Avusturya Seçim Sonuçları: Aşırı Sağ FPÖ’nün Zaferi Yeni Bir Dönemi mi İşaret Ediyor?

Avusturya’da 2024 seçimleri, ülkenin siyasi tarihindeki önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) lideri Herbert Kickl, %28.8 oy oranıyla seçimi kazanarak ülkenin siyasi geleceği üzerinde derin bir etki yaratacak yeni bir dönemin kapılarını araladı. FPÖ’nün bu başarısı, Avrupa genelinde aşırı sağ partilerin yükselişine bir ekleme olarak değerlendirilirken, ülkenin siyasi istikrarı ve uluslararası ilişkileri açısından ciddi tartışmaları da beraberinde getiriyor. Ancak, koalisyon oluşturma süreci ve Kickl’ın başbakanlık iddiası, ülkenin siyasi atmosferini daha da karmaşık hale getiriyor.

 

FPÖ’nün Yükselişi: Tarihsel Bir Perspektif

FPÖ, Avusturya’da Nazi sonrası dönemde kurulan bir parti olarak, özellikle son yıllarda göç, ekonomi ve güvenlik konularını merkezine alarak dikkat çekici bir ivme kazandı. Bu seçim zaferi, partinin 2019’da yaşadığı skandaldan sonra toparlanma sürecinin bir parçası olarak görülebilir. O dönemde, FPÖ’nün eski lideri Heinz-Christian Strache’nin bir Rus yatırımcıya imtiyazlar vaat ettiği gizli bir video ortaya çıkmış ve parti, %16.2 oy alarak siyasi arenada gerileme yaşamıştı. Ancak Herbert Kickl’in liderliği altında parti, “Avusturya’yı Kale Yapma” ve “homojen bir ulus oluşturma” söylemleriyle göçmen karşıtı, AB eleştirisi içeren bir politika izleyerek halkın desteğini tekrar kazanmayı başardı .

FPÖ’nün seçim kampanyasının merkezinde yer alan “Kale Avusturya” politikası, sınır kontrollerinin artırılmasını, göçmenlerin geri gönderilmesini ve iltica hakkının askıya alınmasını savunuyor. Bu söylemler, Avusturya’daki göçmen karşıtı duyguların yükseldiği bir dönemde geniş bir seçmen kitlesine hitap etti. Nitekim, seçim analizleri, 35-59 yaş grubundaki seçmenlerin FPÖ’ye daha fazla oy verdiğini, ayrıca kadın seçmenlerin erkeklerden daha fazla destek sağladığını ortaya koyuyor .

Koalisyon Sorunsalı ve Siyasi Belirsizlik

Herbert Kickl’in %28.8 oy oranıyla elde ettiği zafer, mutlak bir hükümet kurma çoğunluğunu sağlamasa da partiyi Avusturya’nın en güçlü siyasi aktörlerinden biri haline getirdi. Ancak, Kickl’in başbakan olma hedefi ciddi bir engelle karşılaşıyor. Başbakan Karl Nehammer liderliğindeki muhafazakar Halk Partisi (ÖVP), %26.3 oy alarak ikinci sırada yer aldı ve Kickl liderliğinde bir hükümet kurmayı reddetti . Nehammer, Kickl’in komplo teorilerine olan eğilimini ve aşırı sağ söylemlerini gerekçe göstererek, onunla bir koalisyon hükümeti oluşturmanın imkansız olduğunu vurguladı .

Bu durum, Kickl’in koalisyon oluşturma sürecini oldukça zorlaştırıyor. Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve liberal Neos partileri de aşırı sağla iş birliğini reddettiklerini açıkladılar. Dolayısıyla, FPÖ’nün hükümet kurabilmesi için tek seçenek, ÖVP’nin koalisyonu kabul etmesi veya Nehammer’ın Kickl’a yönelik itirazlarından vazgeçmesi olacaktır. Ancak bu da olası görünmüyor. ÖVP’nin içinden gelen baskılar, Nehammer’ın istifa etmesi gerektiğini öne sürse de parti genel sekreteri bu talepleri şimdilik reddetti .

Avrupa’daki Aşırı Sağ Dalga ve FPÖ’nün Yükselişi

Avusturya’daki bu seçim, Avrupa genelinde aşırı sağın yükselişinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. İtalya’da Giorgia Meloni’nin liderliğindeki aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri Partisi, Almanya’da AfD’nin yükselişi ve Fransa’da Marine Le Pen’in liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi’nin kazandığı başarılar, Avrupa’da milliyetçi ve göçmen karşıtı söylemlerin giderek daha fazla kabul gördüğünü gösteriyor . Kickl, göçmenlere yönelik sert politikalarıyla ve Viktor Orban’ın Macaristan’da uyguladığı politikalarla yakın bir paralellik kurarak bu dalgadan faydalandı .

Ancak FPÖ’nün Avrupa’daki diğer aşırı sağ partilerden farklı olarak, AB’ye yönelik eleştirileri ve Rusya’ya yönelik yaptırımlara karşı tutumu dikkat çekiyor. FPÖ, Ukrayna savaşı karşısında AB’nin yaptırımlarına karşı çıkıyor ve ülkenin askeri tarafsızlığını öne çıkararak Rusya’ya yönelik yaptırımların sona erdirilmesi gerektiğini savunuyor. Bu tutum, Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’in de tepkisini çekmişti. Van der Bellen, FPÖ’nün AB karşıtı duruşu ve Ukrayna’ya yönelik politikaları nedeniyle partinin hükümet kurmasına karşı çekincelerini dile getirmişti .

Ekonomik ve Sosyal Kaygılar: Aşırı Sağın Yükselişinin Altında Yatan Sebepler

FPÖ’nün seçimde elde ettiği başarı, büyük ölçüde halkın ekonomik ve sosyal kaygılarından besleniyor. Avusturya’da son yıllarda yükselen enflasyon, Ukrayna’daki savaşın etkileri ve Covid-19 pandemisi, hükümete olan güveni sarsmış durumda. Kickl, bu ekonomik belirsizliklerin ve göçmen krizinin çözümünü kendi partisinin sert politikalarında bulacağını öne sürerek seçmenlerin desteğini kazandı. Ayrıca, pandeminin yönetimi sırasında ortaya çıkan komplo teorilerine sarılarak, hükümetin aşı zorunluluğu gibi politikalarına karşı halkın tepkisini kullanmayı başardı .

Sonuç olarak, Avusturya seçimleri, aşırı sağın Avrupa genelinde güçlenmeye devam ettiğini gösteren bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Ancak FPÖ’nün hükümet kurup kuramayacağı hala belirsizliğini koruyor. Avusturya’nın siyasi geleceği, FPÖ’nün koalisyon ortağı bulup bulamayacağına ve Herbert Kickl’in başbakanlık hedefini sürdürüp sürdüremeyeceğine bağlı olacak. Bu süreçte, ülkenin Avrupa Birliği ile olan ilişkileri, göçmen politikaları ve iç siyasi dengeleri derin bir değişime uğrayabilir.

Kaynakça:

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...