Bu röportaj , İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neriman Ersoy Hacısalihoğlu ile “Bulgaristan Tarih Algısında ve Tarih Ders Kitaplarında Devşirme Sistemi ve Yeniçeriler” üzerine yapılmıştır .
1) Balkan ulus devletlerinin, Osmanlı tarih algısına bakışı nasıl olmuştur ?
Osmanlı dönemi, Balkan ulusları için tarihlerinin karanlık devri olarak görülür ve olumsuz bir imaja sahiptir. Osmanlı ötekileştirilmiştir. Özellikle, Osmanlı fethi milli tarihlerinin kesintiye uğraması olarak değerlendirilmiş ve bağımsızlık hareketleri de “yeniden doğuş”, “devrim” olarak nitelendirilmiştir. Kendilerini, Osmanlı yönetiminde baskı altında, ezilmiş köle sınıfı olarak tanımlamışlardır. Zorla Müslümanlaştırılan, ağır vergiler ve angaryaya tabi olan, katledilen reaya olarak göstermişlerdir. Öte yandan, milletlerinin hiçbir zaman Osmanlı yönetimini kabul etmediklerini ve sürekli bir mücadele halinde olduklarını düşünmektedirler. Osmanlı yönetimine Türk boyunduruğu demişlerdir. Bu şekilde oldukça olumsuz bir Osmanlı algısı mevcuttur.
2) Osmanlıda uygulanan devşirme sisteminin, Osmanlı tarih algısındaki önemi nedir? Devşirme sistemi, Osmanlı tarih algısında neden özel bir yer tutmaktadır ?
Devşirme sistemiyle Hıristiyan çocuklarının alınması, “kan vergisi” olarak Türk zulmünün en ağır uygulaması şeklinde anlatılmaktadır. Çünkü, onlara göre çocuklar ailelerinden koparılarak zorla Müslümanlaştırılmış ve bu şekilde zorla Müslümanlaştırma yapılmıştır. Aynı çocuklar büyüdüklerinde kendi ailelerine ve milletlerine karşı savaşmak, onlara baskı ve zulüm uygulamak üzere kendi bölgelerine gönderilmişlerdir şeklinde bir anlatı söz konusudur.
3) Günümüzde Bulgaristan’da kullanılan ilk ve ortaöğretim tarih ders kitaplarında devşirme sistemi ve yeniçeriler nasıl anlatılmaktadır ?
Tarih ders kitaplarında, günümüzde eskiye göre bir dereceye kadar iyileştirmeler söz konusudur. Fakat, temel klişeler varlığını sürdürmektedir. Bu bağlamda, devşirme sistemi eskiden olduğu gibi Osmanlı yönetiminin bir zulmü olarak anlatılmaktadır.
4) Devşirme sistemi ve yeniçeri algısının Avrupa ve Balkanlardaki genel anlatımları nelerdir ?
Devşirme sistemi, Osmanlı yönetiminin Hıristiyanlara yönelik uyguladığı zulüm politikasının bir örneği olarak anlatılmaktadır. Bununla birlikte, Sırbistan’daki ders kitaplarında, devşirme kökenli olan Sokollu Mehmed Paşa’ya özel bir önem verilir. Paşa’nın Sırp kökenli oluşu vurgulanır ve başarıları Sırp oluşuna bağlanır.
Avrupa’daki yeniçeri imajı ise Osmanlı ordusunun merkezi gücü olarak görüldüğü için olumluydu. Özellikle 16.yüzyılda yeniçerilerin savaş taktikleri ve becerileri abartılı bir şekilde anlatılıyordu. Daha sonraki dönemlerde de yeniçerilerle ilgili anlatılar genelde iyi savaşçılar oldukları yönünde olmuştur. Fakat, elbette Türk zulmü algısı yeniçerileri de kapsar.
5) Günümüzde devşirme sistemi ve yeniçeriler üzerine hala tartışmalar devam ediyor mu?
Günümüzde yeniçeriler hakkındaki objektif bilgiler çoğalmıştır. Örneğin, yeniçerilerin ailelerini bile hatırlamayacak yaşlarda -yani çok küçük yaşlarda- alınmadığı, birçok yeniçerinin memleketinden haberdar olduğu gibi bilgiler mevcuttur. Fakat, devşirme sistemi bir zulüm olarak anlatılmaya devam etmektedir. İvo Andriç’in Drina Köprüsü romanındaki dramatik devşirme anlatısı tarih ders kitaplarında sıklıkla yer almaktadır.
6) Devşirme sistemi ve yeniçeriler okul tarih kitaplarında ne şekilde tasvir edilmiştir?
Yukarıda belirtildiği gibi daha objektif bilgiler mevcut olmakla beraber, devşirme sistemi trajik bir uygulama olarak resmedilmeye devam etmektedir.
7) Osmanlı tarihçiliğinde yeniçeri ve devşirme sistemi nasıl konu edinilmiştir? Bu alandaki çalışmalar nelerdir?
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Halil İnalcık, sonrasında Cemal Kafadar, Abdülkadir Özcan gibi Osmanlı klasik dönemi çalışan önemli tarihçiler, devşirme sistemi ve yeniçeriler hakkında önemli tespitler yapmışlardır. Devşirme sistemini ortaya koyan kayıt defterleri ortaya çıkmıştır. Gülay Yılmaz bir doktora tezi hazırlamıştır. Bunların yardımıyla ilmi bir devşirme sistemi ve yeniçerilik imajı oluşmuştur.
8) Alman Türkolog Franz Babinger “Bir Yeniçerinin Anıları” adlı eserinin, yeniçeriler hakkındaki kaynaklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Frans Babinger, özellikle Fatih Sultan Mehmed dönemi üzerine çalışmış önemli bir Osmanlı tarihçisidir. 15. yüzyılın ikinci yarısı ve 16. yüzyılda Avrupa’da, Osmanlı hakkında büyük bir merak vardı. Bu dönemde Osmanlı’da savaş esiri olan veya görevde bulunmuş bir Avrupalının gözünden Osmanlı’yı anlatan yayınlara büyük ilgi gösterilmiştir. Bu anlamda söz konusu yayını da değerlendirmek gerekir.
9) Çoğu Balkan devletinin tarih ders kitabını incelediğimizde Osmanlı idaresini olumsuz bir yaklaşım içinde ele alındığı görülmektedir. Sizce neden böyle bir algı vardır ?
Balkan devletlerinin tamamı bağımsızlık savaşları vermiştir, Osmanlı yönetimine karşıdır. Osmanlı devletinden ayrılarak bağımsızlık kazanmak demek öteki olarak Osmanlı’yı seçmek anlamına da gelmektedir. Bu önemli bir etkendir. Bir diğer etken ise bu devletlerin bağımsızlıklarına yardımcı olan Avrupalı büyük güçlerin Osmanlı algınısının da olumsuz olmasıdır. Avrupa’daki klişeler, hatta Osmanlı’yı kötü gösteren gravürler Balkan ülkelerine ithal edilmiştir diyebiliriz. Üçüncü olarak Balkan ülkelerinin çoğunlukla Hıristiyan olması ve Osmanlı yönetiminin Müslüman ise olması bu olumsuz anlatıyı etkilemiştir. Son olarak Osmanlı’nın modernleşme sürecinde geri kalmış olması, onu eski ve köhne bir imparatorluk olarak anlatmaya zemin hazırlamıştır.
10) Kosova Cumhuriyeti, Sırplar, Yunanlılar ve diğer Hristiyan Balkan topluluklarında, devşirme sistemini nasıl tanımlamaktadır? Zorla Müslümanlaştırma yolu seçilerek ne gibi durum oluşturulmaya çalışılmıştır?
Kosova, Sırp, Yunan ve diğer Hıristiyan Balkan devletlerinin ders kitaplarındaki devşirme anlatısı aynı klişeleri içermektedir. Temel bir fark yoktur.
11) Balkan tarihi çalışmalarında, Osmanlı dönemini ele alan akademik eserlerde neden olumsuz değerlendirmelere hakimdir? Bu durumu, sosyalist eğitiminin bir parçası olarak ele alabilir miyiz?
Balkanlarda sosyalizm 1945’ten itibaren başlar. Negatif Osmanlı anlatısı sosyalizmden önce de vardı. Sosyalist dönemde bu olumsuz anlatı artarak devam etmiştir.
12) Veselin Bojkov, “Bulgar Milliyetinin Uğursuz Yüzyılları” adlı eserinde Bulgaristan’da 1990 sonrası Osmanlı Tarihini anlatma girşimlerini nasıl ifade etmiş ve tanımlarını günümüzde ne gibi tartışmalara yol açmıştır?
Geleneksel Bulgar anlatısını sürdürmüştür.
13) 1990 sonrası Bulgar tarih ders kitaplarında devşirme sistemi ve yeniçeriler nasıl yer almaktadır? Bu dönemde yapılan tasvirler bazı olumsuz klişeler içerse de devşirme sistemini üzerine bir algı oluşmasına sebep olmuş mudur?
Olumsuz klişeler varlığını sürdürmektedir. Yukarıda ifade edilen klişeler devam etmektedir.
14) Bulgaristan’da Todor Jivkov’un “Vreme Razdelno” (Ayrılık Zamanı) isimli filmi dönemin siyasileri tarafından ne açıdan ilgi görmüş ve Bulgaristan’da yaşayan Türklerin filme tepkisi ne olmuştur ?
Bulgaristan’ın Türklere karşı başlattığı zorunlu asimilasyon sürecinde bu film çekilmiş ve tüm Bulgaristan’da gösterilmiştir. Bulgarlar bu filmde Türklerin kendilerine yapmış olduğu zulmü vahşet sahneleriyle yeniden yaşamış ve göz yaşlarını tutamamışlardır. Bu şekilde, 1984’te Türklere karşı uygulanan zorunlu isim değiştirme gibi baskılara Bulgar kamuoyunun desteği de alınmak istenmiştir. Bir dereceye kadar başarılı da olunmuştur.
15) Bulgaristan’da kullanılan tarih ders kitapları 1990’da yaşanan rejim değişikliğinden nasıl etkilenmiştir? Değişimin, Osmanlı dönemininin anlatışına yansıması nelerdir?
Rejim değişikliği tarih ders kitaplarına genel olarak olumlu etki etmiştir. Örneğin, Türk boyunduruğu ifadesi yerine Osmanlı egemenliği ifadeleri kullanılmaya başlanmıştır. Bu konuda, Bulgar kamuoyunda çok ciddi tartışmalar da olmuştur. Ders kitaplarına pozitif görseller de eklenmiştir. Fakat bütün bu iyileştirmelere rağmen Osmanlı algısında ciddi bir değişim olmamıştır. Osmanlı yönetimi, baskı ve zulüm makinesi olarak resmedilmeye devam etmiştir.
16) Devşirme sistemi zorla Müslümanlaştırmanın bir parçası mıdır? Neden Bulgarların gelişimini engellediği düşünülmektedir?
Evet, devşirme zorla Müslümanlaştırmanın bir parçasıdır ama bu kitlesel bir Müslümanlaştırma olarak değerlendirilemez. Devşirme yoluyla toplanan çocukların sayısı kitlesel bir Müslümanlaştırma için çok azdır. Bu nedenle devşirme bir Müslümanlaştırma aracı olarak görülemez. Daha ziyade askeri-idari ihtiyaçlar nedeniyle bu sistem uygulanmıştır.
Bulgar milletinin gelişmesinin engellendiği görüşü ise farklı nedenlere dayandırılmaktadır:
- Ortaçağ’da gelişmiş bir Bulgar medeniyetinin ve kültürünün varlığına inanılmakta ve Osmanlı yönetiminin bunu sonlandırdığı düşünülmektedir.
- Osmanlı yönetiminin Bulgarları gelişen Avrupa’dan kopardığı ve bu nedenle oradaki gelişmelerden geri kalındığı düşünülmektedir.
- Osmanlı yönetiminin Bulgarcanın gelişmesini engellediği, Bulgarların Rum Patrikhanesine bağlanmaları nedeniyle kendi dillerini unuttukları ifade edilmektedir.
Bunlar gibi başka gerekçeler de sıralanmaktadır.
17) 1990’larda tarih kitapları çocuklar üzerinde nasıl bir etki yaratmıştır? Bu etkinin güçlü olduğunu düşünüyor musunuz?
Tarih ders kitapları resmi tarih anlayışını yansıtmaktadır. Aynı zamanda milli kimlik oluşturulmasının en önemli araçlarındandır. Bulgar tarih ders kitapları 1990 öncesinde olduğu gibi sonrasında da Bulgar kimliğini ötekisi olarak Osmanlı’yı ve Türkleri göstermeye devam etmektedir. Bu da çocuklar üzerinde travmatik bir etki oluşturmaktadır. Türk düşmanlığı sürekli olarak canlı tutulmaktadır. Elbetteki tarih ders kitapları imajların tek kaynağı değildir. Farklı tecrübeler kazanan Bulgarların, Türk ve Osmanlı algısı iyileşebilir. Fakat genel eğilim tarih ders kitapları tarafından oluşturulmaktadır.
DİDEM ŞİMŞEK
BALKAN ÇALIŞMALARI STAJYERİ