Myanmar hükümeti tarafından aslen Bangladeşli oldukları iddiasıyla vatandaşlıkları kabul edilmeyen ve Bangladeş’e gönderilmeye çalışılan Rohingyalı Müslümanlar, Bangladeş tarafından da kalabalık nüfus, ekonomik sorunlar gibi nedenlerle kabul edilmiyor.
Myanmar yönetimi bölgede 1 milyon Müslüman olduğunu, Rohingyalı Müslümanların ise sayılarının 5 milyon civarında olduğunu savunuyor. Kendilerine yönelik yok etme politikasına maruz kalan Arakanlı Müslümanlar’ın yaşadıkları insanlık dramı sessiz kalınacak gibi değil. Arakan’ da hapsedilmiş ve işkence gören çok sayıda Müslüman’ın olduğu bilinmekte ancak kimlikleri ve sayıları hakkında kesin bir bilgiye ulaşılamamaktadır. Kadınlara tecavüz edilmektedir. Seyahat yasağının yanı sıra Rohingyalara uygulanan sokağa çıkma yasağı hayatı tamamen felç etmiştir. Müslümanların saat dokuzdan sonra sokağa çıkması ve polisten izinsiz akraba ya da komşu ziyareti yapmaları yasaktır. Bir Müslüman, köyünden başka bir köye gitmek için devlete vergi verip izin almak zorundadır. Devletten izinsiz mescit ve medreselerin tamiri yapılamamaktadır. Bu yasağı denetleyebilmek için de mescit ve medreseler yılda üç defa fotoğraflanmak zorundadır. İzinsiz bir tadilat yapılması durumunda altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ve para cezası uygulanmaktadır. Son yirmi yılda yeni cami veya medrese yapımına izin verilmemiştir. Bununla kalmayıp camiler, mescitler, evler, köyler yakılmakta ve yok edilmektedir. Tüm aile bireylerinin tamamının yer aldığı bir fotoğraf her yıl hükümet yetkililerine teslim edilmek zorundadır. Doğan her çocuk için ve ölen her aile bireyi için devlete vergi verilmesi zorunluluğu vardır. Beton evler yapmaları yasak olan Müslümanlar, evlerini ahşaptan yapmak zorundadır. Devlete ait kabul edilen bu evler yanlışlıkla yanarsa ev sahibi devletin evini yakmaktan altı yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaktadır. Bir Müslüman iş yeri açabilmek için bir Budist’le ortaklık kurmak zorundadır. Bu ortaklıkta Budist, sermaye koymadan işletmenin yarısına ortak olmaktadır. Müslümanlar hiçbir ücret almadan devlet ya da Budistlerin işlerinde çalıştırılmaktadır. Evlenmek isteyen Müslüman kadın ve erkekler devlete vergi ödemek zorundadır. Vergilerini ödeseler bile devlet izin vermezse evlenemezler. Müslümanlar devletin hiçbir imkânından faydalanamamaktadırlar. Örneğin hastalandıklarında devlete ait hastanelere gidemezler. Müslümanlar en fazla liseye kadar okuyabilmektedirler. Sabit telefon ya da cep telefonu sahibi olamamakla birlikte motorlu taşıt sahibi olmaları yasaktır. Bir Müslüman’a bir suç isnat edildiğinde kendisini savunma hakkı verilmemekte ve derhâl hapsedilmektedir. Polis ya da asker sebepsiz yere bir Müslüman’ın evine baskın yapabilir ve kendisine herhangi bir suçlamada bulunabilir. Vatandaşlık hakları bulunmayıp üzerinde “yabancılara aittir” ibaresi yazan hiçbir geçerliliği olmayan özel beyaz kimliklere sahiptirler ve bu kimlik sadece bilgi amaçlıdır. Müslümanlara pasaport verilmemekte ve komşu Bangladeş’e geçmek için geçerli bir belge düzenlenmektedir. Bu belge bazen geri dönüşte kabul edilmemekte ve bu kişiler ülkelerine geri dönememektedirler.
(TUİÇ Akademi, DHA)
Hilal Nur Haldan
UİÇ Derneği Avrasya Çalışmaları Grubu