Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ve Türkiye

Özet

Birleşmiş Milletlerin (BM), yeryüzünde bulunan bütün tarihi eserleri din, dil, ırk gözetmeden koruyan, sahip çıkan, erişimini sağlayan ve atalarımızdan bize kalan mirasları nesiller boyu aktarabilen en değerli kuruluşlarından biri UNESCO’dur. UNESCO, ilgilendiği alanlarda yaptığı projeler ve başarıları ile uluslararası arenada kendini sayısız kez kanıtlamış bir kuruluş olmuştur. Bu makale tam da bu yüzden UNESCO’yu genel bir çerçeve de incelemektedir. Makale UNESCO’yu tanıtırken tarihi, kurumsal yapısı, UNESCO Miras Sözleşmesi, Türkiye’de bulunan UNESCO Mirasları, UNESCO’nun eğitim ve bilim alanındaki çalışmaları ve alt başlıklarında gerçekleştirdikleri projeler gibi çeşitli genel başlıklar altında ele almaktadır. Makalede bu başlıklar ele alınırken, Türkiye ve UNESCO ilişkisi odaklı bir ilerleme amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: UNESCO, Türkiye, Eğitim, Kültür, Miras.

Abstract

UNESCO is one of the most valuable institutions of the United Nations (UN), which takes possession of, protects and provides access to historical artifacts easily on earth, regardless of religion, language or race, and which can pass on the heritage of our ancestors for generations. UNESCO is an organization that has proven itself countless times in the international arena with its projects and achievements in the fields of interest. This article is precisely, that is why it examines UNESCO in a general framework. While the article ıntroduces UNESCO; history, corporate structure, a UNESCO Heritage Convention, UNESCO Heritage Site found in Turkey, UNESCO’s studies in the field of education and science and the projects carried out under the mare discussed under various general headings. When discussing this topic in the article, Turkey-UNESCO relationship oriented aimed progress.

Keywords: UNESCO, Turkey, Education, Culture, Heritage.

Giriş

UNESCO, Birleşmiş Milletler’in eğitim, bilim ve kültür alanında faaliyet gösteren bir kurumudur. Savaş sonrası barış ve düzen ortamı sağlayarak milletler arasında eğitim ve kültür alanında iş birliğini gerçekleştirmek amacıyla UNESCO Sözleşmesi ile kurulmuştur.

UNESCO yıllar içerisinde kazandığı prestijle alanını genişletmiş, Dünya Mirası Sözleşmesi ile birçok evrensel değere sahip tarihi yapıların gelecek nesillere aktarılmasına ve doğal varlıkların korunmasını sağlamıştır. Dünya mirası, geçmişimizden bize kalan, günümüzde onunla birlikte var olduğumuz ve gelecek kuşaklara bırakacağımız ilham kaynaklarıdır (Torcu, 2013).

Ülkemizde sözleşmeye imza atarak tarihi geçmişini korumak ve ortak mirasını gelecek kuşaklara aktarma amacıyla 1985 senesinden itibaren listeye 18 adet mirasımızın korunmasını sağlamıştır. Miras listesine alınan değerlerimiz turizm bakımından da oldukça önemlidir. UNESCO sadece tarihi ve doğal mirasları korumakla kalmayıp eğitim ve bilim alanlarında da aktif bir şekilde çalışmalarını yürütmektedir.

Eğitim alanındaki faaliyetlerinde,tüm bireylerin eğitim hakkına sahip olduğunun farkına varılması gerektiği ve eğitimin bireylerin gelişiminde, sosyal ve ekonomik kalkınmada temel rolü oynadığı inancı üzerine kurulu bir anlayış hakimdir. Ayrıca eğitim de toplumsal ve cinsiyet eşitliğini göz önünde bulundurarak faaliyetlerini sürdürmektedir (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu).

UNESCO’nun bilim üzerine çalışmaları sürdürülebilir kalkınma, insanlığın refahı ve güvenliği konularında bilimin teşviki için sürdürülen çalışmalar bakımından oldukça önemlidir. Bununla birlikte, bünyesinde yer alan programlar sayesinde birçok projeler gerçekleştirilmektedir.

UNESCO anlaşılacağı üzere BM’in eğitim ve kültür alanında geniş bir yelpazesi bulunan bir kurum olarak günümüzde devamlılığını sürdürmektedir. Bu çalışmamızla UNESCO’nun tarihi arka planından günümüze kadar olan gelişimini, kültür, eğitim ve bilim alanlarındaki çalışmalarını başta Türkiye olmak üzere örneklerle açıklamaktır.

1. UNESCO Tarihinin Arka Planı

Dünya birçok savaşa tanıklık etmiş ve bu süreç içerisinde yıkılan devlet ve medeniyetler doğal olarak toplum üzerinde tahribata neden olmuştur. II. Dünya Savaşı bitiminden hemen önce Avrupalı devletler, savaşın izlerinden kurtulup yeni bir barış düzeni oluşturmak ve eğitim sistemlerini yeniden inşa etme amacıyla bir araya gelmiştir. ABD ve birçok hükümetin desteğiyle proje ivme kazanmış ve 16 Kasım 1945 yılında Londra’da 37 devletin katılımıyla UNESCO Sözleşmesi imzalanmıştır. Ardından 20 Mayıs 1946 tarihli ve 4895 sayılı kanunla yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten itibaren, UNESCO (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization), Birleşmiş Milletler’in eğitim, kültür, bilim ve bilgi alanlarında çalışan bir örgüt olarak günümüzde varlığını sürdürmektedir (UNESCO-Misyon ve Yetki).

Günümüzde UNESCO’nun üye sayısı, Filistin’in 2011’de üye kabul edilmesiyle 195’e yükselmiştir. Ayrıca 10 ortak (bağlı) üye devlet bulunmaktadır. UNESCO sözcüğü, Türkçe’de “Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu” olarak adlandırılmıştır (T.C. Turizm ve Kültür Bakanlığı).

UNESCO, yeryüzündeki eğitim, bilim ve kültür çalışmalarının insanlığın ortak çıkarlarına uygun şekilde yürütülmesi yönünde uzlaşı kararları almaya, bunları barış ve iş birliği çerçevesinde uygulamaya çalışan ve amaçlayan bir kurumdur. Merkezi Paris’te bulunmaktadır. UNESCO’nun Genel Konferans, Yürütme Konseyi ve Sekreterlik olmak üzere üç ana organı olduğunu söyleyebiliriz. Milli Komisyonları aracılığıyla UNESCO, üye devletlerinde çeşitli çalışmalar yapar. Bunlar; bilim, kültür ve eğitim alanlarındaki çalışmalar olmakla beraber en önemli çalışmalarından bir tanesi de üye ülkelerde bulunan tarihi eserleri, yapıları dünya mirası olarak kabul ederek koruma altına almaktır (UNESCO Millî Komisyonlar Tüzüğü).

2. UNESCO’nun Kurumsal Yapısı

Türkiye, 16 Kasım 1945 yılında UNESCO sözleşmesini imzalayarak UNESCO’nun kurucu ilk on üyesinden biri olmuştur. Bu sözleşmenin girişindeki ilk cümle bizlere belirtir ki; savaşlar insanların zihinlerinde başladığı için barışın savunmasının da insanların zihinlerinde oluşturulması gerekir. Sözleşmede bu oluşumun gerçekleşmesi için ancak eğitim, bilim ve kültür yönünden insanlar arasında anlayış ve iş birliği sağlayan bir yöntem belirtilmiştir. Nitekim bu yöntem UNESCO’nun amaçlarını, misyonunu ve örgütün kimliğini gözler önüne sermektedir (Hasgüler & Uludağ, 2018).

“UNESCO’nun misyonları;

  1. Uluslararası alanda entelektüel iş birliğini özendirecek, bunu sağlamak için gerekli koşulları bir araya getirecek, bu iş birliği için bir forum oluşturacaktır.
  2. Kalkınma için devletler arasında iş birliği yapılmasını sağlayacaktır.
  3. üye ülkeleri “evrensel etik” doğrultusunda hareket etmeye özendirecektir. Bu da bir bakıma “uluslararası toplumun vicdanı olma” gibi bir işlevdir” (Hasgüler & Uludağ, 2018, s. 207).

UNESCO, Milli Komisyonlar sözleşmesinin VII. Maddesi’nin gereğince; üye ülkelerde Milli Komisyonlar kurabilirler. Komisyonlar söz konusu ülkede UNESCO’yu ilgilendiren konularda hükümetlere danışmanlık ve etkinliklerinde ülke adına temsilcilik yaparlar. BM bünyesinde yer alan örgütler arasında sadece UNESCO bu Milli Komisyonları kurma hakkına sahiptir. Türkiye’de de bulunun Milli Komite mali kaynaklarını Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin ‘transferler kalemi’ ndeki tahsisatından sağlamaktadır. Ayrıca genel örgütün bütçe kaynaklarından biri; üye devletlerin iki yılda bir ödedikleri aidatlar diğeri ise Birleşmiş Milletler Özel Fonu’dur. “Bu durum bize göstermektedir ki UNESCO aslında BM gibi kökleri Dünya’nın her yanına ulaşabilen, kemikleşmiş sistemleri ile sağlam gövdeye sahip, olgunlaşmış bir ağaçtır” (Hasgüler & Uludağ, 2018, s. 208).

3. UNESCO’nun Organları ve Görevleri:

3.1. Genel Konferans:

Danışma ve görüşme organı olarak adlandırılan bu konferans UNESCO’nun en yetkili organı olarak kabul edilmektedir. Paris’de iki senede bir düzenlenen ve bütün üyelerin temsilcilerin katıldığı bir konferanstır. Görevlerinin kapsamı; sözleşme tasarılarının ve bütçenin hazırlanması, örgütün çalışma programlarını onaylamasıdır. En önemli görevi ise yönetim kurulu üyelerini ve Genel Direktörü seçer (Hasgüler & Uludağ, 2018, s. 207).

Genel Direktör, Yürütme Kurulu tarafından seçildikten sonra Genel Konferans tarafından atanarak işbaşı yapar. İlk başlarda görev süresi altı yıl iken bu süreç 2009 sonrasında dört yıllık sürede görevini icra edecek şekilde değişime uğramıştır. Başlıca görevi ise Genel Konferans kararıyla UNESCO Sekreterliğini oluşturmaktır. İlk Genel Direktör Julian Huxley iken 2017 yılında seçilen ve halen görevini sürdüren Genel Direktör ise Audrey Azoulay’dır (UNESCO Türkiye Milli Komisyonu,t.y.).

3.2. Yönetim Kurulu (Yürütme Kurulu):

Yönetim kurulunun başlıca görevi örgütün programını uygulamaktır. Peki yönetim kurulu kimlerden oluşmaktadır? Genel olarak başlangıçta 40 üyeye sahipken günümüzde 58 üye olarak bilinmektedir (Hasgüler & Uludağ, 2018, s. 207).

Yönetim Kurulu 15 üyeden oluşur. Kurulun kapsamında, Millî Eğitim Bakanlığı (2) Dışişleri Bakanlığı (1), Kültür ve Turizm (1), Genel Kurul tarafından Diğer Kamu Kuruluşları (2), Yükseköğretim Kurumları (3), Özel Kuruluşlar (3) Temsilcileri ve Tanınmış kişiler(3) yer almaktadır (UNESCO, 2017). 

Üyelerin görev süreleri üç yıldan dört yıla çıkarılmıştır. Yönetim Kurulu, Başkan ve iki Başkan Vekilini seçerken gizli oyla yöntemini kullanırlar. Örgüt içerisinde bulunanlar arasında görev dışında hiyerarşik veya mali açıdan fark yoktur ve ayrım yapılmamaktadır. Bunun en büyük sebebi Başkan da dahil olmak üzere gönüllülük esasına göre ve maaş almaksızın çalışmalarıdır. Başkanın görevleri; Millî Komisyonu temsil etmek ve Yönetim Kurulu tarafından alınan kararların icrasından sorumlu olmaktır.

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Yönetmeliğine göre, Yönetim Kurulunun görevleri;

“Genel Kurulda temsili öngörülen kamu kurum ve kuruluşlarını, özel kuruluşları, yükseköğretim kurumlarını belirleyen listeleri Genel Kurula sunmak üzere hazırlamak, Yönetim Kurulunun bakanlıkları temsil eden üyelerinin kendi aralarında belirledikleri 5 tanınmış kişi ile Yönetim Kurulunun seçimle gelen üyelerinin kendi aralarında belirledikleri 5 tanınmış kişiden oluşan 10 kişilik listeyi yedekleri ile birlikte Genel Kurula sunmak üzere hazırlamak,İkili olağan ilişkiler, alınan kararların uygulanması ve bilgi-belge değişimi dışında kalan konulardaki çalışmaları, ilgili bakanlıklar ile koordineli olarak gerçekleştirmek, UNESCO Genel Konferanslarında veya UNESCO’nun düzenleyeceği toplantılarda ülkemiz adına katılacak delege ya da uzmanların seçilmesi sırasında Hükümete danışmanlık etmek, Konferans ya da toplantılarda ülkemiz adına ileri sürülecek görüş ve önerileri hazırlamak, Dışişleri Bakanlığının ve ilgili diğer bakanlıkların görüşünü alarak katılacaklara bildirmek, Millî Komisyon Sekretaryasında görevlendirilecek personeli belirlemek, Genel Sekreterliğin çalışmalarını düzenlemek ve kontrol etmek,Millî Komisyonunun bütçesini hazırlamak ve Milli Eğitim Bakanlığına sunmak, yıllık faaliyet raporlarını hazırlayarak Genel Kurul üyelerine iletmek ve Genel Kurula sunulacak raporları hazırlamak, Kendi üyelerini veya yetkili kişileri davet ederek UNESCO’nun ilgi alanlarında özel ihtisas komiteleri oluşturmak ve çalıştırmak,UNESCO’nun etkinlikleri kapsamında ülkemizde yürütülen çalışmalar hakkında UNESCO merkezine gönderilmesi gereken ülke raporlarının hazırlanmasına katkıda bulunmak, Görev alanına giren konulara ilişkin kararlar almak” (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, t.y.)

Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Kutsi Tecer, Prof. Dr. Bedrettin Tuncel; UNESCO Yönetim Kurulu’na seçilerek başarıyla Türkiye’yi temsil etmişlerdir. Prof. Dr. Tuncel, UNESCO Yürütme Kurulu Başkanvekili olmuş, 1966-1968 yılları arasında UNESCO Konferansı Genel Başkanı seçilmiş ve görevini layıkıyla gerçekleştirerek ülkemize gurur kaynağı olmuştur. 1978-1983 yıllarında Prof. Dr. Erdal İnönü ve Prof. Dr. Talat Halman Yürütme Kurulunda ülkemizi temsil etmiştir (Hasgüler & Uludağ, 2018, s. 207).

Ülkemiz 1971 yılından itibaren UNESCO Nezdinde Daimi Temsilci atamakta olup halihazırda Büyükelçi Ahmet Altay Cengizer Daimi Temsilcimiz idir” (T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, t.y.). Şuan görevine devam etmekte olan Prof. Dr. Öcal Oğuz, UNESCO Türkiye Milli Komisyon Başkanıdır (Güvendik, 2020).

3.3. Genel Sekreterlik:

Genel Sekreterlik; eğitim, bilim, kültür ve iletişim bölümlerinden oluşmaktadır.Görev tanımlarında iki yıllık UNESCO programlarını ve gerekli teknik çalışmaları hayata geçirir. Öncelikli olarak sorumlu olduğu görevleri ise; C/5 adında ki örgütün bütçesini, programını planlamak ve C/4 adındaki örgütün orta vadeli stratejilerinin hazırlanmasıdır (6 yılda bir) (Hasgüler & Uludağ, 2018, s. 208).

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Sekretaryasının elemanları;

  • 1 Genel Sekreter,
  • 2 Genel Sekreter Yardımcısı,
  • Eğitim, Doğa Bilimleri, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Kültür ve Bilgi ve İletişim sektörlerinde görevli 5 Sektör Uzmanı,
  • 1 Sayman,
  • 1 Muhasebeci,
  • 1 Halkla İlişkiler,
  • 1 Sekreter,
  • 1 Teknik Eleman, (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, t.y.)

Bu üç ana organ haricinde UNESCO’nun bünyesinde çok önemli görevlere sahip başka bölümleri de vardır;

3.3.1. Genel Kurul:

Hükümet temsilcileri; eğitim, bilim, kültür ve iletişim konularıyla ilgili resmi ve özel kuruluşların temsilcileri ile tanınmış kişilerin birleşmesiyle oluşan bir kurumdur. Genel Kurul üyelerin seçimleri 4 yılda bir yapılır. Genel Kurula Millî Eğitim Bakanının başkanlık eder.

“UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Yönetmeliğinin 11. Maddesi doğrultusunda Genel Kurulun görevleri aşağıda yer aldığı şekilde belirtilmektedir; 
– Yönetim Kurulunca oluşturulan ve bir sonraki Genel Kurulda temsili öngörülen kurum ve kişileri içeren listeleri inceleyerek, bir sonraki Genel Kurula katılacak 12 kamu kurumunu, 25 yükseköğretim kurumunu, 10 özel kuruluşu ve 10 tanınmış kişi ile yedeklerini belirlemek,
– Üyeleri arasından Yönetim Kurulunun 11 üyesi ile Denetim Kurulunun 2 üyesini ve bunların yedeklerini seçmek,
– UNESCO’nun görev alanına giren konularda tavsiyelerde bulunmak, 
– Yönetim Kurulunun çalışmalarına yön vermek, 
– Yönetim Kurulunun çalışmalarını gösteren raporlarını ve tekliflerini görüşerek karara bağlamak,
– Denetim Kurulunca hazırlanan kesin hesap raporlarını inceleyerek onaylamak”
(UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, t.y.).

3.3.2. İhtisas Komiteleri:

 Bu komiteleri kurma yetkisi Yönetim Kurulu’na aittir. Bu komiteler hükümete ve topluma danışmanlık rolünü yerine getirmektedir. Komiteye 5 -10 kişiden oluşan ve uzmanlıkları yanında toplumun çeşitli kesimlerini temsil eden (kurumlar, kuruluşlar, STK’lar, üniversiteler, kadınlar, gençler vb.) kişiler seçilir. UNESCO Türkiye Millî Komisyonu bünyesinde toplam 11 İhtisas Komitesi vardır. Bunlar; Eğitim (1), Doğa Bilimleri (1), Sosyal ve Beşeri Bilimler (2), Kültür (3), Bilgi ve İletişim (2) alanlarında bulunan komiteler ve Sürdürülebilir Kalkınma 2030 Hedefleri ile Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İhtisas komiteleri olmak üzere belirlenmiştir. Komitelere ek olarak 8 İzleme Grubu bulunmaktadır. Gönüllülük esasına göre ve maaş almaksızın çalışırlar (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, t.y.).

 Komitenin Görevleri;

  • UNESCO Programları ile Genel Kurul kararlarının uygulanması ve Yönetim Kurulunun (özellikle güncel bir konunun açıklık kazanmasına yardımcı olacak bilgi birikimini oluşturmak üzere) vereceği görevler doğrultusunda çalışmalar yaparlar.
  • UNESCO’nun üye ülkelerle danışma sürecine ve özellikle Kurumun temel belgelerinin (2 yıllık Program ve Bütçe (C/5); Orta Vadeli Plan (C/4), Yürütme Kurulu vb.) hazırlanma ve değerlendirme çalışmalarına ülkemizin katkısının sağlanmasında Yönetim Kuruluna destek olurlar.
  • UNESCO tarafından düzenlenen Genel Konferans, Genel Kurul, Hükûmetler Arası Komite/Konsey ve diğer üye veya taraf devlet sıfatıyla katılım sağlanması uygun bulunan toplantılara katılacak delegasyonlarca ileri sürülecek görüş ve önerilerin hazırlanmasında Yönetim Kuruluna yardımcı olurlar.
  • Başkanın görevi ise, Yönetim Kurulu ile Komite arasında irtibatı sağlar; Komitenin görüş ve önerilerini Kurulun onayına sunar;Kurulun kararlarını Komiteye iletir” (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, t.y.). 

3.3.3. Denetim Kurulu:

Denetim Kurulu, toplam üç kişiden oluşmaktadır. Bu üç üye Millî Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu ile Genel Kurulu oluşturan temsilciler tarafından belirlenir. Görev süresi 4 yıldır. “Denetim Kurulu Üyeleri gönüllülük esasına göre ve maaş almaksızın çalışmaktadırlar” (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, t.y.). Milli Komisyon bütçesinden yapılan gider hesaplarıma ve Genel Kurula sunulmak üzere her bütçe yılı sonunda kesin hesabı ve giderleri bütçe ile hizmetlere uygunluğunu açıklayan raporları hazırlamak denetim kurulunun görevleri olarak söyleyebiliriz (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, t.y.).

4. Dünya Mirası Sözleşmesi

İnsanoğlu varoluşundan bu yana tarih boyunca biriktirdikleri deneyimlerin ve geleneklerin devamlılığını sürdürebilmek, gelecek nesillere tarihini koruyarak aktarabilmek ve oluşturduğu ‘ortak mirası’ korumak ister. Dolayısıyla dünyamızda da birçok uygarlıkların ve medeniyetlerin oluşturduğu ‘ortak miras’ olarak nitelendirdiğimiz değerler vardır. Bu doğal, kültürel ve tarihi zenginlik olarak adlandırdığımız değerler için UNESCO, Paris’te 17.Konferansını gerçekleştirerek 1972 yılında “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme”yi imzalamıştır.

Uluslararası toplumun ortak çabalarının ortaya çıkardığı bu olumlu sonuç, kültürel varlıkların korunmasına yönelik olarak uluslararası bir antlaşmanın hazırlanmasına dair girişimleri hızlandırmıştır” (Şakacı, 2015, s. 458).

Ayrıca, sözleşmenin varlık kazanması iki ayrı unsura bağlanabilir. Bunlardan birincisi insanlığın ortak mirası kavramının 1970’li yılların başında uluslararası toplumda giderek artan ölçülerde kabul görmeye başlamış olması ve ikinci unsur olarak bu ortak miras için harekete geçme isteğinin ortaya çıkmasıdır. Bu yolla, bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılması için gerekli iş birliğini sağlamak amacıyla sözleşme oluşturulmuştur (Gökalp, 2018).

“Dünya Mirası Misyonu şu şekildedir;

  • Doğal ve kültürel mirasların korunma altına alınmasını sağlamak ve Dünya Miras Sözleşmesine ülkelerin taraf olmasını teşvik etmek.
  • Sözleşmeye taraf ülkeleri, kendi toprakları içerisinde yer alan alanları,Dünya Miras Listesine kaydedilmek üzere aday göstermeleri yönünde teşvik etmek.
  • Sözleşmeye taraf ülkeleri, kendi toprakları içerisinde yer alan dünya miras alanları için yönetim planları ve korunma durumlarını değerlendirmek üzere raporlama sistemleri geliştirmeleri yönünde teşvik etmek.
  • Taraf ülkelerin dünya miras alanlarının korunmasına, teknik yardım ve profesyonel eğitim sağlayarak katkıda bulunmak.
  • Tehlike altındaki dünya miras alanları için acil yardım sağlamak.
  • Dünya miras alanlarının korunmasının gerekliliği konusunda toplumda farkındalık yaratmaları hususunda taraf ülkeleri desteklemek.
  • Kültürel ve doğal miraslarının korunmasında, yerel halkların da katılımının sağlanmasını teşvik etmek.
  • Uluslararası iş birliğini, dünya kültürel ve doğal mirasının korunması hedefi doğrultusunda teşvik etmek.

Bu sözleşmeyle hiçbir ülke veya bölge ayrımı yapmaksızın, insanlığın bugüne kadar yaratmış olduğu uygarlıkların birer göstergesi olan tarihsel yapıların, sit alanlarının ve doğal zenginliklerin korunması amaçlanmıştır” (Oğuz, 2007, s. 6).

Sözleşmeyi kabul eden üye devletler, topraklarında bulunan değerleri statü kazandırmak için UNESCO’ya başvuru yaparlar ve incelemelerin sonunda Dünya Miras Komitesi kararı doğrultusunda “Dünya Mirası” (DM) statüsünü elde ederler. Böylelikle dünyada var olan değerler UNESCO’nun çatısı altında korunma altına alınmaktadır. Türkiye de bu amaçlar doğrultusunda topraklarında bulunan değerleri gelecek kuşaklara aktarabilmek ve ortak mirası koruyabilmek için 16 Mart 1983’de sözleşmeyi kabul etmiştir.

Sözleşme 8 bölüm ve 32 maddeden oluşmaktadır. Sözleşmenin doğal ve kültürel değerlerin tanımı yapılarak sözleşmenin kapsamına girebilecek özellikler belirtilmiştir. Örneğin; sit alanlarının, tarihsel, estetik, etnolojik veya antropolojik bakımlardan istisnaî evrensel değeri olan insan ürünü eserler veya doğa ve insanın ortak eserleri ve arkeolojik sitleri kapsayan alanlar olarak maddeler halinde tanımlanarak, kendi toprakları üzerinde bulunan çeşitli varlıkları saptayıp belirleyen maddelerdeki tanımlara göre “kültürel miras veya doğal miras” olarak saymak sözleşmeye taraf olan her devletin sorumluluğu olur. Sözleşmeyle beraber aynı zamanda kendi ulusal mirasını da korumayı taahhüt eder (Şakacı, 2015, s. 462).

Sözleşmenin kabulünün ardından 1976 yılından beri DM Fonu ve DM Komitesi çalışmalarına devam edilmektedir. Dünya Mirası Listesi ile en nadide doğal ortamların uluslararası boyutta tanıtılması sağlanmaktadır. Aynı zamanda Dünya Mirası Fonu ile kısıtlı olanaklara sahip devletlere, en nadide doğal ortamları korumaları amacıyla finansal ve teknik yardım olanağını sağlamaktadır (Akipek, 2001, s. 15-16).

Türkiye de 1983-1989 ve 2013-2017 yılları arasında olmak üzere iki kez DM Komitesine seçilmiştir. Türkiye ilk dönemde miras alanı olmayan taraf devletler kontenjanından seçilmiş, daha sonraki dönemde ise adaylar arasında en yüksek oyu alarak DM Komitesine ikinci kez seçilmiştir. UNESCO’nun koruma ve kültürel miras hakkındaki bilinçlenme çabalarını en çok katılımı bulunan ve bilinen Dünya Miras Listesidir. İlk kez 1978 yılında 13 varlığın (8 kültürel, 4 doğal, 1 karma) dünya mirası olduğu kabulü ile hayat bulmuştur.

Dünya genelinde ise şu an UNESCO Dünya Miras Listesi (DML)’ne kayıtlı 1121 kültürel ve doğal varlık bulunmakta olup bunların 869 tanesi kültürel, 213 tanesi doğal, 39 tanesi ise karma (kültürel/doğal) varlıktır (Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü).

Sözleşmede Dünya Miras Listesine girebilecek yapılar için belli başlı kriterler bulunmaktadır. Özellikle özgünlük ve bütünlük kriterleri içerisinde yapılar değerlendirilir. Belirtilen kriterler doğrultusunda kültürel değer, kültürel bağlamına ve kültürel mirasın türüne bağlı olarak, varlıklar özgünlük koşullarını sağlamış kabul edilebilir (Dünya Mirası Konvansiyonunun Uygulanmasına Yönelik İşlevsel İlkeler, 2008, s. 30-31).

Diğer önemli olan “bütünlük” kriteri ise DML için önerilen tüm yapılar için önemlidir. Listeye aday olan yapı öznitelikleri bağlamından eksiksiz olmalıdır. Kriterlerden genel bir sonuca varmak gerekirse; listeye girmek isteyen kültürel yapıların tarihi gerçekliğinin bozulmamış ve özgün olması şartı aranırken, doğal yapılar içinde eşsiz bir güzellik ve estetik öneme sahip doğal alanların olma şartı aranmaktadır. Ülkemizin 1985 yılında ilk kez İstanbul’un Tarihi Alanları ile listeye girişi sağlanmıştır. 1985-2018 yılları arasında da DML’ne girmiş toplamda 18 varlığımız bulunmaktadır.

Kültürel mirasın sadece gözle görülebilir ve temas edilebilir olmasına gerek yoktur. Özellikle ülkemizin uzun tarihler boyunca süregelen, geleneklerimiz, sözlü tarihimiz, oyunlarımız gibi birçok soyut miraslarımızda bulunmaktadır. Dolayısıyla UNESCO tarafından ‘Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine’ girmiştir (T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Somut Olmayan Kültürel Miras).

Listeye giren, ülkemizde de popülerliğini koruyan soyut miraslarımıza örnek olarak; Karagöz, Hıdırellez ve Kırkpınar Yağlı Güreşi gibi birçok örnek verilebilir. Kültürel miras tarihimize ışık tutan önemli bir unsurdur. Çünkü yaşadığımız coğrafyanın kültürü bize nesiller boyu değişime uğrayan tarihin bilincini oluşturmaya, geçmişle dayanışma ve birlik oluşturma yönünden bize verilen en büyük hediyedir. Dolayısıyla, ülkemizde bulunan değerlerin ve yapıların UNESCO tarafından belirlenip, korunmaya yönelik atacağı adım tarihimiz açısından büyük öneme sahiptir. Elbette dünyamızda daha nice sayamadığımız doğal ve kültürel yapılar vardır bu yüzden miras listesinde yer alan doğal ve kültürel değerlerin dünyadaki kültürel çeşitliliği tam olarak yansıtmadığı belirtilebilir. Dünya üzerindeki mirasların tamamı belirtilen kriterler dolayısıyla koruma altına alınmamaktadır. Dolayısıyla, birçok yapı yok olma tehdidiyle karşı karşıya gelebilmektedir. Bu durum karşısında da sözleşmenin yetersiz kaldığı söylenebilir.

5. Türkiye’de UNESCO

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Birleşmiş Milletler (BM)’in entelektüel bir kurumu olarak kurulmuştur. Türkiye’de UNESCO’nun 20 kurucu ülkesinden biridir. UNESCO’nun Milli Komisyonları 3 gruba ayrılır, bunlar; Resmi Milli Komisyonlar, Yarı Özerk Milli Komisyonlar ve Özerk Milli Komisyonlardır. Türkiye bu gruplardan Yarı Özerk Milli Komisyonlar arasında yer alır. Genel anlamıyla milli komisyonların amaçlarından ilki; eğitim, bilim, kültür ve iletişim görevleriyle sorumlu kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşları, UNESCO’nun yürüttüğü çalışmalar konusunda bilgilendirmek, bu kuruluşların faaliyetlere katkı ve katılımlarını sağlamak, ikincisi ise UNESCO’nun yaptığı işlerde, özellikle programların hazırlanmasına ve uygulanmasına aktif şekilde katılımda bulunmaktır (Başkanlık Sunumu, 1988).

Türkiye Doğal ve Kültürel Dünya Mirasının Korunması Sözleşmesi’ni 1983, Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesine ise 2006 yılında kabul etmiştir” (Oğuz, 2007, p:5).

Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi’nin genel amacı evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal alanların korunması ve gelecek nesillere aktarılmasıdır. Bir alanın Dünya Mirası Listesi’ne komiteden onay alınıp kaydedilmesi için üstün evrensel değere sahip olduğu komite tarafından kabul edilmelidir, bu kabulün olması için gereken bazı kriterler mevcuttur. Mevcut kriterleri şu şekilde sıralayabiliriz:

Üstün bir doğa olayı, üstün doğal güzelliğe ve estetik anlamda öneme sahip alanları içermesi,

 Yaşam kaydı, arazi şekillerinin gelişmesinde geçmişten gelen önemli jeolojik, jeomorfik süreçler veya fizyografik özellikleri de kapsayan, dünya tarihinin aşamalarını temsil edecek özellikte üstün örneklere sahip olması,

Karasal, kıyısal, tatlı su ve denizsel ekosistemlerde, bitki ve hayvan türlerinde süregelen ekolojik ve biyolojik gelişiminde üstün örneklere sahip olması,

 Bilimsel yönden üstün evrensel değere sahip ve tehlike altındaki unsurları içeren, biyolojik çeşitliliğin yerinde korunması için önemli doğal habitatları içermesi gerekmektedir” (Güneş ve Ulusoy, 2019, p: 3).

Türkiye’ nin 16 tanesi kültürel 2 tanesi karma olmak üzere toplamda 18 adet mirası bulunmaktadır ayrıca Türkiye’de henüz Doğal Miras Komitesi tarafından onaylanan doğal miras alanı bulunmamaktadır;

  • Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas) 1985
  • İstanbul’un Tarihi Alanları (İstanbul) 1985
  • Göreme Millî Parkı ve Kapadokya (Nevşehir) 1985 (Karma Miras Alanı)
  • Hattuşa: Hitit Başkenti (Çorum) 1986
  • Nemrut Dağı (Adıyaman) 1987
  • Hieropolis-Pamukkale (Denizli) 1988 (Karma Miras Alanı)
  • Xanthos-Letoon (Antalya-Muğla) 1988
  • Safranbolu Şehri (Karabük) 1994
  • Truva Arkeolojik Alanı (Çanakkale) 1998
  • Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (Edirne) 2011
  • Çatalhöyük Neolitik Alanı (Konya) 2012
  • Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu (Bursa) 2014
  • Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (İzmir) 2014
  • Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı (Diyarbakır) 2015
  • Efes (İzmir) 2015
  • Ani Arkeolojik Alanı (Kars) 2016
  • Aphrodisias (Aydın) 2017
  • Göbeklitepe (Şanlıurfa) 2018

UNESCO Dünya Miras Listelerinin turizm arzını arttırdığı söylenebilir ancak tüm miraslar için bu geçerli değildir. Diyarbakır örneğini inceleyecek olursak; Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı, 2015 yılında miras listesinde yerini almış ama turizmde bir canlılığa neden olamamıştır. Diyarbakır’da yaşanan terör olayları nedeniyle, bölgede beklenen turizm hareketliliği olumlu sonuçlar doğuramamıştır. Ancak bunun tek sorumlusunun terör olayları değildir çünkü yapılan araştırmalarda seyahat acentalarının neredeyse 1/10’luk kısmının bu bölgenin UNESCO Dünya Miras Listesine alındığı bilgisine dahi sahip değildir (Çağlar ve Doğan, 2018). Hem bölgenin yarattığı güvenli olmayan imaj hemde bilgisizlikten kaynaklı reklam stratejisinin yetersizliği turizmdeki sonucun etkenlerindendir. Ancak olumlu örneklerde mevcuttur örneğin; Göreme Milli Parkı ve Safranbolu.

Yontulmuş kayalardan oluşan odacıklar, kiliseler, köyler, yeraltı şehirleri ve peri bacaları olarak adlandırılan tüflerden oluşan arazinin yağmur, rüzgar ve sel ile aşınmasıyla oluşan koni biçimindeki yapı bölgeyi turistlerin gözde yeri haline getirmiş ve beraberinde turizm alanında gelirde artış sağlamıştır. Göreme Milli Parkı ve Kapadokya, UNESCO tarafından belirlenen 10 kriterden 4’ üne sahiptir; sanatsal başarıya sahip, yok olmuş medeniyetlerin önemli kalıntılarına ev sahipliği yapmakta, doğa olaylarından etkilenmiş insan yerleşkesi olması ve dünya çapında meşhur ve erişilebilir görüntüye sahip olması (Demirçivi, 2017).

UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı Programı, 2004 yılında UNESCO tarafından uygulanmaya başlanmış, çeşitli kentleri yaratıcı endüstriler alanında çalışmalar yapmak üzere toplamış bir girişimdir. Yaratıcı Şehirler Ağı, kentler tarafınca kente has yetenek ve enerjilerini yönlendirebilecekleri yaratıcı endüstri sektörü tercihlerine göre seçilebilecek yedi tema etrafında şekillendirilmiştir.Bunlar; edebiyat, film, müzik, zanaat ve halk sanatları, tasarım, gastronomi ve medya sanatları. Türkiye, bu ünvanı sahip 6 kenti içerisinde bulundurmaktadır;

  • Gaziantep – Gastronomi (2015)
  • Hatay – Gastronomi (2017)
  • İstanbul – Tasarım (2017)
  • Kütahya – Zanaat ve Halk Sanatları (2017)
  • Afyonkarahisar – Gastronomi (2019)
  • Kırşehir – Müzik (2019)

Jeomiras, yok olma tehdidi altında ve nadir bulunan jeositlerdir; yok olması durumunda bulunduğu bölgeye ait bilgi ve jeolojik bir belgenin kaybolacağından önemi çok büyüktür. UNESCO 2001 yılında jeoparklarla çalışmaya başlamış, 2004 yılında UNESCO Küresel Jeopark Ağı kurulmuştur. Türkiye’de yalnızca bir adet jeopark bulunmaktadır, ilk ve tek UNESCO jeoparkı Manisa’da bulunan Kula UNESCO Küresel Jeoparkı’dır.

Kula UNESCO Küresel Jeopark için 2007’de başvuru yapılmış, 2015’te listedeki yerini almıştır. Jeopark statüsü, uluslararası kalite sertifikasını içerir. Bu sertifika UNESCO Küresel Jeoparklar Ağı ndan bağımsız uzman heyetince incelenir ve sonucunda 4 yıllığına verilir. Uygun bulunan bu jeoparklar denetim neticesinde performansı yetersiz bulunursa sarı kart derecesi ile uyarılır ve uyarılan bu alanlar yapılan son denetimin akabindeki 2 yıl sonrasında tekrar denetime girer ve eğer bir önceki denetimde belirlenen eksiklikler/hatalar düzeltilmedi ise verilmiş olan sarı kart, kırmızı kart derecesine gelir ve UNESCO Global Jeoparklar Ağı kapsamından ayrılır (Aytaç ve Demir, 2018, p: 1241). Kula Jeopark’ı da 2017 yılında bir sarı kart almıştır, ancak eksiklikler giderilmiş, jeoparkın konum ve durumu yeniden gözden geçirilmiş ve akabinde yeşil kart alarak tescillenmiştir.

Türkiye’nin 2006 yılında imzalamış olduğu Somut Olmayan Kültürel Miraslar listesinde 18 adet mirası bulunmaktadır;

  • Meddahlık Geleneği (2008)
  • Mevlevi Sema Törenleri (2008)
  • Âşıklık Geleneği (2009)
  • Karagöz (2009)
  • Nevruz (birden çok ulus ile ortak dosya, 2009)
  • Geleneksel Sohbet Toplantıları (Yaren, Barana, Sıra Geceleri vb, 2010)
  • Alevi-Bektaşi Ritüeli Semah (2010)
  • Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali (2010)
  • Geleneksel Tören Keşkeği (2011)
  • Mesir Macunu Festivali (2012)
  • Türk Kahvesi Kültürü ve Geleneği (2013)
  • Ebru: Türk Kâğıt Süsleme Sanatı (2014)
  • İnce Ekmek Yapımı ve Paylaşımı Geleneği: Lavaş, Katrıma, Jupka, Yufka (Azerbaycan, İran, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye ile ortak dosya) (2016)
  • Geleneksel Çini Sanatı (2016)
  • Bahar Bayramı: Hıdırellez (Makedonya ile ortak dosya) (2017)
  • Islık Dili (2017)
  • Dede Korkut-Korkut Ata Mirası: Kültürü, Efsaneleri ve Müziği (Azerbaycan ve Kazakistan ile Ortak Dosya, 2018)
  • Geleneksel Türk Okçuluğu (2019)

2020 yılında 2 miras daha eklenmiştir; Minyatür Sanatı (Azerbaycan, İran ve Özbekistan ile Ortak Dosya) ve Geleneksel zekâ ve strateji oyunu: Togyzqumalaq, Toguz Korgool, Mangala/ Göçürme (Kazakistan ve Kırgızistan ile Ortak Dosya). Türkiye için de diğer devletlerde olduğu gibi uluslararası görünürlülük kavramı oldukça önemlidir, bu amaçla hem komşu ülkelerle hemde kültür bağı bulunan birçok ülkeyle ortak dosyalar hazırlanmıştır. UNESCO değerleri, evrensel olarak insanlar için sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan önemli birer kültürel miras sayılmaktadır, bu değerlerin sonraki kuşaklara da aktarılabilmesine turizm sektörü büyük ve önemli bir yere sahiptir (Karaman, Ateş ve Sayın, 2019).

6. UNESCO’nun Türkiye’deki Eğitim Alanındaki Çalışmaları

Eğitim alanı ismindende anlaşılacağı üzere, UNESCO’nun öncelikli alanlarından birisidir. Eğitim alanının sosyal alanlarda ve ekonomik kalkınmada ana tema olduğu konusunun üzerinde duran ve eğitimde gelişmeyi hedefleyen UNESCO, kurulduğu tarihten günümüze kadar evrensel olarak eğitim alanını geliştirecek faaliyetlerde bulunmaktadır. UNESCO Uluslararası Çevre Eğitim Programı, 1975 yılında faaliyet göstermeye başlamıştır. 1977 yılında ise Hükümetlerarası Çevre Eğitim Konferansı Tiflis’de toplanmıştır. Tiflis Bildirgesi’ne göre 5 amaç bulunmaktadır. Bunlar; bilinç, tutum, bilgi, beceri ve katılımdır. Tiflis Bildirgesi çerçevesinde çevre eğitiminin özel hedefleri de mevcuttur;

  1. Ekolojik Temeller
  2. Kavramsal Bilinçlenme
  3. İnceleme ve Değerlendirme
  4. Çevreye Dönük Girişimcilik Becerisi (Ünal ve Dımışkı, 1999).

1980 yılından sonra günden güne değer kazanmaya başlayan sürdürülebilir kalkınma fikri, gitgide sürdürülebilir çevre eğitimi evrilmiştir. UNESCO’nun, Uluslararası Çevre Eğitimi Programı’nı, Sürdürülebilir Gelecek İçin Eğitim programı ile değiştirmiş olması bu olaya bir örnek niteliği taşımaktadır (Tanrıverdi, 2009). Türkiye’de çevre eğitimi alanında birçok faaliyet yürütülmektedir, özellikle yeşil ekonomi adı altında yürütülen çalışmalar umut vaad etmektedir, ülkenin sahip olduğu mavi bayraklı plaj sayısının fazlalığı ise çevre bilincinin yaygın olduğunun göstergesidir.

Halk Kütüphaneleri, kişilerin eğitim, kültür konularındaki bilgi ihtiyaçlarını ücretsiz bir şekilde karşılayan, bulunduğu çevrenin kalkınmasında katkısı olan demokratik kuruluşlardır. UNESCO bu alanda çalışmalar yapmaya 1946’da başlamıştır, 1948 yılında ise IFLA (The International Federation of Library Associations and Institutions) iş birliği ile Londra’da yaz okulu açmıştır ve bu bağlamda yön gösterici niteliğinde bildirge yayınlamıştır. UNESCO Halk Kütüphanesi Bildirgesi’ne göre halk kütüphanelerinin görevleri; okuma alışkanlığına katkıda bulunma, kültürlerarası diyalogu geliştirme, bireysel eğitimi destekleme olarak sıralanabilir. Bildirge, önce 1972 yılında daha sonra geliştirilerek 1994 yılında yayımlanmıştır. İki bildirgenin ortak özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz; eşit hizmet ilkesi, hizmetlerin ücretsiz olması, halk kütüphanelerinin eğitim, kültür ve bilgi kavramlarına dayanması, demokratik niteliği ve demokratik yaşama katkısı, ulusal barışı sağlamadaki etkisi, yasal dayanaklara sahip olma gerekliliği, özel gruplara özel hizmetler vermesi, örgün ve yaygın eğitimi desteklemesi, okur yazarlık ve okuma alışkanlığı yaratmadaki rolü (Yılmaz, 1996). UNESCO’nun bu bildiriyi yayınlama amacı, üyesi olan devletlerin eğitim, kültür ve bilim yoluyla gelişmesini sağlamak, devletlerarası iş birliğini geliştirmek ve bu vasıtayla barışın korunmasına katkıda bulunmak olarak nitelendirilebilir.

Türkiye’de UNESCO’nun bu bağlamda yaptığı yardımlara TÜRDOK (Türkiye Dokümantasyon Merkezi)’un kuruluşu ve Süleymaniye Kütüphanesi’nin cilt ve patoloji servisine UNESCO’dan teknik malzeme yardımı sağlanması ve bu kütüphanenin mikrofilm ve fotokopi olanaklarının geliştirilmesi, ODTÜ Kütüphanesi’nin kurulması, Hacettepe Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümünde program geliştirme çalışmaları örnek gösterilebilir (Çapar, 1987, s. 172).

UNESCO’nun Bilgi ve İletişim Sektörünün altında yer alan Dünya Belleği Programı, insanlığın tarihi, sosyo-kültürel belleğini oluşturan, kaybolma tehdidi altında bulunan belge ve bilgilerin insanlığın ortak değerleri olarak korunması ve önlem olarak dijital ortamda paylaşılmasını sağlamak amacıyla kurulmuş bir kuruluştur ve çalışmaların 1992 yılında başlamıştır. Türkiye’nin kayıtlı 7 adet belgesel mirası bulunmaktadır;

  • Boğaziçi Üniversitesi Gözlem ve Deprem Araştırma Enstitüsü Kandilli Rasathanesi El Yazmaları (2001)
  • Boğazköy Hitit Tabletleri (2001)
  • İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi İbn-i Sina Yazmaları Koleksiyonu (2003)
  • Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi (2013)
  • Kültepe Tabletleri (2015)
  • DivanüLügati’t-Türk (2017)
  • Piri Reis’in Haritası (2017)

2019 yılının sonunda ortaya çıkan Covid-19 virüsü sebebiyle dünya geneline yayılmasından dolayı pandemi ilan edilmiştir. Pandemi yüzünden ekonomi, sosyal hayat gibi alanların başında en önemlisi olarak eğitim sistemi etkilenmiştir, birçok okul kapanmış ve yüz yüze eğitime ara verilmiştir. UNESCO ise eğitim öncelikli alanlarından biri olduğu için ara verilen yüz yüze eğitimin olumsuz etkilerini azaltmak için, uzaktan eğitim vasıtasıyla herkes için eğitimin sürekliliğini sağlama konusunda ülkelere yardımda bulunacağını açıklamıştır. UNESCO uzaktan eğitimde bazı stratejilerin herkes için daha kaliteli ve eşit fırsat sağlayabilmesi için dört alanda hazırlık yapılmasını önermektedir; teknolojik hazırlık, içerik hazırlığı, pedagojik hazırlık ile izleme ve değerlendirme hazırlığıdır (Can, 2020). Yapılması gereken bu hazırlıkların yanında, öğretmenlerin oynadığı önemli rollerin desteklenmesi de ayrıca önerilerin başında yer almaktadır. Türkiye’de gelişmiş düzeyde uygulanması yıllar öncesinde başlanmış, coronavirüs pandemisiyle nedeniyle yaygınlaşmış uzaktan öğretim modeli elbette ki kusursuz değildir ve gerek nitelik gerekse nicelik açısından geliştirilmesi gerekmektedir. Pandemi süreci hafiflemeye başlasa dahi etkilerinin çok çabuk ortadan kalkmayacağı çok aşikardır, bu nedenle her şeyden önce bireylerin oluşmasında en önemli etken olarak rol alan eğitim sisteminde yapılacak yenilikler şarttır.

7. UNESCO İçerisinde Bilim:

Barış,sürdürülebilir kalkınma, insanlığın refahı ve güvenliği konularında üye devletler aralarında iş birliği yaparak bilimin teşviki ve ilerlemesi amacıyla çalışmalar yapmaktadırlar. UNESCO, CERN gibi öncü bilimsel birliklerin kurulmasına yardımcı olmuştur. UNESCO’nun içerisinde “S” harfini sembolize edilen bilimin bu denli önemli ve saygı değer olmasının bir sebebi de Birleşmiş Milletler’in bilimi himayesine almış tek kuruluşunun olmasıdır. Bilim ilkeleri, bilim konusundaki önemli temalar şu şekilde oluşturmuştur; doğal felaketlerin azaltılması,biyoçeşitlilik, bilim eğitimi, iklim değişikliği, Afrika gibi gelişmekte olan bölgelerin gelişimi, bilimde toplumsal cinsiyet eşitliği ve gençlerin işsizliğidir.

“Organizasyonun bünyesindeki Uluslararası Bilim Programları aşağıda sıralanmaktadır:

  • Uluslararası Hidroloji Programı (International Hydrological Programme, IHP),
  • İnsan ve Biyoküre Programı (Man and Biosphere Programme, MaB),
  • Uluslararası Yer Bilimleri Programı (International Geoscience Programme, IGCP)
  • Uluslararası Temel Bilimler Programı (International Basic Sciences Programme, IBSP)
  • Dünya Su Değerlendirme Programı (World Water Assessment Programme, WWAP)”

UNESCO;

  • “Bilimde uluslararası işbirliğini katalize eder,
  • Bilim insanları ve karar vericiler arasındaki diyalogu teşvik eder,
  • Bilimde kapasite geliştirir,
  • Bilimi savunur,
  • Standart belirleyici ve fikirlerin paylaşıldığı bir platformdur, Dünya çapında bilim yoluyla programlar ve projeler gerçekleştirir” (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, t.y.).

UNESCO’nun Paris’te ki Doğa Bilimleri Sektörü ofislerinden ve bilimden sorumlu Genel Direktör Yardımcısı Shamila Nair Bedouelle’dur. Özellikle bilime odaklanan bölgesel yetkiye sahip saha ofisler:

8. Sosyal ve Beşeri Bilimler:

Temel amaçları, “Birlikte Yaşamayı Öğrenme” temasını da benimseyerek demokrasi, küresel vatandaşlık, kültürlerarası diyalog, barış ve insan hakları için eğitim ve barış inşası konuları hedef alan projeler üretmektir.

“UNESCO’nun sosyal ve beşerî bilimler alanındaki rolü adalet, özgürlük ve insan onuru temelli sosyal dönüşümü kolaylaştırmak için bilgiyi teşvik etmek, entelektüel işbirliğini ve standartları geliştirmek olarak tanımlanmaktadır” (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, t.y.).

  • Biyoetik Programı Bilimsel Bilgi ve Teknoloji Etiği Dünya Komisyonu (COMEST)
  • Uluslararası Biyoetik Komitesi (IBC)
  • Sosyal Dönüşüm Yönetimi (MOST) Programı
  • Beden Eğitimi ve Spor Programı bulunmaktadır (UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, t.y.).

9. Dünya Belleği Programı:

Gün geçtikçe üzerinde yaşadığımız bu toprakların, atalarımızdan günümüze kadar ulaşan miraslarının zaman içerisinde zarar görmeleri ve belgesel miraslara erişimde mevcut durumun yetersizliği kaçınılmaz bir gerçektir. İşte tam da bu sebeple Dünya Belleği Programı oluşturulmuştur. Uluslararası bir niteliğe sahip bu programın temel amacı; belgesel mirasın korunmasına yönelik ihtiyaçların ve gerekli mali kaynağının sağlanması amacıyla hükümetlerde, sivil toplum örgütlerinde ve iş çevrelerinde duyarlılığın artırılması ve yeterli kamuoyunun oluşturulmasıdır (Foster, Russel, Lyall ve Marshall, 1995, s. 5).

Programın Genel hedefleri şunlardır;

  1. Dünya belgesel miraslarının en uygun teknikler kullanılarak korunması,
  2. Belgesel miraslara evrensel erişimin sağlanması,
  3. Belgesel mirasın varlığına ve önemine yönelik dünya çapında kamuoyu oluşturulması (Oğuz, 2005).

9.1. Projeler:

UNESCO bu programa $20.000 ila $50.000 arasında fon ayrılmıştır.

  • Prag Milli Kütüphanesi’nin koleksiyonunun tanıtımını yapan bir CD-ROM,
  • Bulgarca el yazmalarının çoklu ortam edisyonu ile birlikte hazırlanan interaktif bir CD-ROM,
  • Avrupa halkının kökenini belgeleyen 13.yüzyıl el yazması Radziwill Vakayinamesini (chronocile) içeren prototip bir CD-ROM,
  • Yemen’de bulunan Sana Camisi’nin çatısında bulunan Kur’an metinlerinin tanıtıcı bir CD’s’,
  • Yedi Latin Amerikan ülkesini içeren ortak bir gazetenin mikrofilme alınmasını içeren bir proje olan “Memoria de Iberoamerica”,
  • Kandilli Rasathanesindeki el yazmalarının korunması kataloglanması ve burada yer alan dünyadaki ilk astronomik bilgilere yönelik hazırlanan bir CD-ROM,
  • Moskova’da yer alan Rus Devlet Kütüphanesi’nde korunan 15. ve 16. yy.’a ait Slavik el yazmalarını kapsayan “Memory of Russia” projesi (Abid, 1995, s. 171-172).

9.2. Erişim

Dünya’nın herhangi yerinde yaşayan birinin belgesel miraslara sürekli erişim sağlaması Dünya Belleği Programı’nın en temel amacıdır. Genel ilkelerin yer verildiği rapor bu amacı şu şekilde belirtir; “belgesel mirasın varlığından haberdar etmek ve nereden ve nasıl erişilebileceği konusunda bilgilendirmek” (Edmondson, 2002, s. 14-15).

Dünya Belleği Programı Kapsamında Türkiye’nin Belgesel Mirasları:

  • Hitit Tabletleri Arşivi (1999)
  • Kandilli Gözlem ve Deprem Araştırma Enstitüsünde yer alan el yazmaları koleksiyonu
  • Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesinde bulunan İbn-i Sina’ya ait el yazması koleksiyonu (2003) (Nominations, 2005).
  • Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi (2013)
  • Kültepe Tabletleri (2016)
  • Divanü Lügati’t’-Türk (2017)
  • Piri Reis’in Haritası (2017) (Dünya Mirası Gezginleri Derneği, 2010).

Sonuç:

UNESCO; BM’in eğitim, kültür, bilim ve bilgi alanlarında çalışan bir örgüt olarak günümüzde varlığını sürdürmektedir. Türkiye 75 yıldan uzun bir süredir üyesi olduğu UNESCO’nun ilk 20 kurucu ülkesinden biridir. UNESCO faaliyetlerini kendisine üye olan devlette kurulan milli komisyonlar aracılığıyla gerçekleştirir ve bu komisyonlar 3 başlıkta incelenir. Türkiye ise yarı özerk milli komisyonda yer alır. İnsanlık var olduğu günden beri yarattığı veya var olan miraslarını korumak ister. Bu bağlamda, 1972 yılında Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına dair sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmeyi kabul eden devletler sınırlarında bulunan değerlere statü kazandırmak için UNESCO’ya başvuru yapabilir ve listeye aldırabilirler. Miraslar; kültürel ve doğal miras olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Türkiye’nin ise 18 tane kültürel ve 18 tane somut olmayan kültürel mirası vardır. Miraslar bulunduğu bölgedeki turizm arzını arttırmak da olsalar da bu tüm bölgeler için geçerli değildir. Miras olarak listede yer alan bölgelerin turizm bakanlıklarınca geliştirilmesi bu noktada hem Türkiye’yi dünyaya tanıtmak hem de var olan mirasa sahip çıkmak için hayati önem taşımaktadır. Gerek soyut gerek somut varlıklar önce sahip olunan milletin halkınca benimsenmeli, önemi anlaşılmalı ve buna yönelik çalışmalar gerçekleşmelidir. Geçmişten bugüne UNESCO’nun faaliyetlerine bakılacak olursa ülkelere genellikle yarar sağlamakla birlikte bilinçsizlik sebebiyle bazen de olumlu sonuçlar doğurmamıştır. Halkın eğitim ve kültür açısından geliştirilmesi ve bilinçlendirilmesi, üzerinde yapılan çalışmaların gidişatı açısından önem taşındığından öncelikli amaç olmalıdır. Özellikle içinde bulunduğumuz Covid-19 uluslararası pandemi döneminde eğitim alanındaki köklü değişimi örnek alacak olursak, eğitim hayatında her koşulun (örgün, uzaktan veyahut hibrit) benimsenmesinin önemi azımsanmayacak kadar çoktur, çıkabilecek fikir karmaşasının önleneceği yadsınamaz bir gerçektir. Makalede ayrıntılı bir şekilde anlattığımız üzere, UNESCO’nun ülkelere sağladığı olanaklar sınırsız ancak bunun ne kadar etkin olsa da tamamıyla ülkenin gelişmişlik düzeyine bağlıdır. 

Hilal ÜZÜMCÜOĞLU

Mügenaz ÖNAL

Yağmur SAÇAK

Uluslararası Örgütler Staj Programı

Kaynakça

Abid, A. (1995). Memory of The World: Preserving The Documentary Heritage. IFLA Journal, 21(3), 169-174.

Akın, N., Bostancı, B. (2017). UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı Kapsamında Ağı Gaziantep: Mevcut Raporlar Bağlamında Bir Değerlendirme. Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 8(19), 110-124

Akipek, D. D. (2001). Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmenin Değerlendirilmesi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 50(4), 13-39.

Ajanovic, E., Çizel, B. (2015). Unesco Yaratıcı Kentler Ağı ile Antalya Kentinin Değerlendirilmesi. Mediterranean Journal of Humanities, 5(1), 1-16.

Aytaç, A. S., Demir, T. (2018). Kula UNESCO Global Jeoparkı: Türkiye’nin UNESCO Tescilli İlk ve Tek Global Jeoparkı. TÜCAUM 30. Yıl Uluslararası Coğrafya Sempozyumu. Ankara. 1238-1243.

Can, E. (2020). Coronavirüs (Covid-19) Pandemisi ve Pedagojik Yansımaları: Türkiye’de Açık ve Uzaktan Eğitim Uygulamaları. Açıköğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi AUAD, 6(2), 11-53.

Çağlar, Z. ve Doğan, M. (2018). UNESCO Dünya Miras Listelerinin Turizm Arzına Etkisi: Diyarbakır Örneği. Journal of Tourism and Gastronomy Studies. 6(3), 455-471

Şakacı, B. K. (2015). Doğal ve Kültürel Mirasın Hayati Sorunu: İstisnai Evrensel Değer (UNESCO Dünya Mirası Listesi). Çankırı Karatekin Üniversitesi SBE Dergisi, 6(1), 457-458.

Çapar, B. (1987). Kütüphane Hizmetlerinin Planlanmasında UNESCO’nun Rolü ve Türkiye. Türk Kütüphaneciliği. Türk Kütüphaneciliği, 1(4).

Demirçivi, B.M. (2017). Göreme Millî Parkı ve Kapadokya Kayalık Bölgelerine İlişkin UNESCO Raporu Değerlendirmeleri ve Öneriler. Turizm Akademik Dergisi. 4(2), 91-106.

Dünya Mirası Gezginleri Derneği. (2010). Erişim Adresi: https://www.worldheritagetravellers.com/unesco-dunya-bellegi-listesi/ (Erişim Tarihi: 20.04.2021)

Dünya Mirası Merkezi. (2008). Dünya Mirası Konvansiyonunun Uygulanmasına Yönelik İşlevsel İlkeler. 

Dünya Mirası Merkezi. Dünya Mirası Sözleşmesi Rehberi. (2017).

Edmondson R. (2002). Memory of the World General Guidelines Safeguard Documentary Heritage. Paris: UNESCO.

Foster, S., Russel, R., Lyall, J., ve Marshall, D. (1995). Memory of the World Programme: General Guidelines to Safeguard Documentary Heritage. Paris: UNESCO.

Gökalp, P. Z. (2018, Aralık 18). Hayat Boyu Öğrenmede İyi Uygulama Örnekleri ve Kültürel Miras Konferansı. Avrupa Yetişkin Öğrenimi Elektronik Platformu.

Güneş, S. G., Ulusoy, Ş. (2019). UNESCO Doğal ve Kültürel Miras Listesinde Türkiye.6. Uluslararası Multidisipliner Çalışmaları Kongresi. Gaziantep. 419-429.

Gümüş, E. (2019). UNESCO Jeoparkları ve Jeomorfoloji. Jeomorfolojik Araştırmalar Dergisi, (3), 17-27.

Güvendik, M. Ö. (2020). UNESCO Türkiye Milli Komisyon Başkanı Prof. Dr. Oğuz’un En Etkili Beş Milli Komisyon Açıklaması. Anadolu Ajansı. Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/unesco-turkiye-milli-komisyonu-baskani-prof-oguz-en-etkili-bes-milli-komisyondan-biriyiz/2070852#. (Erişim Tarihi: 19.04.2021)

Karaman, A. A, Ateş. K. Sayın. (2019). Türkiye’nin Unesco Değerleri ve Turizm Potansiyeli. Konya: Eğitim Yayınevi.

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı. Erişim Adresi: https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-44423/dunya-miras-listesi.html 

Oğuz, E. S. (2005). UNESCO Dünya Belleği Programı ve Türkiye’nin Belgesel Mirasları. Türk Kütüphaneciliği, 19(3), 321-331

Oğuz, Ö. (2007). Unesco, Kültür ve Türkiye. Milli Folklor. 19(73), 5-11. 

Oğuz, Ö. (t.y.). Kuruluşunun 65. Yılında ve Tarihinin İkinci Büyük Buluşmasında Unesco Türkiye Millî Komisyonu.

Ürün, Ş. (2016). Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşme: Doğal Miras Alanları Başvuru, Adaylık ve Değerlendirme Süreçleri. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu.

Tanrıverdi, B. (2009). Sürdürülebilir Çevre Eğitimi Açısından İlköğretim Programlarının Değerlendirilmesi. Education and Science, 34(151), 89-103.

T.C. Dışişleri Bakanlığı-Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Erişim Adresi: https://www.mfa.gov.tr/unesco2019.tr.mfa (Erişim Tarihi: 16.04.2021)

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı,(n.d). UNESCO. Erişim Adresi: https://disiliskiler.ktb.gov.tr/TR-22148/unesco.html. (Erişim Tarihi: 19.04.2021)

T.C. Resmi Gazete (1983) Sayı: 7959 Milletlerarası Sözleşme.

Torcu, D. (2013). UNESCO Türkiye Milli Komisyonu 4. Türksoy Üye Devletleri UNESCO Milli Komisyonları Toplantısı, 2. Kültürel ve Doğal Miras Semineri. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu. Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Pages/533

UNESCO. (2017). Erişim Adresi: https://en.unesco.org/director-general/former-dgs. (Erişim Tarihi: 18.04.2021)

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu. (t.y.). UNESCO genel direktörleri. Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Pages/100/153/UNESCO-Genel-Direkt%C3%B6rleri. (Erişim Tarihi: 18.04.2021)

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu. (t.y.). UNESCO yönetim kurulu. Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Pages/116/159/Y%C3%B6netim-Kurulu-. (Erişim Tarihi: 17.04.2021)

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu. (t.y.). UNESCO genel sekreterlik. Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Pages/94/166/Genel-Sekreterlik-. (Erişim Tarihi: 18.04.2021)

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu. (t.y.). UNESCO denetim kurulu. Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Pages/119/163/Denetim-Kurulu. (Erişim Tarihi: 18.04.2021)

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu. (t.y.). UNESCO. ihtisas komitesi. Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Pages/120/164/%C4%B0htisas-Komiteleri-https://www.unesco.org.tr/Pages/258/164/.(Erişim Tarihi: 20.04.2021)

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu. (t.y.). UNESCO genel kurul. Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Pages/113/157/Genel-Kurul (Erişim Tarihi: 20.04.2021)

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu. (t.y.). UNESCO doğa bilimleri. Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Pages/136/42/Do%C4%9Fa-Bilimleri (21.04.2021)http://www.unesco.org/new/en/natural-sciences/about-us/about-us/ (Erişim Tarihi: 21.04.2021)

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu. (t.y.). UNESCO sosyal bilimler ve beşeri bilimler. Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Pages/212/43/Sosyal-ve-Be%C5%9Feri-Bilimler (Erişim Tarihi: 19.04.2021)

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu-Eğitim. (t.y.). Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Pages/48/10/E%C4%9Fitim (Erişim Tarihi: 22.04.2021)

UNESCO. Misyon ve Yetki. Erişim Adresi: https://en.unesco.org/about-us/introducing-unesco (Erişim Tarihi: 15.04.2021)

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu. Somut Olmayan Kültürel Miras İhtisas Komitesi. Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Pages/183/19 (Erişim Tarihi: 17.04.2021)

UNESCO in brief. Mission and Mandate. https://en.unesco.org/about-us/introducing-unesco (Erişim Tarihi: 17.04.2021)

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu. (2019). Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Home/Gallery/3#images-1 (Erişim Tarihi: 12.04.2021)

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu. (2019). Erişim Adresi: https://www.unesco.org.tr/Content_Files/Content/Hakkimizda/XXVI_GK_baskanlik.pdf (Erişim Tarihi: 12.04.2021) https://www.unesco.org.tr/Pages/88/129/UNESCO-Yarat%C4%B1c%C4%B1-S%CC%A7ehirler-Ag%CC%86%C4%B1 (Erişim Tarihi: 12.04.2021)

Ünal, S. ve Dımışkı, E. (1999). UNESCO – UNEP Himayesinde Çevre Eğitiminin Gelişimi ve Türkiye’de Ortaöğretim Çevre Eğitimi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. 16(17), 142-154. 

Yılmaz, B. (1996). UNESCO Halk Kütüphanesi Bildirgesi: 1972’den 1994’e. Türk Kütüphaneciliği, 10(2), 157- 178.

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...