Suriye’de barışçıl bir dönüşümün gerçekleşmesine yol açacak reformların hayata geçirilmesi için Ekim ayından itibaren baskılarını artıran Arap Birliği, Beşşar Esad yönetiminin işbirliğine yanaşmaması üzerine 27 Kasım’da Suriye rejimini ekonomik, diplomatik ve siyasi olarak bölgede yalnızlaştıracak bir dizi yaptırım kararı almıştır. Arap Birliği’nin yaptırım kararını destekleyen Türkiye’nin de Birlik üyeleri ile aynı içerikli yaptırım kararlarını eşgüdüm içinde hayata geçireceği belirtilmektedir. Kahire’deki Arap Birliği görüşmelerine katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Suriye’de siviller öldürülürken Arap ülkeleri ve Türkiye’nin sessiz kalmayacağını ifade ederek[1], Arap Birliği’nin aldığı yaptırım kararlarına Türkiye’nin katılacağını göstermiş oldu. Fas’ta Arap Birliği toplantısına paralel düzenlenen Türk-Arap İşbirliği Forumu Toplantısının açılış konuşmasında Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Türkiye’nin “Suriye’de yaşanan krizin sona erdirilmesi için başta Arap Birliği ve diğer bölge ülkeleri olmak üzere uluslararası toplum ile eşgüdüm içinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu bağlamda, Arap Birliği’nin 12 Kasım tarihinde kararında öngördüğü adımların atılmasına paralel olarak ve bu adımları destekleyecek mahiyette Türkiye’nin de ulusal düzeyde bazı önlemler almayı değerlendirmektedir” şeklinde konuşmuştur. Dolayısıyla Kahire’de Suriye yönetimine karşı alınan yaptırım kararının aynı zamanda Türk-Arap ortak kararı olduğunu belirtmek gerekir.
Suriye’ye Uygulanacak Yaptırımlar
16 Ekimden itibaren sürekli bir şekilde Suriye’ye yaptırım uygulanmasını gündeme getiren Arap Birliği üyesi ülkeler, en sonunda 27 Kasım’da kapsamlı yaptırımlar konusunda bir adım atabilmişlerdir. 66 yıllık tarihi boyunca Arap Birliği ilk kez birlik üyesi bir üyeye karşı ekonomik ve siyasi yaptırım kararı almıştır. Türkiye’nin de desteklediği yaptırım kararlarının başında Suriye yönetiminde yer alan üst düzey yöneticilere seyahat yasağı getirilmesi ve mal varlıklarının dondurulması olmuştur. Böylelikle hem Suriye hükümetine ait olan hem de rejimle işbirliği içinde olan şirketlerin mal varlıkları dondurulmuştur. Yıllardır Arap milliyetçiliğinin savunucuları olduğunu ileri süren Beşşar Esad dâhil birçok Suriyeli yöneticinin Arap ülkelerine seyahati engellenmiş ve söz konusu ülkelerdeki mal varlıkları da dondurulmuştur. Benzer kararları daha önceleri ABD ve AB ülkeleri de almıştı. Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Hamad bin Cassim el Tani tarafından açıklanan yaptırım kararları içerisinde Suriye Merkez Bankası ve devlet bankası statüsündeki Suriye Ticaret Bankası ile mali işlemlerin durdurulması; Arap ülkeleri tarafından desteklenen Suriye’deki yatırım projelerinin askıya alınması; ikili ticaretin durdurulması; Suriye ile karşılıklı düzenlenen tüm özel, ticari ve sivil uçak seferlerinin durdurulması ve Suriye dışında yaşayan Suriye vatandaşlarının ailelerine gönderdiği paraların da kontrollü gönderilmesi yer almaktadır.[2] Arap Birliği ülkeleri yaptırımların genişletilmesine yönelik olarak da gelecek hafta bir kez daha olağan üstü bir toplantı gerçekleştirmeye karar vermişlerdir.
Yaptırım kararları aynı zamanda Suriye’de yatırımları bulunan özel şirketlerin projelerinin durmasına yol açacaktır. Bu bağlamda hem Körfez hem de Türkiye kökenli birçok şirket, Suriye’ye yönelik yatırım politikalarını gözden geçirmek zorunda kalacaktır. Turizm alanında Rotana Hotels ve Jumeirah Grup ile bankacılık sektöründeki Katar Ulusal Bankası ve Bahreyn’in Al Baraka Grup, Suriye’deki faaliyetlerini durdurmak zorunda kalacaklardır.[3] Aynı şekilde Türkiye’den Suriye’ye gerçekleştirilen yatırımların da duracağı ifade edilmektedir. Günde yaklaşık 1000 tır Türkiye’den Suriye’ye geçiş yapmaktadır. Bunların bir kısmı Suriye’de kalırken önemli kısmı ise Ortadoğu ve Uzak Doğu pazarına mal taşımaktadır. Transit geçişlerde yaşanacak sorunlardan dolayı Suriye güzergâhının kapanması riski başta Gaziantep olmak üzere sınır bölgesindeki şirketleri olumsuz etkileyecektir. Diğer yandan Rakka’da Güriş tarafından kurulan çimento fabrikası ve Asi nehri üzerindeki 280 milyon Avroluk yatırımın da durması gündemdedir.[4]
Arap Birliğinden önce ABD ve AB ülkeleri tarafından alınan yaptırım kararları kapsamında Suriye yönetiminde yer alan yaklaşık 80 üst düzey yönetici kara listeye alınmış ve mal varlıkları dondurulmuştu. Kara listeye alınanlar arasında Devlet Başkanı Esad’ın yanı sıra Devlet Başkan Yardımcısı, Başbakan, Dışişleri, İçişleri ve Savunma Bakanları da bulunmaktaydı. Daha önce alınan yaptırım kararlarında yaklaşık 20 kurum ve şirketin de faaliyetleri ve mal varlıkları dondurulmuştu. Bunlar arasında Suriye Ulusal Petrol Şirketi, Suriye Ticaret Bankası ve Syria Tel gibi Esad ailesine yakın kişilerin ellinde bulunan özel şirketler de bulunmaktadır.
Yaptırım Kararlarının Etkisi
Arap Birliği’nin yaptırım kararı öncesinde ABD ve AB tarafından hayata geçirilen yaptırımların sonucunda Suriye’de gündelik yaşamı derinden etkileyecek sorunlar yaşanmaya başlanmıştı. Hayat pahallığı yaklaşık yüzde 50 oranında artmıştır. Resmi işsizlik oranlarının yüzde 8 olduğu ülkede son yaptırım kararları ile birlikte bunun yüzde 20’lere çıkması beklenmektedir. Ayrıca nüfusunun yaklaşık yüzde 11’inin yoksulluk sınırında yaşadığı Suriye’de son gelişmelerin ardından bu oranın dramatik biçimde yükselmesi beklenmektedir. En başında krizle birlikte turizm alanında faaliyet gösteren yaklaşık 50 bin kişi işinden olurken, bu rakamın kısa sürede 100 binleri geçmesi beklenmektedir. Yaklaşık 2 milyon Suriyeli turizm sektöründe faaliyet göstermekte ve turizmin ülkenin milli gelirine katkısının yaklaşık yüzde 12 olduğu belirtilmektedir. Suriye Turizm Bakanlığı verilerine göre 2010 yılında Suriye’ye gelen toplam ziyaretçi sayısı 8 milyon 545 bin 849 kişidir. Bu ziyaretçilerin yaklaşık yüzde 20’ sini Türkiye’den gelen ziyaretçiler oluşturmuştur. Kriz ve yaptırım kararları ile birlikte turizm sektörünün durma noktasına geldiği görülmektedir.[5]
Suriye’nin toplam ihracatında Arap ülkelerinin oranın yüzde 53 olduğu tahmin edilmektedir. AB ülkelerinin payı ise yaklaşık yüzde 30’dur. AB’ye yapılan ihracatın yaklaşık yüzde 88’ini petrol ürünleri oluşturmaktadır. İki aktörün de yaptırım uygulaması ile Suriye’nin yaklaşık yüzde 60’lık bir ihraç piyasasını kaybettiği görülmektedir.[6] Dolayısıyla hem devlet hem de özel şirketlerin ciddi ekonomik sorunlar yaşaması beklenmelidir.
Suriye’nin ticaret ortaklarına baktığımızda şöyle bir tablo çıkmaktadır.[7]
Arap Birliği tarafından alınan yaptırım kararları karşısında Irak’ın çekimser ve Lübnan’ın da katılmadığı Arap Birliği toplantısında 19 ülke doğrudan yaptırım kararını desteklemiştir. Bunlardan bir kısmı Suriye’de bulunan vatandaşlarının ülkeden ayrılmasını talep etmiştir. Türkiye Dışişleri Bakanlığı resmi sayfasında da zorunlu olmadıkça Suriye’ye ziyaret düzenlenmemesi istenmiştir.
Suriye’nin ekonomik ve siyasi olarak yalnızlaşmasına yol açacak yaptırım kararlarının olumsuz etkilerinin Suriye halkı üzerinde doğrudan ve ciddi şekilde hissedilmeye başlandığına dikkat çekilmektedir. ABD ve AB ülkeleri enerji sektörüne yönelik alınan yaptırım kararlarının ardından Suriye’de işlenmiş petrol ürünleri sorunu ortaya çıkmış ve buna bağlı olarak da benzin istasyonlarında uzun kuyruklar oluşmaya başlanmıştır. Mutfaklık tüm gaz fiyatı krizle birlikte 7 dolardan 20 dolara çıkmıştır.[8] Ülke gelirinin önemli bir kısmını oluşturan ham petrol satışı durma noktasına gelmiştir. Suriye’de hâlihazırda ham petrol üretimi günlük 100 bin varil civarına düşmüştür. Yaptırım kararlarından önce bu oran yaklaşık 400 bin varil civarındaydı.[9]
Suriye Merkez Bankasının toplam rezervi yaklaşık 17,4 milyar dolardır. Altın rezervi ile birlikte bu rakam 20,5 milyar dolara çıkmaktadır. Krizle birlikte piyasaya dört kez dolar satışıyla müdahale olmuştur. Kısa vadede ödemeler dengesinde yabancı para sıkıntısı yaşanacağından, yabancı ülkelerden mal satımında ödemeler sorunu ortaya çıkacaktır. Ödemeler sorunu dolayısıyla rejimle ilişkisi olmayan Suriyeli şirketler de Irak veya Lübnan gibi yaptırım kararına katılmayan ülkelerden mal alma konusunda ciddi sorunlar yaşayacaktır.[10]
Suriye’nin toplam ihracatı 14 milyar dolardır. Yukarıdaki tablodan da anlaşıldığı üzere ihraç piyasasının yaklaşık yüzde 60’ını kaybetmiş durumdadır. Ülke ihracında petrol gelirleri yaklaşık 4 milyar dolardır. Irak ve Lübnan üzerinden ihraç kanalları açık olmakla birlikte ödemeler dengesi sorunu nedeniyle bu pazarların da istenilen şekilde kullanımı oldukça güçtür.[11] İran ve Rusya’nın Suriye’den petrol alması gündemdedir. Ancak Rusyalı şirketlerin uluslararası yaptırımlar ve ödemeler dengesindeki sorunlar nedeniyle sürekli ham petrol alımı güç olacaktır. Ayrıca Suriye ham petrolünün niteliği Çin rafinelerine uymadığından Uzak Doğu pazarının da kullanılması oldukça zor gözükmektedir. İran’ın doğrudan Suriye’ye milyarlarca dolarlık yardımda bulunduğu ileri sürülmesine karşın, İran ekonomisinin yaşadığı sorunlar göz önüne alındığında bunun sürdürülebilir bir politika olmadığı düşünülmektedir.
Arap Birliğinin yaptırım kararının hemen ardından İngiltere’nin BM Güvenlik Konseyi üyelerine Arap Birliği kararına destek verecek bir yaptırım kararı alınması çağrısında bulunması dikkat çekicidir.
İngiltere ile birlikte Fransa’nın BM nezdinde yeni bir yaptırım kararı üzerinde çalışmalara başlayacağı ifade edilmektedir. Dolayısıyla Arap Birliği üyeleri ve Türkiye tarafından, Suriye’deki halkın yaptırımlardan etkilenmeyeceği yönündeki açıklamaya karşın, bu tedbirlerin Suriye halkını da etkilemesi kaçınılmazdır.
Bununla birlikte Arap Birliği ve özellikle de Türkiye’nin Suriye krizinin çözümünde daha aktif bir rol olmaları gerekmektedir. Ancak bunun için doğrudan yatırımların yanı sıra hâlihazırda rejimle birlikte olan ve rejimin devrilmesinden kaygı duyan bazı Suriyeli gruplarla da ilişkilerini geliştirmeleri ve söz konusu grupları ikna etmeleri gerekmektedir. Suriye Ulusal Konseyi veya buna benzer muhalefet hareketlerinin Beşşar Esad sonrası döneme ilişkin planlarını net ve açık bir şekilde ortaya koyması için Türkiye ve Arap Birliği’nin birlikte çalışması gerekmektedir. Daha açık bir deyişle Suriyeli Hıristiyanlar, Dürziler, Aleviler, Şiiler, İsmailliler ve Kürtlerin Beşşar Esad sonrasına dönemde de güvenli bir şekilde Suriye’de yaşayacaklarına ve temel hak ve hürriyetlerinin anayasal anlamda ve bölgesel devletleri tarafından garanti altına alınacağı noktasında ikna edilmeleri gerekmektedir. 17 Marttan bu yana henüz söz konusu gruplara yönelik kapsamlı bir proje ortaya atılmadığı gibi, bunların can ve mal güvenliklerinin korunacağına ve siyasal sistem içerisinde kendilerine yer verileceği yönünde güçlü mesajlar verilmemiştir. Tüm bunlar doğal olarak, Beşşar Esad’ın yaptırım kararlarına rağmen direnebileceğini göstermektedir. Sorunun askeri bir müdahaleye ve iç savaşa varmadan çözülebilmesi için bölge ülkelerinin demokratik ve seküler bir Suriye konusunda ortak çalışma yürüterek, Suriye muhalefetini gerçekten tüm kesimleri kapsayacak şekilde örgütlemesi gerekmektedir. Aksi takdirde, Suriye toplumunun belirli bir bölümüne dayanan muhalefetin rejimi devirmekle birlikte ülkeye istikrar getirmesi mümkün olamayacaktır.
Yazının İngilizcesi için tıklayınız…
Doç. Dr. Veysel AYHAN
ORSAM Ortadoğu Danışmanı
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi
Kaynak: ORSAM
[1] The Daily Star News, “Arab League agrees sanctions on Syria”, 28, 2011,
Read more: http://www.dailystar.com.lb/News/Middle-East/2011/Nov-27/155334-arab-league-approves-sanctions-on-syria.ashx#ixzz1exuNTX73
[2] Sana News, http://www.sana.sy/tur/237/2011/11/27/384546.htm
[3]Phil Sands, “Arab League agrees sweeping sanctions on Syria”, The National News, Nov 28, 2011 http://www.thenational.ae/news/worldwide/middle-east/arab-league-agrees-sweeping-sanctions-on-syria
[4] Özlem Tür, “2000’lerde Türkiye – Suriye İlişkilerinin Siyasi-Ekonomisi”, Orta Doğu Analiz, cilt: 3, Sayı:31-32, s. 36
[5] Ibid.
[6] Bassel Oudat, “Sanctions begin to bite”, Al Ahram Weekly, 24 – 30 November 2011
Issue No. 1073, http://weekly.ahram.org.eg/2011/1073/re8.htm
[7] http://trade.ec.europa.eu/doclib/docs/2006/september/tradoc_113451.pdf, S. 4
[8] http://www.thenational.ae/news/worldwide/mid
dle-east/arab-league-agrees-sweeping-sanctions-on-syria
[9] CIA World Fact Book, “Syria” https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/sy.html
[10] http://yallafinance.com/2011/08/29/sanctions-against-syria-harm-the-people/
[11] http://ec.europa.eu/trade/creating-opportunities/bilateral-relations/countries/syria/; http://othersuns.wordpress.com/2011/08/29/syria-the-effect-of-eu-oil-sanctions-on-the-economy-and-the-assad-regime/