Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) Oluşturma İhtiyacı
Avrupa Birliği, oluşum sürecinde ekonomik uyum alanında başarılı bir süreç geçirmiş ve dünyada şimdiye kadar görülen en başarılı girişim olmuştur.[1]
Tarihsel evrimine ekonomik bütünleşme modeli olarak başlayan Avrupa Birliği, günümüzde ortak bir güvenlik ve savunma politikası geliştirerek siyasal bütünleşmeyi sağlamaya yönelik önemli adımlar atmıştır. Başlangıçta Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) adıyla bir birlik kuran Avrupa devletleri, ilerleyen yıllarda bütünleşme sürecini ekonomi alanının dışına taşıyarak siyasi bütünleşmeyi gerçekleştirmeye yönelik önemli adımlar atmışlardır.[2] AB zamanla, uluslararası ilişkilerin siyasal boyutunda da söz sahibi olmaya yönelmiştir. “Ekonomik dev”in “siyasal cüce”liği aşarak küresel bir güç olmaya çalıştığının en önemli göstergesi “Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP)” oluşturmasıdır. Ağustos 1954’te Avrupa Savunma Topluluğu’nun çökmesiyle, Avrupalılar arasında savunma sorunları önemli bir boyuta geçmiş, NATO Avrupa güvenliğinden sorumlu tek organizasyon olmuştur.
Akdeniz Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Esra Çayhan, Avrupa’da güvenlik ve savunma ihtiyacını karşılama yönündeki girişimleri 1990’lardan çok daha öncesine dayandırmakla birlikte Soğuk Savaş yıllarının bu ihtiyacın en üst seviyede hissedildiği yıllar olarak ayrıcalıklı bir öneme sahip olduğunu vurgular. Sovyetler Birliği’nden gelebilecek saldırı ve tehditlere karşı koymak ve Almanya’nın silahlanmasının kontrol altında tutmak amacı, Batı Avrupa devletlerini güvenlik konusunda ortak hareket etmeye itmiştir. Olası Sovyetler Birliği saldırısını bertaraf etmek amacıyla “savunma örgütü” olarak kurulan NATO, günümüzde de faaliyetlerini sürdürmekle birlikte, kurulduğu yıllarla kıyaslandığında daha küresel bir işlev üstlenmiş durumdadır. NATO’nun varlığı ve faaliyet alanı AB’nin ortak bir güvenlik ve savunma politikası oluşturma girişiminde önemli bir belirleyici unsur olmuştur.
AGSP oluşturulma girişiminin başlangıçta “Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği(AGSK)” adıyla ortaya çıkmasında NATO’nun ve ABD’nin etkisinden söz edilebilir. AGSK kapsamında düzenlenecek operasyonlarda NATO imkan ve kapasitesinin kullanılması öngörüldüğünden, AB’nin ortak güvenlik ve savunma politikası oluşturma süreci daha başlangıçta NATO’ya bağımlı kılınmıştır. AB, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle değişen uluslararası ortamda güvenlik ve savunma politikasını yeniden gözden geçirmek durumuyla karşı karşıya kalmıştır. [3]İngiliz diplomat Alyson Bailes, AGSP’yi askeri ve sivil nitelikli kriz yönetimi ile özdeşleştirir. Zira ülke savunması, ulusal yönetimlere ve NATO üyeleri bakımından kolektif savunma, NATO’ya bırakılmıştır. Bir başka deyişle, NATO Avrupalılar tarafından Avrupa güvenlik yapısının temel taşı olarak kabul edilmekteydi.[4]
AGSP’ye Farklı Yaklaşımlar
Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra AB üye devletleri savunma konusunda çok farklı görüşlere sahipti. İngiltere’nin liderlik ettiği Atlantikçiler olarak isimlendirilen kesime göre savunma tamamen NATO’nun işiydi. Fransa’nın başını çektiği Avrupacılar için bunun yerine Avrupa bütünleşmesi özellikle siyasal birlik projesine maruz kaldığı için ayrıca bir savunma bileşeni içermeliydi. Bir de bağlantısızlar olarak adlandırılan bir grup vardı ki; savunmayı NATO veya herhangi diğer bir uluslararası örgütün dışında ele alınması gereken, tamamen ulusal bir ayrıcalık olarak görmekteydiler.
AGSP’nin Oluşumu ve Niteliği
Ortak bir güvenlik ve savunma politikası oluşturmaya yönelik ilk ciddi adım 1992’de imzalanan Maastricht Antlaşması’yla atılmıştır. Nazilli İİBF Öğretim Görevlisi Ebru Gençalp; antlaşmayı, birliğin ortak güvenlik ve savunma politikası oluşturma yönünde attığı ilk önemli ve büyük adım olarak nitelemektedir.
Maastricht Antlaşması’nı takiben BAB’nin konumunun güçlendirilmesi ve görevlerine insani görevler, arama kurtarma faaliyetleri, barışı koruma operasyonları ve barış kurma faaliyetleri ile çatışma önleme görevlerinin eklenmesi de AGSP’nin kurulmasında önemli bir diğer adımdır. BAB bünyesinde gerçekleştirilecek operasyonlar için Birleşik Müşterek Görev Gücü (BMGG) adı verilen bir birim oluşturulmuştur. Bu operasyonlarda ABD’nin doğrudan müdahalesi olmadan NATO imkân ve kapasitesinin kullanılmasını sağlamak üzere oluşturulan BMGG Brüksel Zirvesi’nde onaylanmıştır.
1998 yılına kadar, AGSK ile ilgili tartışmalar, Avrupa güvenliğinde NATO’yu esas alan ve Avrupa Birliği’nin bu alanda atacağı adımların, İttifakın Avrupa ayağını güçlendireceğini vurgulayan ana tema çerçevesinde sürdürülmüştür. Britanya Hükümetinin, Avrupa’nın savunma yeteneklerini geliştirebilmesinin, Avrupa Birliği çerçevesinde mümkün olacağı yönündeki yeni yaklaşımı doğrultusunda Fransa’nın desteğini alması, AGSK açısından yaşanacak dönüşümün itici gücü haline gelmiştir. Aralık 1998’de Britanya ve Fransa hükümetlerinin St. Malo’da yaptıkları yıllık ikili zirve toplantısı sırasında, Avrupa’nın savunma yetenekleri ön plana çıkarılmıştır.[5]
Saint-Malo Bildirisi’nde NATO yapısı içerisinde kontrol edilmek istenen BAB’ın, AB çatısı altına alınarak güvenlik ve savunmada Avrupa merkezli bir yapının kuvvetlendirilmek istendiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda esas olarak Saint-Malo Bildirisi, ABD ile AB arasında Transatlantik diyaloğunu önemli ölçüde yaralayan bir süreci başlatmıştır.
Kosova krizi sonrasında Köln ve Helsinki’de yapılan zirvelerde, NATO’nun müdahale etmek istemediği uluslararası krizler karşısında AB’nin kendi alacağı kararlar doğrultusunda askeri operasyonlara girebilmesi durumu kabul edilmiştir. AB tarafından gerçekleştirilecek askeri operasyonların stratejik ve siyasi açıdan yönlendirecek olan kurumsal yapı oluşturulmasına karar verilmiş ve geçici organlar göreve başlamışlardır.
Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm üyesi Galym Zhussipbek yazısında dış politika ile güvenlik politikası alanlarının ortak Avrupa yaklaşımını oluşturmaya en elverişsiz olmalarına rağmen, AGSP kısa zamanda Avrupa siyasi bütünleşmesi sürecinde merkezi konumu elde ettiğini belirtir. Ortak para birimine geçildikten sonra AB en hızlı atılımları AGSP ile ilgili konularda yapmıştır. AB üyeleri, Kosova krizinin zirveye çıktığı 1999 yılında ayrı bir AB politikası niteliğinde olan bir AGSP’ye sahip değilken, 2003 yılından itibaren AGSP çerçevesinde Balkanlarda ve Avrupa kıtası dışında askeri ve sivil operasyonlar düzenleyebilecek olanaklara sahip olmuştur. [6]
2007 Lizbon (Reform) Antlaşması’yla AGSP ile ilgili hükümler ilk defa Birlik antlaşmalarında yer almış ve 2008 yılına kadar AGSP’nin kurumsal yapısı, karar alma mekanizması, operasyonlar yürütme kapasitesi büyük ölçüde tamamlanmıştır.[7]
Akademisyen Görüşlerine Göre AGSP
AB araştırmacısı Jalyon Howarth AGSP’yi “AB’ye bölgesel güvenlik ile ilgili kolektif kararları alma yeteneği veren ve kriz yönetimi, barışı koruma ve gerekirse barış sağlama operasyonları düzenleyebilmesi için askeri güç kullanımı dahil olmak üzere, gereken araçları sağlayan, NATO’nun AB üyesi olmayan Avrupalı üyeleri ve ittifak üyesi olmayan aday devletler ile danışma mekanizmasına istinat eden bir proje ve Avro-Atlantik ittifakının kapsamlı amaçlarının (görevlerinin) gerçekleştirilmesi için Avrupalı müttefiklerin özel katkısı” olarak tanımlamaktadır.[8]
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü üyesi Ümit Çelik, AB’nin en büyük düşmanını ve en büyük müttefiklerinden birini ABD olarak görür. Dolayısıyla Avrupa’nın kendi özerk askeri gücünü yaratması ve siyasi işbirliğini daha da derinleştirmesi, ABD ile rekabet edebilme kapasitesi açısından zorunludur düşüncesindedir.
Temelde askeri ve sivil kriz yönetimine odaklanan AGSP, katı “hükümetler arası” nitelik taşımaktadır ve klasik anlamda bir AB “ortak politikası” görünümünde değildir. Balkanlar’da kriz yönetimi kuralı olarak ortaya çıkan AGSP, zamanla AB’nin uluslararası ilişkilerde oynadığı rolünü güçlendiren önemli bir kurala dönüşmüştür. Günümüzde kurumsal yapısı büyük ölçüde tamamlanmış bulunan AGSP AB’ye, ABD ve NATO’nun müdahil olmak istemediği kriz ve bölgelerde askeri ve sivil operasyonlar yapabilmesi için askeri ve sivil kuvvetler kaynağının geniş yelpazesini sunmaktadır.[9] Şu da önemsenmelidir ki, AB’nin NATO’dan özerk, fakat NATO ile uyumlu AGSP’yi oluşturması, Batı temelli liberalizmin korunmak ve geliştirilmek amacının doğal bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Bu bakımdan AGSP Batı hâkimiyetinin gelecekte de devamını sağlayacak bir araçtır.
Esra DEMİRKAYA
TUİÇ Stajyeri
KAYNAKÇA
BAILES Alyson, ‘The İnstitutional Reform of ESDP and Post-Prague NATO’, The International Spectator, Vol. 38, No 3, July- September 2003
ÇAYHAN B. Esra, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası ve Türkiye, Akdeniz İİBF Dergisi, S.3, 2002, ss 42-55
ÇELİK Ümit, ABD’nin Türkiye’nin AB Üyeliğine Bakışı – Türkiye-AB-ABD Güvenlik ve Savunma İlişkileri, Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-dergisi, S.10, 2006
GENÇALP Ebru, Avrupa Gvenlik ve Savunma Politikası ve Türkiye’nin Avrupa Güvenliğindeki Rolü, <http://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01/GEN%C3%87ALP-Ebru-AVRUPA-G%C3%9CVENL%C4%B0K-VE-SAVUNMA-POL%C4%B0T%C4%B0KASI-AGSP-VE-T%C3%9CRK%C4%B0YE%E2%80%99N%C4%B0N-AVRUPA-G%C3%9CVENL%C4%B0%C4%9E%C4%B0NDEK%C4%B0-ROL%C3%9C.pdf> erişim tarihi: 28.07.2015
GNESOTTO Nicole(Ed.), AB Güvenlik ve Savunma Politikası İlk Beş Yıl, Tasam Yayınları, 2005
ZHUSSIPBEK Galym, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’nın Tanımı ve Düşünsel Arka Planı, Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi, C. 5, S. 19, 2009, ss 71-88
[1] Cihan Günyel, Avrupa’nın Güvenlik ve Savunma Politikalarının Oluşum ve Gelişim Süreci
[2] Ebru Gençalp, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası(AGSP) ve Türkiye’nin Avrupa Güvenliğindeki Rolü
[3] Ebru Gençalp, age.
[4] Alyson Bailes, Common Foreign and Security Policy (CFSP)/ European Security and Defence Policy (ESDP)
[5] B. Esra Çayhan, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası ve Türkiye, Akdeniz İİBF Dergisi,2002
[6] Galym Zhussipbek, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’nın Tanımı ve Düşünsel Arka Planı
[7] Galym Zhussipbek, age.
[8] Jolyon Howorth, ‘Why ESDP is Necessary and Beneficial for the Alliance’, Defending Europe: The EU, NATO and the Quest for European Autonomy
[9] Galym Zhussipbek,age.