Home Blog Page 280

Yaklaşan Seçimler, Taliban ve Afganistan

0

Afganistan’da 5 Nisan’da gerçekleşecek olan seçimler şimdiden güvenlik konusunda endişelerin yaşanmasına sebep olmaktadır. Taliban (Islamic Emirates)den gelen seçimlere gitmeyin çağrısı, seçimlerde çalışanların, politik kampanyalar yapanların ve de seçmenlerin hedef olarak gösterilmesi sonucunda, şimdiden bazı bölgelerde seçim sandıklarının kurulmaması konusunda düşünceler başladı. Üstelik Dr Abdullah Abdullah adına seçim kampanyası yapan iki kişinin silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi de Taliban’ın uyarılarında son derece ciddi olduğunu gösterdi.[1]

Bu seçim dönemi Afganistan için gerçekten çok önemli. Demokrasi ve adil seçimlerin oturtulması yolunda başarı ile ilerlediklerinin bir göstergesi olacak olan bu seçimlerde yaşanabilecek olası bir sorun, tüm süreci tehlikeye atarak son derece olumsuz sonuçlara yol açabilir ve zaten kırılgan olan ülke içi dinamikleri uzun yıllar etkileyecek şekilde hasara uğratabilir. Ayrıca anayasal düzenlemelere göre bu yıl Hamid Karzai seçimlere katılamayacak. Taliban’ın devrilmesinden ve Bonn anlaşmasından beri fiilen ülkeyi yönetmekte olan Karzai’nin, Peştun etnik grubu ve de Taliban döneminde örgütle iyi ilişkileri bulunmaktaydı.

Karzai’nin görevini bırakması da halk arasında yeniden umutların yeşermesine yol açtı. Sonuçta 2001’den beri izlenen politikalar ve uygulamalar insanları memnun etmemekte ve ülkede dengeyi sağlamakta maalesef çokta başarılı olamadı. Üstelik 2009 ve 2010 yılında yapılan yerel ve genel seçimlerde güvenlik, şeffaflık ve de siyasi manipulasyon gibi konular çözülememişti.

Seçimler

Seçimlerde 11 aday bulunmakta bununla birlikte 12 milyon seçmen ve de 7.000 oy merkezi var. Fakat şimdiden 62 ilçede 500 kadar oy merkezinin güvenlik sorunu nedeniyle kullanılamayacağı açıklandı. Bu ilçeler Peştun yoğunluğun yaşadığı Güney bölgeler. Aynı zamanda Afganistan Ulusal ordusu ve yerel polisi yaklaşık olarak 400.000 kişilik güvenlik gücü ile seçimler sırasında güvenliği sağlayacak.[2]

Bu yıl ki seçimlerin çok sayıda başkan adayı içermesine rağmen seçimin en favori iki adayı Dr Ashraf Ghani Ahmadzai ve Dr Abdullah Abdullah. Ashraf Ghani internet üzerinden yapılan anketlerde %48 oranında destekleniyor gözüküyor ve de Dr Abdullah Abdullah %44’te. Aslında anketlerin internet üzerinden başladığı ilk aylarda Dr Ashraf Ghani son derece düşük oylarla Dr Abdullah Abdullah’ın gerisindeydi. Fakat ilerleyenler zamanla birlikte seçimlerin en favori adayı oldu[3].

Fransa tarzı iki turlu olarak gerçekleşecek olan seçimlerde başarı ile ikinci tura çıkması beklenen Ashraf Ghani, seçilmesi ile beraber Abdul Rashid Dostum ve Salwar Danish başkan yardımcıları olarak belirledi. Dr Asraf Ghani aynı zaman da uzun yıllar boyunca Ulus İnşası ve de Yeniden Yapılanma üzerine çalıştı, hatta bir de “Fixing Failed States” adlı kitabı var.[4]

Dr Abdullah Abdullah ise seçilmesi durumunda Mohammed Khan ve Haji Mohammad Mohaqiq’i birinci ve ikinci başkan yardımcıları olarak atayacak.

Seçimler ve Taliban

Taliban yapılacak seçimlerden memnun olmadığını örgüt sözcüsü aracılığı ile açıkladı. Islamic Emirates’in sitesinde yer alan basın bildirisinde seçimlerin sahte olduğunu ve zaten ABD’nin Pentagon’daki CIA ofisinde kimin başkan olacağının çoktan belirlendiğini bildirdi ve de insanları seçimler de oy kullanmamaya çağırdı. Seçimlerde ve seçim kampanyalarında görev alanlarla, seçimlerde oy kullanmaya gidecek olan Afgan halkı hedef olarak gösterildi ve seçim gününde oy kulanmaya gideceklerin olacaklardan sorumlu olduğu bildirildi.[5]

Güvenlik sebebi ile halkın oy kullanmasının engellenmesi beraberinde daha karmaşık sonuçlara da yol açabilir. Taliban, ülkenin güneyinde Peştun etnik unsuruna dayalı olarak kurulmuş bir örgüttür ve yine ülkenin güneyinde güçlüdür. Zaten derin bir etnik bölünme yaşayan Afganistan’da ülkenin çoğunluğunu oluşturan Peştunların oy kullanamaması Tacik asıllı Dr Abdullah Abdullah’ın seçimleri kazanması ile sonuçlanabilir ve bu durumda da yaşanan etnik bölünmenin etkisiyle Peştunlar Tacik asıllı bir başkan tarafından yönetilmekten çok da hoşnut olmayabilirler[6]. Bu hoşnutsuzluk da bir iç karışıklığa kadar hatta Taliban’ın tekrar eski gücüne kavuşmasına kadar gidebilir. İç Savaş döneminde Taliban ilk olarak, Güneyde Peştunlar’ın çoğunluklu yaşadığı bölgelerde hiçbir direnişle karşılaşmadan şehirleri ele geçirmişti.

Seçim Öncesi Taliban Saldırıları

Yapılan duyurulardan sonra Taliban saldırılarını gerçekleştirmeye başladı bile. Bazı kampanya görevlilerinin vurulması, İntihar eylemcileri, ISAF komutası altında çalışan Romen ordusuna saldırı ve Ashraf Ghani’nin seçim kampanyasını yürüten grubun araçları patlatıldı, ANA (Afghan National Army)’ye ve de pek çok Arbaki ve sınır polisine yönelik saldırılar düzenlendi. İslamic Emirates’in sayfasında bütün bu saldırılar gün be gün duyuruldu. Son olarak siteye eklenen açıklama da ise gelecek seçimlerin Afgan halkının yararına olmadığı ve ülkede bulunan yabancıların çıkarları adına çalşıldığı, seçim sonuçlarında yeni bir kuklanın daha göreve geleceği ve de yabancı işgalciler adına ülke yönetimini devralacağı, insanların dine, ülkelerine ve vatandaşlarına ihanet etmemeleri ve bu komplo içerisinde yer almamaları söylendi[7].

Çatışma süreci boyunca spoiler olarak adlandırılan ve de süreçten menfaat sağlayan bu grupların çıkarlarının tehlikeye girmesi durumunda yapılan her türlü “yeniden yapılandırma ve ulus inşası” programlarını “yabancı ülkelerin oyunu, emperyalizm ve yeni sömürgecilik” olarak adlandırmaları son derece sık görülen bir durumdur.[8]

Seçim Sonrası Olası Sorunlar

Anayasanın 6. Maddesinin 61. Fıkrası seçimlerle ilgili sorun yaratma olasılığı en yüksek durumdur. Bu yasaya göre eğer bir başkan seçimlerin ilk veya ikinci turunda ya da seçildikten sonra sonuçlar resmi olarak açıklanmadan önce hayatını kaybederse seçimler tekrarlanır. Bu madde ile seçimlere karşı olan gruplar seçimleri erteleyerek avantaj elde edebilirler ve her halükarda haziran ayından önce görevi tamamen devralamayacak olan yeni başkan, başkanlık seçimlerinin tekrarlanması ile daha da çok zaman kaybedecektir.[9]

Diğer bir sorun ise, Karzai ABD ile güvenlik anlaşmasını imzalamayacağını bu görevi yeni seçilecek başkana bırakmak istediğini söyledi. Adayların hepsi seçilmeleri halinde ABD ile güvenlik anlaşmasını imzalayacaklarını belirttiler. Böylece ülkede bulunan birlikler geri çekilirken belli bir sayıda asker ülkede kalıp eğitimlere devam edecek. Yalnız Afganistan’ın bu çekilmeye hazır olmadığı düşüncesini paylaşanlar geride kalacak birkaç bin askerin çok etkili olamayacağı düşüncesinde.

Afgan ulusal ordusunun da etkililiği ayrı bir soru işareti. Henüz çok yeni olan ve hala yapılandırılmasına devam edilen bu ordu Taliban’la savaşta ne derece başarılı olabilir? Anlaşmanın imzalanması halinde geride kalacak olan bir grup yabancı asker ülkede güvenliği sağlama konusunda etkin olamayacağı gibi aynı zamanda hedef konumuna da düşebilirler[10].

Özellikle ülke genelinde kadınlar arasında ISAF komutasındaki askerlerin geri çekilmesi son derece büyük bir korku yaratmaktadır. Çekilen askerlerle beraber kendilerinin de dezavantajlı eski konumlarına geri döneceği korkusu son derece yaygındır.[11]

Sonuç

Afganistan önümüzdeki dönemde son derece karışık bir döneme girmeye hazırlanıyor. Bir yandan uluslararası toplumun desteğiyle gerçekleştirilmeye çalışılan Kapasite-Ulus-Devlet inşası, Yeniden Yapılandırma programları, bir yandan farklı ülkelerin PRT (Provincial Reconstruction Team) yapıları altında bölgesel gelişimlerini bölük ve kopuk bir şekilde tamamlamaya çalışılması, bir yandan Taliban ve ülke içerisinde derin etnik bölünmüşlük…

Bütün bunların gölgesi altında bir de yabancı askerlerin çekilmesi sorunu var. Afganistan hala daha bölgede tek başına kalabilecek bir ülke değil. Pek çok sorun çözülemedi, en başında da güvenlik sorunu. Bu güne kadar gerçekleştirilebilen bazı başarıların da çökmesi söz konusu.

Maalesef her durumun kendine özgülüğü pek çok sürecin deneme yanılma yolu ile ilerlemesine sebep olmaktadır. Özellikle de pek çok uluslararası ülkenin ve de bu ülkelerin politikalarının devreye girmesi, ortaya pek çok görüş, plan ve strateji çıkarmaktadır. Çoğu zaman bu da ayrı bir sorundur. Özellikle içten bölünmüş, çatışma sonrası toparlanmaya çalışan ülkelerin tek, detaylı ve sürekli (Monitoring/Evaluation) gözlemlenip, değerlendirilmesine ve tekrar duruma uydurulan planlara ihtiyaç vardır.

Aslıhan Başer

[1] http://staff.aljazeera.com.tr/haber/afganistan-talibani-secimlere-karsi

[2] http://www.theguardian.com/world/2014/feb/03/afghanistan-election-guide-candidates-list

[3] http://yourhopeaf.com/2014election/

[4]http://www.elections.pajhwok.com/en/nominee/ashraf-ghani-ahmadzai

[5] http://shahamat-english.com/paighamoona/42887-notification-of-islamic-emirate-regarding-the-upcoming-elections

[6] http://www.theguardian.com/world/2014/feb/03/afghanistan-election-guide-candidates-list

[7] http://shahamat-english.com/news/43494-shar-e-safa-martyrdom-attack-leaves-5-romanians-dead,-tank-wrecked

[8] Barış İnşası Kuram ve Uygulaması, ÖZERDEM Alpaslan, Nobel Yayınevi, Ankara, Kasım 2013

[9] http://www.usip.org/sites/default/files/SR338 2014%20Presidential%20and%20Provincial%20Council%20Elections%20in%20Afghanistan.pdf

[10] http://staff.aljazeera.com.tr/haber/abd-askerine-ihtiyac-yok

[11] www.ucm.es/cont/descargas/documento7201.pdf‎

Gökkuşağının Umudu: Hevi LGBTİ

Serbest Kürsü’de Hevi(umut) LGBTİ aktivistlerinden HDP’nin Kadıköy’den belediye meclis üyeliğine aday gösterdiği Asya Elmas ve Nor Radyo’da “Tutsakların Sesi” programını yapan Rosida ile, genelde LGBTİ bireylerin özelde ise Kürt eşcinsellerin sorunları, talepleri, aktif siyasete katılımları üzerine konuştuk.

Kırım’ın Gölgesi Transdinyester’in Üzerine Düştü

Dinyester nehrinin doğusunda kalan ve Moldova-Ukrayna sınırını oluşturan, nüfusunun yarısından fazlasını da Rus ve Ukrayna kökenlilerin oluşturduğu bir bölge olarak bilinen Transdinyester, 1992’de yaşanan iç savaşın ardından fiilen Moldova’dan bağımsız hareket etmeye başlamıştır.

Uluslararası İlişkilerde Düzen

Siyasi bir ilke olarak düzen, dengeli ve öngörülebilir ve hepsinden önemlisi kişisel güvenliği emniyet altına alan davranış biçimlerini ifade eder. Evrensel bir değer taşısa da çok farklı iki anlamı beraberinde getiren düzen kavramı, çok yaygın olarak, siyasi otoriteyle ilişkilendirilir ve ancak bir yasa sistemi ile ‘’yukarıdan’’ zorlanarak elde edilebileceği düşünülür.

Kitle İmha Silahları (Weapons of Mass Destruction)

Kitle imha silahları, konvansiyonel silahların defalarca kullanılması sonucunda ortaya çıkabilen, oluşabilecek zararı sadece bir kez kullanılmaları sonucunda meydana getirebilen, aynı zamanda konvansiyonel silahların oluşturmadığı saldırı sonrası olumsuz etkileri de bulunan silahlar olarak tanımlanabilirler. Kitle imha silahlarını 3 gruba ayırabiliriz; Nükleer Silahlar, Biyolojik Silahlar ve Kimyasal Silahlar.

Liberalizm

Anlamı “özgür” olan ve Latince “liber” kelimesinden gelen “liberal” terimi, aslen özgürlük felsefesine işaret etmektedir. “Liberalizm ise belli bir amaç ve idealleri olan bir siyasal düşünce geleneğini temsil etmektedir.

Raymond Aron

20. yüzyılda yaşayan Raymond Aron önemli bir Fransız felsefeci, sosyolog, siyaset bilimci ve gazetecidir. Aron, eleştirel düşüncesini totalitarizm, liberalizm ve uluslararası ilişkilere çevirmiştir. Raymond Aron’ın politik duruşu Marksizm’e karşı Atlantikçilik yanlısı bir tutum sergilemektedir. Aron, herhangi bir doktrinden bağımsız olarak Max Weber geleneğinde çalışmış ve “laik dinler” kavramını geliştirmiştir. Bu terim ile doğası gereği derinlemesine dogmatik olan Sosyalizm, Komünizm ve Nazi ideolojilerini vurgulamak istemiştir.

İşlevselcilik

İşlevselcilik, sosyal bilimlerde, özellikle sosyoloji ve sosyokültürel antropoloji disiplinlerinde, esas olarak en derinde bireysel biyolojik gereksinimleri yerine getirme temelinde ortak çareler arayarak tesis edilmiş olan toplumsal kurumları ya da kurumlaşmayı açıklamaya çalışan paradigmadır.

Ulus-Devlet

Ulus-devleti anlamak için önce “ulus” ve “devlet” kavramlarını tanımlamamız gerekir. Devlet, sınırları belirlenmiş ülke toprağı üzerinde bulunan, belli bir hükümetin yönettiği ve hukuksal açıdan egemen olan siyasal örgütlenmelerdir. Kimilerine göre devlet en üstün değerdir ve başlı başına bir amaçtır. Kimilerine göre ise devlet bir amaç değil toplum düzeninin ve barışın korunmasını sağlayan bir araçtır. Bazılarının devleti tek ve egemen bir iktidar yapı olarak görmelerine karşılık, bazıları da onu insanlar tarafından meydana getirilmiş topluluklar topluluğu olarak görürler.

Yerel Yönetimler ve Demokrasi

Çok uluslu devletler başta olmak üzere, yoğun nüfusa sahip ve demokratikleşme kaygısı taşıyan bütün merkezi devletler için bir gereklilik olan yerel yönetimlerin güçlendirilmesi; Türkiye’de de hem idari, hem sosyal hem de kültürel bir ihtiyaç haline geldi.