Yunanistan’da Vergi Kaçıranlar: Ezici Bir Kültür
Polis, Yunan kültürünün “içine işlemiş” bir suçla mücadele etmeye çalışıyor. Vergi kaçıranlara yönelik başlatılan operasyon kapsamında, Yunan polisi 1 Şubat Çarşamba günü sadece isimsiz bir şirketin genel müdürü olarak tanımlanan 42 yaşındaki bir kişiyi tutukladı ve 62,3 milyon Avro tutarındaki kredi borcunu geri ödememekle suçladı.
Bu senaryo, Yunanistan’ı temerrütten kurtarmak üzere para koyan uluslararası alacaklıların sürekli talepleri üzerine 4 bin 100’den fazla vergi kaçıran kişinin yer aldığı bir listenin yayınlandığı Ocak ayı sonundan beri geçen son dönemde, hiç de şaşırtıcı bir durum değil. Hükümet özel bir mali suçlar birimi kurdu ve aralarında maliye uzmanlarının da yer aldığı 200’den fazla müfettişi, vergi kaçırdığından şüphelenilen kişileri tespit etmekle görevlendirdi. Fakat kovuşturmada gecikmeler oldu ve bu operasyona kadar hiçbir büyük vergi kaçakçısı tutuklanmadı. Bakanlık geçen yıl 44 milyar Avro borcu bulunan yaklaşık 6 bin kişi olduğunu söylerken, yayınlanan listede bunun yaklaşık üçte ikisi yer alıyor ve yekûn 15 milyar Avroyu zor buluyor -bunun büyük kısmının da iflaslar ve borçların peşine düşülmeyecek kadar eski olması nedeniyle tahsil edilemez olduğunu söyleniyor. Ancak bu listede, Yunanlıların beklediği gibi hiçbir ünlü isim, üst düzey siyasetçi veya yönetici yer almıyor. Listenin başında, faiziyle birlikte 950 milyon Avroluk vergi borcu nedeniyle uzun süreli bir hapis cezası çekmekte olan 58 yaşındaki bir muhasebeci yer alıyor. Bu kişi, araba tamircilerinden sokak satıcılarına, profesyonellere kadar Yunan toplumunda sık işlenen bir suçtan kovuşturulan az sayıdaki insandan biri. Maliye Bakanı Evangelos Venizelos, siyasiler de dâhil olmak üzere İsviçre bankalarında gizli hesapları olabilecek kişilerin adlarını almak üzere bu ülkedeki yetkililerle görüşmelerin devam ettiğini söyledi. Bakan, listenin hazırlanmasında yaşanan gecikmenin özel hayata yönelik tecavüzler nedeniyle geciktiğini ve bunun olabilmesi için mevzuatın değiştirilmesi gerektiğini söyledi
Kaynak: SETimes-Andy Dabilis
Eski Romanya Başbakanı Nastase’nin Yolsuzluk Davası Siyasilere Mesaj Gönderiyor
Seçim yılına girilirken, analistler eski Başbakan Adrian Nastase’yi iki yıl hapse mahkum eden bir mahkeme kararının, iç siyaset üzerinde etki yaratacağı görüşünde. Analistler, eski Romanya Başbakanı Adrian Nastase’ye hakkındaki yolsuzluk suçlamalarından ötürü bu hafta verilen iki yıl hapis cezasının, kimsenin yasaların üstünde olmadığına dair açık bir mesaj verdiği görüşünde.2000-2004 yılları arasında bir sosyal demokrat hükümeti yöneten Nastase, 30 Ocak Pazartesi günü 2004 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası sırasında yasadışı yoldan para toplamaktan hapse mahkûm edildi. Nastase üç yıl önce, çeşitli mallar, finansman ve diğer yasadışı avantajlar elde etmek için Sosyal Demokrat Parti (PSD) Genel Başkanı olarak sahip olduğu nüfuzu kullanmakla suçlanmıştı. Eski liderin cezaya itiraz etme hakkı var. Romanya’nın eski Başbakanı Adrian Nastase, 2004 yılındaki seçim kampanyası sırasında yasadışı yoldan para topladığı için iki yıl hapse mahkûm edildi.
Kaynak: SETimes – Victor Barbu
Avala TV Yayın Lisansını Kaybedebilir
Yazdan beri ödenmemiş maaşlar, biriken borçlar ve ödemeler yüzünden, Sırp yayın kuruluşu Avala TV günlerinin sonuna yaklaşıyor olabilir. Ulusal frekansa sahip Belgrad merkezli yayın kuruluşu Avala TV’nin çalışanları, ödenmemiş maaşları yüzünden kanalın kapatılma tehdidinin ardından, bu hafta da güvenlik görevlileri tarafından binaya alınmadı. Kanal 30 Ocak Pazartesi günü bütün çalışanlara bir aylık maaş ödemesine karşın, hâlâ altı ay geriden geliyor. Çalışanlar 40 günden fazla süredir grev yapıyor. Kanalda 168 kişi çalışıyor: tam zamanlı çalışanlar en son Temmuz ayında maaş alırken, yarı zamanlılar Haziran ayından beri ödeme yüzü görmedi. Grevin başlamasından bu yana hiçbir haber veya stüdyo programı yayınlanmıyor, sadece diziler ve filmler veriliyor. Grevcilerin temsilcisi Nikola Vukomanoviç SETimes’a verdiği demeçte, “Protestomuzu daha görünür hale getirmeyi planlıyoruz, sokaklara dökülecek ve çiğnenen haklarımız için dava açacağız.” dedi. Vukomanoviç, çalışanların 22 Aralık’ta başlayan grevden birkaç ay önce işverenlerle görüşmeye çalıştığını, fakat hiçbir adım atılmadığını söyledi. Temsilci, “Kültür ve medya bakanlığının grevimiz hakkında tek bir sözcük söylememiş olması kesinlikle inanılır gibi değil. Devlet, sıkı çalışarak maaşlarını hak etmiş işçileri korumak yerine, son derece zengin patronların çıkarlarını koruyor.” Dedi
Kaynak: SETimes – Bojana Milovanoviç
Kosova ve Sırbistan İsim Oyunu Oynuyor
Kosova ve Sırbistan, Kosova’nın bölgesel etkinliklere katılırken kullanmak istediği ismi de içeren teknik konuları görüşmek üzere pazarlık masasına geri oturdu. İlk bakışta küçük bir sorun, Sırbistan ile Kosova arasındaki anlaşmazlıklar okyanusunda bir damla gibi görünüyor. Müzakere heyetleri, Brüksel’de AB aracılığında gerçekleşen müzakerelere, bu kez özellikle Kosova’nın her yerde bulunan ve her konferans katılımcısının temsil ettiği yeri gösteren masa kartlarında nasıl tanımlanacağına odaklanarak devam etti. Priştine, bölgesel temsil kartı üzerinde “Kosova Cumhuriyeti” yazmasını istiyor. Belgrad ise bunun “1244 sayılı BM Kararı uyarınca Kosova” olmasında ısrar ediyor. Kosova’nın baş müzakerecisi Edita Tahiri 31 Ocak Salı günü geç saatlerde Kosova-Sırbistan diyalogunun AB arabulucusu Robert Cooper ile görüşmesi sonrasında basın mensuplarına verdiği demeçte, “Çok farklı tutumlara sahibiz. Önümüzdeki günlerde olacakları bekleyip göreceğiz.” dedi. Tahiri, Kosova’nın bağımsız ve egemen bir devlet olarak temsil edilmesi ve bölgesel işbirliği anlaşmalarını 1244 sayılı BM Kararında öngörüldüğü üzere UNMIK’in yerine, kendi kurumlarının imzalaması konusunda ısrar ediyor. “Bu yüzden, 1244 sayılı Karara yapılacak hiçbir göndermeyi kabul etmiyoruz.” diyen Tahiri, söz konusu karar “Sırbistan devlet olarak var olmadığı 1999 yılında onaylandığı için”, Sırbistan’ın karara gönderme yapma hakkına sahip olmadığının da altını çiziyor. Ancak Sırbistan Dışişleri Bakanı Vuk Jeremiç Sırp medyasına verdiği demeçte, “1244 sayılı Kararın Kosova sorununu çözme amaçlı müzakerelerin devamı açısından hayati önem taşıdığını” söyledi. Tanjug haber ajansına konuşan Jeremiç, “Sırbistan’ın Priştine’yi boğmaya niyeti yok ve bölgesel konferanslara katılması asla sorun edilmedi. Fakat karşı taraf, bunun katılım değil üyelik imasında bulunduğu konusunda ısrarlı, biz de bunu kabul edemeyiz.” dedi. New Serbian Political Thought adlı yayın organında yazan siyaset bilimcisi ve felsefeci Bogdana Koljeviç SETimes’a, 1244’e göndermede ısrar edilmesinin “aşılmaması gereken bir kırmızı çizgi” olduğunu söyledi. Kosovalı analist ve Kosova’daki Amerikan Üniversitesi Başkan Yardımcısı ve İdari Başkan İlir Ibrahimi, bölgesel temsil konusunda anlaşmaya varmak başarı olmakla birlikte, sorulan sorunun “bedeli nedir?” olduğunu söyledi. SETimes’a konuşan İbrahimi, “Hukuki bir statüyü tanımlayan bir isimden, Cumhuriyet isminden vazgeçmek zorunda kalsaydım, bence bu Kosova için çok büyük bir taviz olurdu, ki ilki de olmazdı.” diyerek Kosova hükümetinin Sırbistan ile uzlaşma sağlaması yönünde güçlü bir baskı altında olduğunu da sözlerine ekledi. Belgrad’daki Politika Merkezi’nin Müdürü Sırp analist Dragan Popoviç, bu konuyla ilgili her olası anlaşmanın Sırbistan’a uzun zamandır istediği AB adaylığını getirebileceğini, “bu yüzden de Sırbistan için kazancın ne olduğunun açıkça görüldüğünü” söyledi.”Öte yandan, ne Sırbistan devleti ne de halkı için bir kayıp olmasa bile, hükümet 1244 sayılı Karardan vazgeçmekle suçlanabilir. “SETimes’a konuşan Popoviç, gayriresmi seçim kampanyasının başlamasıyla, “bunun milliyetçi muhalefet tarafından kullanılacağını” söyledi. Analist, “Bu yüzden de, devlet açısından bir kayıp olmasa da iktidar partileri için kesinlikle bir kayıp olacak.” dedi. Anlaşmazlık, Yunanistan ile Makedonya arasında uzun zamandır devam eden anlaşmazlıkla karşılaştırmalar yapılmasına yol açıyor. Makedonya, adının Makedonya Cumhuriyeti olmasını istemesine karşın, Yunanistan ülkeye Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti adının verilmesinde ısrar ediyor ve bu konuda işi Makedonya’nın AB üyeliğini engellemeye kadar götürdü. Kosovalı analist ve üniversite öğretim görevlisi Belul Bekay, bölgesel temsille ilgili anlaşmada galip görmüyor. SETimes’a konuşan Bekay, “Aslında hepimiz kaybettik, çünkü bilinçli bir şekilde, gerçek durum ve ortak gelecek konusunda uyum içinde davranmamız gereken zaman erteleniyor.” dedi.
Kaynak: SETimes – İvana Jovanoviç
Makedonlar Dini Gerginliklere Maruz Kalıyor
İki Makedon Ortodoks kilisesinin yakılması sonrasında hükümet ve dini cemaatler durumu sakinleştirmeye çalışıyor. Struga sakinleri, Müslümanların bu ve geçen hafta şiddet gösterileri düzenleyerek dini nedenli bir dizi olaya yol açması sonrasında, kentte hayatın normale döndüğünü söylüyor.13 Ocak’ta düzenlenen ve Ortodoks Hıristiyan erkeklerin burkalar içinde kadın kılığına girdiği ve Kur’an ile alay ettiği karnaval sonrasında, Hıristiyanlarla azınlık Müslümanlar arasındaki gerginlik arttı. Protestocular bu eyleme Struga yerel idare binasındaki Makedon bayrağını indirerek, sloganlar atarak ve Labunishta ve Mala Rechica’daki Makedon Ortodoks kiliselerini yakarak tepki verdi. Analist ve Üsküp’teki Güvenlik Fakültesi Güvenlik Çalışmaları bölümü eski öğretim üyesi İvan Babanovski SETimes’a verdiği demeçte, “Vahhabiler (radikal İslamcılar) bir süredir burada bulunuyor. İslam inancını paylaşan yoksul Arnavut ve Makedonlara her geçen gün yaklaşıyorlar.” dedi. İslam Dini Cemaati (IVZ) olaylardan ve İslam düşmanlığının potansiyel yükselişinden duyduğu endişeyi dile getirdi. Yaptığı açıklamada örgüt, “Hükümet, bu karnaval için her yıl, Müslümanlar da dâhil olmak üzere tüm halktan toplayarak 50 bin Avro ayırıyor.” dedi.
Kaynak: SETimes – Misko Taleski
Esra AĞIOĞLU
TUİÇ Stajyeri