1 Mart 2003 Tezkeresi, Türk-Amerikan ilişkilerinde ciddi bir milat oldu. Tezkere sonrası ABD’ye gittiğimde Türkiye’ye karşı olan tepkiler Türk – Amerikan ilişkilerinin geleceği ile ilgili ciddi kaygılar duymama sebep olmuştu. Her şey bir kenara Soğuk Savaş döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinin önemli mayası olan SSCB faktörü yerini ciddi bir ayrım noktası olan Irak’a daha doğrusu Kuzey Irak’a bırakmıştı. Irak konusu bilhassa Kuzey Irak’taki Kürtlerin tavrı Türkiye ve Amerika arasında en önemli ayrım noktası haline gelmişti.
Aradan geçen yıllar içerisinde yeni geçen tezkereler, Gül-Rice görüşmeleri, ekonomik işbirliği anlaşmaları gibi birçok müspet gelişme yaşansa da ilişkilerdeki gerginlik bilhassa Irak konusunda devam etmekteydi. Başbakan Erdoğan’ın Irak ziyareti üç temel esastan ötürü büyük önem ve değişim ifade etmektedir. Irak’ta seçimlerin yapıldığı günden itibaren uzun süre hükümet kurulamadı. Bu süreçte Türkiye İyad Allavi ve El’ırakiye partisine daha yakın bir duruş sergilemişti. Ancak hükümet Allavi’nin rakibi Nuri el-Maliki tarafından kuruldu. Bu ziyaretin en önemli sebebi Türkiye’nin Irak ile olan ilişkilerinin yeniden tesis edilmesi ve yeni seçilen iktidarla diyalogların daha müsbet olmasının sağlanması denebilir. Tabii ki bu gelişmeler Türkiye ile Irak’ın arasında son dönemlerde artarak devam eden ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi açısından da büyük önem arz edecektir. Şüphesiz 2003’ten bu yana Türk-Amerikan ilişkilerinin Irak bazlı değişen gerginliklerinin belli bir noktaya gelmesi ve ekonomik olarak ilişkilerin gelişse bile siyasi olarak gerginliklerin devam etmesi sebebiyle bu ziyaret siyasi olarak da önem taşımakta ve siyasi tansiyonun düşürülmesi için önem arz etmektedir. Diğer bir deyişle 2003’ten beri yaşanan Irak bazlı siyasi gerginliğin stabilize olup yeni bir boyuta girmesi de önemli bir dönüm noktasıdır.
Bu ziyaretin ikinci önemli noktası Başbakan’ın Şiiler için kutsal olan Necef kentindeki Hz. Ali Türbesi’ne yaptığı ziyarettir. Bu ziyaret Başbakan’ın İran’la ilişkileri sıcak tutmaya gayret etse de yine de Sünni bazlı politika izlediği konusunda kendisine yapılan eleştirilerin değişmesine vesile olacaktır. Bu ziyaret Başbakan’ın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu’da sadece Sünni bazlı değil Şiileri de kapsayan geniş çaplı bir Ortadoğu Projesi izleme doğrultusunda olduğunun bir göstergesidir. Başbakan’ın bu ziyaretinin diğer bir önemi de Necef’teki Hz. Ali Türbesi’ni ziyaret eden ilk Sünni lider olmasından kaynaklanmaktadır. Bu ziyaret Türkiye’nin İran’la ilişkilerinde, Bahreyn’de yaşanan Sünni-Şii geriliminde, Suriye’deki Sünni-Alevi tansiyonunda Türkiye’nin arabulucu ve tansiyon düşürücü bir rol üstlenmesi için bir girizgâhtır. Bu ziyarette şüphesiz Türkiye’nin uzun müddettir süre gelen dış politikalarında çok önemli bir değişim olmuştur. Başbakan’ın Irak ziyaretinin üçüncü önemli noktası ise Erbil’e yaptığı ziyarettir. Bu ziyaret Cumhuriyet tarihinde Türkiye’nin ortaya koyduğu dış politikaların dışında farklı bir yönelim göstermektedir. Türkiye şu ana dek Kuzey Irak’ta yaşananlara hep farklı bir bakış açısı izlemiş ve bu bölgedeki Kürt yöneticilerle direk temasla diplomatik bazı yollardan kaçınmayı yeğlemiştir. Başbakan’ın bu ziyareti Kuzey Irak’taki Kürt yöneticilerle ekonomik, ticari faaliyetlerin arttırılması haricinde doğru bir gidişat izlenmesi halinde terör örgütünün de ortadan kalkmasına vesile olacak önemli bir girişimdir. Kuzey Irak’tan beslenmeyen ve destek bulmayan bir terör yapılanması uluslararası desteğini de kaybetmesi halinde direk erimeye ve yok olmaya mahkûmdur. Başbakan’ın bu ziyaretinde konuşulan mevzuların detaylarını bilmek şüphesiz ki mümkün değildir, ancak doğru girişimler yapılmaya başlanmışsa gidişatın hem Türk ekonomisine hem bölgedeki bazı gerginliklere hem de terör konusuna hemen çözüm olabilmesi gayet mümkündür.
Dış politika risk alma sanatı ve değişimlere açık olma yöntemidir. Bu girişimlerin müspet veya menfi sonuçlarını şimdiden tespit etmek çok kolay olmaz. Değişen parametrelerin neyi nasıl etkileyeceğini de görmek çok kolay değildir. Ancak Başbakan’ın bu ziyaretinde ele aldığımız üç noktanın Türk dış politikası ve bölgenin geleceği açısından cesaretle atılan üç büyük adım olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.
Yrd.Doç.Dr.Burak Küntay
Bahçeşehir Üniversitesi
Hükümet ve Liderlik Okulu (HLO) Başkanı