Milletlerarası ilişkilerdeki bütün çabalar, örgütlenmeler, uluslararası hukukun yaratılması, diplomasi, dış politika uygulamaları, konferanslar, seminerler, zirvelerin hepsi barış içinde bir dünyada yaşamaktır. Teknoloji çağının karmaşık konularını, başta egemen devletler olmak üzere yüzlerce aktörün rol aldığı bir dünyada insanlığın ideali ve özlemi olan böyle bir barışı yakalamak veya sürdürmek ne geçmişte mümkün olmuştur nede gelecekte muhtemel gözükmektedir.
Toplumsal yaşam sürecine girmiş olan bütün fertler arasında olduğu gibi, uluslararası ilişkilerin tüm aktörleri, özellikle bağımsız devletlerarasında anlaşmazlıklar ve uyuşmazlıklar çıkabilir. Bu uyuşmazlıkları en aza indirmek ve uluslararası barışın devamlılığı devletlerarası hukukun en elzem amacıdır.
Uluslararası uyuşmazlık hakkında, Uluslararası Sürekli Adalet Divanı’nın 1924 Mavrommatis davasında verdiği ve 1926’da “Boskurt-Lotus” davasında tekrarladığı tanım doktrinle gelenek haline gelmiştir.
Divan uluslararası uyuşmazlığı “iki devlet arasında hukuksal veya maddi bir nokta ya da konu üzerindeki anlaşmazlık, hukuksal tezler veya çıkarlar arasındaki zıtlık ve çatışma” şeklinde tanımlamıştır. (Kocaoğlu,1993:520)
Bu anlaşmazlıkları gidermek için ise başvurulacak yollardan biri de ihtilafların barışçıl yollarla bertaraf edilmesidir.
Uyuşmazlıkları barış yolu ile çözümlenmesi, uluslararası barış ve güvenliğin korunması amacının önemli parçalarından birini teşkil etmektedir. Madde 2/3’e göre, teşkilatın üyeleri milletlerarası mahiyetteki uyuşmazlıklarını, milletlerarası barış ve güvenliği ve adaleti tehlikeye koymayacak şekilde barış yolları ile çözerler. Uyuşmazlıkların barış yoluyla çözümlenmesine ilişkin ayrıntılı hükümler, Birleşmiş Miletler Antlaşmasının VI. Bölümünde yer almaktadır. Madde 33/1’de uluslararası barış ve güvenliğin korunmasını tehdit edebilecek uyuşmazlığın uzaması taraf olanlardan öncelikle uyuşmazlıklarını kendi seçecekleri yollarla çözmeye çalışmaları istenmektedir.
Milletlerarası barış ve güvenliğin muhafazasını tehdit edebilecek mahiyette bir uyuşmazlıkta taraf olanlar, bu uyuşmazlığın çözülmesini her şeyden önce görüşme, soruşturma, ara bulma, uzlaşma, tahkim ve yargı yolları ile bölge teşkil veya anlaşmalarına başvurarak veya kendi seçecekleri başka barış yoluyla aramalıdırlar.
Devletlerin yüzyıllardan beri geliştirdikleri barışçı çözüm yollarını, biri siyasi ve diplomatik, öteki de hukuki olmak üzere ikiye ayırabiliriz.
Diplomatik ve siyasal yöntemler: Bunlar uyuşmazlıkta taraf olan devletlerce uygulanması zorunlu olmayan çözüm yollarıdır. Nihai olmadıkları gibi bağlayıcı da değillerdir. Bu tür çözümlerde genellikle taraflar karşılıklı olarak önemli sayılacak ödünler vererek çatışan tarafların görüşlerini bağdaştırmaya ve uzlaştırmaya çalışırlar. Ulusal ve uluslararası çevrenin değer yargılarının etkisi altında bulunan, kamuya mal olmuş uyuşmazlıklar, diplomatik çözüme özellikle uygundurlar.
Diplomatik-siyasal yöntemler şunlardır: Görüşme, dostça girişim (good offices), arabuluculuk (mediation), soruşturma (inquiry) ve uzlaştırma (consiliation).
Uyuşmazlıkta taraf olan ülkeler sorunlarını konuşarak halletmeye karar verirlerse ya doğrudan görüşmelere girişecek, ya da üçüncü bir devletin dostça girişiminden, arabulucu olmasından faydalanacaktır.
Devletler, uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözümünde izlenebilinir bir başka yol olarak uzlaştırmayı da kabul etmişlerdir. Amerikan Dışişleri Bakanının adı ile anılan Bryan Antlaşmaları ile dostça halledilemeyen uyuşmazlıkların zorunlu olarak uzlaştırmaya gidilmesi öngörülmüştür (Kocaoğlu,1993:525). Uzlaştırma, uyuşmazlık taraflarının kendilerince benimseyebilecek bir çözüm tarzını bulmaları için oluşturdukları komisyon faaliyetidir. Uzlaştırma hem politik hem de hukuksal bir önem taşır. Uyuşmazlık her yönüyle incelenir, şahitler dinlenir. Uzlaştırma, genellikle hukukçularla diplomatlardan oluşan komisyonların çalışmaları sonucu gerçekleşir.
Mehmet İlhanlı
TUİÇ Stajyeri
KAYNAKLAR
1-) GÖNLÜBOL, Mehmet, Uluslararası Politika: İlkeler-Kavramlar-Kurumlar. Attila Kitabevi: Ankara, 1993
3-) Nergiz, Muhammet ”ULUSLARARASI UYUŞMAZLIKLARIN ÇÖZÜMÜNDE ULUSLARARASI SORUŞTURMA KOMİSYONLARININ ROLÜ”, 25 Nisan 2011