Avrupa Parlamentosu’ndan Mısır’a Çağrı

Avrupa Parlamentosu, Mısır’daki geçici hükümete, aralarında görevinden uzaklaştırılan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi de olmak üzere bütün siyasi tutukları serbest bırakması ve olağanüstü hal uygulamasına son vermesi çağrısında bulundu.

Avrupa Parlamentosu’ndaki siyasi gruplar tarafından hazırlanan karar tasarısı, genel kurulda tartışılarak kabul edildi. Genel kurulda el kaldırılarak yapılan oylama sonucu kabul edilen kararda, bu ülkede şiddet ve terör faaliyetlerine son verilmesi istendi. Kararda, Mısır’da esaslı bir siyasi geçiş süreci için gerekli şartların oluşturulması çağrısında bulunuldu. Ayrıca Rabia ve Nahda’da oturma eylemleri yapanlara yönelik orantısız güç kullanımının eleştirildiği kararda, Müslüman Kardeşler Örgütü’nün geniş halk kesiminden gelen şiddet olaylarını durdurmada başarısız kaldığı yorumu yapıldı.

Ordunun siyasi görüşü ne olursa olsun bütün vatandaşların güvenliğini sağlama konusunda sorumluluğu olduğuna dikkat çekilerek soruşturmaların bağımsız mahkemelerce yürütülmesi de istenen kararda, Mısır’da iktidarın özgür bir şekilde seçilmiş sivil yönetime en kısa zamanda devredilmesi ve ülkede en kısa zamanda özgür seçimlerin yapılması bu seçimlere de bütün siyasi aktörlerin ve partilerin özgürce katılması istendi. Bunun yanında kararda siyasi kişi ve partilerin yasaklanmasının sadece radikal uçları güçlendireceği yorumu yapıldı.

Yeni anayasanın temel hak ve özgürlükleri garanti altına alması çağrısında bulunan kararın dikkat çeken bir yönüyse oluşturulacak yeni anayasanın aralarında Hristiyan Kıpti azınlık da olmak üzere bütün dini azınlıkların ve vatandaşların hak ve özgürlükleri ile medya özgürlüğünü garanti altına almasını istemek oldu.

(TUİÇ Akademi, Anadolu Ajansı)

 

Minimize Olmuş Bir AB mi?

Kurumsal yapısı ve oluşturduğu vizyon-misyon ölçeğinde insan hak ve hürriyetlerine saygıyı, demokrasinin şaşmaz terazisine olan inancını sıklıkla vurgulayan Avrupa Parlamentosu’ndan gelen bu kınama niteliğindeki rapor aslında Mısır’ın darbeci hükümeti tarafından çokta dikkate alınmış gibi görünmüyor. Zira yapılan son açıklamalarla birlikte Mısır’da olağanüstü hal durumunun iki ay daha uzatıldığı belirtildi. Peki bu ne demek? Tabi ki biraz daha kaos biraz daha kan ve bu yıkıcı durumdan nemalananlar için elbette ki biraz daha rant.

Bir de durumun vicdani boyutu var tabi. İşte tam da burada AP tarafından yayınlanan bu raporu biraz daha AP’nin vicdan paklama hamlesi olarak da yorumlayabiliriz aslında. Nitekim daha dün darbeci General Sisi ile Mursi’yi devirmesinden hemen sonra görüşmeler gerçekleştiren ve Mısır’ın bu gelenekselleşmiş darbeci zihniyetiyle objektiflere samimi pozlar veren aynı AP’nin temsilcileri değil miydi?

Durumun analizini AP özelinden Avrupa Birliği’ne(AB) genellemekte yerinde olacaktır kanımca. Son yıllarda özellikle ABD’nin Doğu’ya doğru başlatmış olduğu demokrasi akınlarıyla birlikte başlayan bölgesel krizlerde AB etkisinin biraz daha minimize olduğunu söylemek mümkün. Zira ikinci Paylaşım Savaşı’nın hemen ardından kendini iki kutup arasında bulan ve bu ikili hegemonyatik kutbun verdiği baskı ve stresle Rusya ile okyanus ötesi arasında gittikçe çatışma sahası haline gelmeye başlayan bir coğrafya olmuştu Avrupa. Gerek bu zorlayıcı etki gerekse de ikinci Paylaşım Savaşı’na neden olan milliyetçilik akımından kaçarcasına uzaklaşma isteği Avrupa’da dönemin modern devletlerini bir birlik olma isteğine itti. Öyle ki bu istek savaşın iki hasmını dahi bir araya getirecek güçteydi (Almanya-Fransa). Nihayetinde önceleri  Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu daha sonra Avrupa Toplulukları gibi oluşumlar içerisinde bir seyir izleyen birleşme son olarak AB olarak güncellik kazandı. AB öncelikle kendi birliği ve yakın coğrafyası olmak üzere küresel çapta işleyen istikrarlı süreçlere taraf olduğunu ve bunun için de insan hak ve hürriyetlerinin, demokratik anlayışların hüküm sürmesi gerektiğini belirtmiş, bunu da bir dış politika haline getirmiştir. Ancak yakın geçmişte ve günümüzde gerçekleşen olaylar karşısında takınılan durum ve kuruluş iddiasının tam tersine yaşanan olaylarda ABD ve Rusya’nın öncelikli olarak izlenmesi Birliğin varoluş iddiasını ve olaylar üzerinde ki etkisini minimize ederek neredeyse Birliğin bu olaylardan ve coğrafyadan bigâne olmasına neden olmakta.

Keza dün kendi coğrafyasının merkez politik alanlarından biri olan Bosna’da yapılan Srebrenitza Katliamı’nda bile gerekli müdahale de bir hayli geç kalıp, ABD ve Rusya takipçisi olan Birlik ve organları bugün de tıpkı Irak Krizi’nde olduğu gibi Mısır içinde sadece vicdanlarını rahatlatacaklarına inandıkları uluslararası arenada sadece bir ses olmaktan öteye gidemeyecek bir hamlede bulunuyor. Yaşanan olayları kınıyor ve itidal çağrısında bulunuyor. Elbette ki Birliğin özellikle yaşanan bu son olaylardaki pasif halinin cevabı çok yönlü olabilir. Ancak bugün belki de savunulabilecek en temel yargı Birliğin derin çatlaklar yaratması da muhtemel ekonomik krizlerle boğuşuyor olması. Birliğin bu kendi varoluş anlayışıyla olan çelişkisi ve birlik dışı yükselen bölgesel güçlerin aksine Birliğin kendi içinde çalkalanıp durduğu ekonomik krizler acaba artık AB’ye olan inancı ve Birliğin genişleme politikalarını de facto olarak ne derece etkiler? Bunu elbette zaman gösterecektir. Ancak şu demlerde AB sofrasına olan iştahların gittikçe kesilmeye başladığı da aşikar

 

Deniz DEMİR

TUİÇ Stajyeri

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...