Home Blog Page 513

Türkiye İle Avrupa Birliği (AB) Arasındaki İlişki

0

Türkiye İle Avrupa Birliği (AB) Arasındaki İlişkilerde Yaşanan Tıkanıklığın Nedenlerine ve Geleceğe İlişkin Düşünceler

Öncelikle önemli bir hususu vurgulayarak başlamamda yarar vardır. Bu çalışma esas itibariyle, baslıkta da belirttiğim gibi, AB ile ilişkilerimizde yaşanmakta olan sıkıntılı bir dönemin nedenlerini ve geleceğe yönelik beklentilerimi kendi değerlendirmeme göre irdeleyebilme amacı taşımaktadır. Türkiye’nin AB için önemi veya vazgeçilmezliği ve/veya AB’nin Türkiye olmadan küresel bir güç olamayacağı gibi, gene de kısaca değineceğim savların, içinde bulunduğumuz aşamada, en azından resmi düzeyde, artık geride kalmış olmaları gerektiğini varsayıyorum. Taraflar karşılıklı olarak çıkar görmemiş ve ikna olmamış olsalar, üyeliğin ilk basamağı olarak görülebilecek müzakereler başlayabilir miydi? Diğer bir ifadeyle, Devletler düzeyinde müzakerelerin başlatılması için koşulların yeterli olduğu kararı verilmiştir.  Kamuoyları nezdinde tanıtma faaliyetleri ise doğal olarak sürdürülecektir. Kamuoyu desteği olmadan basari sağlanması kolay değildir. Türkiye’nin AB için niçin gerekli olduğuna dair tezlerimizin bu kapsamda islenmeye devam edilmesi eşyanın tabiatında vardır.

Rusya’ya Radikal İslamcılar’dan Uyarı

0

Kafkasya Emirliği lideri Doku Umarov Rusya’daki eylemlerine devam edeceklerini söyledi. Umarov, Kafkasya Emirliği’nin resmi yayın organı Kavkaz Center internet sitesinde yayınlanan röportajda, ‘savaşçılarının lider kadrosu içinden verdikleri kayıpların kendilerini zayıflatmadığını, bazı bölgelerde eylem sayısında azalma olsa da direnişin hız kesmeden devam ettiğini’ söyledi.

Türkiye, BM Güvenlik Konseyine Aday Oldu

0

Türkiye, BM Güvenlik Konseyi 2015-2016 dönemi geçici üyeliğine adaylığını açıkladı. Ayrıca Türkiye, 2009-2010 yıllarında da BMGK geçici üyeliğin yapmıştı.

Ortadoğu’nun Yeni İnsanı Çıkacak Mı?

İlk insan Âdem idi. Âdem cennetteydi. Cenneti kazanmamıştı Âdem. Hazır bulduğu için de kıymetini tam anlamadı. Dahası, cennetten çıkması gerekiyordu. Havva vesile oldu kuşun yuvadan uçmasına. Âdem’e cennetin anlamını adem-i cennet öğretti. Cennetin yokluğunu Havva unutturdu biraz Âdem’e.

Zaman geçti, uçtu asırlar. İnsan demlendi dünyada. Farklı şekillerde anlattı bunu Tevrat ve Kur’an. Lakin temel olarak insanın ilk mekânının rahatlıkları işlendi. Ve aslında atıldığı mekânda insanın yaşadığı sıkıntılar. Gitgide parşömen, deriler, kemikler derken kayalara yazdı kendi hikâyesini insan. Kutsal kitapların yazdıkları haricinde kitaplar yazılmaya başlandı. Ve her yazılan kitap aslında “kopuşu” anlattı biraz.

Sonra dereceler halinde cennet (bahçe) kademelerine dönüştü tasvirler. Cehennem (çöplük) karşılığında belirdi. Bir anlamda insan bahçenin atıklarını çöpe atmakla var oldu. Sonra insanın özündeki bahçeyi insanlar yazdılar. Kimi felsefi olarak yazdı, kimi kurgu olarak. Eflatun’da var, Ovid’de var. Adına sonradan “ütopya” dediler; ancak, hep distopyaya dönüştü. Eski Yunan’da, Ortaçağ’da, Rönesans döneminde, Aydınlanma döneminde terennümleri oldu.

Ama en çok da 16. asırdan sonra görüldü ütopyalar. Nedenleri çoktu elbette bu tarihsel dönemecin: yeni bir başlangıç ihtiyacı. Amaç “yeni insan”ı eskisinden arındırarak tekrar yaratmaktı. Yeni keşfedilen topraklar bu ilhamı verdi Avrupa’ya. Endülüs’ün yok edilmesi ve Amerika’nın keşfinden sonra, ütopyacı bakışın edebiyat eserlerine yansıdığı açıktır. Daha önceki ütopyaların aksine, belki kutsal kitaplardaki Aden Cenneti ve Cennet haricinde, Amerika’nın keşfi, yeni bir başlangıç temasını ilham olarak dünyaya sunarken, Amerikan kimliğine dair kimi teorilerin de temel dayanağı oldu.

Tarihçi Turner, Amerikalıyı, “Amerika Toprağı”nın oluşturduğu bir kimlikle tanımlarken (Frontier=Serhat), Creveccoeur’un coşkuyla ilan ettiği bu yeni adamı yine onun hatasını tekraren, Avrupa’dan miras aldıkları ön yargıları “geride bırakmış,“ yeni kıtada oluşmuş yepyeni bir kimlik olarak tanıtarak, zamanında kabul görmüş bir yanlışlığa imza atmıştır.

Hâlbuki üstündeki giysilerden yanlarında getirdikleri alet ve tohumlara kadar buram buram kokan bir Eski Dünya vardı. Robinson’un çıktığı adadaki hayatında en önemli unsurlar da, sık sık okuduğu Tevrat ve zaman fikri, gemiden kurtardığı, alet edevat, silah ve cephanedir. Nuh’un gemisine kadar, “eski dünya” ile yeniden kurulan dünyayı birbirine minyatür boyutta bağlıyordu. Robinson’un adadaki hayatında da eski dünyayı hem ona dair teknoloji hem de onları kullanma bilgisine kadar bir sürü unsur vardır. Belki onların başında da onu adanın en yüksek tepesine çıkıp “Ben adanın kralıyım” demesi ve Cuma ile ilişkisinde kurmak istediği paradigmadır: efendi ve köle ilişkisi.

Yani İngiliz kendisini “efendi” görmeye o zamanlar başlamıştı. Cuma’nın temsil ettiği Doğu ise köleydi. Robinson kendini Cuma’ya tanıtırken, ben “efendi” diye tanıtır.

Batı’nın çıkardığı “yeni adam” hala Ortadoğu’da ve Uzak Doğu’da uzun vadeli planları uygulama çabasında. Doğu ise, bir inşallahî gelecek zaman içinde Allah’ın harekete geçmesini bekliyor. Yani Doğu henüz yeni insanını çıkaramadı. Eski insanı ise ya kendi geçmişiyle sarhoş olur. Ya da Batı’nın geçmişine lanet okur. Okuduğu en iyi şey ise lanettir zaten. Lanet mancınıklarının bittiği yerde de hayranlık nazarlarını fırlatır. Olanların hülasası budur…

 

Metin BOŞNAK

 

http://www.gazeteport.com.tr/YAZARLAR/NEWS/GP_904981

Türkiye’nin Ürettiği Silahlar

0

Yirminci Yüzyıl Türkiye’si çok gerilerde kaldı.

Yusuf Rıza Gilani: En Güvenilir Müttefikimiz Çin!

0

Çin’e dört günlük bir ziyaret düzenlemekte olan Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani; Amerika Birleşik Devletleri ile Pakistan ilişkilerinin gergin olduğu bir dönemde ülkesinin en yakın ve en güvenilir müttefikinin Çin olduğunu ifade etti.

Ruanda Soykırımı Faturası; 30 Yıl

0

BM’nin Ruanda’ki soykırımı yargılayan mahkemesi, emniyet gücü amirlerinden Augustin Ndindiliyimana’yı da mahkûm etmişti fakat cezaevinde kaldığı süreyi gözönüne alarak salıverilmesine karar vermesinin yanı sıra Eski Ruandalı general Augustin Bizimungu, 1994 yılındaki soykırımda oynadığı rolden dolayı 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

II. Elizabeth’in İrlanda Ziyareti

0

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth tarihi ziyaretinde, İngiliz yönetiminden kurtulmak için savaşanların anısına oluşturulan bahçeye çelenk koymasının ardından saygı duruşunda bulundu.

En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı ve Türkiye

0

En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı Türkiye’nin Uzak Bölgelere Açılımını Kolaylaştıracak

Birleşmiş Milletler En Az gelişmiş Ülkeler Konferansı (EAGÜ) 9-13 Mayıs 2011 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. Konferansa 48 EAGÜ ülkesinin dışında pek çok öndegelen ülke ile uluslararası örgüt temsilcisi de katılmıştır. Zaten bu özelliğinden dolayı EAGÜ zirveleri BM’nin eylül ayında gerçekleştirilen Genel Kurul toplantılarından sonra en geniş katılımlı toplantısı olarak adlandırılmaktadır.

Kanal İstanbul Projesi ve Montrö Sözleşmesi

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen ve İstanbul’un batısında Çatalca’da inşa edileceği belirtilen kanal projesi Türkiye’nin gündemine tam anlamıyla yerleşmiş durumdadır. Kanal İstanbul adını alacak olan ve dünyadaki benzerleri Süveyş ve Panama misali dünya ticareti ve enerji taşımacılığının tam olarak kalbinde yer alacak olan bu suyolunun statüsü mimarlar, mühendisler ve jeologlar tarafından yoğun bir şekilde tartışılmasına karşın, kanalın uluslararası geçiş mevzuatı ve bu mevzuatın Montrö ile uyumu üzerinde pek fazla kafa yorulmadığını görüyoruz. Hâlbuki Kanal İstanbul’un ilk gündeme geldiği an üzerinde en çok durulması gereken konu bu kanalın uluslararası statüsü olmalıydı. Zira bu konu oldukça tartışmalı ve sancılı bir süreci beraberinde getireceğe benzemektedir.