2015 Amerikan yapımı film, Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB arasında yaşanan U-2 Uçağı Olayını ele almaktadır. Filmde Amerikalı bir avukat kendisini bir anda Soğuk Savaş’ın ve Sovyetler tarafından ele geçirilen U-2 casus uçağı pilotunun, KGB ajanı ile değişimi için yapılan pazarlığın ortasında bulmaktadır. Birbirlerinin nükleer gücünden ve kapasitesinden endişe duyan karşıt bloklar birbirlerine karşı casuslar yollamaktadır. Sovyetler Birliği’nin 1957 yılında uzaya ilk uyduyu fırlatmasının ardından ABD, Sovyetlerden gelebilecek tehditlere karşı endişe duymaya başlamıştır. Bu dönemde ABD, Sovyetlerden istihbarat toplamak için çeşitli yollar denemiş ve bu yollardan biri de radarların etkisinden kurtulacak şekilde yükselebilen ve yüksekten fotoğraf çekebilen U-2 uçakları olmuştur.[1] ABD’nin bu keşif uçakları ile SSCB üzerinde istihbarat amaçlı uçuşları, Sovyet- Amerikan ilişkilerinde önemli bir bunalıma yol açmış ve Soğuk Savaş’ı şiddetlendirmiştir.[2] Film ise genel olarak bu bunalımı ve Soğuk Savaş’ın şiddetlenmesini işlemektedir.
Güvenlik ikileminin tırmandığı bir dönemde, ABD ve SSCB karşılıklı olarak birbirlerinin güçlerinden endişe duymakta ve her bir tarafın girişimi diğer aktörün de kendi güvenliğini sağlayacak girişimlerde bulunmasına yol açmıştır. Özellikle SSCB’nin güdümlü füze konusunda başarılı olması ABD’yi güvenlik endişesine itmiştir. Çünkü ulusal güvenliğin ve askeri gücün “high politics” olarak görüldüğü bu dönemde, devletlerin güçlenmesinin ve kendi güvenliğini sağlamasının zorunlu olduğu düşünülmektedir. Tüm aktörler fiili bir savaş ya da saldırı olmasa dahi saldırı ihtimaline karşı güvenliğini sağlayacak ekipmanlarla donanmak, politikaları hayata geçirmek istemektedir. Soğuk Savaş sona ermeden önceki dönemde klasik güvenlik anlayışı hâkim olduğundan devletler sınırlarını korumak, hayatta kalmak amacıyla hareket etmekte ve askeri alanda güçlenme peşinde koşmaktaydı. Ancak Soğuk Savaş’ın sonuna doğru yalnızca askeri güçle, güç ve hâkimiyet peşinde koşmak iki bloklu sistemin sonunu hazırlamış ve nihayetinde hayatta kalma, güç peşinde koşma politikası SSCB’nin yıkılmasına yol açmıştır.
Karşılıklı güvenlik politikaları oluşturan ve girişimlerde bulunan ülkeler filmde de görüldüğü gibi zaman zaman krizlere ve Soğuk Savaş’ın tırmanması gibi sorunlara sebep olmaktadır. Soğuk Savaş döneminde füze ve radar sistemleri gibi alanlarda üstünlük kazanan SSCB’nin bu üstünlüğü ABD tarafından başta dengelenmiş, ardından alaşağı edilmiştir.
Filmde iki ülke de casuslarının diğer ülkenin elinde esir olmasından endişe duymaktadır. Çünkü iki esir de ülkenin ulusal güvenliğini ilgilendiren bilgileri bilmekte ve esir tutuldukları ülkelere bu bilgileri ifşa etmelerinden korkmaktadır. Filmde CIA için çalışan ve SSCB tarafından esir tutulan U-2 casus uçak pilotunun, ABD’de esir tutulan KGB istihbarat ajanının takası için görevlendirilen Avukat James B. Donovan, uluslararası politikada hükümetleri temsil etmeyen ulusal nitelikli aktörlere örnek olarak görülmektedir. Bu örnekten de anlaşılacağı üzere bireyler de uluslararası politikada aktör konumuna gelerek ülkelerin ulusal güvenliklerinde etkin rol oynamaktadır.
Son olarak, ulusal güvenlik için en önemli alanlardan istihbarat, devletin ortaya çıktığı ve birbirlerine karşı tehdit oluşturduklarını düşündüğü anlardan itibaren kullanılmaya ve yükselmeye başlamıştır. Başlangıçta ilkel yollarla yürütülen istihbarat faaliyetleri, gelişen teknoloji ve diğer devletlerin kendi güvenliğini artırmaları sonucu güvenlik ikileminin ortaya çıkması ile daha da çeşitlenmiş ve modern silahlarla, aygıtlarla yürütülmeye başlanmıştır. Filmin de birçok sahnesinde ajanların kullandıkları yöntemler gösterilmiştir.
Melike ATLIĞ
Güvenlik ve Strateji Çalışmaları Staj Programı
Kaynakça:
[1] Sönmezoğlu, F. (2017). Uluslararası İlişkiler Sözlüğü. İstanbul: Der Yayınları.
[2] Sander, O. (2012). Siyasi Tarih 1918-1994. Ankara: İmge Kitabevi.