Balkanlarda Yeni Seçim Sloganları: “Yeşil” Gelecek

2010 yılı Batı Balkanlar için siyasi krizler ve yolsuzluk tartışmalarıyla geçti. Hatta denilebilir ki hükümet ve muhalefet liderleri, seçim dışında başka hiçbir mesele ile ilgilenmedi. 3 Ekim 2011’de Bosna-Hersek, 12 Aralık 2011’de Kosova’da seçimler gerçekleşti. Fakat seçimler sonrasında aylarca hükümet kurulamadı. Arnavutluk’ta ise 2009’dan bu yana her an seçimlerin yenilenebileceği havası esiyor. Sırbistan ve Makedonya’da da durum farklı değil; siyasiler her fırsatta erken seçim çağrısında bulunuyor. Tüm bunlar Batı Balkanların değişmez kaderi olmuş durumda. Bugün, hükümet krizleri ve seçim tartışmalarını bir kenara bırakıp, Batı Balkanlara farklı bir pencereden bakalım: 20 yıl gibi bir sürede Sovyetler Birliği’nin yıkılması, demokrasi ve pazar ekonomisine geçiş, bu kapsamda Batı kurumlarıyla entegrasyon süreçlerini yaşayan Balkan ülkelerinde, geleceğin yükselen değeri “yeni yeşil düzen” hayata geçirilebilir mi?

Yeşil Ekonomi, Yerel Ekonomiyi Geliştiriyor

Günümüzde, artan enerji ihtiyacının karşılanması ve sera etkisi yaratan gazların atmosfere salınımının azaltılması tartışmaları, yenilenebilir enerji konusunu sıkça gündeme getirmektedir. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları ve üniversiteler konuyla ilgili her yıl, çeşitli “ülke çekicilik endeksleri” hazırlamaktadır. Bunlardan biri olan Ernest & Young’ın son raporuna göre; yenilebilir enerji yatırımları açısından en çekici ülkelerin başında, Çin, ABD ve Almanya geliyor. Zira Çin’in rüzgâr enerjisi potansiyeli her yıl yüzde 64 oranında artış kaydederek toplamda 42 GW’a ulaşmış durumda. Rapora göre, ilk onda yer alan diğer ülkeler ise sırasıyla; Hindistan, İngiltere, Fransa, İspanya, Kanada, Portekiz ve İrlanda.

Balkanlar ise coğrafi açıdan elverişli olmasına rağmen yenilenebilir enerji kaynaklarının en az kullanıldığı bölgeler arasında yer alıyor. Zira bölge ülkelerinde tesis edilecek yeşil ekonominin önündeki başlıca engellerden biri, enerji verimliliğini ilgilendiren yasal düzenlemelerin henüz yürürlüğe girmemiş olmasıdır. Ayrıca uzun vadeli çevre yatırımları için hem siyasetçiler hem de kamuoyu yeterli bilince sahip değil. Bunları, uzun dönemli strateji ve uzman eksikliği, mevzuatların uyumsuzluğu, finansal destek ve uygulama mekanizmalarının yokluğu, altyapıdaki eksiklikler gibi diğer sıkıntılar takip etmektedir. Oysa sürdürülebilir enerji kaynakları sadece çevrenin korunması açısından değil, ülkelerin ekonomik kalkınmaları için de son derece önemli bir fırsat kapısı oluşturmaktadır. Bilhassa yerel ekonomileri birçok açıdan geliştirme potansiyeline sahiptir.

Yenilenebilir Enerji AB Üyeliği için Önemli Bir Kaldıraç

Son zamanlarda, bölge ülkelerini çevresel konularda iyileştirmeler yapmaya teşvik eden en önemli itici güç AB üyelik süreci olmuştur. Nitekim AB’nin, Komisyon tarafından 2007 yılında hazırlanan “Enerji-İklim Değişikliği Paketi” hedeflerine göre; 2020 yılına kadar üye ülkelerin, toplam enerji tüketimlerinin yüzde 20’sini yenilenebilir enerjilerin oluşturması gerekiyor. Her ne kadar 2010 yılı ara hedefi olan yüzde 12’lik seviye tutturulamamış olsa da, AB bilhassa elektrik, ısıtma ve soğutma sektörleri ve biyo-yakıtlar üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmaya başlamıştır. Bu anlamda, Birlik’e yeni dâhil olacak ülkeler için yeşil ekonomiye geçiş, AB ile yakınlaşmanın bir yolu olarak algılanıyor.

Bu kapsamda, bölge ülkeleri AB standartlarını karşılayabilmek için yenilenebilir enerji kaynaklarını arttırmaya yönelik adımlar atmaya başladı. Geçtiğimiz ay Kosova’da, Enerji Bakan Yardımcısı Blerim Rexha, basın açıklaması yaparak, ülkede rüzgâr santrali kurulumu ile ilgili ihalenin sonuçlandığını ve ilk kez bu anlamda büyük ölçekli ve uzun vadeli bir yatırımın yapıldığını açıkladı. Arnavutluk’ta ise Başbakan Sali Berişa’nın açıkladığı rakamlara göre yaklaşık 264 hidroelektrik tesisin inşasını öngören 100 civarında sözleşme gerçekleşme safhasında. Sırbistan’da ise yenilenebilir enerji potansiyeli büyük ölçüde el değmemişliğini sürdürmesine karşın, Enerji Bakanlığı Genel Sekreteri Nikola Rajakoviç, geçtiğimiz ay düzenlediği bir basın toplantısında, önümüzdeki iki yıl içinde 300 ila 500 milyon Euro’luk yatırım sözü verdi. Makedonya ve Bosna-Hersek de yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirme yolunda ilerleyen diğer Batı Balkan ülkeleri. Kamu elektrik kuruluşu Elektroprivreda BiH‘in icra direktörü Amer Jerlagiç’e göre; yürütülen mevcut projeler arasında Alman KFV bankasının i şbirliğiyle Bosna Nehri üzerinde inşa edilen Vranduk ve Janjici hidroelektrik santralleri yer alıyor. Hersek bölgesindeki Tomislavgrad yakınlarındaki, Mesihovina rüzgâr santralinin inşası ise geçen Eylül ayından beri devam ediyor. Makedonya ise şu an itibariyle yıllık elektrik ihtiyacının yüzde 7’sini rüzgâr enerjisinden karşılayabiliyor.

Balkanlarda Seçim Sloganları Değişiyor

Batı Balkanlarda en önemli dış politika hedeflerinden biri olan AB üyeliği çerçevesinde gerek iç gerek dış politikasını yeniden şekillendiren bölge ülkeleri, son zamanlarda bu kapsamda yeşil ekonomiye bir hayli önem atfetmeye başlamıştır. Geçtiğimiz hafta, Arnavutluk Başbakanı Sali Berişa, Mayıs ayında ülkede yapılacak olan yerel seçimlerde partisinin kullanacağı kampanya sloganının “Yeşil Arnavutluk” olacağını açıkladı. Aynı şekilde Kosova, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Makedonya’da da benzer söylemler yükselmeye başlamıştır. Bölgede söz konusu girişimleri destekleyen sivil toplum ayağı da yavaş yavaş oluşmaya başlamıştır. Kısa adı “Çanlar” olan yeşil hareket Balkanlarda gün geçtikçe büyümektedir. Hareketin Makedonya koordinatörü Dusko Hristov’un açıklamasına göre; bir yıl içerisinde Çanlar, Balkanlar genelinde 87 üyeye sahip yeşil parlamento kulis grupları oluşturmayı başarmıştır.

Dolayısıyla gittikçe artan bilinç ve farkındalık Balkanların yeşil geleceğine yönelik umutlu beklentiyi arttırmaktadır. Ayrıca yenilenebilir enerji tüketimi ihtiyaç ve hedeflerini tutturamayan İtalya, Belçika, Lüksemburg gibi bazı AB ülkeleri için Balkanlar, coğrafi yakınlığı itibariyle yenilenebilir enerji kaynaklı olarak üretilen elektrik ithalatı açısından son derece önemli bir pazar potansiyeli taşımaktadır.

Muzaffer VATANSEVER

USAK AB Araştırmaları Merkezi

[email protected]

 

 

http://www.usakgundem.com/yazar/2011/balkanlarda-yeni-se%C3%A7im-sloganlar%C4%B1-%E2%80%9Cye%C5%9Fil%E2%80%9D-gelecek.html

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...