Home Blog Page 537

KCK Terör Örgütünün Yapısı ve Faaliyetleri

0

KCK Terör Örgütünün Yapısı ve Faaliyetleri

Untitled design (6)

 

PKK terör örgütü, 11 Eylül saldırıları sonrası dönemde Türkiye’nin girişimleriyle uluslararası alanda pozisyon kaybetmeye başlamıştır. Terör örgütü özelde Batılı ülkeler nezdinde genelde ise dünya kamuoyunda kaybettiği pozisyonu tekrar elde etmek amacıyla meşruiyet kazanma çabası içine girmiş, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) yapılanmasını kurmuştur.

Örgüt, KCK yapılanması ile siyasallaştığı izlenimini oluşturmayı, böylece yurtiçinde ve uluslararası seviyede varlığı ve faaliyetleriyle meşru kabul edilen bir sistem ihdas etmeyi hedeflemektedir. KCK yapılanmasının amacı mevcut konjonktürde kurgulanan kanaatin aksine terör örgütünün silahlı mücadeleyi sonlandırıp taleplerini demokratik zeminde siyaset kurumuyla sürdürmesi değildir. KCK sistemi mevcut silahlı gücünü muhafaza etmeye çalışarak silahlı mücadeleyi farklı yapılarla şehirlere taşımayı tasarlamaktadır.

KCK niteliğindeki bir yapılanmanın kurulmasında terör örgütü aleyhine gelişen uluslararası ortamın yanında Türkiye’nin Kürt sorunu ile ilgili attığı adımlar ve örgütün insan kaynağı noktasında yaşadığı sıkıntının etkisi de önemlidir. Türkiye, son on yılda Kürt sorununun çözümüne yönelik siyasi, sosyo-ekonomik ve kültürel alanlarda aldığı mesafe ile terör örgütünün istismar edebileceği şartları büyük ölçüde zayıflatmıştır. 2000 yılından sonra Avrupa Birliği uyum sürecinde hak ve özgürlüklerin genişletilebilmesi için pek çok yasa çıkarılmıştır. Çıkarılan bu yasalarla örgütün elindeki propaganda malzemesi önemli ölçüde alınmıştır. Örgüt uzun yıllar Kürtlerin ezildiğini, insan yerine konmadığını, dilini konuşamadığını, kimliğinin tanınmadığını, Kürtçe yayın yapılamadığını vs. dile getirmekteydi. Dile getirdiği bu mağduriyet üzerinden propagandasını yürütmekte, dağdaki örgüt mensuplarını da mağduriyet psikolojisi üzerinden motive etmekteydi. Fakat propaganda malzemesi elinden alındıktan sonra son yıllarda artık bu propagandayı yapamaz hale gelmiştir. Son olarak Türkiye’nin başlattığı demokratik açılım süreci ile birlikte ise PKK terör örgütü, Kürt sorununun çözümünde en büyük engel olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.

Terör örgütünün iç dinamikleriyle ilgili gelişmeler örgütün varlığını sürdürmek hedefiyle KCK yapılanmasına gidildiğini göstermektedir. 1984 yılından itibaren şiddet eylemleri gerçekleştiren PKK terör örgütünün uzun yıllar daha dağ kadrosunu bir arada tutabilmesi mümkün görünmemektedir. Uzun süre dağda yaşamını sürdüren ve bir türlü Kürdistan’ın kurulmadığını gören örgüt mensuplarının daha fazla kırsal alanda tutulmasının oldukça zor olduğu gözlemlenmektedir. Zira örgüt mensuplarında büyük bir bıkkınlık, hayal kırıklığı, umutsuzluk ve yorgunluğun olduğu söylenebilir. Diğer taraftan örgüte her geçen yılla birlikte eleman katılımları azalmaktadır. Bütün bu gelişmeler nedeniyle PKK terör örgütü uzun vadede militanlarını dağda tutamayacağını görmektedir. Dağdaki varlığını sürdürecek insan kaynağının zayıfladığını fark eden örgüt, KCK yapılanması vasıtasıyla şehirlere inmek istemektedir.

KCK sistemi Öcalan’ın dört ayaklı paradigması doğrultusunda örgütlenmiştir ve faaliyet göstermektedir. Öcalan’ın dört ayaklı paradigması Kent Meclisleri, Demokratik Siyaset Akademisi, Demokratik Toplum Kongresi, Kooperatifçilik’tir.

Halk Meclisleri’nin şehirlerdeki izdüşümü olan Kent Meclisleri KCK sisteminin tabana doğru yayılmasında en önemli yapı taşıdır. Demokratik Siyaset Akademisi, Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği (GABB) bünyesinde oluşturulmuştur. Ayrıca bunun için Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir arsa üzerinde yeni bir Siyaset Akademisi Kampüsü oluşturulmuştur. Demokratik Siyaset Akademisi ile yasadışı KCK örgütünü yönlendirebilecek entelektüel alt yapı oluşturulmak istenmektedir. Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Öcalan’dan gelen talimatla, genişletilmiş bir katılımcı kitlesiyle yeni bir anayasa hazırlamaktadır. DTK faaliyetlerini sürdürmektedir. Kooperatifçilik ile bölgedeki ekonomik üretim kaynaklarının ele geçirilmesi hedeflenmektedir. Kumbara ve Mavi Kampanya faaliyetleri ile bölgede etkili olmakta ve örgüte mali kaynak sağlanmaktadır.

PKK terör örgütü özetle yurtiçinde ve uluslararası alanda yasal siyasi bir yapılanma görünümüyle meşruiyet kazanmak ve silahlı gücünü koruyarak varlığını sürdürmek hedefiyle KCK sistemini tesis etmeye çalışmaktadır. KCK sisteminin, Kürt nüfusun hayatının her alanını kontrol etmek üzere düzenlenmiş yapısından totaliter özellikler taşıyan alternatif bir devlet projesi olduğu anlaşılmaktadır. Terör örgütü bu yapılanma ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin özellikle yerel ölçekteki imkanlarını kendi hedefleri doğrultusunda kullanarak alternatif devlet oluşturmaya çalışmaktadır. KCK sistemi; ilk etapta Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de “demokratik özerklik” kazanmayı, daha sonra “demokratik konfederalizm” ilan ederek bölgede 4 parçalı bir konfederal Kürdistan kurmayı hedeflemektedir.

Kürdistan Halklar Topluluğu, Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrasında terörist başının emir ve direktifleri doğrultusunda planlanmış ve kuruluş aşamasında profesyonel akademik destek alınmıştır. 16-22 Mayıs 2005 tarihinde Kuzey Irak’taki terör örgütü kamplarında kabul edilen 47 maddelik KCK Sözleşmesi uyarınca oluşturulan yapılanma piramit tarzı bir örgütlenme modelidir. Anayasa şeklinde düzenlenen sözleşme’ye göre KCK sistemi yasama, yürütme, yargı erkleri bulunan bir devlet yapısını esas almaktadır. Bu yapılanmanın Türkiye, Suriye, Irak ve İran ayakları vardır. KCK sisteminin Türkiye içinde faaliyet gösteren birimine “KCK Türkiye Meclisi” veya “KCK Türkiye Koordinasyonu” denmekte, örgüte ait belgelerde “KCK/TM” veya “KCK/TK” olarak geçmektedir.

KCK sistemi vergi toplayan, üyelerine KCK vatandaşlığı statüsü veren ve İdeolojik Alan, Siyasi Alan, Sosyal Alan, Halk Savunma Alanı ve Mali Alan olmak üzere 5 alanda faaliyet gösteren bir yapıdır. Örgütün bu alanlarda faaliyet göstermesinin altında yatan neden toplumsal hayatın bütün alanlarını ele geçirme isteğidir. Örgüt, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde toplumsal hayatın bütün alanlarını eline geçirdikten sonra tedrici olarak dağ kadrosunu tasfiye edecek ve KCK yapılanması vasıtasıyla varlığını sürdürecektir. Devletle pazarlık gücünü de şehirlerde gerçekleştireceği kitlesel şiddet eylemleriyle sağlayacaktır.

Genel hatları ile örgüt yapısına bakıldığında;

Untitled design (5)

KCK ÖNDERLİĞİ

Koma Ciwaken Kurdistan (Kürdistan Halklar Topluluğu) yapılanmasının kurucusu ve önderi olarak kabul ettikleri kişi, terörist başı Abdullah Öcalan’dır.

KJB-Koma Jinen Bilind (Yüce Kadınlar Birliği)

KJB, KCK terör örgütünün kadın yapılanmasıdır. Şehir merkezlerinde kadınların mahallelere kadar örgütlenmesi görevini yürütmektedir.

A. YASAMA

1. Kongra Gele Kurdistan-Kongra Gel (Kürdistan Halk Meclisi)

Kongra Gel, KCK terör örgütünün en yüksek yasama organıdır. KCK Sözleşmesi’ne göre Kongra-Gel iki yılda bir KCK vatandaşı olarak nitelendirilen halk tarafından seçilen 300 üyeden oluşur. Kongra-Gel komisyon esasına göre çalışır. Bu komisyonlar; sosyal, siyasal, ideolojik, maliye, kadın, halk savunma ve halkla ilişkiler-örgütlenme komisyonlarıdır.

Kongra Gel’e bağlı olarak parti yapıları adı altında terör örgütleri faaliyet göstermektedir. Bu örgütler ülkelere göre şöyledir;

  1. PKK-Partiya Karkeran Kurdistan (Kürdistan İşçi Partisi) / Türkiye
  2. PYD- Partiya Yekitiya Kurdistan (Kürdistan Birlik Partisi) / Suriye
  3. PÇDK-Partiya Çaresera Demokrati Kurdistan (Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi) / Irak
  4. PJAK-Partiya Jiyane Azade Kurdistan (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) / İran

2. Halk Meclisleri

Kongra-Gel, yasadışı KCK yapılanmasında Türkiye, Irak, İran ve Suriye’deki ilgili birimleri temsil edecek şekilde tasarlanmıştır. Halk Meclisleri ise bulundukları ülkelerin en üst yasama organıdır. Halk Meclisleri nüfus yoğunluğuna göre 100-250 kişiden oluşur. Bu meclislerin temel icra organı da Demokratik Ekolojik Toplum Koordinasyonları’dır. DETK’ler, Kongra Gel ve bağlı oldukları Halk Meclisi kararları ve KCK terör örgütünün en üst icra organı olan Yürütme Konseyi’nin genelgelerini hayata geçirir.

2.a. Eyalet-Bölge Meclisleri

KCK Sözleşmesi’nin 21. Maddesine göre bu meclisler bulundukları ülkenin coğrafi ve etnik-kültürel özelliklerine göre oluşturulur ve bu temelde örgütlenerek demokratik konfederalizm sistemi içinde yer alır. Eyalet-Bölge Meclisleri görev alanları içinde en üst yasama organıdır. Meclislerin üye sayısı nüfus yoğunluğu ve örgütlülük durumuna göre belirlenir. Eyalet-Bölge Meclisleri’nin temel icra organı Eyalet-Bölge Koordinasyonu’dur. KCK yapılanmasında Türkiye, 4 Eyalet-Bölge şeklinde belirlenmiştir. Bunlar Çukurova, Amed (Diyarbakır), Serhat (Erzurum) ve Ege bölgeleridir.

2.b. Kent Meclisleri

Kent Meclisleri Halk Meclisleri’ne bağlı olarak illerde oluşturulan yapılardır. İlin büyüklüğüne ve nüfusuna göre Kent Meclisleri 250-400 üyeden oluşur. Bu meclisler bünyesinde 30 kişiden oluşan Kent Yürütmesi grubu seçilmektedir. Kent Meclisleri temsil ettikleri yerleşim alanlarına ilişkin KCK terör örgütünün hedefleri doğrultusunda politikalar üretme ve örgütün belirlediği sorunlara çözüm bulma yerleridir. Kent Meclisleri delegelik sistemi ile çalışır. Doğal delegelik, halk delegeleri ve kurum delegeleri bu sistemi oluşturmaktadır;

– Doğal Delegelik: Yereldeki seçilmiş milletvekilleri, belediye başkanı, belediye meclis üyeleri, siyasi parti il ve ilçe başkanları, STK başkanları, il genel meclislerinin temsilcileri,

– Halk Delegeleri: Herhangi bir tüzel kişiliği bulunmayan kişiler,

– Kurum Delegeleri: Kurumların belirleyecekleri kişiler,

Kent Meclisleri’ne delege olmaktadır.

Kent Meclisleri’nin amaçları; Kürt halkının yaşamının bütün alanlarını kontrol etmek, ilçe ve mahalle meclisleri oluşturarak halk üzerindeki baskıyı artırmak, konfederal örgütlenme düşüncesini tabana doğru genişletmek, demokratik eylem çizgisi adı altında kitlesel provokatif şiddet eylemleri gerçekleştirmek ve kooperatif türü oluşumlara giderek toplumdan haraç toplamaktır.

2.c. Kasaba, Mahalle, Köy ve Sokak Örgütlenmesi

Kasaba ve mahalle örgütlenmeleri söz konusu alanlardaki halkın sözde demokratik işlerini yürüten organdır. Köy ve sokak örgütlenmeleri ise Komün, Komün Yönetimi ve Ocak yapılanmalarından oluşmaktadır. Komünler köy ya da sokaktaki halkı KCK terör örgütü hedefleri doğrultusunda örgütlemeye çalışmaktadır. Komün Yönetimi tüm KCK kararları ile söz konusu komünün aldığı kararların uygulanmasını koordine eder. Ocak ise Demokrasi Evleri adı altında örgüt mensuplarının eğitildiği yerlerdir.

B. YÜRÜTME

Yürütme Konseyi, KCK terör örgütünün en üst icra organıdır. Terörist başı Abdullah Öcalan’ın ve terör örgütünün dağ kadrosunun kontrolünde olan Kongra Gel’in kararlarını uygulamakla yükümlüdür. KCK Sözleşmesi’ne göre Yürütme Konseyi, Kongra Gel tarafından iki yılda bir sözde KCK yurttaşları arasından seçilen bir başkan ve otuz üyeden oluşur. Yürütme Konseyi Başkanı, terörist başı Abdullah Öcalan tarafından görevlendirilir ve Kongra Gel tarafından onaylanır. Yürütme; İdeolojik, Siyasal, Sosyal, Ekonomik ve Halk Savunma Alan Merkezleri şeklinde örgütlenmektedir.

1. Halk Savunma Alan Merkezi

KCK sisteminin askeri kanadı olarak HPG (Hêzên Parastina Gel-Halk Savunma Güçleri) tasarlanmıştır. HPG yapılanması ile KCK terör örgütü silahlı eylem gerçekleştirme yeteneğini şehirlere taşımayı hedeflemektedir.

2. Ekonomik Alan Merkezi

KCK Sözleşmesi’nin 14. Maddesi 5. Fıkrası’na göre “ekonomik alan merkezi, demokratik toplum konfederalizminin maliye ve ekonomi politikasını geliştirir ve uygular. Toplumun ihtiyaç duyduğu ekonomik ve mali örgütlenmelere gider. Kaynak yatırım ve istihdam amaçlı projeler geliştirir. Halkın özgücünü harekete geçirerek ekonomik sorunlara çözümler üretir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Ancak bu tanımlamanın ardında örgüt adına yapılan finansal faaliyetler göze çarpmaktadır. Para transferleri ve toplama işlemleri, haraç ve uyuşturucu ticareti ile kaynak temin etme faaliyetleri görülmektedir.

KCK / TM Ekonomik Alan faaliyetlerini 7 maddede özetlemek gerekirse;

  1. GÖÇ-DER adına yurtdışından gelen ve yurtiçindeki örgüt yakınlarına aktarılan paralar,
  2. Yurtdışından ve yurtiçindeki belediye başkanlarından KCK militanlarının hesabına yatırılan aidatlar
  3. Arazi yolsuzlukları yoluyla temin edilen kazançlar,
  4. Mavi Kampanya ve Kumbara (Diyarbakır’daki esnaf ve iş adamlarından alınan paralar)
  5. Belediyelerde ihale kazanan firmalar yoluyla temin edilen kazançlar,
  6. Belediyelerdeki istihdam yolsuzlukları,
  7. Örgüt adına kurulan ve faaliyet yürüten şirketlerin işleri.

3. Siyasi Alan Merkezi

Siyasi alan merkezinde KCK sistemi, Kürtlerin ezildiği ve yok sayıldığı yönünde söylemler üreterek Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı demokratik siyaset adı altında ayrılıkçı faaliyetler yürütmektedir. Siyasi alan merkezindeki faaliyetlerle Kürt halkının yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki ve yurtdışındaki siyasi çalışmalar örgütlendirilmektedir. Siyasi Alan Merkezi bu eylemlerini şu komiteler aracılığı ile yürütür;

a. Siyasi Komite

b. Ekoloji ve Yerel Yönetimler Komitesi

c. Hukuk Komitesi

d. Dış İlişkiler Komitesi

e. Azınlıklar ve İnanç Komitesi

Bu komiteler aracılığıyla KCK terör örgütünün yaptığı faaliyetleri kısaca belirtmek gerekirse;

  1. Avrupa-Kırsal-Kandil-İmralı ile irtibat ve haberleşme
  2. Yerel Yönetimler ve Kent Meclisleri faaliyetleri
  3. İhale yolsuzluğu ve devlet kurumlarını örgütsel amaçlı suistimal
  4. Yurtdışına sahte evrak ve pasaportla çıkış temini
  5. Yurtdışı Koordinasyon Birimi (KYB)’nin Avrupa faaliyetleri
  6. Seçim Komisyonu faaliyetleri
  7. DTP/BDP’yi yönlendirme faaliyetleri

Bunların yanı sıra KCK Sözleşmesi 14. Madde 4. Fıkra’ya göre; Dış İlişkiler Komitesi’nin görevi, “KCK’nın dış politika çizgisini hayata geçirir. Kürdistan halkının özgürlük mücadelesini uluslararası alanda tanıtmak için çalışır. Diplomasi çalışmalarını geliştirir. Stratejik ve taktik ittifaklar oluşturmaya çalışır.” şeklinde tanımlanmaktadır.

4. Sosyal Alan Merkezi

KCK, sosyal alan merkezi faaliyetlerinde toplumun bütün kesimlerini kontrol altında tutmak için gerekli politika ve kurumları oluşturmaktadır. Sosyal Alan Merkezi’nde 8 farklı komite faaliyet gösteri;

a. Sosyal Komite

b. Halk Sağlığı Komitesi

c. Dil ve Eğitim Komitesi

d. Emekçiler Komitesi

e. Şehit Aileleri ile Dayanışma ve Gaziler Komitesi

f. Gençlik Komitesi

g. YJA-Yekiniya Jinen Azad (Özgür Kadınlar Birliği) Komitesi

h. Özgür Yurttaşlık Koordinasyonu

Sosyal alanda yapılan faaliyetlere bakıldığında;

  1. Terörist cenazeleri organizasyonu,
  2. Ölen, cezaevinde/gözaltında olan örgüt mensuplarını ve yakınlarını kollama,
  3. Kadın ve gençlik faaliyetleri,

görülmektedir.

5. İdeolojik Alan Merkezi

Yasadışı KCK yapılanmasının tüm ideolojik çalışmalarının örgütlendirilip yürütülmesinden sorumludur. Bilim-Aydınlanma Komitesi, Kültür Komitesi, PKK İnşa Komitesi, PAJK Komitesi ve Basın Komitesi’nden oluşmaktadır. Gün TV, Kürdi-Der, Kürt Enstitüsü, Tevçant, Mezopotamya Kültür Merkezi gibi birimler ideolojik alan merkezi içerisinde faaliyet göstermektedir. Bunların yanı sıra Abdullah Öcalan’ın bahane edilmesi ile ortaya çıkan ve kentlerdeki şiddet eylemleri, provokasyon ve gündem oluşturma, PKK’nın sözde yıldönümleri ve önemli günlerinde yapılan kitlesel eylemler bu komiteler aracılığıyla gerçekleştirilmektedir.

C. YARGI

KCK sisteminin yargı alanındaki örgütlenmesi İdari Adalet Mahkemesi adlı bir üst mahkemeye bağlı olan üç farklı mahkemeden oluşur. Bunlar Halk Özgürlükler Mahkemeleri, Yüksek Askeri Mahkemeler ve İdari Mahkemelerdir.

Halk Özgürlükler Mahkemeleri

KCK Sözleşmesi’nin 28. maddesine göre Halk Özgürlükler Mahkemeleri adı ile örgütlenen yasadışı mahkemeler “halkın onurunu ve özgürlüğünü korumak” ve sözleşmenin uygulanmasını gözetmekle sorumludur. Bu mahkemeler “teslimiyet ve ihaneti” yargılamak, “halkın özgürlüğünü ve demokratik sistemini” savunmakla görevlidir. Halk yargısının en üst organı olan Halk Özgürlükler Mahkemeleri, diğer yargı organlarının kararları için temyiz mahkemesi konumundadır.

1. Halk Mahkemeleri

Halk Mahkemeleri, Halk Özgürlükler Mahkemeleri’nin alt birimi olarak düzenlenmiştir. Bu mahkemeler halk içinde ortaya çıkan olay ve sorunlara, can ve mal güvenliğine yapılan saldırılara, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel vb. alanda çıkan ciddi ihtilaflara bakmak ve karara bağlamakla yükümlüdür. KCK’nın temel hedefi olan toplumun tüm alanlarına yayılma noktasında bu yasadışı adli yapı önemli bir işlev üstlenmektedir.

2. Yüksek Askeri Mahkemeler

Terör örgütünün silahlı kanadındaki suçlara bakmakla yükümlüdür.

3. İdari Mahkemeler

Sözleşme’nin 30. maddesine göre İdari Mahkemeler, yasadışı KCK oluşumunun genel organlarında işlenen disiplin ihlalleri, görevi ihmal ve suistimal gibi idari suçlara ve idari görevlerle ilgili davalara bakar.

Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

BİLGESAM Başkanı

 

Suriye’deki Ayaklanma Giderek Büyüyor

0

Güneydeki Dera kentinde geçtiğimiz Cuma günü başlayan gösteriler önceki gün başkent Şam’a ve diğer kentlere yayılırken, Lazkiye’de keskin nişancıların 4 kişiyi öldürmesi sonrasında, silahlı kuvvetlerle silahlı göstericiler arasında şiddetli çatışmalar meydana geldi. Resmi kaynaklara göre son iki günde kentte çoğu asker 200’den fazla kişi yaralandı.

Hamas’tan İsrail’e Yeşil Işık

0

Hamas örgütünün ateşkes koşullarını açıklayan sözcü İsmail Rdıvan, İsrail, Gazze’ye hava saldırılarını düzenlemediği takdirde, Gazze’den İsrail’e yönelik roket ve havan topu ateşinin durdurulacağını ve bu şekilde İsrail’in de bağlı olduğu sürece, Gazzeli militanların ateşkese uyacaklarını ifade etti.

Sarkozy Yine Bozguna Uğradı

0

İlk turda olduğu gibi, Fransa’da dün ikinci turu yapılan kanton seçimlerinde Sarkozy’nin partisi yine hezimete uğradı.

Almanya’da Siyasi Değişim

0

Almanya’nın Baden- Württemberg ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde dün yapılan eyalet meclisi seçimlerinde Markel liderliğindeki koalisyon hükümetine hezimet yaşatan Yeşiller Partisi iki eyalette iktidara geliyor.

Milliyetçilik ve Ortadoğu’da Darbeler

Milliyetçilik, Osmanlı Devletinin son asrında Batı’nın desteklediği bir akım oldu. Osmanlı Devleti içindeki farklı etnik topluluklar bazen dinleri, bazen tarihsel mirasları kullanılarak Osmanlı aleyhinde harekete geçirildi. Fransa teorik altyapı ve hazırlarken, özellikle İngiltere lojistik destek sağladı. Önce gayr-ı Müslim topluluklar, sonra da Müslüman topluluklar Osmanlı’dan koptular.

Abbas “Filistin Devleti Eylülde Kurulacak”

0

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Rusya’nın Perestroika yıllarında siyasi ve ekonomik alanlarda etkin olan ve yeniden yayın hayatına başlayan Moskovskiye Novosti’ye konuştu.

Arnavutluk’ta Dönüşüm ve Balkanları Bekleyen Kriz

Arnavutluk’ta 21 Ocak’tan itibaren gerilimini arttıran olaylar, Tunus ve Mısır’dan sonra Avrupa’ya da “sivil darbe”nin sıçradığı yorumlarına sebep oldu. Benzerliklerinden çok benzemezlikleri de olan olaylar arasındaki en büyük fark, Arnavutluk’taki protestoların tüm halka yayılmamış olmasıdır. Bu da ülke için toparlanmayı mümkün kılmakta ancak hükümeti de erken seçime bir kez daha zorlamaktadır. Diğer büyük fark Tunus, Mısır ve Libya’daki gösteri ve olaylara erken müdahale eden CNN, BBC ve El Cezire gibi yayın organları Arnavutluk’taki gösterilerde Arap ülkelerindeki kadar etkin değildi. Şimdilik çok önemli görünmüyorsa da diğer bir fark Yugoslavya’yı ve Gürcistan’ı bölen, Ukrayna’yı istikrarsız bir ülke hâline getiren, Amerikancı rejimler oluşturmayı hedefleyen Sırp kökenli karşı devrim örgütü Otpor’un amblemleri Mısır’daki gösterilerde yer almasına rağmen Arnavutluk’taki gösterilerde yer almamasıydı. Nitekim Arnavutluk’taki gösterilerde ön planda gençler de bulunmuyordu.

Arnavutluk’ta olaylar şimdilik dindi ancak Orta Doğu genişletilerek ele alındığında onun bir parçası olan Kuzey Afrika’da başlayan dönüşüm sürecinin Balkanlar’ı teğet geçtiğini söylemek de mümkün değil. Aslında Balkanlar’da yeni bir dönüşüm sürecinin eşiğinde bulunuyor. Bosna-Hersek ise değişim sürecinin şimdilik yeni merkezi görünümünde. Sırbistan, Hırvatistan, Makedonya’da hükümet karşıtı gösteriler sürüyor ve her birinde daha milliyetçi akımlar ön plana çıkıyor. Yunanistan’da etkisi artan ekonomik krizi, hâlihazırdaki milliyetçiliği ve yabancı düşmanlığını aynı oranda arttırıyor. Bosna-Hersek’te ise genel seçimlerin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen hâlâ hükümet kurulamadı ve Sırp, Hırvat ve Boşnak unsurların yeni hükümet üzerinde anlaşabilmesi de mümkün görünmüyor. Dolayısıyla zemin hem kargaşaya, istikrarsızlığa, insanların sokaklara dökülmesine, muhtemel iç çatışmalara, istenirse yeni bir dönüşüm sürecine uygun görünüyor. Saraybosna’da yayın hayatına başlayan ve tüm Balkanlar’a bölgesel dilde yorum ve yayın yapacak olan El Cezire-Balkan televizyonu da yeni bir dönem ihtimalini arttırıyor. Üstelik iki büyük Batı merkezli televizyon kanalı da bu kez “Adriatik ülkeleri” adı altında yine Balkanlar’a bölgesel dilde yorum yapmak üzere Saraybosna’da kendilerine uygun birer bina arayışındalar. Dolayısıyla bugün Almanya, İtalya ve Avusturya’nın yatırımları ya da kurdukları ilişkilerle daha etkin olduğu bu coğrafyada dengeler biraz değişecek gibi görünüyor. Anlaşılan değişimde öncülük İngiltere ve İngiliz politikaları etkisindeki diğer bazı Batılı ülkelerde olacaktır. Bir önceki Balkan krizine göre şimdi din, yeni Balkanlar’da çok daha belirleyici bir faktör olacaktır. Bir “Balkan Açılımı” başlatan ancak bunu henüz gerçekçi, kalıcı ve somut bir başarıya dönüştüremeyen Türkiye’nin Balkanlar’ın yeni dönemindeki konumu ve rolü hakkında konuşmak için ise şimdilik erken.

Balkanlar bir dönüşüme hazırlanırken Arnavutluk’ta da bu yeni dönemin emareleri görülmekte. Tarihî topraklarını üzerlerinde yaşamakta olan Arnavutlarla birlikte diğer Balkan ülkelerine bırakan Arnavutluk’un değişimin dışında kalması da zaten mümkün olmazdı. Bu makale de daha ziyade yaşanan son olaylar çerçevesinde, Arnavutluk’u bekleyen değişimleri incelemektedir. Komünizm’in sona erişinin 20. yılında Arnavutluk yeni bir dönüşümün eşiğinde duruyor. Üzeri örtülmeye çalışılan bazı sorunlar da gün yüzüne çıkıyor.

Arnavutluk’taki Gösteriler

Arnavutluk, artık Enver Hoca’nın dünyaya kapalı tuttuğu bir ülke değil ama demokrasiye geçişinin 20. yılında da hâlâ “kapalı kutu” özelliğini koruyor. Doğrudan ilgili olduğu Kosova’nın bağımsızlık süreciyle, Yunanistan’la yaşadığı “azınlık sorunu”yla ya da ülkedeki yoğun misyonerlik çalışmalarının ülkeyi sürüklediği kaosla dünya gündeminde kendine yer açamayan Arnavutluk, yoksulluğun sebep olduğu göçlerle veya ülkedeki protestolarda gerçekleşen ölümlerle kendinden bahsettirebiliyor. Enver Hoca döneminde hâkim olan sessizlik, komünizm sonrasında önce 1997’deki Banker Krizi ile ve şimdi de 2011’de ölümlü gösterilerle bozuldu.

Gözde KILIÇ YAŞIN

21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü

Balkan ve Kıbrıs Uzmanı

 

 

http://www.2023.gen.tr/mart2011/7.htm

Kuzey Kore’ye ‘Demokrasi’ Ne Zaman Gelecek?

Küresel sistem—ne demekse!—İkinci Dünya Savaşından sonra kurumsallaştı. Sistemin saç ayaklarını “beynelmilel” güvenlik, ekonomi ve hukuk oluşturdu. BM, UPF, BMGK ve uzantıları olan kurumlar temelde Amerikan sistemini muhafaza ve müdafaa için kuruldu. Sonrasında sistem kendini kopyalamak için bazen diplomasi, olmazsa savaş, bazen de yardımları ve darbeleri kullandı.

Almanya’da Kritik Seçim

0

Almanya Başbakanı Angela Merkel için bugün kritik bir gün. 1953 yılından bugüne kadar iktidarda olduğu ülkenin güneybatısındaki Baden Württemberg eyaletinde bugün seçim yapılıyor.