Öncelikli gündemin Suriye sorunu olduğu bugünlerde hem Türk dış politikasını hem de iç politikasını yakından ilgilendiren gelişmeler olmaktadır. Bunlardan en önemlisi hiç şüphesiz 26 Haziran 2012 tarihinde Başbakan Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in katılımları ile imzalanan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı(TANAP) projesidir.
TANAP projesi 7 milyar dolarlık bir yatırımla hayata geçecek ve projenin ilk etabı 2018 yılında tamamlanacaktır. Azerbaycan devlet projesi şirketi SOCAR ve Türkiye’den BOTAŞ ve TPAO’nun ortaklığındaki TANAP projesi Şah Deniz 2 konsorsiyumu’nun 16 milyar metreküplük gazının Gürcistan’dan geçip Türkiye üzerinden satılmasını öngörmektedir. Bahsi geçen 16 milyar metreküplük gazın 6 milyar metreküplük kısmı Türkiye’ye satılacak, 10 milyar metreküplük kısmı da TANAP ile Avrupa’ya Bulgaristan ve/veya Yunanistan sınırında teslim edilecektir.[i]
TANAP projesi ilk aşamada Türkiye’nin enerji maliyetini düşürmek ve enerji çeşitliliğini arttırmak için bir hayli önem arz etmektedir. Bilindiği üzere Türkiye gaz ithalatının yüzde 50’den fazlasını Rusya’dan sağlamaktadır. En basit anlamıyla mevcut bu durum, Türkiye’nin bölgede bir güç olarak bağımsız politikalar izleyebilmesini zedeleyecektir. TANAP projesinin hayata geçmesi ile birlikte Türkiye’nin Rus gazına olan bağımlılığının kısmen de olsa azalacağını öngörebiliriz. Eğer Türkiye bölgesel bir güç olmak istiyorsa, çağımızın en önemli gündemi ve problemi olan enerji ihtiyacını ve bağımlılığını asgari düzeye çekmelidir. TANAP projesine orta vadede önemli uluslararası kapışmalara ve çıkar çatışmalarına yol açacak olan Hazar enerji havzasının paylaşımı açısından bakacak olursak geleceğe yapılmış önemli bir yatırım olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelecekte projenin Türkmenistan gazının Türkiye’ye ulaşımını sağlayacak bir diğer projenin ilk ve önemli bir adımı olarak görülebilir. Böylece TANAP projesi, Türkiye’nin gelecekteki Hazar enerji havzasındaki çıkarlarını güvenceye alması yönünde bir girişim olarak da algılanabilir. Projenin bir diğer kanadı olan Azeri gazının Avrupa’ya taşınması Türkiye’nin bölgede bir enerji merkezi haline gelmesinde etkili olabileceğini varsayabiliriz. Tüm bu bahsettiğimiz olumlamaların yanı sıra real-politik çerçeveden bir durum değerlendirmesi yapacak olursak, TANAP projesinin bölgeyi paylaştığımız Rusya’nın hem mevcut çıkarlarına hem de gelecekteki çıkarlarına karşı bir tehdit unsuru olabileceğini öngörebiliriz. Dolayısıyla bu yaklaşım Rusya ve Türkiye’nin dış politika algılamalarında daha fazla negatif yönde karşı karşıya gelmeleri sonucunu ortaya çıkarabilir. Son olarak Türkiye bölgede bağımsız enerji politikalarını hangi seviyeye kadar yürütebilir sorusunun bir süre daha üzerinde tartışılması gerekmektedir.
Ömer Çolak
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Öğrencisi
[i] Trans Anadolu projesi imzalandı, Dünya Bülteni, 26 Haziran 2012 http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=215944, (Erişim: 02 Temmuz 2012)