Japonya günümüzde gelişen teknoloji ve globalleşen dünyaya en iyi ayak uyduran devletlerden ve güçlerden bir tanesi olarak göz önüne çıkmaktadır. Gelişmiş teknolojisinin getirdiği nimetleri dünya pazarlarında en iyi şekilde sergileyen ülkelerden bir tanesi olarak, diğer büyükler gibi onlarda kurdukları vizyonu daha da sağlamlaştırarak ve zenginleştirerek dünyada her konumda söz sahibi bir aktör olmak peşinde ilerlemektedirler.
Protokoller Çıkmazında Türk – Ermeni İlişkileri
Tarih, 24 nisanı geçmişken, Türkiye ve Ermenistan ilişkileri mevcut noktasından yön değiştirerek daha bir olumsuz gidiş hatta seyretmeye devam etmektedir.
Türkiye’nin Orta Asya Politikası Eksiklikler ve Öneriler
Giriş
Orta Asya, içinde Türk topluluklarını barındıran ve Türkiye ile tarihi kültürel bağları olan bir bölgedir. Ayrıca bölgenin zengin doğal kaynaklara sahip olması ve stratejik konumu bölge aktörlerinin dolayısıyla Türkiye’nin gözünün sürekli burada olmasına sebep olmaktadır. Orta Asya 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması ile, Türkiye için ekonomik, kültürel ve siyasi alanda fırsatlar sunan bir bölge olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca bölgenin Türk topluluklarını barındırması, Türkiye’nin uluslar arası alanda yalnız kalmaması, destek veren ülkelere sahip olması açısından da önemlidir. Bu çalışmada Orta Asya Cumhuriyetleri ile ilgili bir değerlendirme yapıldıktan sonra Türkiye’nin bölgeye yönelik politikaları ortaya konulacak ve varsa eksikliklerinin nasıl telafi edileceği konusunda önerilere yer verilecektir.
Türkiye’nin AB Sürecinde “Kıbrıs Sorunu”
AB Kıbrıs sorunuyla Temmuz 1990’da Güney Kıbrıs’ın tüm ada adına AB’ye üyelik başvurusunda bulunması ve AB’nin Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunmasını takiben üyelik müzakerelerinin başlayacağını bildirmesiyle söz konusu olmuştur. Ancak AB, Haziran 1994’te Korfu Zirvesi’yle birlikte tutumunu büyük ölçüde değiştirmiştir. Zirvede Avrupa Konseyi, Kıbrıs sorununun çözümünü üyelik müzakerelerinin başlaması için bir ön koşul olarak öne sürmeden Kıbrıs’ın bir sonraki genişleme dalgasında yer almasına karar vermiştir. Birliğin karar değişikliğinde iki faktör özellikle etkili olmuştur.
Avrupa’nın Yükselen Yıldızı Almanya: ‘Birlik ve Liderlik Entegrasyonu’
II. Dünya Savaşı yıkımı sonucunda, oluşan siyasi hava da devletlerin ortak çıkarları doğrultusunda bir birlik havası oluştuğunun göstergesiydi. Bu unsur pek çok kişi tarafından Fransız İhtilali’ndan bu yana süre gelen ve Avrupa içerisinde büyük zarara yol açmış milliyetçilik düşüncesinden bir kaçış olarak gözüküyordu. Bu bütünleşme teorileri, ortaya çıkarmak istedikleri bütünleşme kavramını bazen federasyona yakın, basitçe bir uluslararası örgüte yakın bir anlama gelecek şekilde tanımlanabilir. (1)
Türkiye’nin Terör İle Tanışması
Türk toplumu, tarihi boyunca hür ve bağımsız yaşamak adına savaşlar vermiş bir toplumdur. Tarihteki ilk Türk boylarından bugünkü Türkiye Cumhuriyeti kurulana dek Türkler, her zaman bağımsızlığı ve vatanı için savaşmıştır. Girdiğimiz en son büyük savaşımız, Kurtuluş Savaşı’dır. Savaşı, Türk halkının büyük fedakârlıkları sayesinde kazandık. Savaş bittikten ve cumhuriyet ilan edildikten sonra, M.Kemal ATATÜRK’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü dış politikamızın temel noktası olmuş, böylelikle dünya üzerindeki diğer devletler ile dostluğa dayalı ilişkiler kurulmaya çalışılmıştır.
Katma Protokolle Birlikte Türkiye’nin Elde Etmiş Olduğu Kazanımlar
Türkiye’nin Avrupa Birliği serüveni 12 Eylül 1963’te imzalanan Ankara Anlaşması’na dayanmaktadır. 1963 Ankara Anlaşması ve 23 Kasım 1970’te imzalanıp, 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe giren Katma Protokol, AET/AB – Türkiye ilişkilerinin tarihsel seyrini değerlendirmede iki önemli belgeyi oluştururlar.(1) 1963’ten bu yana Avrupa Birliği sürecinde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Bunlardan en önemlilerinden birisi 1973 Katma Protokol’dür.
Müzakere Yollarında
3 Ekim 2005 tarihinde başlayan ve hala devam eden Türkiye ile Avrupa Birliği arasında ki müzakere süreci, açılan ve yürütülmeye çalışılan başlıkların karmaşıklığı ve politik zorlukları ile devam etmektedir. Peki şu zamana kadar açılan fasıllar ve yürütülen çalışmalar ne durumdadır. Genel olarak bakıldığında, mevcut müzakere sürecinin 4 ayrı kola ayrıldığı görülebilir. İlki, herhangi bir açılış kriteri getirilmeyen fasıllar, ikincisi; açılış kriteri getirilen fasıllar, üçüncüsü; açılan fasıllar ve sonuncusu ise; hala görüşülen fasıllar olarak belirtilebilir.
A.B Kimliği ve Türkiye
Avrupa Birliği’nin kurulduğu ilk zamanlardan, günümüz gelişmelerine kadar baktığımızda, belki de gözümüze çarpan en önemli ve en kalıcı özellik, devletlerin korumaya çalıştıkları ulusal egemenlikleridir. Fakat genel anlamda aynı amaç doğrultusunda birleşen bu ülkelerin, AB sistemine bakış açılarında farklılıklar olması da şaşırtıcı olmayacaktır.
Amerikan Demokrasisi ve Siyasi Partiler
Amerikan Demokrasisi ve Siyasi Partiler
*Parti Yapısı ve İşleyişi
Bu iki büyük partinin oluşumunu, ulusal birliğin oluşumu ile başlatmak mümkündür. Bugünkü Cumhuriyetçi parti ulusal birliğin oluşumu sırasında Federalistler adı altında federal otoriteyi savunmuştur. Başkan J. O. Adams ile “Ulusal Cumhuriyetçiler” ve 1828 seçimlerindeki yenilgiden sonra ise “muhafazakârlar” adını almışlardır. Demokrat parti ise, federalistlerin aksine anti federalist bir grup olarak ortaya çıkmışlardır. Bu ad ile 1828 yılına kadar gelen Demokratlar, Jackson’un başkanlık seçimlerini kazanması ile Demokrat Parti adını alarak güçlü bir örgüt oluşturmuşlardır.