Arnavutluk Siyasi Krizle Sarsılıyor

Arnavutluk’ta yaşanan siyasi kriz ülkeyi derin bir istikrarsızlığa doğru sürüklüyor. Muhalefetteki Sosyalist Parti, 28 Haziran 2009’daki genel seçime ilişkin oy sayımı sırasında usulsüzlük yapıldığını ileri sürerek yaklaşık on aydır parlamentoyu boykot ediyor. Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bomir Topi’nin siyasi krize son vermek için yaptığı girişim 13 Şubat’ta liderle ortak bir toplantı yapılması olmuştu. Toplantı üzerine 24 Şubat’ta meclis çalışmalarına katılma kararını açıklayan Sosyalist Parti çok geçmeden tekrar boykot başlattı. Sosyalist Parti’nin, ‘2009 genel seçimleriyle ilgili gerçeği ortaya çıkarmak amacıyla’ Tiran’da 30 Nisan 2010 tarihinde düzenlediği protesto gösterisi ise siyasi krizin zirve noktası oldu. 80 bin kişinin katıldığı eylem bugüne kadar seçim sonuçlarına karşı düzenlenen en büyük miting oldu. Gösterilerin hemen ardından Sosyalist Parti üyesi 23 milletvekili ve 180 parti destekçisi, hükümete oyların kısmi olarak yeniden sayılmasını kabul ettirmek için açlık grevi başlattılar. Sosyalist Parti Genel Başkanı Edi Rama, hükümet istifa edene ya da meclis erken genel seçim kararı alıncaya kadar protesto gösterilerine devam edeceklerini açıklarken iktidardaki Demokrat Parti’nin lideri ve Başbakan Sali Berisha hükümetin istifa etmeyeceğini bildirdi.

Demokrat Parti’ye iktidardaki ikinci dönemini kazandıran 28 Haziran 2009 seçimlerinde Sosyalist Parti yalnızca yüzde 1,5’lik bir farkla birinciliği Demokrat Parti’ye kaptırmıştı.[1] Seçimlerde partilerin aldığı oy oranlarının birbirine bu denli yakın olması, muhalefette kalan Sosyalistlerin oyların bir kez daha sayılması çağrısını inatla sürdürmesindeki temel etkendir. Ancak oy sayımında usulsüzlük iddialarına rağmen çıkış anketlerinin DP’yi yüzde 47,5; SP’yi ise yüzde 39 oranında oy almış olarak gösterdiğini de eklemek gerekir. Yani iki parti arasındaki oy farkı çok az ancak oyların yeniden sayımının sonuçlarda önemli bir değişiklik yaratmasını beklemek imkânsız.

 Muhalefet, Haziran 2009 genel seçimlerindeki bazı oy sandıklarının açılmasının hile yapıldığını kanıtlayacağı iddiasında bulunuyor. Hükümet ise seçim gözlemcilerinin raporlarını dayanak göstererek seçimleri, “Arnavutluk tarihinin en iyisi” nitelendirmesiyle savunuyor. Gerçekten de uluslararası gözlemciler seçimleri bu şekilde değerlendirmişti. Ne var ki, Arnavutluk tarihinin en iyi seçimleri olması, kusursuz ve hilesiz olduğu anlamına gelmiyor. Son seçimler, Arnavutluk’ta bundan önce düzenlenen altı parlamento seçiminde yaşanan çeşitli şiddet olayları ile tespit edilen hile ve usulsüzlüklerle kıyaslandığı için ‘en iyi’ olarak değerlendirilmişti. Nitekim AGİT’in Arnavutluk Büyükelçisi Robert Bosch “Bazı ufak usulsüzlükler olmuştur, ama bu sefer geçmişteki seçimlerden daha az yaşanmıştır.” değerlendirmesini yapmıştı. Ancak söz konusu “ufak usulsüzlükler” özellikle Batı nezdinde Berisha Hükümeti’nin meşruiyetine gölge düşürmüyor. Üstelik tespit edilen usulsüzlüklerin arasında Sosyalist Parti’nin seçim merkezlerinde görevli temsilcilerinin kameralı kalemler ve mikro kameralar kullanması da bulunuyor.

Sosyalist Parti milletvekilleri kabineden Haziran 2009 seçimlerinin şeffaflığıyla ilgili soruşturma açmasını talep ediyorlar ancak parlamentoda seçimlerin incelenmesi için kurulan araştırma komisyonunun çalışmalarına da katılmıyorlar. Berisha da komisyonunda üye çoğunluğunun Sosyalist Parti’ye verilmesine rağmen protestoların sürmesini, amaçlarının sorunu çözmekten ziyade bundan siyasi çıkar elde etmek olduğu yönünde değerlendiriyor. Başbakan Berisha’nın Sosyalist Parti’nin seçim usulsüzlükleri iddialarını hukuksal tabana oturtmak için Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilecekleri açıklaması ise sonuçsuz kalıyor.

 Siyasi krizin en somut sonucu ise parlamento çalışmalarının aksaması, önemli kanun değişiklikleri için gereken çoğunluğun sağlanamaması oluyor. Nitekim reformlar için gerekli kanun değişiklikleri, parlamentonun 5’te 3 çoğunluğunu gerektiriyor. Ancak 140 sandalyeli Arnavutluk Parlamentosu’nda sandalye sayısı 75 olan iktidar partisi gerekli olan 84 oyu bulamıyor.

 Hükümeti bekleyen sorunların başında AB ile entegrasyon sürecinin gerektirdiği reformların yapılması için gereken parlamento çoğunluğunu sağlamak olacaktır. AB’nin vize uygulamasını kaldırması için yerine getirilmesi gereken teknik kriterlerden “belgelerin güvenliğinin sağlanması” başlığını tamamlayan[2] Arnavutluk, “vatandaşlığa iade politikaları”, “suç ve yolsuzlukla mücadele” ve “suç çetelerinin finansmanı” konularında yeterli ilerlemeyi sağlayamadı. 2008’den bu yana serbest vizeye geçiş çalışmalarını yürüten hükümet, muhalefeti parlamento çalışmalarına katılmayı ikna edemezse yılsonunda belirlenen hedefe ulaşamamış olacak. Arnavutluk’taki tüm siyasi istikrarsızlıkların ekonomik sorunlardan beslendiği ve AB ile geliştirilecek ilişkilerin de dengeli bir ekonomi yaratma önündeki engellerin aşılmasını nispeten kolaylaştıracağı dikkate alınacak olursa bugün yaşanan siyasi krizin Arnavutluk’a verdiği zarar daha net anlaşılabilecektir. AB ile Arnavut yetkililer arasında ülkenin İstikrar ve Ortaklık Anlaşması konusunda 10 Mayıs’ta yapılacak olan toplantının hemen öncesinde siyasi krizin şiddetlenmesi ise düşündürücüdür. Halbuki AB üyeliği yolunda mesafe kaydetmek, hem Başbakan Berişa hem de Edi Rama’nın ortak seçim vaadiydi. Bu aşamada Arnavutluk’un dünya kamuoyuna ve Batı’ya vermesi gereken “demokrasi kültürünün” yerleştiği mesajı olması gerekirken tam aksi yönde hareket edilmesi Arnavutluk’un yalnızlığının uzamasına sebep olacaktır. Anlaşılıyor ki Arnavutluk’un temel sorunu, demokrasi kültürünün henüz oturmamış olmasıdır. Batı’nın demokrasi standartları ise sadece seçimlerin olaysız geçmesini değil seçim sonuçlarının hazmedilmesini de kapsıyor. Demokrasi kültürünün oturması gerek AB gerekse NATO için öncelikli üyelik kriteri ancak  Arnavutluk bu şekilde ne Batı’yla entegrasyonu ne de ülke ekonomisini güçlendirme girişimlerini hızlandırabilecektir.

Gözde KILIÇ YAŞIN

21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü

Balkanlar ve Kıbrıs Uzmanı

——————————————————————————–

[1] Arnavutluk Merkez Seçim Komisyonu verilerine göre seçmenlerin yüzde 46’lık katılım gösterdiği seçimlerde,  Demokratik Parti öncülüğündeki ”Değişim İttifakı” oyların yüzde 46.92’sini, Sosyalist Parti öncülüğündeki ”Değişim Birliği” oyların yüzde 45.34’ünü aldı. ”Değişim İttifakı” içindeki Demokratik Parti 140 üyeli parlamentoda 68 Cumhuriyetçi Parti 1 Adalet ve Entegrasyon Partisi de 1 üyelik kazandı. ”Değişim Birliği” içindeki partiler ise toplam 66 sandalye sağladı. Arnavutluk Anayasası’na göre hükümeti kurma görevi resmi sonuçların açıklanmasının ardından Başbakan Sali Berişa liderliğindeki Demokratik Parti’ye verildi.

[2] Ora News, 25.04.2010

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...