Anarşizm ve Müzik

Özet

Bu makalede anarşizm ile özgürlükçü fikirlerin müzikle olan ilişkisini inceleyeceğiz. Anarşizm, tanımı gereği özgürlüğü, tahakkümün reddini, politik otoritenin yokluğunu ifade eder. Bir ideoloji ya da fikir olmasının ötesinde eylemsellik potansiyeline sahiptir ve edebiyat, sanat, politika, müzik gibi birçok alanda kendisini göstermiştir. Müziğin toplumsal ilerleme hareketlerinde ayrılmaz bir rol oynadığı her zaman için var olan bir gerçekliktir. Müzik, kitleleri harekete geçirme ve tek bir çatı altında örgütlemekte önemli bir unsurdur. Müziğin bu etkisi, otoriteler tarafından bazı zamanlarda tehdit olarak da görülmüştür. Bu çalışmada inceleyeceğimiz anarko-punk olarak adlandırılan müzik türü de otoriteye karşı bir duruş sergilemektedir. Anarşizm ile olan ilişkisinden kaynaklı olarak belli bir kitlenin de temsilciliğini yapmaktadır. Gelenekselcilik ve tarihselcilikten uzak radikal fikirler, özgürlük sloganı ile şarkı sözlerine yansımış ve bestelenmiştir. Öte yandan, Zerzan’ın dediği gibi “Yeni bir çığır açabilmek için, sahnede gitarlarını parçalayan rocker’lardan çok daha fazlasını yapmak kesinlikle gerekiyor, her ne kadar tonalitenin sınırları böylesi eylemlerin arkasında olsa da.”. (Zerzan, 2012, s. 170) Bu bağlamda, anarşizmin müzik üzerindeki etkilerini, şarkı ve müzik türleri açısından, açıklamaya çalışacağız.

Anahtar kelimeler: Anarşizm, müzik, tonalite, anarko-punk, toplumsal hareketler

 

1. YÖNTEM

Bu çalışma nitel ve tanımlayıcı bir araştırma olacaktır. Ayrıca tümevarım yaklaşımına sahiptir. İkincil veriler ile veri içeriği analizlerini analiz etme yöntemlerini kullanacağız. Veri toplamak için araştırma yöntemimiz literatür taramasıdır. Aynı zamanda, anarşizmin müzik endüstrisi üzerindeki etkilerini ve değişimlerini tarihsel olarak sıralayacağız.

 

2. GİRİŞ

Rolf Cantzen “Daha Az Devlet Daha Çok Toplum” kitabında anarşizme yaklaşımını şu cümle ile anlatıyor: “Anarşizm yerine anarşizmlerden bahsetmek daha doğru olurdu.” (Cantzen, 2015) Cantzen’in de belirttiği gibi anarşizmi tek bir noktada ele almak mümkün değildir. Müzikten söz ederken de anarşizmden bahsedebiliriz. Toplumsal anlamlar ve değerler müzikle şifrelenmektedir. Müzik, etrafındaki kültürü yansıtır ve eski halk müzikleri zamanla kendilerini buna göre geniş bir ifade karışımına dönüştürür ve biçimlendirir. Müziğin kendisinden başka birçok şeyi de çağrıştırdığı ve müziğin esas olarak kendisinden çok toplumun olgusuyla uyum içinde olduğu bir gerçekliktir. Batı sanatını ve müziğini incelediğimizde ilk olarak karşımıza çıkacak olan geleneksel tonal sistemdir. Tonalite olarak da adlandırılan bu kavram ahenksizlik ve ahenklilik akordunu kullanarak bir gerilim ve gevşeme, devinim ve durgunluk duygusu yaratır. Müzik teorisinde, armonik işlev ile geleneksel tonal müzikteki tüm ilişki belirli kavramlar üzerinden anlatılır. Geleneksel tonal müzik, tek bir tür armonik yapı ile sınırlıdır. Oysa 20. yüzyıl bestecilerinin eserleri genellikle bir dizi farklı skaler oluşumlardan üretilen çeşitli armonik yapı türlerine dayanmaktadır. H.C. Colles’e göre gelişmekte olan tonalite duygusunun ilk evreleri operada ve başka yerlerde yeni çalışmalara, sanatta yeni bir çağın yükselişine işaret eden düzenlilik ve süreklilik görünümünü vermeye başlamıştır. Bu düzenlilik ve süreklilik de zamanla bir otorite yaratmıştır (Zerzan, 2012, s.154). Tonalite esas olarak tüm diğer tonlar üzerinde otoriteye sahiptir. Tonal kompozisyondaki her notanın müzikal gerilim seviyesi ve işlevi belli bir otoritenin altında hiyerarşik bir sistem yaratır. Schenker, tonal otoriteden şöyle bahsetmiştir: “Aynen bir devlet gibi her tekil tonun tabi olmak zorunda olduğu kendine has sosyal sözleşmeler üzerinde yükselen çok daha üstün bir kolektif düzen biçimidir” (Zerzan, 2012, s.149).  Tonalitenin yükselişi, baskıcı düşüncenin iktidarı ele geçirdiği, tek biçimciliğin müziği zapt ettiği zamana rastlamıştır. Müzikte otoritenin, geleneğin ve tarihselciliğin reddini oluşturan sebepler de bu süreç itibariyle gelişmeye başlamıştır. Uyumsuzluk gibi müzikal kavramların algılanmasındaki değişikler tonal otoriteye bir başkaldırı olarak değerlendirilebilir. Bu yeni dönemdeki bestecilerin müziği geleneksel tonal sistemin geleneksel ölçekleri kullanılarak analiz edilemez. Yeni müzik dili, ölçeklerin kimliği, yapısı ve etkileşimleri hakkında yeni bir anlayışa dayanmaktadır.

 

3. MÜZİK  ve ANARŞİST-DEVLET

Her güçlü devlet bir başka zayıf devlete karşı otorite oluşturma, tahakküm ve hegemonya kurma eğilimindedir. Bu varsayımı zayıf devletler açısından düşündüğümüzde; her zayıf devlet kendisi üzerinde tahakküm oluşturmak isteyen devlete karşı anarşist bir duruş sergilemektedir. Sonuç olarak, tahakkümün reddi otorite sahibi devletler arası ilişkilerde de mümkün olmaktadır ve devletler de bir başka devlete karşı anarşist olabilmektedir. Devlet ile müzik arasındaki ilişkiyi de şöyle özetleyebiliriz: Devletlerin ulusal marşlara sahip olması ve senfoni orkestralarının bulunması ve silahlı kuvvetleri bünyesinde bando takımları gibi müzikal grupların varlığı müziğin yalnızca bireysel ya da toplumsal hareketler için değil aynı zamanda otorite sahibi güç unsurları için de vazgeçilmez olduğunu kanıtlamaktadır. Bağımsızlığını kazanmış her devlet bunun bir nişanesi olarak ulusal marşını bestelemektedir. Bu marşın sözlerinde bağımsızlık vurgusu mutlaka yapılmaktadır. Anlaşılacağı üzere anarşizm ve devlet kavramları iç politikada birbiriyle uyuşmasa da dış politikada uyum içerisindelerdir ve bunun en büyük göstergesi de müziktir.

 

4. ANARŞİZM VE PUNK MÜZİK: “ANARKO-PUNK”

Punk müzik doğası gereği politiktir ve anarşizm ile punk müzik birbirleriyle özdeşleşmektedir. Bu nedenle punk müziği tanımadan önce anarşizmi anlamak gerekir. Punk gruplarının çoğu yazdıkları şarkı sözleriyle bu farkındalığı oluşturmuşlardır. “Punk” terimi kullanılırken çoğu kez “anarko-punk” olarak tanımlanıyor. Anarko-punk, anarşist politikayı punk ile birleştiren bir tür olarak açıklanabilir. Bununla birlikte zaman içerisinde genişleyerek ve daha yaygın bir kullanım haline gelerek farklı fikirlere de öncülük eden bir akım haline gelmiştir. Feminizm, hayvan hakları, savaş karşıtlığı, çevrecilik gibi hareketleri temsil etmeye başlamıştır. Anarşizm temelli, özgürlükçü çeşitli potansiyelleri vardır. Anarko-punk kişiyi halihazırda var olan olay örgüsüne hazır hale getirir. Punk müzik, sıradan olan anlatılara, olaylara yeni bir anlam yükleyerek bir özdeşleşme ile üretilir (Avery-Natale, 2016, s.9). Anarşizm, punk müziğin temelini oluşturan ideolojidir. Ancak anarşizm mevcut sistemdeki hoşnutsuzluktan beslenen yeni bir toplumsal düzen yaratma dürtüsünde punk’ın ötesindedir. Anarşist aktivistler ve anarko-punklar, toplumu kökten değiştirmenin yollarını arar. Hatta, siyasi müdahaleler, protestolar, isyanlar ve sivil itaatsizlik gibi eylemlere girişirler. Tüm bunları tahakkümden, otoriteden kurtulmak için yaparlar (Stewart, 2015).

Anarşist bir punk müzisyeni olan Petesy Burns (O’Guérin, 2012, s. 50), anarşizm ve müziğin kombinasyonunun değişim için güçlü bir etki yaratacağını savunuyor. Bu değişim gücü, bu radikal dönüştürücü potansiyel, anarşizm ve müzik açısından yenilikçi bir çerçevedir (Donaghey, 2019, s. 436). Bu anlamda müziğin sosyal etkisi veya potansiyeli açısından değerlendirilmesi yapılabilir. Yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkmaya başladığı dönem itibariyle bu hareketler esasında özgürlük temelinde taleplerde bulunuyorlardı. Endüstrileşme ve modernlik arasında kaybolan insan hürriyetini yeniden kazanma idealiyle geçmişten tamamıyla kopuk radikal hareketler de oluştu bu süreçte. Halk müziğinin protesto şarkıları, köleliğin kaldırılması, genel oy hakkı ve diğer insan hakları gündeminin oluşması için sosyal adalet mücadeleleriyle uzun bir geçmişten söz edebiliriz. Ancak zengin toplumların sanayileşmesinden ortaya çıkan özgürleşme dürtüleri yeni bir başlangıcın habercisi olmuştur. Müzikte yaşanan en radikal değişim de punk müzik ile gerçekleşmiştir ve bu kapsamda otoriteye bir başkaldırı olarak görülen anarşizmin temsilcisi haline gelmiştir. Punk müzik, işçi sınıfı gençliğinden gelen bir öfke patlaması olarak ortaya çıkmıştır. Toplumsal düzenin ikiyüzlülüğünü ve sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlılar için ekonomik fırsatların giderek artan erişilmezliğini görmüş ve reddetmiştir (Nicholls, 2014). Punk müzik, antikapitalist, antiemperyalist söylemlerle devrim rüzgarlarının estiği ülkelerde ise tam anlamıyla karşılığını bulmuştur. Müziğin gücü fikirlerin gücüyle birlikte hareket etmiş ve yeni bir anlam kazanmıştır. Wilhelm Reich, yaşanan bu hareketleri ve potansiyellerini müziğin devrimci duyguya bir teşviki olarak değerlendirmektedir. Hatta özellikle, devrim gibi radikal, dönüştürücü temalarda temel şarkı sözlerinin oluşumunu sağlamaktadır. Reich, müziğin duygusal gücünün devrimci amaçlar için araçsallaştırılabileceğini şu sözlerle savunuyor: “Müzik, en geniş kitlelerin bile devrime sempati duyması için gereklidir.” (Reich, 1973, s 58). Müziğin bu etkisine karşın anarşist müziğin estetik veya performans açısından değerlendirilmesi kesin olarak ikna edici değildir. Açık olmak gerekirse, anarşist müziğin estetik bir kaygısı yoktur. Onu yalnızca ses veya üslup temelinde tanımlamak yani anarşist bir estetiği tanımlamak mümkün olmayabilir. Hem doğu müziğinde hem de batı müziğinde estetik kaygı ön plana çıkar ve bu estetiğin oluşması kültüre dayalıdır. Bu noktada anarşist müziğe daha yakından bakıldığında anarşizm ile kültür arasındaki ilişkiyi de incelemek gerekecektir. Anarşist müzik bir kültür yaratma çabası içerisinde değildir fakat olağanı reddederek geniş kitlelere yayıldıkça ister istemez bir kültüre de sahip olur. Bu ister müzik kültürü isterse de anarşist kültür olsun, gerçek dünyada varlığını sürdürme çabasını ancak kendi yarattığı kültür içerisinde devam ettirebilir.

 

5. DO IT YOURSELF ( DIY) ANARŞİZMİ

Çağdaş anarko-punk toplumsal cinsiyet siyasetiyle, toplumsal cinsiyetin postyapısalcı açıklamalarındaki güç ve otorite anlayışları ile Do It Yourself (DIY) anarşizminin anti-otoriter veya otonom siyaseti arasındaki uyumu gösterecek şekilde bir ilişki kurar (Shepard, 2012, s.10). Cinsiyeti yapısızlaştırmak ile ilgilenen anarko-punklar, özellikle tarihselleştirilmiş, somutlaştırılmış bir toplumsal cinsiyet düzeni varsayımından hareket eder ve bazı feminist postyapısalcı taktiklere girişirler. Cinsiyet politikasına yönelik “DIY” yaklaşımları, mikro-politik olanı, günlük eyleme ve ön-yapılandırmaya, yani daha iyi bir dünyada yaşamın nasıl olabileceğinin gösterilmesi, provası veya örneği şeklinde kabul eder (Nicholas, 2003, s.3). Okumanın kurumsal sınırları, bağlam olmadan toplumsal cinsiyet yapısökümünü veya cinsiyet sonrası dili uygulamaya çalışan “DIY” anarşizmi içindeki oluşturucu pratiklerdeki potansiyel bir unsurdur. Buradan anlaşılacağı üzere, DIY anarşizmi ile ilgili olarak, “kendin yap” ilkesinin etik-politik hedeflerine ulaşmak için belirli kapasiteleri geliştirmek üzere söylemlerde bulunuyor. Bu söylemler aynı zamanda edebiyatta da yer ediniyor (Stewart, 2015, s. 8). Özellikle feminist edebiyat anlayışında farklılaşan toplumsal cinsiyet algılamalarına değiniliyor. Toplumsal cinsiyetsizliği savunan kadın ve erkek ayrımını ortadan kaldıran birçok radikal söylem de içeriyor. Genel olarak anarko-punk edebiyatı cinsiyete yaklaşımda eleştirel bir yapısökümcüyü alıyor ve bunu şöyle tanımlıyor: “Hayatın başka bir yanlışı, hiçbirimizin yeterince tanımlayamadığı ya da hiçbirimizi içeremeyen keyfi kategoriler oluşmasıdır. Erkek diye bir şey yok. Kadın yok.” (Crimeth, s.107)

 

6. BOB DYLAN VE HRİSTİYAN ANARŞİZMİ

Bob Dylan’ın sanatındaki özgürlüğün ifadesi, toplumsal düzeyde daha az açık bir şekilde politik ancak daha bireysel ve varoluşsal hale gelmiştir. Dylan’ın özgürlük ve adalet kavramlarına ilişkin keskin görüşü ve bunları şarkı yoluyla ele alma yeteneği, onda farkındalık oluşturmuş ve binlerce yıldır insanlığı rahatsız eden soruların yanıtlarını bir şekilde bulacağına dair beklentiler yaratmıştır (Taylor, 2015, s. 96). Bu arayış içerisinde oluşturduğu şarkılarla geniş kitlelere ulaşmayı başarmıştır. Şarkı sözlerinin içerisinde kavramları sorgulayarak, karmaşık olduğu kadar derin anlamlar da yüklemiştir. Örneğin, “Chimes of Freedom” şarkısı, “özgürlük” kelimesini içerir, ancak nerede, ne zaman veya nasıl uygulandığı veya reddedildiği konusunda belirli bir iddiada bulunmaz. Bu, dolaylılığın şarkıyı daha az etkili kıldığı anlamına gelmez. Aslında kelime oyunu ve görüntüler yoluyla Dylan’ın epik başyapıtlarının yanına yerleştirir. Bu tarz Dylan’ın ayırt edici özelliği olmuştur ve sonraki yıllarda sayısız sanatçıyı da etkilemiştir (Taylor, 2015, s. 107). Dylan, fark yaratan yaklaşımıyla bu tür bir özgürlüğün bir örneği olduğunu kanıtlamıştır. Bununla birlikte Dylan’ın bu dönemki özgürlük arayışıyla hazırladığı müzik birçok kesim tarafından anarşist olarak nitelendirilmiştir. Dylan, kuralsız, tahakkümsüz veya en azından zorlama olmadan anarşist bir özgürlük türünü savunmuştur, ancak şiddeti, çatışmayı, kaosu savunmamıştır. Dylan’ın anarşizmi Hıristiyan anarşizminden farklı değildir. Dylan bir Hıristiyan anarşisti olarak kulağa egzotik, belki de inanılmaz bir kavram gibi geliyor, ancak bunun nedeni Hıristiyan anarşizminin nadiren dikkate alınması veya incelenmesidir. Dylan’ın Hıristiyan dönüşümü devrim niteliğindeydi. Siyasi görüşü de dahil hayatının her alanını etkilemiştir. Hıristiyan anarşizminin savunucusu ya da temsilcisi sayı bakımından çok fazla değildir ve toplumda nadir yansıma bulan bir ideolojidir, ancak temsil edenlerin temsil gücü yüksektir. Hıristiyan anarşizminin kökleri on dokuzuncu yüzyıl ABD’sindeki kölelik karşıtı hareketin altında yatan siyaset felsefesine dayanır. Bu dönem itibariyle özellikle beyaz ırkın siyah ırka sağlamak istediği tahakküme karşı yaşanan direnişte önemli bir rol oynamıştır. Ardından protestan köktenciliğin savunduğu işçi hakları ve 1960’larda medeni haklar ve barış adına gösterilen çabalara büyük katkı sağlamıştır (Taylor, 2015, s. 151).

 

6. SONUÇ

Bu çalışmada, müziğin tarih boyunca insanların, toplumların, devletlerin üzerindeki etkisine değinmeye çalıştık. Özgürlük arayışında müziğin üstlendiği rolü, otoriteye karşı duruşta getirdiği sonuçları inceledik. Punk müziğin anarşizm ile olan yakın ilişkisi ve “anarko-punk”ın oluşumdaki süreçleri ve bununla birlikte Do It Yourself (DIY)’ in etkisini özetledik. Bazı gruplar tarafından anarşist olarak anılan fakat kendi özgün müziğiyle ve özgürlük mücadelesi içerisinde yazdığı şarkılar ile unutulmaz bir isim olan Bob Dylan’ı ve onun etkilendiği “Hristiyan Anarşizmi”nden bahsettik. Anarşizm çok çeşitli politikalara sahiptir ve yeni toplumsal hareketlerde en etkili role sahip ideolojidir. Bir ideolojinin ya da fikrin geniş kitlelere ulaşmasında siyasetten çok edebiyatın, sanatın, müziğin etkisi vardır. Bu etki çoğunlukla görünmez ve hesaplanamazdır. Bu nedenledir ki kontrol altına alınması oldukça zordur. Sonuç olarak anarşizm fikri, müzik yoluyla eyleme geçebilmektedir ve bu eylem otoriteye karşı gerçekleşmektedir. Kontrol etme güdüsü içerisinde olan otorite, kontrolsüz bir güç ile karşı karşıya kalmaktadır.

 

 

GÜLSÜN TAŞBUNAR

ANARŞİZM OKUMALARI STAJYERİ

 

  1.  KAYNAKÇA
  1. Avery-Natale, E. A. (2016). Ethics, politics, and anarcho-punk identifications: Punk and anarchy in Philadelphia. Lanham: Lexington Books.
  2. Bolt, P. L. (2016). Don’t let the world rot: Anarchism, hardcore, and counterculture (Master’s thesis). Florida: University of Central Florida.
  3. Cantzen, R. (2015). Daha az devlet daha çok toplum: özgürlük / ekoloji / anarşizm (V. Atayman, Trans.). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
  4. Susanni, P., & Antokoletz, E. (2014). Music and twentieth-century tonality: Harmonic progression based on modality and the interval cycles. New York: Routledge, Taylor & Francis Group.
  5. Stewart, F. (2015). The anarchist, the punk rocker and the Buddha walk into a bar(n): Dharma Punx and Rebel Dharma. Punk & Post Punk, 4(1), 71-89. doi:10.1386/punk.4.1.71_1
  6. Donaghey, J. (2019). Dances with Agitators: What Is ‘Anarchist Music’? In  U. Gordon & R. Kinna (Authors), Routledge Handbook of Radical Politics. Routledge.
  7. Nicholas, L. (2003). Approaches to gender, power and authority in contemporary anarcho-punk: poststructuralist anarchism? E-sharp, 9, 1-21.
  8. Nicholls, T. (2014). Music and Social Justice. In Internet Encyclopedia of Philosophy.
  9. O’Guérin, D. (2012). Anarchism in music. Hastings: Christie Books.
  10. Shepard, B. (2012). DIY Politics and World-making. Mutual Aid, Anarchism and Alternative Solutions (pp. 1-22).
  11. Taylor, J., & Israelson, C. (2015). The political world of Bob Dylan. Freedom and justice, power, and sin. Basingstoke: Palgrave MacMillan.
  12. Zerzan, J. (2012). Gelecekteki ilkel (C. Atila, Trans.). İstanbul: Kaos Yayınları.

 

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...