Avrupa Birliği’nin Kosava’daki Duruşu

Kurulduğu yıllardan beri özellikle, dış politika konusunda ortak bir duruş sergileyemedikleri görünen ve Soğuk Savaşın ardından dünyanın güçlü aktörlerinden biri olan Avrupa Birliği’nin son yaşanan Kosova’nın Bağımsızlığı konusunda da ortak bir tavır sergileyemediklerini görmekteyiz.

Tüm dünyada büyük yankılar uyandıran Kosova’nın nihai statüsünün belirlenmesi sürecinde ve ardında yaşananlarda Avrupa Birliği’nin belli başlı demeçlerine bakarak, birliğin ortak kaderinin belirlenmesinde en önemli başlıklardan olan dış politika konusunda üyeler arasında yaratılamamış ortak bir Avrupa Birliği tavrını analiz etmekteyiz.

Son yaşanan gelişmelerden biri olan ve Avrupalıları da ilgilendiren en önemli olay hiç kuşkusuz ki Kosova’nın Bağımsızlığı olmuştur. 1999 yılından itibaren Birleşmiş Milletlerin idaresi altında olan bu yer, kısa bir süre önce Sırbistan’dan ayrılmış ve bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu ülke; Yugoslavya’nın dağılmasının ardından ayrılan ve bağımsızlığını ilan eden 6. ülke olmuştur. Yapılan tartışmalarda bu bağımsızlığın birçok etkisinin olacağı ve dünyada yer alan bağımsızlık yanlısı gruplar için iyi bir emsal teşkil edecektir.

Olayın bütünsel yanından daha çok Avrupa Birliği’nin bu bağımsızlıkla ilgili olan tavrını değerlendirmek gerekirse, kurumsal yapısında ve dış politika alanında peş peşe bazı reformlarda bulunan Avrupa Birliği’nin Kosova sorununda yaptıkları ve yapacakları global bir güç mekanizması olma yolunda Avrupa Birliği’ni derin sorunlarla karşı karşıya bırakmıştır. Kosova’nın bağımsızlığına giden yolda BM ile birlikte çalışmalarda bulunan ve olayın nihai statüsüne kavuşması için belli başlı politikalar oluşturan Avrupa Birliği, üye ülkelerinin hepsinin buluştuğu ortak bir duruş sergileyememiştir.

Kosova’nın Bağımsızlığı için yapılan çalışmalarda Avrupa Birliği’nin kurumları özellikle komisyon ve bakanlar konseyinde başkanlar tarafından özetle Kosova’da oluşması gereken yapının genel hatları şu şekilde çizilmiştir. Bu plan için gerekli olan tüm çalışmalar yapılmış ve detaylar belirlenmiştir. Avrupa Birliği’nin Bosna Hersek’te yapmış olduğu hatalar ve o düzlemde varolamayaşının tekrarı bir daha yaşanmak istenmemektedir.

Sırbistan ve Rusya’ya karşı desteklenen Kosova için çizilmiş taslakta; ülkenin Avrupa Birliği tarafından siyasi, ekonomik ve sosyal konularda desteklenmesi ve AB’nin burayla olan  ilişkisinin somut öğelere bağlanması öngörülmüştür. Hukukun üstünlüğü, demokrasi ve sosyal reformlarda AB’nin bağlı olduğu evrensel değerlerin korunacağı ve geliştirileceği söz konusu olmuştur. Daha da ayrıntılı olarak baktığımızda Kosova yetkililerinin de AB tarafından sürekli takip edilecek hatta yetkilerinin ellerinden alınmasına imkân sağlayabilecek konularda görüşülenler ve yazılanlar arasında yer almıştır. Bu görüşülenlerden ve bazı önemli AB kurumları yetkililerinin verdiği demeçlerden de anlaşıldığı üzere Kosova’nın, ilgili kriterleri yerine getirdiği çok da zorlanmadan Avrupa Birliği üyesi olacağı telaffuz edilmektedir.

Bütün bu olanlar Avrupa Birliği adına yapılmış eylemler de olsa bağımsızlık ardından yaşanan gelişmeler 18 AB üyesinin haricinde kalan üyelerin pek de memnun olmadığı olaylardır. Şu ana kadar 18 üye tarafından bağımsızlığı tanınan Kosova’yı, tanımayan ve tanımayacağı söyleyen geri kalan üyeler şu ülkelerdir: İspanya başta olmak üzere; Güney Kıbrıs, Romanya ve bununla birlikte bağımsızlığın tanınmasını belli şartlara bağlayan ülkeler Slovakya ve Yunanistan’dır. Buradan da anlaşılacağı gibi ortak kader ortak duruş yaratmada belli başlı hedefler koyan ve artık dış politikasında aktif ve atılgan bir hareketlilik göstermek isteyen Avrupa Birliği’nin karşısında, üyelerin almış olduğu pozisyonlar bu vizyonun gerçekleşmesini zora sokmaktadır. Yani AB içinde AB’nin hemen her politikasını doğrudan ilgilendiren ve çok önemli olan bu konuda üye ülkelerin mutabakatı olmamakla birlikte ilerde de olamayacağı görülmektedir.

Diğer taraftan Kosova’nın bağımsızlığını desteklemeyen ülkelerin de bulundukları konumlardan yani içlerinden çıkabilecek yeni Kosovalardan endişe duydukları inancı da bir gerçektir. Bu açıdan bakıldığında Avrupa Birliği’nin büyük bir keşmekeş içinde kaldığı açıktır. Bir yandan ortak duruş ve dış politikada aktif rol üstlenip gücünü hem bölgesel hem de küresel arenaya yaymak isteyen AB, kendi üyelerinin endişelerine hangi duyarlılıkta yaklaşacaktır veya yaklaşmalıdır.

Bağımsız hayatına yeni başlayan bu ülkede AB’nin nasıl bir politika izleyeceğini ve misyonunu nasıl yerine getireceğini önümüzdeki yıllarda daha iyi göreceğiz. Şimdiden AB’nin ülkede bu misyonu gerçekleştirmek için kurduğu yapının büyük bölümü polis, yargıç, savcı ve gümrük görevlilerinden oluşuyor. Avrupalılık kimliğinin tam anlamıyla oluşumu için geçecek süre içerisinde AB- Kosova ve diğer güçlerin ilişkileri bundan sonraki öngörülerimiz için bizlere önemli ipuçları verecektir.

Sonuca geldiğimizde tüm bu yaşananlardan çıkaracağımız tavır; dış politikasında sözü geçer ve ortak duruş tamlamalarıyla hatırlanmak istenen Avrupa Birliği’nin supranasyonel tanımının  Kosova’nın Bağımsızlığı konusunda ne kadar etkili olacağı ve bu bağımsızlıktan üye ülkelerin nasıl etkileneceğidir. Avrupa Birliği anayasasının oluşumunda yeni yeni katedilen yol ortak dış politika duruşunda da aynı şekilde ilerleyecek midir?

Selma BARDAKCI

Bahçeşehir Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler Kulübü Başkanı

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...