Ayça Özalp
Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı
Giriş
Demokratikleşme ve sivil toplum ilişkisine bakıldığında sivil toplumun devletten ayrı bir mekanizma olarak bireyleri insan hakları , demokrasi, kadın hakları, ekonomik adalet gibi ve genel olarak kamusal çıkarları gözeterek örgütlediği gözlemlenmektedir. Fakat bu örgütlenme, modern liberal toplumlarda daha rahat bir ortam varlığı ile finansman yönünden sıkıntı çekmeden devlet-toplum dengesini sağlatarak yapılabilmektedir. Ortadoğu coğrafyasında ise böyle bir ekosistem yoksunluğu Tunus ve Mısır örneğinde farklılaşmış, sivil toplum daha fazla engeli aşmak durumunda kalmıştır. Arap Baharı ve Demokratikleşme
Tunus’ta 2010 yılında 500 binlerde olan işsizlik oranı 2011 yılında 700 bin seviyesine ulaşmış ve devrim öncesi %14 olan oran devrim sonrası %17’ye çıkmıştır. (Achy, 2011, s. 5) Bu ekonomik zorluklarla mücadele etmeye çalışan halk, Muhammed Buazizi adındaki 26 yaşındaki seyyar satıcının kendisini belediye binası önünde ateşe vererek yok etmesi ile birlikte isyan etmeye ve örgütlenmeye başlamıştır. (Birdane)Tunus’ta başlayan bu isyanlar çeşitli kitle iletişim araçlarıyla birlikte zaten benzer şekilde ekonomik sorunlardan kaynaklı hayatlarından memnun olmayan Mısır’a da sıçramıştır. Her ne kadar aynı sebepten dolayı özgürleşme, demokratikleşme isteği olan bu iki Ortadoğu ülkesinde gerek tarihsel bağlamda sivil toplumun konumu gerekse siyasi güçlerin veya devletin sivil topluma bakış açısından kaynaklanan farklılıklardan dolayı Mısır’daki sivil toplumun etkisini Tunus’a göre daha zayıf olarak tanımlanmıştır.
Bu yazıda Ortadoğu coğrafyasının farklı ilerleyen dengeleri ile sivil toplumun nasıl farklı geliştiğini Tunus ve Mısır örneği üzerinde açıklığa kavuşturulacaktır.
Tarihsel Arka Plan
Mısır da Tunus da Osmanlı İmparatorluğu’nun birer parçasıydılar. Osmanlı devletinde devletten hariç bir sivil toplum genellikle meslek gruplarının oluşturduğu loncalar, hayır kurumları gibi devletin politik veya ekonomik alanda kurduğu düzene karşı bir ihlal olmadıkça faaliyet gösterebilen kuruluşlar bulunmaktaydı. Osmanlı döneminden sonra ise Mısır İngiltere, Tunus ise Fransa hakimiyeti altına girmiş ve bu dönemde Mısır’da İslam tabanlı Müslüman Kardeşliği örgütü kurulmuş ve bu örgüt politik alanı etkilemeye yönelik faaliyetler içerisine girmiştir. (Hawthorne, 2004) Müslüman Kardeşler sivil toplumu kendi siyasi ideolojilerini destekleyen bir araç olarak görmüştür. Tunus’ta da yine bu sömürgecilik döneminde sivil toplum varlığını devam ettirmiş, bağımsızlık mücadelesi esnasında yapısını sağlamlaştırarak Habib Burgiba ve Zeynel Abidin Bin Ali gibi liderlerin baskıcı yönetimleri altında varlığını sürdürmeye ve hak arayışı bilincini kaybetmemeye çalışmıştır. (Birdane) Tunus’ta islami temelli sivil toplum kuruluşları Mısır’daki kadar siyasi bir temelde yapılanmayarak ‘’hayır kurumu’’ sıfatıyla faaliyet göstermiştir. Daha çok yerel bazda faaliyet gösteren İslami sivil toplum kuruluşları seküler kuruluşlarla işbirliğinden kaçınmakta ve liberal sivil toplum çerçevesinin dışında bir görünüm sergilemektedirler. (Sigillo) Tunus’ta Müslüman Kardeşlerden etkilenerek İslami yöneliş hareketi ortaya çıkmıştır. Yine de bu oluşum, İslami yöneliş hareketi ,Müslüman Kardeşler’den farklı olarak liberal, seküler, demokratik fikirlere daha açık, ılımlı bir ideolojiye sahiptir. (Gökçen) Arap Baharı ve Demokratikleşme
Mısır’da sivil toplumun halkın mücadelesindeki temsiliyeti dini boyut kazandığından dolayı modern liberal anlamda bir sivil toplum anlayışı ortaya çıkaramamıştır. Siyasi liderler de sivil toplumu kendi ideolojilerini pekiştirecek bir araç gibi görmektedir. Diğer yandan, siyasi aktörlerle eşit derecede görev ve yetki almaya dek uzanan zorlu demokrasiye geçiş sürecinde, sokaklardan seçim sandıklarına, anayasa komisyonlarındaki önemli görevlere dek ülkenin geleceğine dair alınacak her kararda büyük duyarlılık ve titizlikle çalışan Tunus sivil toplumu, demokrasi tarihi açısından eşsiz bir örneği oluşturmuştur. (Birdane) Tunus’ta da yine inişli çıkışlı bir siyasi ortam olmasına rağmen sivil toplum çoğu zaman devletten ve dini temelden ayrı bir alan olarak kalmayı başarabilmiştir. Bu sebeple de demokratikleşme serüveninde daha başarılı olmuştur.
Kurumsallaşma
Sivil toplumun en önemli olması gereken özelliği kurumsallaşmış olmasıdır. Arap baharında halkın sokağa dökülüp isyanlar başlatması herhangi bir ön hazırlık olmadan ortaya çıkmıştır. Özellikle Mısır’da göstericilerin büyük bir çoğunluğu da herhangi bir sivil toplum örgütünün üyesi değildir. Bir başka deyişle yaşadığı hayattan memnun olmayan ‘herkes’ gösterilerin başlamasıyla sokaklara dökülmüştür. (Rowe) Sivil toplumun devletten ayrı bir mekanizma olarak legal altyapıda kurumsallaşmış olması demokratikleşme sürecine doğrudan ve sorunlara karşı birliktelik mücadelesinde önemli rol oynamaktadır. Her ne kadar Mısır’da sivil toplumun kurumsallaşması veya örgütlenme zayıf kalsa da etkili olan kuruluşlar elbet vardır. Mısır Sendikalar Federasyonu (Egyptian Trade Union Federation – ETUF), Mısır Gençliği Hareketi (April 6 Youth Movement) ve Mısır İnsan Hakları Örgütü (EOHR – Egyptian Organization for Human Rights) örnek gösterilebilir. Bu örneğini verdiğimiz kurumsallaşmış sivil toplum örgütlerinin ortak bir noktası var ise bu da 2013 yılındaki darbe sonrasında baskılara, kısıtlamalara ve tutuklamalara maruz kalmış ve hatta kapatılmaları yönünde ilerleme olmuş olmasıdır. İşte bu yüzden 2011 devrimi yıllarında az da olsa canlanan sivil toplum 2013 darbesi ile sadece siyasi değil sivil topluma da darbe yapılmış oldu. Arap Baharı ve Demokratikleşme
Tunus’ta ise UGTT gibi işçi sendikaları 1924 yılında Fransız himayesi altındaki Tunus’ta Muhammed Ali El Hammi tarafından kurulan ve daha sonra Ferhad Hached tarafından asıl kimliğine kavuşturulan sendika Tunus’un ilk kurumsallaşmış sivil toplum örgütü olan ve Burgiba ve Ben Ali dönemlerinde baskı siyaseti altında sınırlı aktivite göstermiş fakat devrim süreci ile birlikte oturma eylemlerinden, yürüyüşlere bir çok farklı protesto eylemine (Kasbah I ve II protestoları) katılarak devrimin en büyük ve önemli aktörlerinden biri olmuştur. Sosyal demokrat bir hareket olarak UGTT Nahda Partisi karşıtlığı ile demokratik süreci aynı zamanda baltalayan tutumlarıyla da dikkat çekmiştir. (Birdane) Bir diğer karşımıza çıkmakta olan LTDH (Tunus İnsan Hakları Ligi) 1989 yılında Moncef Marzuki tarafından kurulan Tunus İnsan Hakları Ligi, kadın hakları ve cinsiyet eşitliği, göç ve göçmenler, İnsan hakları eğitimi, ekonomik ve sosyal haklar, adalet, gençlik, dernek kurma özgürlüğü ve ifade özgürlüğü gibi çalışma alanlarında faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütüdür. Siyasi ve sivil hakları savunmak, ekonomik ve sosyal hakları savunmak, göç, hukukun bağımsızlığı, tutuklu özgürlüğü savunusu gibi alanlarda aktivite göstermektedir. (Rights, 2017) Tunus’ta Barolar Birliği’nin de sivil toplumu güçlendirici etkisi göz ardı edilemeyecek kadar vardır. Buazizi’nin intiharından sonra Tunus Barosu’ndan hukukçular cübbelerini giyerek Adliye Sarayı önünde oturma eylemleri düzenlemişlerdir. Bu eylem esnasında polis göstericilere karşı şiddet kullanmıştır. (Council, 2015, s. 1) Tüm bu kurumsallaşmış örnekler; Demokrasiye geçişte Tunus örneği sivil toplumun sadece hükümet dışı organizasyonlardan oluşmadığını aynı zamanda sendika ve birlikler gibi kurumların da halkın eğitilmesinde önemli rol oynadığının bir kanıtıdır. (Birdane)
Tunus, sivil toplum ile güçlü ve işbirliğine dayalı bir ilişki geliştirmiş ve bu, demokratikleşme sürecinde kilit bir rol oynamıştır. Tunus’un sivil toplum örgütleri kurumsallaşarak, demokratik geçişi destekleyen konuma daha rahat gelerek ülkede siyasi istikrarı sağlamaya yardımcı olmuştur. Buna karşılık, sivil toplumun 2013 askeri darbesi devlet ve hukuk düzeninde askeri otoritenin baskın konumu ve kısıtlayıcı yapısı karşısında Mısır’da, siyasi sistemin sivil kurumların bile serbestçe işleyemediği, işleyen bir demokrasi anlamında bir sivil toplumun tam olarak oluşmuş olmadığı belirtilebilir. (Süslü, 2001)
Sivil Toplumun Demokratikleşmesinde Medya’nın Rolü
Kitle iletişim araçları özellikle 2010’lardan sonra hayatımızda daha farklı bir yere sahip oldu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte televizyon, radyo veya gazete gibi geleneksel iletişim araçlarından ziyade internet siteleri, sosyal medya ön plana çıkageldi. Arap Baharı’nın Tunus’ta başlayıp çevre ülkelere sıçramasında da medyanın rolü yadsınamaz bir gerçektir. Çeşitli forumlarda, bloglarda, Facebook sayfalarında ve Twitter postlarında genç sosyal medya kullanıcıları networkler oluşturmuş ve gösterilerin mobilizasyonuna katkıda bulunmuşlardır. (Birdane) Her ne kadar Bin Ali döneminde medyaya ulaşım sınırlı hale gelse de çeşitli hacker grupları veya bir başka deyişle siber aktivistler ,örneğin Anonymus, Wikileaks gibi ayrıca Al Jazeera kanalı da protestolara destek vermişlerdir. Arap Baharı ve Demokratikleşme
Mısır’da da benzer bir şekilde medya sivil toplumun örgütlenmesi konusunda, Tahrir Meydanı’ndaki protestoları organize etmede ve uluslararası kamuoyunda ses getirmesiyle önemli rol oynadı. Arap Baharı sırasında Mısır medyası, özellikle sosyal medya platformları (Twitter, Facebook gibi) halkı ortak bir noktada bir araya getirmek için yararlı birer unsurdu. Geleneksel medya Mübarek rejiminin himayesi altında olmasına rağmen bahsedilen sosyal medya camialarında gazeteciler, aktivistler ve halk iletişimde kalarak seslerini duyurmayı başardı.
Mısır’da medya için de durumlar 2013 yılında değişmeye ve baskı altına alınmaya başlandı. Sisi rejimi askeri müdahalelerinin meşru hale getirebilmek ve Müslüman Kardeşlere yönelik dezenformasyon kampanyası için medyayı propaganda aracı olarak kullandı.
Sonuç
Sivil toplumun demokratikleşmesindeki rolünü Arap Baharı döneminde Tunus ve Mısır için tarihsel bağlam, kurumsallaşma sürecindeki farklılıklar ve medyanın etkisi olarak inceledik. Bu incelemede Tunus’un sivil toplum konusunda daha sağlam adımlarla ilerlediği ve her ne kadar iki ülkede de islami faktörler sivil toplumu etkilemiş olsa da Mısırdaki darbe sonucu oluşan baskı rejimi ve kısıtlamalar doğrultusunda Tunus’un daha demokratik ve örgütlü olmasının yanında zayıf kalmıştır. Arap Baharı ve Demokratikleşme
Her iki ülke de sivil toplum ekonomik adalet, işsizlik, demokratikleşme, özgürlük konularında sessiz kalmamış ve çaba göstermiştir.
Kaynakça
Achy, L. (2011). Tunisia’s Economic Challenges”, The Carnegie Papers, Carnegie Endowment for International Peace Publications Department.
Birdane, M. (2017). Arap Baharı Sürecinde Tunus’un Demokrasiye Geçişinde Sivil Toplumun Rolü.
Council, E. a. (2015). The Role of Lawyers as Transitional Actors in Tunisia,Lawyers Conflict&Transition.
Gökçen, A. (tarih yok). Mısır’ın İhvanı ve Tunus’un Nahda’sı: İki Ekol İki Hareket.
Hawthorne, A. (2004). “Middle Eastern Democracy: Is Civil Society the Answer?”, .
Rights, T. L. (2017). https://euromedrights.org/ adresinden alındı
Rowe, P. S. (tarih yok). Civil Society in a New Egypt.
Sigillo, E. (tarih yok). Tunisia’s Evolving İslamic Charitable Sector and Its Model of Social Mobilizations”.
Süslü, İ. (2001). 1980 Sonrası Mısır’da Sivilleşme ve Sivil Toplum. İstanbul.