Avrupa’nın Enerji Güvenliği ve Gaz Talebinde Balkanlar’ın Önemi

Öz

Avrupa Birliği’nde gittikçe artan enerji güvenliği endişeleri ve Rusya ile Avrupa Birliği arasında çeşitli nedenlerle yaşanan enerji sorunları Avrupa’da kaygıların artmasına sebep olmaktadır. Yaşanan bu olaylardan ders çıkaran Avrupa Birliği, çözümü, kendi içinde izleyeceği politikaların ötesinde, ithal ettiği fosil yakıtların (özellikle de gazın) geldiği ülkelerin sayısını artırmakta bulacaktır.

Bu amaçla yöneleceği coğrafyalar olan Hazar Bölgesi’nden ve Orta Doğu’dan taşınacak gaz, Balkanlar üzerinden geçerek Batı Avrupa’ya ulaştırılacaktır. Böylelikle Balkan ülkeleri için enerji güvenliği meselesi, bu taşınan gazın öncelikle kendi topraklarından geçmesiyle bir açıdan çözüme kavuşacaktır. Ancak asıl önemli olan, Avrupa’nın enerji güvenliği konusunda Balkanlar’ın önemi gittikçe artmasıdır.

Giriş

“Herhangi bir ülkenin ekonomik kalkınması ve gelişmesi için enerji sektörünün ayrı bir önemi vardır. Ekonomi motorunun sürekli çalışmasını sağlayabilmek için, temel şartlardan biri, ihtiyaç duyulan enerjinin kesintisiz bir şekilde sağlanmasıdır. Bununla beraber çeşitlendirilmiş enerji üretimi ve temini politikası, bir ülkenin güvenliğinin de önemli bir unsurudur. Yani bir ülkenin enerji güvenliği ile ulusal güvenliği arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır.”[1]

Balkan ülkelerinde enerji konusuna genel hatlarıyla baktığımızda, aslında Balkan ülkelerinin hem yer altı kaynakları açısından zengin olmaması, hem de Balkan ülkeleri arasında dünya gücü olma potansiyeli bulunan bir ülke olmamasından dolayı Balkanlar’da enerji politikaları, daha çok bölgesel veya küresel güçlerin kendi politikalarını şekillendirmesi çerçevesinde oluşmuştur. Yani bölgedeki enerji politikasının “bağımsız” olduğunu söylemek mümkün değildir.

Balkan ülkelerinin tarihsel süreçte sürekli savaş halinde bulunmaları ve kimi Balkan ülkelerinin üzerindeki Sovyetler Birliği etkisi de bu ülkelerin enerji altyapısı çalışmalarına engel olmuştur.

Balkan ülkelerinin günümüzde küresel enerji anlamında önemini artıran en büyük etken, yer altı kaynakları açısından zengin Hazar Havzası’ndan çıkartılacak olan enerji kaynaklarının çeşitli projelerle (Nabucco, South Stream, TAP gibi) Balkanlar üzerinden geçerek Batı Avrupa’ya ulaştırılacak olmasıdır.

Avrupa Birliği ve Enerji Güvenliği

Avrupa Birliği (AB) için enerji her zaman için önemli bir yere sahip olmuştur. Öncelikle 1952 yılının Temmuz ayında çalışmaya başlayan ve Uluslarüstü (Supranational) Birlik’in ilk gerçekleştirdiği başarı olarak Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun kurulması, daha sonrasında 1 Ocak 1958 yılında yürürlüğe giren antlaşma ile Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (Euratom)’nun kurulması ve hatta günümüze yakın olan 2007 yılında imzalanan Lizbon Antlaşması’nın 194’üncü maddesinin de “Enerji” başlığı altında toplanması ve hatta günümüz AB’sinde izlenen enerji politikaları da bu tezimizi doğrular niteliktedir.

2006 yılında bir Rusya- Ukrayna anlaşmazlığı nedeniyle Avrupa’ya giden gazın kesilmesi[2], 2009 yılının Ocak ayında (tam olarak 6-20 Ocak arası), Rusya’dan Avrupa’ya ihraç edilen gazın, Rus Gazprom ile Ukraynalı Naftogaz şirketlerinin ticarî anlaşmazlığı yüzünden kesilmesi[3], yine 2010 yılının Haziran ayında (tam olarak 21-25 Haziran arası) Rusya ile Avrupa Birliği arasındaki gaz akışı kesilmesi[4], Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunluğunun bu olaylardan dolaylı veya dolaysız olarak etkilenmesine yol açmıştır.

Bu olay, Avrupa’da “olası bir krizin tekrar etmesi halinde nasıl davranılması gerektiği”, “yedekte bekletilen enerji kaynaklarının neden yeterli olmadığı” gibi soruları gündeme getirmiştir. Bu olaylar kısacası Avrupa’da “enerji güvenliği” sorununu ortaya çıkaracaktır.

Avrupa Birliği’nde kaya gazının çıkartılmasının çevreye verdiği zararlardan dolayı kaya gazına pek sıcak bakılmamasından (Polonya dışında) ve Avrupa kıtasının da enerji bakımından dış dünyaya bağımlı bir kıta olmasından dolayı bu sorun Avrupa için büyük önem arz etmektedir. Aynı zamanda Avrupa Birliği’nin başlıca ülkelerinden Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’ın, ekonomik krizin de etkisiyle, büyüme oranlarındaki düşüşten[5] bir an önce kurtulmak istemelerinden dolayı da Avrupa Birliği için enerji güvenliği sorunu önemli bir sorun haline gelmiştir.

Avrupa’nın Enerji İthalatı ve Bağımlılığı

Konumuz olan “Avrupa’ya gaz ithalatında Balkanlar’ın önemi” ne iyice girmeden önce belirtmemiz gerekir ki, konumuza bağlı olarak, Avrupa’nın petrol ve gaz (özellikle de gaz) ithalatına bakarken, kömür ithalatı ile ilgili sadece küçük bir bilgi vermekle yetineceğiz.

Avrupa’nın fosil yakıt ithalatına baktığımız takdirde Rusya’nın 2002 yılından itibaren Avrupa’nın en büyük kömür sağlayıcısı olduğu görülmektedir. 2010 yılında AB’de tüketilen kömürün %25’inden fazlası Rusya’dan gelmektedir. İkinci olarak bu ülkeyi Kolombiya (2010 için %20,2), ABD (2010 için %16,9), Avustralya (2010 için %10,8) ve Güney Afrika (2010 için %10) izlemektedir.

AB’nin ham petrol ithalatında ilk sırayı yine 2002 yılından itibaren Rusya almaktadır (2010 için toplam ithalatın %34,5’i). Rusya’yı Norveç (2010 için %13,8), Libya (2010 için %10,2), Suudi Arabistan (2010 için %5,9) ve İran (2010 için %5,7) izlemektedir.

Bizim için asıl önemli olan doğalgazın ithalat oranlarına baktığımızda ise yine Rusya’nın 2002 yılından itibaren AB’nin en büyük doğalgaz sağlayıcısı olduğu görülmektedir (2010 yılı için toplam ithalatın %31,8’i). Rusya’yı ise Norveç (2010 yılı için %28,2), Cezayir (2010 yılı için %14,4) ve Katar (2010 yılı için %8,6) izlemektedir.[6]

Yine AB’nin bu üç enerji kaynağı için bağımlılık oranlarına baktığımızda ise, 2010 yılı için bu oranların kömür için %39.4, ham petrol için %85,2, doğalgaz için ise %62.4 olduğu görülmektedir.[7]

Görmüş olduğumuz gibi Avrupa Birliği aslında her üç fosil yakıt türü için ve asıl konumuzu oluşturacak olan doğalgaz için Rusya’ya bağımlıdır. Bu nedenle Rusya ile AB ülkelerindeki olası bir gaz kesintisi Avrupa kıtasının önemli derecede etkilemektedir. Buna bağlı olarak AB, üç hedefe yönelecektir. Bunlardan birincisi, enerji verimliliği (Energy Efficiency) politikaları izlemek ve gaza olan bağımlılığını azaltmaya çalışmak. İkincisi, Rusya’dan olan gaz akışı sorununa izleyeceği politik yollarla bir çözüm bulmak ve son olarak da kendisine başka kaynaklar (Hazar Havzası kaynakları gibi) bulmaktır. Biz daha çok bu sorunlardan sonuncusu ile yani başka kaynaklara yönelmek ve enerji kaynaklarının çeşitliliğini artırmak sorunuyla ilgileneceğiz.

Avrupa Birliği’ne Gaz İthalatında Geliştirilen Projeler ve Balkanlar’ın Bu Projelerdeki Önemi

Geçmişten günümüze enerji kaynakları, savaşların başlıca nedenlerinden biri olmuştur. Günümüzde devletlerarası savaşların artık eskisi kadar kolay yapılamadığı (veya yapılmadığı) bir dönemde artık enerji kaynaklarının ülkeler arası savaş yapmak yerine, ülkeler arası bağımlılığı artıran ve ülkelerin birbirleri ile iyi geçinmelerini sağlayan bir etken olması acaba düşünülebilir mi?

 

Eğer öyleyse, bu karşılıklı bağımlılık Balkan ülkelerinin de birbirleri ile anlaşmasını sağlayacaktır. Çünkü bölge ülkeleri, kendi enerji ihtiyaçlarına rağmen çatışmaya devam ederlerse bu olaya dışarıdan, özellikle de Avrupa’dan, müdahale geleceği kesindir.

Balkanlar’ın Avrupa Birliği’nin enerji güvenliği politikalarında oynadığı en önemli rol aslında Balkan devletlerinin coğrafî konumlarıdır. Özellikle yukarıda sözünü ettiğimiz Rusya- AB arasındaki gaz kesintilerinin (2006, 2009 ve 2010 gaz kesintileri) nedenleri, temelde Rusya- Ukrayna anlaşmazlıklarıdır. Bu anlaşmazlıklar ilk başta olumsuz gibi görünse de Balkan devletleri için böyle bir durum söz konusu değildir.

Geliştirilen projeler kapsamında Balkan devletlerinin önemi artacak ve Balkan devletleri, gaz akışında transit bölge olmanın avantajı yanı sıra, gazı ilk kullanacak olan ülkeler olma avantajını da elde edeceklerdir.

South Stream Boru Hattı Projesi

Avrupa’nın enerji güvenliğinin sağlanması amacıyla oluşturulmuş bir projedir. Rusya tarafından baktığımızda ise bu projenin Rusya’nın enerji arz yollarının artırması için bir fırsat olduğu söylenebilir.

Projeye baktığımızda, Rusya’dan taşınacak olan gaz, Türk deniz sularından geçecek ve Karadeniz’den önce Bulgaristan’a, daha sonrasında Bulgaristan’dan Sırbistan’a gidecektir. Sırbistan’da hat, biri ana hat, ikisi yan dallar olmak üzere toplam üçe ayrılacaktır: Birinci yan dal Bosna- Hersek’e, diğer bir yan dal Hırvatistan’a ayrılacaktır. Üçüncü, yani ana hat ise Sırbistan topraklarından çıkıp oradan Macaristan’a geçecek, daha sonrasında Macaristan’dan Slovenya’ya geçecek, Slovenya’dan ise son olarak İtalya’ya (Tarvisio’ya) varacaktır. Hattın projesinin Rusya tarafında Gazprom varken, hattın geçtiği ülkeler tarafında ise o ülkenin bir enerji şirketi (Örneğin Bulgaristan için” Bulgarian Energy Holding” gibi) bulunmaktadır. Aynı zamanda hattın Karadeniz’deki inşası için de Gazprom; ENL, EDF ve Wintershall gibi şirketlerle çalışmaktadır.

Projenin tarihi 2006 yılına dayanmaktadır. 2012 yılının Aralık ayında boru hattının inşası başlamıştır ve ilk gaz akışının 2015 yılı sonlarına doğru olması planlanmaktadır.

Bu proje, Rusya’nın gaz dağıtımında Ukrayna ile sorun yaşamasının önüne geçebilir.

Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP)

Projenin temel amacı Avrupa’nın ve Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacını Azerbaycan’ın Şah Deniz-2 sahasından ve diğer doğalgaz kaynaklarından karşılamaktır. Hükümetler arası imza 26 Haziran 2012’de atılmıştır. Projenin Avrupa’ya çıkış noktaları Yunanistan ve Bulgaristan sınırları, Türkiye içi çıkış noktaları ise Eskişehir ve Trakya bölgesi olacaktır. TANAP Projesi için öngörülen 4 aşamanın ilki 2018’de ilk gaz akışıyla gerçekleşecek. 2020’de yıllık 16 milyar metre küp olacak kapasitenin, 2023’te  23 milyar metre küp, 2026’da ise 31 milyar metre küp seviyesine kadar ulaşması hedeflenmektedir.[8]

Trans Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TAP)

Trans Adriyatik Boru Hattı da diğer gördüğümüz hatlar gibi Avrupa Birliği’nin gelecekteki enerji güvenliğinin sağlama alınması amacıyla oluşturulan bir projedir. Bu proje de doğalgazı Azerbaycan’ın Şah Deniz-2 sahasından çıkarmayı amaçlamaktadır. Daha sonra bu gaz Yunanistan ve Arnavutluk’tan geçerek Adriyatik Denizi’ne ulaşacak, oradan Güney İtalya’ya geçecek, oradan da Batı Avrupa’ya ulaşacaktır.

TAP, Hazar Bölgesi’nden Avrupa pazarına en kısa ve en direkt yolu oluşturmaktadır. Bu avantaj gaz fiyatlarına da yansımaktadır. Bu avantajlar önemlidir, çünkü bu avantajlar sayesinde TAP, Azeri gazını Avrupa’ya taşıması daha önceden düşünülen Nabucco Projesi’nin yerini almıştır.[9]

TAP’ın geçeceği yollara baktığımızda ise TAP, aslında TANAP’ın bitiş noktası olan Yunanistan’ın Kipoi sınırında TANAP ile birleşecek ve oradan Avrupa’ya açılacaktır. TAP, ortalama olarak 870km uzunluğunda olup bunun yaklaşık olarak 550km’si Yunanistan’dan, 210km’si Arnavutluk’tan, 105km’si Adriyatik Denizi suları içerisinden, 5km’lik bir kısmı da varış yeri olan İtalya’dan geçecektir.[10]

TAP’ın inşasının ise 2015 yılının başlarında başlaması planlanıyor. Şah Deniz’den ilk gaz akışının ise 2019 yılında başlaması hedefleniyor.[11]

Sonuç

Aslında AB ülkeleri için temel sorun, günümüzde bu ülkelerin gittikçe ekonomik güçlerini kaybetmeleridir. Ekonomik alandaki güç kaybı politik alana da yansıyacaktır.

Avrupa ülkeleri eski dönemlerde kendileri arasında bir çekişme halindeyken artık günümüzde “BRICS” gibi su yüzüne çıkan ülkelerin varlığı ve bu ülkelerin de dünya pazarına girmesiyle Avrupa’nın rakiplerinin sayısı artmıştır. Bu gelişme yolundaki ülkeler, hem pazarı küçültmüş, hem de zaten iki dünya savaşı sonrası yorulmuş olan Avrupa’nın hızını iyice kesmiştir.

Bir diğer sorun da artık orta ölçekli güçlere sahip ülkelerin dahi az bir silahlanma ile bir vuruş gücüne sahip olabilmesidir. Bu örnek İran için verilebilir. İran’ın Rusya ve Çin gibi büyük ülkelerin desteğini aldığı doğrudur, ancak ABD bile İran’ın nükleer çalışmalarına askeri güçle müdahale günümüzde pek de mümkün görünmemektedir. Bu yüzden de bu tür sorunlar artık “diplomasi” yoluyla çözüme kavuşturulmak istenmektedir. (Gerçi ABD’nin 2010 yılından itibaren güç kaybetmesi ve artık Orta Doğu ile ilgilenmeyi bırak Pasifik’e yönelmesi de ayrı bir meseledir.)

Kısacası Avrupa Birliği açısından enerji güvenliği oldukça önemli bir konudur. Eğer Avrupa, kendisine doğru olan enerji akışını sağlayamazsa, zaten yer altı kaynakları açısından çok da zengin olmayan ve çözümü daha çok nükleer enerjide arayan Fransa gibi AB’nin önemli ülkelerini gelecekte zor günler bekleyeceği kesindir. Buna bağlı olarak da zaten günümüzde milliyetçilikteki artış gibi meselelerle uğraşan Avrupa’nın gelecekteki tablosu daha da karamsar olabilir.

Aynı zamanda, görüldüğü gibi Avrupa’nın enerji güvenliğini sağlayabilmesi için küçümsenmeyecek çabaları ve projeleri vardır. Bu projeler de Balkanlar’ın önemini gün geçtikçe artıracaktır ve bana kalırsa ülkeler arası bağımlılığı güçlendirmenin de ötesinde bu projeler, bölgede daha da fazla gerilime ve probleme yol açacaktır.

 

İbrahim Yavuz Kulaklı

TUİÇ BALKAM

Enerji Araştırmacısı

 

KAYNAKÇA

Kitap:

Türbedar, E. (2003), Balkanlar ve Enerji, Avrasya Dosyası, Enerji Özel, Cilt: 9, Sayı:1

Sauron, Jean-Luc (2008), Comprendre le traité de Lisbonne- Texte consolidé intégral des traités- Explications et commentaires, Paris, Gualino éditeur

Site:

http://enerjienstitusu.com/2013/12/07/kose-yazisi-enerji-barisi-hazar-forumundan-notlar/

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/89395.aspx

http://europa.eu/legislation_summaries/institutional_affairs/treaties/treaties_euratom_fr.htm

http://www.euractiv.com/energy/caught-south-stream-trap-bulgari-news-532179

http://www.eia.gov/countries/country-data.cfm?fips=SI

https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/wfbExt/region_eur.html

http://www.iea.org/publications/freepublications/publication/gas_trading.pdf

http://www.radikal.com.tr/ekonomi/nabucco_ile_tanap_birlesti-1123758

http://epp.eurostat.ec.europa.eu/tgm/table.do?tab=table&init=1&plugin=1&language=fr&pcode=tec00115

http://www.gazprom.com/about/production/projects/pipelines/south-stream/

http://www.reuters.com/article/2013/11/22/russia-balkans-southstream-idUSL5N0J63EC20131122

http://www.tanap.com/tanap-nedir

http://www.trans-adriatic-pipeline.com/tap-project/concept/

 

 


[1] Türbedar, E. (2003), Balkanlar ve Enerji, Avrasya Dosyası, Enerji Özel, Cilt: 9, Sayı:1, s: 216

[5] Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık için 2012 ekonomik büyüme oranları sırasıyla: %0.7, %0.0, %0.1
Kaynak:
http://epp.eurostat.ec.europa.eu/tgm/table.do?tab=table&init=1&plugin=1&language=fr&pcode=tec00115

 

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...