Avrupa Birliği ya da kısaca AB, toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan yirmi sekiz üye ülkeden oluşan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir. Avrupa Birliği’nin temelleri 1951 yılında, altı ülkenin katılımıyla oluşturulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’na ve 1957 Roma Antlaşması’na dayanmaktadır.
İlk zamanlar Victor Hugo, insancıl ideallerden esinlenen barışçıl bir “Avrupa Birleşik Devletleri” fikrini düşünmüştür. Bu düşünce; İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıntılarından sonra Avrupa Kıtası için yeni bir umut olmuştur. Savaş süresince totaliterliğe direnen insanlar, Avrupa’da uluslararası kin ve rekabete son vermek ve daha önceki düşmanlar arasında kalıcı bir barışı oluşturmakta kararlıydı. 1945 ve 1950 arasında, Konrad Adenauer, Winston Churchill, Alcide de Gasperi ve Robert Schuman dahil olmak üzere bir avuç cesur devlet Dışişleri Bakanı başlangıçta Jean Monnet tarafından tasarlanan bir fikri ele almış ve 9 Mayıs 1950’de bir Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun (AKÇT) kurulmasını önermiştir.
O dönemden bu yana, birlik yeni üyelerin katılımlarıyla boyut olarak büyümüş; var olan yetkilerine yeni görev ve sorumluluk alanları ekleyerek de gücünü arttırmıştır. Birlik, 1992 yılında Avrupa Birliği Antlaşması olarak da bilinen Maastricht Antlaşması’nın yürürlüğe girmesi sonucu, var olan Avrupa Ekonomik Topluluğu’na yeni görev ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle kurulmuştur.
AB’nin bugün ki durumuna gelmesinde önayak olan antlaşmaları şu şekilde sıralayabiliriz; Schuman Planı, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, Roma Antlaşması ve Avrupa Ekonomik Topluluğu, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM), Füzyon Antlaşması, Avrupa Tek Senedi, Maastricht Antlaşması ve Lizbon Antlaşması.
Aynı zamanda Gümrük Birliği ile; mamul mallarda gümrük vergileri, planlanandan önce 1 Temmuz 1968’de kaldırılmış, özellikle tarım ve ticaret politikaları başta olmak üzere ortak politikalar 60’ların sonunda yerli yerine oturmuştur.
Avrupa bütünleşmesinde ilk adım, Belçika, Federal Almanya Cumhuriyeti, Fransa, İtalya, Lüksemburg ve Hollanda tarafından atılmıştır. Bundan sonraki ilk dalgalanma, Birleşik Krallık, Danimarka ve İrlanda’nın Topluluk üyeliğine başvurmaya yönelmesiyle olmuştur. General de Gaulle yönetimindeki Fransa’nın 1963 ve 1967’de İngiltere’nin üyeliğine karşı iki kez veto yetkisini kullandığı çetin bir pazarlık dönemini takiben bu üç ülke 1973’te üye olmuştur. Topluluk, 1981’de Yunanistan’ın, 1986’da İspanya ve Portekiz’in katılmalarıyla güneye doğru ilerlemiş, böylece üye sayısı 12’ye yükselmiştir. Avusturya, Finlandiya ve İsveç’in katılımıyla yeni bir dalgalanma gerçekleşmiştir. 2004 yılında ise, Avrupa Birliği’nin tarihindeki en büyük genişleme dalgası gerçekleşmiş ve 10 yeni ülke (Çek Cumhuriyeti, Estonya, GKRY, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovakya ve Slovenya) AB’ye katılmıştır. 2007 yılında, Bulgaristan ve Romanya’nın katılımıyla AB’nin üye sayısı 27’ye yükselmiştir. Son olarak, 2013 yılında Hırvatistan’ın katılımıyla Avrupa Birliği Üye Devlet sayısı 28’e ulaşmıştır. Ekonomik ve parasal birlik anlamında ise; Avrupa ortak para birimi olan Euro, 1 Ocak 2002’de resmen tedavüle girmiş ve 18 ülke kullanmaya başlamıştır.
AB, demokratik Avrupa ülkelerinden oluşan, vatandaşlarının hayatlarını iyileştirmek ve daha iyi bir dünya yaratmak için çalışan bir ailedir. Egemenlikleri bir araya getirmek, pratikte karar-alma yetkilerinin bir kısmını, ortak fayda içeren belirli konulardaki kararların Avrupa düzeyinde demokratik olarak alınması için beraber oluşturdukları ortak kurumlara aktarmaları anlamına gelir.
AB Mekanizmasını Yürüten Organlar
İlk olarak Avrupa Parlamentosu; üye devlet vatandaşlarının demokratik menfaatlerini ve siyasi görüşlerini temsil eden bir organdır. Avrupa Parlamentosu, AB kurumları içinde doğrudan halk tarafından seçilen organdır. AB üyesi ülkelerin vatandaşları olan Avrupa vatandaşları beş yılda bir yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanabilirler. Son Parlamento seçimi 2009 yılında yapılmıştır.
Diğer bir organ ise; Avrupa Komisyonu’dur. Avrupa Komisyonu, yasama sürecini başlatan, ayrıca Birliğin yürütme organı olarak AB müktesebatını, bütçeyi ve programları uygulamaktan ve idari denetimden sorumlu kurumdur.
Konsey, (“Bakanlar Konseyi” ya da “AB Konseyi”) ise; Avrupa Birliği üyesi devletlerin hükümetlerinde görev yapan bakanlardan oluşan bir organ konumundadır. Konsey, Avrupa Birliği içinde üye devletlerin ulusal çıkarlarının temsil edildiği organdır. Konsey toplantılarına, karara bağlanacak konu doğrultusunda üye devletleri temsilen ilgili bakanlar katılır.
Avrupa Adalet Divanı ‘Avrupa Hukuku’nu gözetir ve Avrupa Birliği Sayıştay’ı Birliğin faaliyetlerinin finansmanını kontrol eder.
Bu temel kurumların yanı sıra önemli görevleri olan kurumlar:
Ekonomik ve Sosyal Komite; sivil toplumu, işçileri ve işverenleri temsil eder.
Bölgeler Komitesi; bölgesel ve yerel yönetimleri temsil eder;
Avrupa Merkez Bankası; birliğin para politikalarından sorumludur;
Avrupa Ombudsmanı; AB kurumları ve organları hakkında kötü yönetimle ilgili şikayetleri soruşturur.
AB, tüm üye ülkeleri bağlayan standart yasalar aracılığıyla, insan, eşya, hizmet ve sermaye dolaşımı özgürlüklerini kapsayan bir ortak pazar (tek pazar) geliştirmiştir. Birlik içinde tarım, balıkçılık ve bölgesel kalkınma politikalarından oluşan ortak bir ticaret politikası izlenir. Birliğe üye ülkelerin on sekizi, euro adıyla anılan ortak para birimini kullanmaya başlamıştır. Avrupa Birliği, üye ülkelerini Dünya Ticaret Örgütü’nde, G8 zirvelerinde ve Birleşmiş Milletler’de temsil ederek dış politikalarında da rol oynamaktadır. Birliğin yirmi sekiz üyesinden yirmi ikisi NATO’nun da üyesidir. Schengen Antlaşması uyarınca birlik üyesi ülkeler arasında pasaport kontrolünün kaldırılmasının da arasında bulunduğu pek çok adlî konu ve içişleri düzenlemelerinde Avrupa Birliği’nin payı bulunmaktadır.
AB için çoğulculuğa bağlılık, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne saygının yanı sıra demokratik değişimin mümkün olmasını gerektirir. Sivil toplum faaliyetleri, siyasi gündemi ve kamusal tartışma ortamını zenginleştirerek, daha açık, katılımcı ve dolayısıyla daha dinamik bir demokratik toplumun oluşmasına katkıda bulunur. Daha dinamik bir sivil toplum, katılım sürecinin aday ülke ile AB arasında sadece teknik bir süreç olmamasına ve bu sürece kamuoyu desteğinin sağlanmasına katkıda bulunabilir.
Ayrıca İnsan hakları savunucularını korumak, AB’nin dış politikasının insan hakları alanındaki en önemli önceliklerindendir. Bu alandaki etkinliklerini daha etkili kılmak için, AB 2004’te İnsan Hakları Savunucuları Hakkında İlke Kurallarını kabul etmiştir. Bu İlke Kuralları insan hakları savunucularına sağlanabilecek korumayı ve yapılabilecek yardımları açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Gamze Kaçar
TUİÇ Stajyeri
Kaynakça
1) EUROPA “Avrupa Birliği”, Web Adresi: http://www.avrupa.info.tr/, Erişim Tarihi: 13.02.2014
2) ‘’Bir Bakışta AB’’ Web Adresi: http://www.ab.gov.tr/, Erişim Tarihi: 13.02.2014
3)‘’Avrupa Birliği’’ Web Adresi: http://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa_Birli%C4%9Fi#cite_note-GDP_IMF-2 , Erişim Tarihi: 13.02.2014.