Çağımızın önde gelen sosyal bilimcilerinden Immanuel Wallerstein, “Avrupa Evrenselciliği” adlı bu kitabında, Batı’nın dünyaya müdahale ederken başvurduğu yöntemleri incelemektedir. Yazarın bu kitabı, 2010’da yayımlanmış ve çok kitabı da Türkçe’ye çevrilmiştir. Kitap 4 bölümden oluşmaktadır. Yazar, bu çalışmasında özellikle müdahalelerin hep “evrensel değerler” e atıf yaparak meşrulaştırıldığına dikkat çekmektedir.
Kitapta yazarın amacı, kendisinin “evrensel evrenselcilik” olarak adlandırdığı bir evrenselciliğe hangi yollarla ilerleyebileceğimizi tartışmaktır. Yazara göre, Avrupa evrenselciliği ile evrensel evrenselcilik arasındaki mücadele, çağdaş dünyanın merkezi ideolojik mücadelesidir.
Yazar birinci bölümde, barbarlığa karşı evrensel değerlerden söz etmekte, ikinci bölümde Şarkiyatçılıktan, üçüncü ve dördüncü bölümlerinde ise bilimsel evrencilikten söz etmektedir.
Kitabın ilk bölümünde yazar, döneminin kabul görmüş, tanınmış bir şahsiyet olan ve Amerika’ya ilk atanan rahip olan Las Casas’tan örnekler sunarak, haksızlıkları ifşa etme konusunda hangi yollar izlendiğinden bahsetmiştir. Las Casas, bilinen bütün toplumsal sistemlerin ahlaki olarak aşağı yukarı eşdeğer olduğu, dolayısıyla sömürge yönetimini haklılaştıracak herhangi bir doğal hiyerarşinin var olmadığı argümanını iler sürüyordu. Ve Casas, en az zarar verme ilkesine uygun şekilde hareket etmeye özen gösterilmesi gerektiğini savunuyordu.
İkinci bölüme ise, insan hakları kavramının doğuşunu açıklamakla başlamaktadır. 19.yüzyılda Avrupalı güçler sömürge dünyasını medenileştirme misyonuna sahip olduklarını ilan etmişlerdi. Yazara göre o dönemde İngiltere’nin, Hindistan’da bulunmasını meşrulaştıran etken belki de buydu. 20.yüzyılın ikinci yarısında ise, bütün dünyada yaygın bir sömürgecilikten kurtuluş hareketleri başladı. Eski sömürgeler, birbiri ardına bağımsız devletler haline geldiler ve Birleşmiş Milletler üyesi oldular. Bu gelişmeler, doğal olarak başka ülkelere müdahale hakkının son bulması demek olmalıydı. Emperyal denetimi meşrulaştırmak için karşımıza yeni bir kavram çıktı; İnsan Hakları. İnsan haklarına yönelik hükümetler arası bir kaygının var olması ise boşluğu doldurmak üzere sivil toplum kuruluşu (STK) denilen çok sayıda örgütün çıkmasına neden oldu.
Kitapta tarihten örnekler verilmekte ve insan hakları kavramına dayanarak bir hükümetin bir başkasına saldırdığı olaylar olduğu hatırlatılmaktadır. Genelde, saldıran devlet, gerekçe olarak saldırıya uğrayan ülkenin insani değerleri ihlal ettiğini öne sürmüştür. Müdahale edenlerin bakış açılarına göre, müdahaleyi haklı kılan insan hakları olmuştur.
Yazar kitapta “kimin müdahale hakkı” sorusuna da cevap vermektedir. Yazar, “müdahale fiiliyatta güçlünün kendisine mal ettiği bir haktır” demektedir. Müdahale edenler, sorgulamayla karşılaştıkları zaman daima ahlaki bir haklılaştırmaya başvururlar. Bu ahlaki haklılaştırma 16.yüzyılda doğal hukuk ve Hristiyanlığa döndürmeydi. 19. yüzyıla gelindiğinde medenileştirme misyonu gündeme gelmişti. 20. yüzyıl sonu ile 21. yüzyılda ise insan hakları ve demokrasi tarihteki yerini almıştır.
Kitabın son bölümünde, yazar bizden bireysel genel bilgilerimizi, içinde yaşadığımız geçiş çağına ilişkin bir anlayışa uygulayabilmemizi istemekte, her türlü meslekten insanı da buna davet etmektedir. Zira yazara göre bu konuda uzman olan sosyal bilimciler işlerinde kötüdürler ve iktidarlar tarafından itibar görmemeleri de bu yüzdendir.
Kitap genel olarak evrensellik kavramını açıklamakta ve büyük güçlerin insan hakları adına ne gibi hakları barındırdıklarına dikkat çekilmektedir. Eşitlikçi bir dünya arzulayanların, gerçek anlamda evrensel değerleri inşa etmeleri gerektiğinin üstünde durulmuş ve Batı’nın dünyaya hangi yöntemlerle, hangi söylemlerin arkasına sığınarak müdahale ettiği açıklanmıştır. Bu kitap, evrensel değerlerin gerçekten evrensel mi olduğunu, yoksa çarptırılıp öyle mi sunulduğunu anlayabilmemiz açısından okuyucuyu düşünmeye sevk eden bir eser niteliği taşımaktadır.
Nagihan KILINÇ
UİÇ Derneği Stajyeri
Kitabın adı: Avrupa Evrenselciliği Gücün Retoriği
Yazarı: Immanuel Wallerstein
Bgst yayınları İstanbul, Ekim, 2010