Bu çeviri, Andreja Bogdanovski tarafından kaleme alınan ve 24 Mart 2025 tarihinde Balkan Insight’ta yayımlanan “Albanian Orthodox Church Gets First Ethnic Albanian Leader in Generations” başlıklı görüş yazısıdır.
Onlarca yıl sonra ilk kez, Arnavutluk Ortodoks Kilisesi’nin başına etnik bir Arnavut getirildi. Kilise, 16 Mart’ta yapılan ve yalnızca 40 dakika süren hızlı bir seçim süreci sonunda 69 yaşındaki Fatmir Pelushi’yi yeni ruhani lideri olarak seçti.
Bu liderlik değişimi, uzun süredir Yunan etkisi altında olan ve Komünist rejim döneminde — Arnavutluk’un “dünyanın ilk ateist devleti” ilan edildiği bir dönemde — büyük acılar çeken Kilise tarihinde sembolik bir anı temsil ediyor.
Ortodoksluk, ağırlıklı olarak Müslüman nüfusa sahip Arnavutluk’ta azınlık inancı konumunda. Resmî istatistiklere göre 2,4 milyonluk nüfusun yaklaşık yüzde 7’si Ortodoks Hristiyanlardan oluşuyor. Ancak Arnavutluk Ortodoks Kilisesi bu oranın gerçekte çok daha yüksek olduğunu savunuyor.
Bir önceki lider olan Başpiskopos Anastasios (Yannoulatos), Yunanistan’ın Pire kentinde doğmuştu. 1991 yılında Komünist rejimin çöküşünün ardından, dünya Ortodoksluğunun sembolik lideri olan Ekümenik Patrik Bartholomeos’un takdiriyle Arnavutluk’a geldi ve Kilise’yi yeniden inşa etme görevini üstlendi.
Başpiskopos Joan (Pelushi’nin Kilise adı) her ne kadar Kilise için yeni bir dönemi temsil etse de, kendisinden beklentiler daha sınırlı; zira selefinin izlediği çizgiyi sürdürmesi bekleniyor.
Moskova Patriği Kirill, yeni Başpiskopos’a hızlı bir şekilde tebrik mesajı gönderdi ve Arnavutluk Ortodoks Kilisesi’nin, Ukrayna’daki kilise ayrılığı konusunda Moskova’dan bağımsızlık (otosefali) ilan eden Kiev’e karşı Rus Ortodoks Kilisesi’ne desteğini sürdürmesini ve “kanonik Ortodoksluğu” savunmasını umut ettiğini ifade etti.
Yeni liderin seçilmesinde herhangi bir sürpriz yaşanmadı. Korça Metropoliti olarak görev yapan Başpiskopos Joan, favori gösteriliyor ve oy birliğiyle destekleniyordu.
Joan, Başpiskopos Anastasios ile 30 yılı aşkın bir süre yakın çalıştı ve onun öğretilerinden ve dünya görüşünden derin şekilde etkilendi. Aynı zamanda, Anastasios’un Arnavutluk’ta yaptığı ilk ruhban ataması da Joan olmuştu.
Onu seçen Kutsal Sinod, beş Arnavut ve iki Yunan üyeden oluşan yedi kişilik bir yapıdan meydana geliyor. Ancak 2006’da kabul edilen kilise tüzüğü uyarınca yalnızca Arnavut vatandaşları bu göreve aday olabildiği için, Yunan üyeler bu göreve aday olamadı.
Seçim sonrası yaptığı açıklamada yeni Başpiskopos şunları söyledi: “Alçakgönüllülükle, ilahi iradeye itaat ederek bu yüce görevi kabul ediyorum ve görevimi sadakatle yerine getireceğime söz veriyorum. Kutsal geleneğe saygı gösterecek, Kilise’nin haklarını savunmak için tüm gücümle çabalayacağım.”
Merhum Başpiskopos’un en önemli miraslarından biri, Arnavutluk Ortodoks Kilisesi’nin neredeyse tamamen yeniden inşa edilmesidir. 1956’da Tiran’da Bektaşi (Sufi) bir ailede dünyaya gelen Joan, 1990’lı yıllarda bu sürece doğrudan tanıklık etti. ABD’de bulunan Yunan Ortodoks Kutsal Haç Teoloji Okulu’ndan mezun olan Joan, sağlam bir teolojik altyapıya sahip. Arnavutça ve Yunancanın yanı sıra akıcı bir şekilde İngilizce de konuşuyor. Eğitim hayatındaki belirgin Yunan etkisi, kendisinin hem Yunanistan’la hem de Arnavutluk’taki etnik Yunan azınlıkla ilişkilerde hassas dengeleri gözetebilecek kapasiteye sahip olmasını sağlıyor.
Tiran merkezli Balkan Jeopolitik Danışmanlık kuruluşundan uzman Ledion Krisafi şöyle diyor: “Kilisenin liderliğini üstlenebilecek son derece yetkin bir isim gibi görünüyor ve muhtemelen en iyi niteliklere sahip kişi. Yunan devleti ve Yunan azınlığı hakkında bilgi sahibi, çünkü onlarla doğrudan teması olmuş.”
Yeni Başpiskopos Anastasios’un etkisiyle şekillenmiş biri olarak görülse de, onun kadar güçlü bir etki alanına sahip olmayacağı düşünülüyor.
“Uluslararası düzeyde, Arnavutluk Ortodoks Kilisesi, Anastasios dönemine kıyasla daha düşük profilli bir çizgide ilerleyecektir. Çünkü Anastasios bir akademisyendi, entelektüeldi ve ciddi bir ağırlığı vardı. Joan bu düzeyde bir karizmaya sahip değil; bu nedenle daha düşük profilli bir çizgi izleyecek ve siyasete girmemeye özen gösterecektir,” diyor Krisafi.
Kiev ve Moskova Yeni Ruhani Liderin Desteği İçin Yarışıyor
Balkanlardaki Ortodoks kiliseleri dönüşüm sürecinden geçiyor. Yalnızca dört yıl içinde, Sırbistan, Bulgaristan ve şimdi de Arnavutluk’taki kiliselerde yeni ruhani liderler göreve geldi.
Rus Ortodoks Kilisesi, ilk iki kilisenin (Sırbistan ve Bulgaristan) sadakatini güvence altına aldı ve şimdi Arnavutluk Ortodoks Kilisesi’ni de kendi safına katmak istiyor. Ancak Sırbistan ve Bulgaristan’dakilerin aksine, Arnavutluk Ortodoks Kilisesi, Ukrayna meselesine dair ciddi görüş ayrılıklarına rağmen Ekümenik Patrikhane ile sağlam bir bağ kurmayı sürdürdü.
Rus Ortodoks Kilisesi’nin güçlü dış ilişkiler biriminin başı olan Volokolamsk Metropoliti Anthony, Başpiskopos Joan’ın 2013 yılında Moskova’da düzenlenen Rusların Hristiyan oluşunun 1025. yıldönümüne katılarak Arnavutluk Ortodoks Kilisesi’ni temsil ettiğine dikkat çekti.
Joan’ın ruhani lider olarak seçilmesinin hemen ardından gönderdiği kutlama mektubunda, Joan’ın “sağlam kanonik duruşları sürdürmesini” ve “Ukrayna’daki zulüm gören Ortodoks Hristiyanlara destek vermesini” umduğunu ifade etti—burada kastedilenler, tarihsel olarak Moskova ile uyumlu olan Ukrayna Ortodoks Kilisesi (UOC) üyeleri.
Ukrayna’daki kilisenin bağımsızlık (otosefali) hakkı konusunda Moskova ile Ekümenik Patrikhane arasındaki bölünmede, Arnavutluk Kilisesi Moskova’dan yana tavır aldı. Anastasios, Ekümenik Patrik tarafından kurulan ve tanınan yeni Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ne (OCU) otosefali verilmesine karşı çıktı ve böylece bu kararı destekleyen Rumca konuşan kiliselerin (örneğin Yunanistan ve Kıbrıs) tutumunun karşısında konumlandı.
2019 yılında, Arnavutluk Ortodoks Kilisesi, Ukrayna meselesi etrafında oluşan kutuplaşmanın “etno-ırksal parçalanmaya” yol açtığını ve Ukrayna’ya verilen otosefali kararının “istenen Ortodoks birliği ve barışını getirmediğini” bildirdi.
Tüm bunlara rağmen, Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin (OCU) ruhani lideri olan Metropolit Epifaniy, Başpiskopos Joan’ı kutladı ve kendisinden Ukrayna için, “gerçeğin zaferi ve adil bir barış” için dua etmesini istedi.
Ancak Ukraynalı din analisti Tetiana Derkatch, yeni ruhani liderin kilisenin OCU’yu tanımama yönündeki tutumunu değiştireceğini düşünmüyor. “Her ne kadar Arnavutluk Kilisesi, hem OCU’yu tanımış olan İstanbul’daki Ekümenik Patrikhane’nin hem de Yunanistan’daki Kilise’nin etki alanında kalsa da, Başpiskopos Joan, Arnavutluk’ta Yunan çıkarlarını fazla savunmakla suçlanmamak için dikkatli davranacaktır,” dedi. Derkatch’a göre, Moskova’nın Arnavutluk Ortodoks Kilisesi üzerindeki birincil amacı, onu Ekümenik Patrikhane’den “koparmak” ve “[Moskova yanlısı] UOC ile OCU arasındaki cepheleşmeye” çekmektir. “Başpiskopos Joan, selefi olan merhum Başpiskopos Anastasios’un Ukrayna otosefalisi konusunda Patrik Bartholomeos’u sert biçimde eleştiren tutumunun mirasıyla hareket etmek zorunda,”