Azerbaycan’da Üçüncü İlham Aliyev Dönemi

Azerbaycan’da bağımsızlığın ardından yedinci cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleşti. Yaklaşık olarak 3,7 milyon seçmen oy kullandı. Katılımın yüzde 72 olduğu ve 10 cumhurbaşkanı adayının yarıştığı seçimlerde zafer, oyların yüzde 84,5’ini alan mevcut Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in oldu. Seçimler sonucunda Aliyev’in en büyük rakibi olarak lanse edilen Milli Şura oluşumu adayı Cemil Hasanlı ise oyların sadece yüzde 5,5’ini alabildi. Seçimler sonucunda Azerbaycan’da üçüncü İlham Aliyev dönemi tescillenmiş oldu. Seçim sürecinin başından sonuna kadar yaşananlar ise, Azerbaycan’da tabiatı değişmeyen, özellikle muhalefet anlayışının oluşturulması ve demokratikleşme gibi kronik sıkıntıları bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.

Azerbaycan’daki seçimlere genel olarak baktığımız vakit, seçimlerin 2013 yılı içerisinde ülkedeki en ciddi ve önem arz eden siyasi gelişme olduğunu görmekteyiz. Seçimler, siyasi idare açısından bir nevi devlet yönetiminin seçime kadar olan süreçte iç ve dış politika başta olmak üzere ekonomi vb. konularda yaptığı icraatların halkın huzuruna çıkışı anlamını ifade ederken, diğer taraftan muhalefet için ise mevcut yönetime karşı hoşnutsuzluğu ve güven sorununu dile getirdiği bir süreç olarak göze çarpmaktadır.

Babadan Oğula Aliyevli Yıllar

Bağımsızlıktan hemen sonra yaşanılan Dağlık Karabağ Savaşı başta olmak üzere diğer sıkıntılar ile zorlu bir süreç geçiren Azerbaycan, Haydar Aliyev döneminde hızla toparlanmaya başlamış ve özellikle doğal kaynaklarının dış dünyaya açılması neticesinde bölgedeki diğer ülkelere nazaran daha çabuk düzlüğe çıkmıştır. Özellikle baba Aliyev döneminden oğul Aliyev dönemine kadar geçen 10 yıllık süreç halkın çoğunluğu tarafından kabul görmüş olmakla beraber, mevcut şartlar çerçevesinde istikrarlı bir süreç olarak değerlendirilebilir. Haydar Aliyev’in ölümünün ardından göreve gelen İlham Aliyev döneminde ise, baba Aliyev döneminde Batı ile Rusya arasında izlenen denge politikası devam ettirilmekle beraber özellikle enerji politikalarında kazanılan hızlı ivme Azerbaycan’ın uluslararası arenada daha fazla göz önüne çıkmasını sağlamıştır. Fakat İlham Aliyev döneminde, özellikle muhalif kesimlerin sesi yükselmiş ve muhalefet, üzerindeki artan baskıdan şikâyetçi olarak halkı otoriter rejime karşı kamuoyu oluşturma yönünde örgütlemeye çalışmıştır. Azerbaycan halkına baktığımız vakit ise fikir olarak üçe bölündüğü söylenebilir. Bu durum Aliyev destekçileri, muhalefet, konjonktürel olarak Aliyev rejimini destekleyen ya da Aliyev’i iyi, çevresindeki bürokratları kötü görenler olarak açıklanabilir. Her ne kadar seçim sonuçlarının bu denli farklı ortaya çıkışında ülkedeki demokrasi eksikliğinin payı olsa da, muhalefet kavramının temelsiz ve zayıf olması ile İlham Aliyev yönetiminin yapmış olduğu icraatları da görmezden gelmemek gerekmektedir.

Temeli zayıf muhalefet

Seçimlerden aylar önce meydana gelen İsmayıllı rayonu olayları, ordudaki asker ölümleri ve Bine Ticaret Merkezi’nde yaşanan olaylar neticesinde ülkedeki genç aktivistler, STK’lar ve muhalefet partileri rejime karşı neredeyse koşulsuz olarak bir araya gelip büyük kitlesel gösteriler yapmışlardı. Bu gösteriler zamanı oluşan ortam seçimler öncesi rejime karşı kendisini hissettirebilecek bir muhalefet yapısının oluşumu adına ümit verici olarak nitelendirilebilirdi. Fakat Azerbaycan’da uzun yıllardır yaşanan muhalefet sıkıntısı bu seçimde de kendisini derinden hissettirdi. Özellikle muhalefetin tek bir şemsiye altında ortak aday ile seçime girme kararı sürecinde yaşanılan bölünmüşlükler ve aday belirleme sıkıntısının ardından Milli Şura oluşumunun akademisyen Prof. Cemil Hasanlı üzerinde karar kılması ile ortak aday meselesi her ne kadar çözüme ulaşmış olsa da, bu kez de muhalefetin vizyon sorunu kendisini göstermiş oldu. Özellikle, olası iktidar durumunda dış politika konusunda Batı mı, yoksa Rusya yörüngeli bir dış politika mı izleneceğinin referandum ile halkın görüşüne sunulacağı duruşu muhalefetin vizyonsuzluğunu apaçık ortaya koymuş oldu. Muhalefetin Aliyev hükümetinin yaptığı icraatlara cevap verecek bir vizyon ortaya koyamaması ve sürekli ülkedeki sansür ve baskı ortamını sebep göstererek uluslararası güçlerin Aliyev hükümeti üzerinde baskı oluşturmasını sağlamak üzerinden çözüm önerisi üretme çabası, halkı muhalefetin arkasında saf tutmaya ikna edemedi. Çünkü mevcut rejime karşı duran halk, bu vizyonsuzluk karşısında “Zaten Aliyev kazanacak” diyerek, kendi kendini fişletmemeyi tercih etti.

İlham Aliyev dönemi

İlham Aliyev döneminin en öne çıkan gelişmeleri kuşkusuz ekonomi ve dış politika alanlarında oldu. Tarım ve özellikle de enerji politikalarındaki gelişmeler sayesinde ekonomik anlamda ülke bütçesinin geliri arttı. Enerji kaynaklarının yurtdışına ihracı sürecinde devlet tarafından izlenen pragmatik ve sağlam politikalar, önemli uluslararası projeler (Güney Gaz Koridoru, TANAP) ile taçlandırıldı. Özellikle enerji alanında devlet petrol şirketi SOCAR’ın ulusal bir şirketten uluslararası bir şirkete dönüşüm süreci hızlı ve sağlıklı bir şekilde sürdürüldü ve uluslararası alanda yaptığı işler hem Azerbaycan’ın hem de ülkenin doğal kaynaklarının uluslararası arenada stratejik önemini artırdı. Böylece, Azerbaycan’ın hızlı bir ivme kazanmasında kuşkusuz enerji politikasının dış politikaya iyi bir şekilde entegre edilmesi büyük bir rol oynadı. Bunun dışında dış politikada baba Aliyev döneminden gelen denge siyaseti devam ettirilmekle beraber, hem uluslararası örgütlerle hem de üçüncü istikamet ülkelerle (İsrail, Asya ülkeleri vb.) ilişkiler geliştirildi. Bu dönemde, gerek enerji kaynakları gerekse de çeşitli alanlar üzerinden geliştirilen bu iyi ilişkiler, Azerbaycan dış politikasının en öncelikli meselelerinden olan Dağlık Karabağ meselesinde de uluslararası kamuoyu oluşturma açısından da önem arz etti.

Yeni dönemde Aliyev ve muhalefetten beklentiler

Sonuç olarak, İlham Aliyev’in geçmiş iki döneminde yaptığı icraatlar her ne kadar uluslararası alanda ülkeyi prestijli kılmış olsa da, bu durum, ülkede yaşayan insanlar nezdinde tartışmaya açıktır. Seçim günü seçim merkezlerinde ortaya çıkan usulsüzlüklerin ulusal basın organlarına yansıması ve tepkiler bu durumu açıkça ortaya koyuyor. Özellikle demokratik haklar konusunda insanların yaşadığı sıkıntılar, enerji kaynaklarından elde edilen gelirlerin adaletli bir biçimde dağıtılmadığının ortada olması ve uzun yıllardır halkın büyük bir bölümünün üzerindeki korku psikolojisinin baskısı uzun vadede yeni kitlesel hareketlere sebep olabilir. Her ne kadar Aliyev yönetimi son yıllarda kendi orta sınıfını yaratmaya çalışsa da ve Turuncu devrimler zamanı belirli tecrübelerden geçmiş olsa da, Arap Baharı ile birlikte gelen son dalga, düzen değişmediği sürece kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başlayabilir. Fakat bu durumun karşısındaki en büyük engel ise kuşkusuz Azerbaycan’ın zengin enerji kaynaklarına ulaşma yolunda ülkedeki stabilizasyonun bozulmasını istemeyecek olan Batı olacaktır. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Batılı devletlerin birçoğu enerji kaynaklarına daha rahat ulaşmak adına Azerbaycan’da demokrasinin gelişimine katkıda bulunmaktan imtina edeceklerdir. Muhalefetin bu mesajı iyi okuması gerekmektedir. İlham Aliyev’in üçüncü döneminde ise iki husus merak konusu olacaktır. İlki Aliyev’in ülke içinde atılacak adımlarda ezber bozup bozmayacağı, diğeri ise artık muhalefetin ışığını kendi gözünde değil de önüne tutup tutmayacağıdır.

Uğur Ertaş

TUİÇ Akademiden Sorumlu Başkan Yardımcısı

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...