerel gazetecilerle iş birliği yapması artık köklü bir etkileşim aracı haline gelmiş, özellikle Pekin yanlısı muhabirlere ve yazarlara odaklanılmıştır. Bu doğrultuda Çin’in Balkanlarda kültürü diplomatik araç olarak kullanmasında giderek artan bir yaklaşımının bulunduğunu söyleyebilmekteyiz.
Son zamanlarda da Çin’in bölgesel yatırımlar haricinde ülkedeki birçok alana dâhil olması ve bölge ülkelerine daha yakın bağlar sağlamaya çalışmasıyla, uluslararası nüfuzunu arttırmayı hedeflediği anlaşılmaktadır. Ülkenin, BRI projesinden sonra bölgede farklı alanlara dâhil olması karşılıklı güveni artırarak, uzun vadede Çin için uygun bir stratejik alan sağlamaktadır. Çin’in artık Balkanlarda kendi anlatılarını yaymaya başladığı görülmektedir. Bu doğrultuda gün geçtikçe akademi, medya ve politika gibi alanlarda Batı Balkan ülkeleriyle etkileşimlerini uzun vadeli olacak şekilde dönüştürmeye başlamıştır. Ülke bu sayede Balkanlarda önemli bir aktör haline gelmiştir. Çin’in bölgedeki varlığı artmaya devam ettikçe, diğer aktörleri gölgede bırakabileceği öngörülmektedir. Ayrıca bölge ülkelerinin Batılı devletlere ve AB gibi yapılara karşı güvenlerini kaybetmeleri söz konusu olursa, bu durum kaçınılmaz bir gerçek olabilecektir.
Selinay İLGAZ
Kaynakça:
Balkan Insight. (tarih yok). China in the Balkans. China.balkaninsight. https://china.balkaninsight.com adresinden 1 Haziran 2022 tarihinde alınmıştır.
Clingendael Report. (2020). Zweers, W., Shopov, V., van der Putten, F.-P., Petkova, M., & Lemstra, M. China and the EU in the Western Balkans, A Zero-Sum Game?.
Shopov, V. (2021, 4 Nisan). On Yıllık Sabır Süreci: Çin, Batı Balkanlar’da Bir Güç Haline Nasıl Geldi?. Europolitika. http://europolitika.com/on-yillik-sabir-sureci-cin-bati-balkanlarda-bir-guc-haline-nasil-geldi adresinden 2 Haziran 2022 tarihinde adresinden alınmıştır.
Shopov, V. (2022, Mart). Mapping China’s Rise in the Western Balkans. Ecfr.eu. https://ecfr.eu/special/china-balkans/ adresinden 4 Haziran 2022 tarihinde alınmıştır.
UDG. (tarih yok).下格理查大学 UDG -为未来而学习. udg.edu.me. https://www.udg.edu.me/zh/ adresinden 1 Haziran 2022 tarihinde alınmıştır.