Home Blog Page 596

Teşekkürler Sayın Putin

0

Uluslararası sistem içerisinde gündemde yer alan ve etkilerinin neler olacağı konusunda dünyanın üzerinde durduğu, stratejik analizler yaptığı ve çıkarlarını- zararlarını öngörmeye çalıştığı bir olayın tam da ortasındayız bugünlerde: Kosova’nın Bağımsızlığı.

Güney Osetya Raporu

Osetler kimdir?

Osetler’in aslen Alanlar’dan geldikleri kabul edilir. Dilleri ise daha çok İranlıların dillerine benzemektedir. Ancak yine de Kafkas dillerinin etkisinde kaldığından dolayı değişime uğramıştır. Osetler Kafkasya’da Daryal Geçidi’nin güney ağzında yaşamaktadırlar. Komşuları doğu da Çeçenler, kuzeyinde İnguşlar ve Kabartaylar, batılarında ise Gürcüler ve Abazalardır.

Güney Osetya Raporu Güney Osetya Raporu Güney Osetya Raporu Güney Osetya Raporu Güney Osetya Raporu Güney Osetya Raporu

ABD’nin Nükleer Silah Politikası ve Türkiye-İran İlişkileri

0

İkinci Dünya Savaşı sonrasında nükleer silah geliştiren ABD ilk kez bunu Japonya’ya karşı Hiroşima ve Nagazaki’de kullanmıştır. Soğuk savaşın etkisiyle nükleer güce sahip devlet sayısının artması, dünyada güvenlik algılamalarının da değişmesine yol açmıştır. Bu açıdan bakıldığında, son yıllarda dünya gündemini en çok meşgul eden konulardan biri de İran’ın nükleer çalışmaları olmaktadır.

Yeni Dünya Düzeni ve Amerika Ekonomi & Politik Sistemi

0

Ekonomi kendi eliyle başlatılan trajik çöküsten bahisle dolu olup, bir ulus veya kültür sonuçta öldürücü bir sistematik kriz içerisine girdiğinde ortaya çikar; bugünün Dünya ekonomi Pazarında olduğu gibi. Bu sonuç itibariyle trajik olan sistem ile varsayımın yanlışları, yakın U.S Politikalarının tarihten sabit üstün karakteristiği de hesaba katıldığında, bugünün Amerikalı ve yabancı sözde yetkilileri arasında çok yayılmıştır. Platon’dan beri Avrupa kültür tarihi göster ki; eğer birisi bu özel yanlış türüne Sokrat’vari yaklaşmazsa kendini kaptırır. Bu kuşaklar boyu da sürebilir, eğer toplum bu batıl inançları nedeniyle çok daha önce çökmezse. Amerikan ekonomi-politik sistemi tarihini değerlendirme yanlışı ki ABD bu sistem üzerine kuruludur, öte yandan da tüm Avrupa ülkelere merkez bankaları sistemlerinin birletici etkisinin tarihsel nedenlerinin, bugüne dek alarak değerlendirme yanlış olabilir. Wall Street kökenli Avrupa ekonomisi de tam da burda yanlış yapmakta.[1]

Rusya’nın Türkiye – Ermenistan İlişkilerine Desteği

0

Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan’ın Türkiye-Ermenistan ilişkilerini kısa vadede normalleşmeye götüreceğine inanılan tarihi protokolleri imzalamasında yaşanan krizi çözenler Hillary Clinton, Sergey Lavrov ve Bernard Kouchner oldu; ancak çözüm aşamasındaaki aktörlerden birinin Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov olması tüm dikkatleri “Rusya, Ermeni-Türk normalleşmesini neden destekliyor” sorusuna verilecek cevaba yöneltti.

Yunanistan Dış Politikası’nda Makedonya Sorunu ve Yunan Toplum Yaklaşımı

0

Yunanistan ile Makedonya arasındaki isim sorunu 18 yıldır devam etmekte. Sorun Makedonya’nın bağımsızlığını ilan etmesi ile Yunanistan tarihi ve kültürel miras olması ve aynı zamanda ülkesi içindeki bir yerleşim yerinin adı olması durumundan dolayı “Makedonya” isminin herhangi bir ülke tarafından kullanılmasına karşı çıkması ile başladı. Yunanistan, Makedonya Cumhuriyeti’nin, Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya (FYROM) şeklinde anılmasını istiyor. Makedonya Cumhuriyeti ise isminin geçerliliği konusunda en sağlam tezini 125 BM ülkesinin kendilerini “Makedonya Cumhuriyeti” olarak tanımış olması şeklinde savunuyor ancak BM’ye yapmış olduğu geçici üyelik Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya adıyla gerçekleşebildi.

Dayton Barış Sürecinden Son Gelişmelere: Bosna – Hersek

0

Yugoslavya’da taraflar arasında savaşın başladığı 1991 yılından itibaren Cutileiro, Vance-Owen ve Owen-Stoltenberg gibi barış planları konuşulup tartışılmış fakat gerek Birleşmiş Milletler gerekse Avrupa Topluluğu tarafından gündeme getirilen bu önerilerden hiçbiri çözüm arayışında faydalı bir sonuç doğuramamıştır. Üstelik tüm bu planlar, ülkeyi etnik temellerde böldüğü görüşüyle eleştirilmiştir. Sırplar, Bosna’da; Avrupa Kıtası’nın göbeğinde ve Batı Uygarlığını temsil eden uluslararası güçlerinin gözleri önünde sistematik bir soykırım gerçekleştirmişlerdir. Benzersiz bir diplomatik çabayla, yoğun insan yardımıyla, Boşnakların yanında yer alan Türkiye’de dahil olmak üzere hiçbir ülke ya da uluslararası örgüt Bosna-Hersek Sorunu’nun, bu vahşetin durdurulması, çözüme ulaştırılması konusunda katkıda bulunamamıştır. Sonuç olarak, NATO’nun Sırp mevzilerini hedef alan ve birkaç gün süren esaslı müdahalesi sonunda savaş durdurulmuş ve Dayton Barış Antlaşması taraflara empoze edilmiştir.

NATO Ukrayna’dan Vazgeçecek

Ukrayna’nın NATO’ya Üyelik Sürecinin Tarihi Seyri

Ukrayna NATO ilişkileri SSCB (Sosyal Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği)’nin sona ermesi ile birlikte oldukça önemli bir sürece girerek gelişmeye başlamıştır. Ukrayna 1991 yılında NATO Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi’ne, 1994’te Barış İçin Ortaklık Programı’na katılmıştır ve 1997’de Ukrayna-NATO arasındaki yeni bir ortaklık meydana getiren “Ayrıcalıklı Ortaklık Şartı” imzalanmıştır. 2002 yılında ise Ukrayna NATO’ya üye olma amacını açık bir dil ile ifade etmiştir ve Ukrayna ile NATO arasında bir Üyelik Eylem Planı hazırlanmıştır.

İntikam Yemeği

Soğuk yenen bir yemektir intikam yemeği. Üstünden sinirlerin ve acıların alınmasının ardından yenilen bir yemek. Ne kadar oldu bu yemek soğuyalı, ne kadar oldu Nutuk okumayalı? İntikamını alacaktık hani geçmişin, karanlığın, geç kalınmış yılların.

Şiilik

0

İran adı tarihte coğrafi bir tanım olarak ortaya çıkmış ve son yüzyıla kadar bu böyle kullanılmıştır. Etnik anlamda İran kimliği, İran’da yaşayan bütün kesimleri içine almak için kullanılan İranlı tanımını içermektedir.Yaklaşık 2500 yıllık kesintisiz devlet geçmişine sahip olan İran, İslam’ın ortaya çıkmasıyla birlikte Batı Asya’daki merkezi konumunu kaybetmiş ki 3. Yezdgerd’in Arap orduları karşısında tutunamamasından ve Horasan’dan öldürülmesinden sonra Arap-İslam yönetimi altına girmiştir. İran kimliğini ciddi bir dönüşüme uğratan en önemli gelişmelerden birisi ülkenin 16. Yüzyılın başlarında Erdebil merkezli Safevi Hanedanı tarafından Şiileştirilmesi olmuştur. Bu dönemin ardından İran kendisini sürekli olarak dışarıya karşı mezhebi kimliği ile tanımlamaya başlamış ve İslam öncesi dönemlere ait olan İran-Turan karşıtlığı yerini Şii-Sünni karşıtlığına terk etmiştir. İran dış politikasında Bölgesel Şiicilik adı verilebilecek bir eğilim ortaya çıkmış ve gerek Şah döneminde gerekse de İslam Cumhuriyeti döneminde ülke dış politikasında belirgin bir ağırlığa sahip olmuştur.

Bugünkü İranlıyı, Farsi ve Türkî unsurları ile birleştiren en önemli kültürel öğe Şii mezhebidir. Hz. Muhammed’den sonra Hz. Ali’nin ilk halife olması ve onun soyundan gelenlerin bağlandığı siyasi bir akım olarak ortaya çıkan bu mezhebe Şiilik denmektedir. 661’de Hz. Ali’nin 681’de Kerbela da çokçuklarının şehit edilmesinden sonra Şiiler, Sünni idaresine karşı bir direnme hareketine girmişler ve bu hareketlerinden dolayı da Sünni inançtan ayrılan bir mezhep mensupları haline gelmişlerdir.

İran, 7. Yüzyılda İslam okumaları başlayınca önce Arapların (300 yıl), sonrada Türklerin egemenliğine girdi. İran coğrafyası İslamiyet’le ilk kez Hz. Ömer döneminde Sasanilerin yıkılmasıyla karşılaştı. İran 850 yıl boyunca Sünni egemenliği altında kaldı ve 16. Yüzyıl başında Safevi Şah İsmail Şiiliği resmi mezhep ilan ederek, 850 yıllık Sünni egemenliği dönemini sona erdirdi ve bugünkü İran birliği oluştu. Bu süreçteki en belirleyici faktör, Safevilerin On İki İmam inancını esas alan Şiiliği devlet politikası olarak benimsemesi ve bunu İran coğrafyasına dayatmasında yatmaktadır. Şah İsmail’in kurduğu İran Safevi Devleti, bir tarikatın devletleşmesiydi. Şah İsmail hareketi bir Türkmen dervişler hareketiydi.  Dolayısıyla Şah İsmail de bir mollaydı. Yeniçağın İran’ını kuran Şah İsmail’le birlikte mollalar büyük bir güç ve saygınlık kazandılar. Yüksek bir kültüre sahip olan İran, hep kendini fethedenleri fethederek İranlılaştırdı, yitirdiği egemenliğini sonunda hep kazandı. Bir muhalefet ve başkaldırı ideolojisi görünümünde olan Şiilik, İran milliyetçiliğine en uygun dinsel yönelişti.

ŞİİLİKTE İMAM İNANCI

Şii inancında “imam” kelimesinin özel bir anlamı vardır. Bu anlama göre İslam topluluğunun siyasi ve dini konularının yönetimi için Allah tarafından görevlendirilen birisine imam denilmektedir. Yani imam, İslam topluluğunun önderliği, dini ve şer’i kanunların beyanı ve korunması ve hayatın çeşitli alanlarında halkın kılavuzluğu için Allah tarafından seçilen Peygamber ya da bir önceki imam yoluyla halka bildirilen kimsedir.

Şii mezhebinde, imamlık sistemine bağlı her Şii ferdinin dini ve dünyevi işlerinde bir imama bağlı olması gerekmektedir. Bir Şii, bu çerçeve dışında öldüğü takdirde dinsiz sayılmaktadır.

Şiiler aşağıdaki sıraya göre Peygamber’den (s.a.v) sonra gelen ve kutsal kişilik taşıyan iki imamın geldiğine inanmaktadırlar.

1.      Ali b. Ebu Talib

2.      Hasan b. Ali

3.      Hüseyin b. Ali

4.      Ali Zeynel Abidin b. Hüseyin

5.      Muhammed Bakır b. Ali

6.      Ca’fer es- Sadık b. Muhammed

7.      Musa el- Kazım b. Ca’fer

8.      Ali er-Rıza b. Musa

9.      Muhammed et-Takiyy b. Ali

10.  Ali el-Hadi en-Nakiyy b. Muhammed

11.  Hasan Askeri b. Ali

12.  Muhammed el-Mehdi b. Hasan olmak üzere on iki kişiden ibarettir.

Şiilere göre, Hz. Ali’yi sevenleri sevmek, sevmeyenleri sevmemek gerekir. Yukarıda adları zikredilen imamlardan on ikinci imam olan Mehdi ölmemiştir; yeniden Tanrı buyruğu ile dünyaya gelecek, bütün insanlara doğru yolu gösterecektir.

MEZHEPLEŞEN FARS MİLLİYETÇİLİĞİ VE Şİİ TABANLI İRANLILIK

İran çeşitli etnik grupların yaşadığı bir coğrafi siyasi bölge olmasına rağmen Fars kimliği ile eş anlamlı olmuştur. Fars dili, tarih boyu kültürel üretimin yazıldığı dil olmuştur. Söz konusu durum İran kültürü kavramı ile Fars kültürü kavramını eş anlamlı yapmıştır.

Bilindiği gibi Türkler devlet kurma geleneği olan bir millettir. Ve tam Şiiliğin yarattığı bu ayrıcalıktan istifade edip kendi gayelerini gerçekleştirmek için hareket etmişlerdir. Ancak Şiiliğin İran milliyetçiliğini canlandırmada bu kadar etkili olabileceğini düşünmemişlerdir. Şiiliğin hem İran’ın resmi dini haline gelmesi ve hem de iç ve dış siyasetinin temelini teşkil etmesi bunun Şah İsmail’in ölümünden sonra daha belirgin hale gelen İran milliyetçiliğinin temelini teşkil etmesiyle başlamıştır.

Hazırlayan: ZÜBEYDE BEYAZ – Uluslararası İlişkiler 2. Sınıf

ŞİİLİK HAKKINDA GENEL ÇERÇEVE

Şiilik, İslam’ın ana mezheplerinden biridir ve İslam dünyasında önemli bir yere sahiptir. İslam’ın ilk yıllarında, Peygamber Muhammed’in vefatından sonra Müslüman toplumunun liderliği konusunda yaşanan anlaşmazlıklar sonucu ortaya çıkmıştır. Şiilik, Ali bin Ebu Talib’in (Peygamber Muhammed’in kuzeni ve damadı) ve onun soyundan gelenlerin (Ehlibeyt) İslam toplumunun meşru liderleri olduğuna inanır. Bu yazıda, Şiiliğin tarihçesi, inançları, mezhepleri ve günümüzdeki durumu hakkında genel bir bilgi sunulacaktır.

Tarihçe

Şiilik, İslam’ın ilk yıllarında, özellikle Peygamber Muhammed’in vefatından sonra liderlik konusunda yaşanan ihtilafların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Şiiler, Ali bin Ebu Talib’in Peygamber Muhammed tarafından kendi halefi olarak atandığına ve İslam toplumunun lideri olması gerektiğine inanır. Ancak, Ali, Peygamber’in vefatından sonra yapılan seçimde halife olarak seçilmemiş, bu göreve ilk üç halife geçmiştir. Ali, dördüncü halife olarak Müslümanların lideri oldu ancak yönetimi sırasında karşılaştığı iç çatışmalar ve sonunda şehit edilmesi, Şii ve Sünni Müslümanlar arasındaki ayrılığı daha da derinleştirdi.

İnançlar ve İbadetler

Şiilikte, Ali ve onun soyundan gelen İmamların masumiyeti ve hatasızlığına inanılır. Şiiler, bu İmamların Allah tarafından seçildiğine ve sadece onların İslam’ın gerçek öğretilerini yansıtabileceğine inanır. Şiilikte önemli bir yer tutan diğer inançlar arasında adalet, İmamet ve Mehdilik bulunur. Ayrıca, Şiiler, Sünni kardeşlerinden farklı olarak, Muharrem ayının onuncu günü olan Aşura’yı, Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesini anma günü olarak özel bir şekilde anarlar.

Mezhepler

Şiilik içinde birkaç farklı mezhep bulunmaktadır. En yaygın olanı On İki İmam Şiiliği’dir ve İmamların on ikincisi olan Muhammed el-Mehdi’nin gizlenme döneminde olduğuna ve bir gün adaleti sağlamak üzere geri döneceğine inanır. Diğer önemli Şii mezhepleri arasında İsmaililik ve Zeydilik bulunmaktadır.

Günümüzde Şiilik

Günümüzde Şiilik, özellikle İran, Irak, Lübnan ve Bahreyn’de olmak üzere dünya genelinde milyonlarca takipçiye sahiptir. İran, dünyadaki en büyük Şii nüfusuna ev sahipliği yapmakta ve İslam Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte Şiilik, bu ülkenin resmi dini haline gelmiştir. Şiilik, aynı zamanda modern dünya siyasetinde de önemli bir rol oynamakta, özellikle Orta Doğu’daki siyasi ve sosyal dinamikler üzerinde derin bir etkiye sahiptir.

Kaynakça

  1. Momen, Moojan. “An Introduction to Shi’i Islam: The History and Doctrines of Twelver Shi’ism.” Yale University Press, 1985.
  2. Sachedina, Abdulaziz Abdulhussein. “The Just Ruler in Shi’ite Islam: The Comprehensive Authority of the Jurist in Imamite Jurisprudence.” Oxford University Press, 1988.
  3. Nasr, Seyyed Hossein. “Shi’a Islam: From Religion to Revolution.” Princeton University Press, 1996.
  4. Daftary, Farhad. “The Isma’ilis: Their History and Doctrines.” Cambridge University Press, 1990.
  5. Halm, Heinz. “Shi’ism.” Edinburgh University Press, 2004.