Kuzey Irak Kürt bölgesi ve Bağdat yönetimi arasında sorun olan Irak’ın kuzeyindeki doğal kaynakların çıkarılması ve kullanılması konusu şimdi de Türkiye ve Bağdat yönetimi arasında kriz çıkmasına neden oldu. Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimi, çıkardığı ham petrolü tankerlerle Türkiye’ye gönderiyor ve Türkiye’de rafine edilen petrol ürünleri yeniden Kuzey Irak’a gönderiliyor. Şimdilik günde 5 ila 10 tanker petrol taşınıyor ancak kısa zamanda bunun günlük 100-200 tankere çıkabileceği tahmin ediliyor. Kürt yönetimi ile gelişen bu ticaret hacmi Maliki hükümetinin tepkisini çekmiş ve Türkiye’yi Kuzey Irak’la ticaret yapmamasını bu durumun Türkiye-Irak ilişkilerine zarar verdiği konusunda uyarıda bulunmuştur.
Kuzeydeki doğal kaynakların değerlendirilmesi ve ihracatı, Kürtler ve Bağdat yönetimi arasında büyük bir tartışma konusu. Merkezi hükümet Kürtlerin tek yanlı olarak anlaşma imzalama hakkı olmadığını, petrol kaynaklarının ancak devlete ait boru hatları üzerinden ihraç edilebileceğini savunuyor. Kürtler ise petrol anlaşmaları imzalamak için anayasal hakları olduğunda ısrarcı davranıyor. Bölgesel Kürt Yönetimi’nin dış politika sorumlusu Felah Mustafa Bakır bu konuda, Irak anayasasını ihlal etmediklerini, yakın bir zamana kadar tek varil petrol üretilemeyen bölgede şimdi günde 175 bin varil petrol ürettiklerini açıklamıştır. Tüm bu tartışmalara rağmen Kürt yönetimi aralarında Amerikalı petrol devi Exxon’un da olduğu büyük şirketlerle anlaşmalar imzalamaya devam ediyor.
Kürt yönetimine enerji danışmanlığı yapan Michael Howard, yerel yönetimin Türkiye’ye petrol satma potansiyelini kullandığını söylüyor. “Türkiye büyüyen bir ekonomi, on yıl sonra dünyanın en büyük on ekonomisi arasına girmeyi hedefliyor,” diyen Howard, Ankara’nın komşuları aracılığıyla enerji güvenliği sağlamaya çalıştığını, aynı zamanda Türkiye’nin ana bir transit güzergâh olabileceğinin altını çiziyor. [i]
Kürt Yönetimi ile Türkiye arasındaki petrol ticaretinin rahatsızlığının devam ettiği günlerde Irak Başbakanı Türkiye’nin Irak’ın hava sahasını ihlal ettiğini söylemiş ve teknik arıza nedeniyle kısa süreli olarak hava sahasını Türkiye’ye kapatmıştı. Tarifeli uçuşların aksadığı bu kapatmanın aslında petrol ticaretine verilen bir tepki olduğunu söyleyebiliriz. Maliki’nin söz ettiği hava sahası ihlalleri, Türkiye’nin Kandil’de yaptığı PKK kamplarına yönelik operasyonlardır. Türkiye bu operasyonları kendi güvenliği adına yürütüyor ve bunu yaparken tamamen uluslararası hukuka dayanıyor. Dolayısıyla Maliki’nin sözünü ettiği bu durum hukuk dışı kabul edilemez.
Türkiye kendi enerji ihtiyacını karşılamak için Kuzey Irak’taki rezervleri olabildiğince verimli kullanma düşüncesinde. Türkiye, nükleer programları nedeniyle İran’a uygulanan ambargolar neticesinde bu ülkeden doğalgaz ve petrol alımını azalttı. Kürt yönetimiyle artırılacak ticaret hacmi uzun vadede İran’a olan bağımlılığa da bir alternatif üretebilir. Kürt yönetimiyle devam eden petrol ticaretinin yanında 2014 yılında başlatılması planlanan doğalgaz ticareti için çalışmalar da devam ediyor. Kuzey Irak’tan 2014’te 700 milyon, 2015’te 1.5 milyar, 2016’da 2.5 milyar, 2017-2031 arasında 3 milyar, 2032’de 3.1 milyar ve 2033 yılında da 3.2 milyar metreküp doğalgaz getirilmesi hedefleniyor.[ii] Türkiye ve Maliki yönetimi arasında var olan sorunlu ilişki yaşanan bu son olaylarla daha da gerilecektir. Öyle ki Türkiye, Maliki’nin Kuzey Irak’ta yönetimi ele geçirmeye çalıştığı düşüncesinde ve bu nedenle Bağdat’la ilişkileri yürütmek adına Kuzey Irak Kürt yönetiminin konumunu tehlikeye atacak bir adım atmaktan geri duracaktır.
Amine Yazıcı
Stratejik Düşünce Entitüsü Asistanı
Kaynak: SDE