Home Blog Page 268

Ortak Malların Trajedisi

0

1968 yılında ABD’li çevre bilimci Garret Hardin, Science dergisinde ‘’The Tragedy of Commons’’ yani; ortak malların trajedisi başlıklı bir makale yayınlamıştır. Bu kavram ilk kez Hardin tarafından bu makalede kullanılmıştır.

Endonezya Devlet Başkanlığı Seçimleri: Gerçek Değişim Başlıyor Mu?

250 milyona yaklaşan nüfusu ve çok büyük bir bölümünde insan yaşamayan 17 bini aşkın adanın üzerine kurulmuş bir ülke olarak bilinen Endonezya, nüfusunun yaklaşık %88’i Müslüman olduğu için dünyanın en büyük ve kalabalık Müslüman ülkesi olarak adlandırılmaktadır.

TUİÇ- Latin Amerika Araştırmaları Merkezi (LATAM) Kuruluyor!

0

TUİÇ – Latin Amerika Araştırmaları Merkezi (LATAM) kuruluyor.

Başlangıcı 19. yüzyıla dayanan Türkiye Latin Amerika ilişkilerini tartışmaya açarak, günümüzde ülkeler ve kıtalar arasındaki küçülen mesafeler doğrultusunda artan etkileşimi Latin Amerika ve Türkiye bağlamında değerlendirmeyi ve farklı bakış açılarıyla konuya ışık tutmayı amaçlayan araştırma merkezi; bölgesel araştırmaya ilgisi olan, akademik kariyer idealine sahip arkadaşların başvurularını beklemektedir. Bu konuda grubumuza dahil olup, bizimle çalışmak isteyen arkadaşlar, özgeçmişlerini ve motivasyon mektuplarını iletişim adresine gönderebilirler.

İletişim:

Begüm Urgancı

TUİÇ-Latin Amerika Araştırmaları Merkezi (LATAM) Koordinatörü

Mail: [email protected]

Son Başvuru Tarihi: 31 Ağustos 2014

Uluslararası İlişkilerci Olmak

6

Uluslararası İlişkiler bölümünü kazanan arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz. Bölümün muhtevasına dair merak ettiğiniz hususlara cevap bulabilmek adına hazırladığımız çalışmamızın geleceğinize yön verme yolunda sizlere yardımcı ve faydalı olmasını dileriz.

Türkiye’de uluslararası ilişkiler alanında önde gelen akademisyenlerin görüşlerinden oluşan çalışmamız, uluslararası ilişkiler bölümünde seneler geçtikçe yoğunlaşan ‘‘Mezun olunca ne olacağım? Bir mesleğe sahip olacak mıyım?” vb. sorulara dair deneyimleri ve tavsiyeleri içeriğinde barındırıyor. Uluslararası ilişkilerin bir meslek olup olmadığını, dünyada ve Türkiye özelinde yapılan çeşitli karşılaştırmaları, bir uluslararası ilişkiler öğrencisinin neleri nasıl yapması gerektiğini merak ediyorsanız, sizleri çalışmamızı incelemeye davet ediyoruz.

“TÜM ULUSLARARASI İLİŞKİLERCİLER TÜRKİYE’Yİ KURTARMA DERDİNE DÜŞÜYOR. HERKES TÜRKİYE’Yİ KURTARIRKEN DE BİR SURİYE UZMANI YA DA BİR GÜNEY AFRİKA UZMANI BULAMIYORSUNUZ.”
BERİL DEDEOĞLU

“KAVRAMSIZ, KURAMSIZ, RASTGELE GENEL BİLGİLERE DAYALI DEDİKODULARLA OLUŞMUŞ BİR BİLGİ DAĞARCIĞIYLA ULUSLARARASI İLİŞKİLERİ YORUMLARSANIZ, HERKESİN YAPABİLECEĞİ BİR İŞ YAPMIŞ OLURSUNUZ VE KİMSEYE DE KIZMAYA HAKKINIZ OLMAZ.”
EROL KURUBAŞ

“ULUSLARARASI İLİŞKİLERİ, GÜNÜMÜZÜN VE GELECEĞİMİZİN MESLEĞİ OLARAK GÖRÜYORUM. ÇÜNKÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANLARI, OLAYLARA DAHA GENİŞ AÇIDAN BAKIYORLAR.”
TAYYAR ARI

Ukrayna Krizi: Kimin Eli, Kimin Cebinde?

Malezya Havayolları’na ait MH17 sefer sayılı Amsterdam-Kuala Lumpur uçağının düşürülmesi ve 298 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından Ukrayna krizi yeniden alevlenmişe benzemektedir. Ancak gidişat çok ilginç gelişmelere gebe gibi görünmektedir.

Kore Sorunu Ve Uzakdoğu’da İstikrar Arayışı

0

2.Dünya Savaşı’ndan bu yana ayrı iki devlet olan Kuzey ve Güney Kore arasındaki ayrılık, Soğuk Savaş Dönemi’nde iyice derinleşmiştir. Kuzey Kore’nin nükleer silahlara sahip ve dış dünyaya kapalı bir devlet olmasından kaynaklanan problem, Uzak Doğu’da istikrarsızlık kaynağı olarak görülmekte ve uluslararası güvenlik için bir tehdit olarak değerlendirilmektedir. Altılı Görüşmeler’in hedefi olarak değerlendirilen ülkelerin soruna bakış açıları, Kuzey Kore’nin nükleer silahların azaltılmasıyla ilgili olan uluslararası anlaşmalara uyumunun sağlanması ve Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması konularına odaklanılarak incelemelerde bulunulacaktır.

Avrupa Birliği Ve Avrasya Birliği’nin İlk Rekabet Alanı

Avrupa Birliği Ve Avrasya Birliği’nin İlk Rekabet Alanı: Ukrayna

Ukrayna, SSCB’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden bir ülkedir. Fakat Ukrayna bu tarihten sonra istikrarlı bir bağımsızlık sağlayamamıştır. Bu durum Rusya ve Avrupa kaynaklıdır. Ukrayna,  Avrupa Birliği ve Avrasya Birliği’nin ilk rekabet alanı olmuştur. Ülkede yönetim Rusya nüfuzunda olursa; Avrupa yanlıları ayaklanmaktayken, yönetim Avrupa’dan yana olursa Rusya destekli ayaklanmalar meydana gelmektedir. Bu durumun sonucunda istikrarsız bir Ukrayna ortaya çıkmaktadır.

Kasım 2013’de Ukrayna’da bir takım sokak gösterileri ve isyanlar yaşandı. Ukrayna’da bu protestolar sonucunda yaşanan siyasal krizin ve iç savaşın nedenleri nelerdi? Ukrayna, Avrupa Birliği’nin ve Avrasya Birliği’nin ilk rekabet alanı mıydı? Bu makalede bu sorulara cevap aranacak, Avrasya Birliği (Rusya) ve Avrupa Birliği (Almanya) arasında kalan Ukrayna, Avrasya’daki kriz süreci ele alınacaktır.

2004’te Turuncu Devrime tanıklık eden Ukrayna, Kasım 2013’te yine sokaklara döküldü. Sokağa çıkma sebebi olarak da; Devlet Başkanı Victor Yanukoviç’in AB ile İşbirliği Anlaşmasını askıya alması gösterildi. Bu anlaşma halkı sokağa dökecek kadar önemli miydi? Önemliydi çünkü Ukrayna halkı Batı ile entegrasyon istiyordu.

Ukrayna’nın haritadaki konumuna bakıldığında Avrupa ile Rusya arasında sıkışıp kaldığı görülür. Doğusunda Rusya ile sınır komşusu olan Ukrayna, batısında Polonya ile sınır komşusudur. Halk, batı komşusu Polonya’nın etki alanında daha fazla kalmıştır. Katolik dininin ve kültürünün etkisinde yaşayan halkın %8‘i katoliktir. Ukrayna’nın batısında yaşayan halk AB ile entegrasyondan yana iken, ülkenin doğusu Rusya ile işbirliğinin geliştirilmesini istemektedir. Turuncu Devrimde ve günümüzde yaşanan olayların temelinde aslında bu bölünmüşlük yer almaktadır.

Avrupa Birliği 2009 yılında, içerisinde Ukrayna’nın da bulunduğu beş ülke ile Doğu Ortaklığı Anlaşması imzalayacağını açıklamıştır. 28-29 Kasım 2013’de Ukrayna ile bu anlaşmanın imzalanması beklenirken, 21 Kasım’da Ukrayna yetkilileri tarafından anlaşmanın askıya alındığı açıklanmıştır. Yetkililerin anlaşmayı askıya alması iki farklı yaklaşımla değerlendirilir.

Ukrayna neden önemli bir ülkedir?

Ukranya
Ukranya

Avrupa için;

  • AB üye ülkelerinin (Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya) sınır komşusudur,
  • Türkiye’ye paralel konumdadır; Türkiye batının bölgedeki müttefikidir,
  • Karadeniz’e kıyısı olan bir ülkedir,
  • Asya ile Avrupa arasında köprü-kilit konumunda bir ülkedir,
  • Doğu Avrupa’nın yüzölçümü bakımından en büyük ülkesidir,
  • Geniş ve verimli topraklara sahip olan Ukrayna, Avrupa’nın tahıl ambarı olarak kabul edilmektedir,
  • 46 milyonluk nüfus genç ve nitelikli yapıdadır,
  • Rusya’dan Avrupa’ya giden gazın %80’ini Ukrayna koridorundan geçmektedir.

Rusya için;

  • Rus kimliğinin ata yurdu olarak kabul edilmektedir,
  • Avrupa’ya pazarlanan Rus gazının önemli ve masrafsız transit ülkesidir,
  • Ortadoğu ve Balkanlarda siyasi ve ekonomik varlığını devam ettirmesine elverişli imkanlar hazırlayan önemli bir merkezdir,
  • Ukrayna’ya açılan kapıdır; Ukraynasız bir Rusya’nın Asya’ya hapsolacağını söylemek yanlış olmayacaktır,
  • Ukrayna’da 17 milyon Rus nüfus yaşamaktadır. Rusya, yaşanılan durumlara göre bu Rus nüfusu kendi lehine kullanmaktadır,
  • Kırım’da bulunan deniz filosu da Rusya’nın denizlerdeki gücü için önemlidir,
  • Ukrayna Avrasya Birliği’nin Avrupa ayağı konumundadır. Belarus ve Ukrayna konum olarak Doğu Avrupa’da yer aldığından, Rusya’nın ve Avrasya Birliği’nin batıya açılan kapısı olarak konumlandırılmak istenmektedir,

Rusya’ya göre; Ukrayna, Avrupa Birliği ve NATO virüslerine tutulmuş olmakla beraber son zamanlarda Avrasya Birliği önünde önemli bir engel haline gelmektedir. Bu durum Rusya’yı tedirgin etmektedir. Ukrayna- Avrupa Birliği ilişkisi Rusya’nın çıkarlarına uygun değildir.

Kremlin, Ukrayna’nın kendisinin geliştirdiği projelerin içerisinde yer almasını istemekteydi. Özellikle Avrasya Birliği’nde yer alırsa, üyeliğe karşılık daha ucuz gaz ve ekonomi alanında destek vaatlerinde bulunuyordu. Rusya’nın bu vaatlerini ve Avrupa Birliği’nin istikrarsız politikasını göz önüne alan Ukrayna anlaşmayı askıya aldı. Avrupa Birliği bu duruma karşılık harekete geçti, halka ‘sokağa dökülün, biz arkanızdayız’ mesajı verildi. Kasım’da başlayan gösteriler şiddetlendi, Yanukoviç ülkeyi terk edene kadar da sürdü.

Kırmızı çizgiler;

Batı, Ukrayna krizinde kararlı bir Rusya gördü. Rusya, NATO’nun Polonya ve Baltık ülkelerini kapsayacak şekilde genişlemesine çok ses çıkarmamıştı. Fakat Ukrayna, Rusya’nın kırmızı çizgileri içerisinde yer alıyordu. Avrupa Birliği ve ABD, Ukrayna’daki eylemleri destekleyerek bu çizgiyi geçti. Ukrayna halkı Avrasya ile Avrupa arasında oynanan bu oyundan zararlı çıktı. Bu olaylar sonucunda Kırım, Rusya tarafından ilhak edildi.

ABD ve AB, Rusya’yı karşısına alabilir mi?

Avrupalı ve Rus şirketler arasında ciddi ticari işbirlikleri vardır. Merkel ya da Obama Rusya’ya yaptırım gibi siyasi kararlar verirken, sadece halkın, basının, bürokrasi elitlerinin değil, iş çevresinin de tepkilerine dikkate alarak hamle yapmaktadırlar. Bu açıdan ABD ve Avrupa, Rusya’ya ciddi anlamda bir yaptırım uygulayamaz. Rusya’ya bir yaptırım uygulayıp karşısına alması durumunda iş çevreleri, finans piyasaları, IMF ve ECB yetkilileri buna izin vermez.

Rusya, Avrupa’yı karşısına alabilir mi?

Rusya, Avrupa’yı karşısına almak istemiyor. Putin’in çizgisi, her zaman Avrasyacılık-Batıcılık arasında dengeli yürümek olmuştur.

Enerji bağımlılığı;

Rusya ve kurulan Avrasya Birliği bölgede enerji hakimiyeti kurmuştur. Ukrayna’ya bu kadar rahat tesir etmesinin arkasında yatan sebepte bu enerji bağımlılığıdır. Almanya %40, Avrupa %30, Ukrayna %60 enerji ihtiyacını Rusya’dan ve Avrasya Birliği ülkelerinden temin etmektedir.

Ekonomik bağımlılık;

Avrupa Birliği üye ülkeleri ve Avrasya Birliği üye ülkeleri arasında büyük ithalat- ihracat ilişkileri vardır. 2013‘te Almanya, Rusya’ya 36 milyar dolar ihracat yapmıştır. Rusya’da toplam 6000 Alman şirket bulunmaktadır. Bu da yaklaşık 20 milyar Euro gibi bir yatırıma tekabül etmektedir. Avrasya Birliği ülkeleri ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında ekonomik bir bağımlılık söz konusudur.

İki birlik bölgesi farklı para birimleri kullanmaktadır. Avrasya Birliği para birimi olan ruble, Ukrayna krizi boyunca Rusya’da değer kaybetmiştir. 2013 yılında Rusya’dan 62 milyar dolar nakit çıkışı olmuştur. 2014’ün ilk üç ayında bu rakamlar 50 milyar doları göstermektedir. Buna bağlı olarak Rusya bankaları ile Avrupa bankaları arasındaki ilişkilerin sınırlandırılması sonucu Rus bankalarının sıkıntı yaşaması söz konusudur.

ABD’nin amacı;

ABD, AB’nin enerji bakımından Rusya’ya (Avrasya Bölgesine) olan bağımlılığını bitirmeyi planlıyor. Bunun için de alternatif enerji kaynağı arayışı içerisindedir. Kaya gazı bir alternatif olabilir mi sorusu akıllara gelse de, şuan alternatif bir enerji kaynağı olarak görülmemektedir. Amerika, kaya gazını enerji kaynağı olarak kullanmaktadır, Polonya’da da kaya gazı rezervi bulunmaktadır. Fakat ABD’nin kaya gazı çıkarmasına olanak sağlayan teknoloji Polonya’nın coğrafi koşulları içinde yeterli olmamıştır.

Rusya’nın amacı;

Rusya, kurguladığı Avrasya Birliği’nin en önemli parçası olan Ukrayna’yı ve eski Sovyet coğrafyası olarak gördüğü Avrasya’nın büyük bir bölümünü, yumuşak güç kullanarak kendi küresel etkinliğine entegre olan bir hegemonya oluşturmayı amaçlamaktadır.

Avrasya; Rusya, Çin, ABD ve Almanya’nın üzerinde hamleler yaptığı bir satranç tahtası gibidir. Doğu Avrupa’da yer alan Ukrayna’da, AB ve Avrasya Birliği  (Rusya) arasında oynanan bir güç savaşı yaşanmıştır. Kazananı belli olmayan bu güç savaşının kaybedeni bellidir; Ukrayna halkı. Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ve AB’nin Doğu Ortaklığı Anlaşmasını imzalaması birlikler arası dengeyi sağlarken, Ukrayna halkı iç savaş sürecinde ve günümüzde ağır yaralar almaya devam etmektedir.

Dilruba Kurut

TUİÇ Stajyeri

Kaynakça

1) Website; http://www.aljazeera.com.tr/gorus/bolgesel-bir-hegemonya-girisimi-avrasya-ekonomik-birligi Erişim tarihi;22.07.2014
2) Website; http://www.zaman.com.tr/yorum_ukrayna-ab-ve-rusya-icin-neden-onemli_2205178.html Erişim tarihi;22.07.2014
3) Website;http://www.abhaber.com/avrasya-birligi-kuruluyor/ Erişim tarihi; 22.07.2014
4) Website; http://www.zaman.com.tr/fikret-ertan/ukraynada-ikinci-turun-analizi_948938.html Erişim tarihi;22.07.2014
5) Website; http://www.abhaber.com/wsjnin-analizi-gazpromun-ukraynanin-gazini-kesmesi-abyi-korkutuyor/ Erişim tarihi;22.07.2014
6) Website; http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1517557-analiz-ukraynanin-ekonomi-cikmazi Erişim tarihi;22.07.2014
7) Website; http://www.gazetesiz.com/makaleler/sahap-guven/bir-ukrayna-analizi-122955.html Erişim tarihi;22.07.2014
8) Büyükakıncı,Erhan, Değişen Dünyada Rusya ve Ukrayna, Ankara, 2004

*Prezi sunum; http://prezi.com/dcghlwfyf-fb/edit/#2_13696309

Eş Şebab

0

Eş Şebab’ın Tarihsel Kökeni

Eş-Şebab’ın ortaya çıkmasındaki sebepleri anlayabilmek için öncelikle Somali Cumhuriyetinin geçmişi ele alınmalı. Somali Cumhuriyeti Afrika’nın doğusunda yer alır ve ‘’Afrika Boynuzu’’ olarak adlandırılır. Bu ülke açlık, kıtlık, bulaşıcı hastalık gibi olaylarla sık sık dünya gündemine gelmektedir. Tam anlamıyla kurulu bir devlet ve hükümet otoritesi bulunmayan ülke aynı zamanda jeopolitik bir öneme de sahiptir.

Fransa’da Muhafazakarlık

0

Fransa Siyasal Sistemi: Yarı Başkanlık

Fransa, Cumhurbaşkanı’nın geniş yetkilere sahip olduğu, yarı başkanlık sistemiyle yönetilmektedir. Cumhurbaşkanı 5 yıllık süre için doğrudan halk tarafından seçilmekte ve en fazla iki dönem görev yapabilmektedir. Başta dış politika olmak üzere, siyasi yetkileri bulunan, ancak parlamentoya karşı sorumluluk taşımayan Cumhurbaşkanı, hükümetin işleyişinin içinde olmakla birlikte, Bakanlar Kurulu adına parlamentoya karşı sorumluluk da Başbakan’dadır.

Türk-Ermeni ilişkilerinde Karabağ Sorunu

0

Dağlık Karabağ, Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı Kür-Aras Nehirleri ve Gökçe Göl arasında kalan bölge ve bu bölgeye bağlı ovalardan oluşmaktadır. Karabağ ile Dağlık Karabağ birbirine karıştırılmamalıdır. Dağlık Karabağ 18000 km 2 yüz ölçümüne sahip olan Karabağ’ın içinde yer alan 4392 km 2’lik bir bölgedir[1].

Maden yatakları ve mineral suları bakımından oldukça zengin olan Karabağ, Kafkasya’nın et, süt ve yumurta gibi gıda maddelerinin büyük bir kısmını karşılamaktadır. Güney Kafkasya bölgesine hâkim olan Karabağ, Ermenistan, Azerbaycan ve İran’ı kontrol edebilecek coğrafi konumdadır. Karabağ’ın önemi çok eski bir tarihe dayanmaktadır. Çarlık Rus Generali “ Karabağ coğrafya bakımından Anadolu’nun, İran’ın ve Azerbaycan’ın kapısıdır” diyerek Karabağ’ın stratejik önemini vurgulamıştır. Rusya Karabağ’ı kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmek için, genel olarak Kafkasya da izlediği politikayı burada da izlemiş ve birçok Ermeni’yi bu topraklara yerleştirerek Anadolu’da bir Hıristiyan devleti kurulmasına öncülük etmiştir.

Sovyetler Birliği’nin parçalanması ve sosyalist sistemin çökmesiyle beraber parçalanan Sovyet topraklarında istikrarsızlık ve belirsizlik oluşmuştur. Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle bağımsızlıklarını ilan eden Azerbaycan ve Ermenistan arasında Karabağ paylaşılamaz bir bölge haline gelmiş ve genel olarak oluşan jeopolitik yapılarda çıkan çatışmalar arasında en şiddetlilerinden biri Ermenistan-Azerbaycan arasında yaşanmıştır. Ermenistan Sovyet Döneminde Karabağ’ın kendilerine bağlanmasını istemiş ancak olumlu sonuçlar elde edememiştir. Fakat zamanla Rusya’nın da yardımıyla bölgedeki Ermeni nüfusunun artmasıyla durum Ermenilerin lehine dönmüştür. Bu durumdan faydalanıp 12 Temmuz 1988 tarihinde Ermenistan faaliyetlerini arttırarak Dağlık Karabağ’ı özerk bölge olarak ilan etmiş ve Ermenistan’a bağladıklarını açıklamışlardır. Ermenistan bu faaliyetleri sonucunda büyük tepkiler almasının yanında Azerbaycan ile yaşanan çatışmalara yol açmıştır. Dağlık Karabağ’da yaşanan bu çatışmalar Azerbaycan’da milliyetçi hareketlere sebep olmuş ve bağımsızlığa giden yolda önemli rol oynamıştır. Önemli çatışmalar yaşanan bu dönemde birçok halk tehcire tabi tutulmuş ve işkence görerek öldürülmüştür[2].

8 Mayıs 1992’de Ermeni işgaliyle ortaya çıkan Dağlık Karabağ Sorunu burada yaşayan Azeri halkının neredeyse tamamını mülteci durumuna düşürmüştür. 1993’te devam eden saldırılar sonucu Agdam, Fuzuli, Tabrayil ve Gaybatlı gibi toplamda 7 Azeri reyonu Ermeniler tarafından işgal edilmiştir. 1994 yılından itibaren Azerbaycan topraklarının  %20’si Ermeni işgali altında bulunuyor. Ayrıca Azerbaycan da bulunun mültecilerin toplam sayısı nüfusun %13’ünü oluşturuyor. Böylece Ermenistan irrendist yani yayılmacı arzularını hala koruduklarını kanıtlamış ve Bağımsızlık Bildirgesi’nde Türkiye’nin doğu illerinden “Batı Ermenistan” şeklinde bahsedilmesi Türk sınırlarını da tartışmaya açmak istediklerini görüşünü sebep olmuştur.

Yukarı Karabağ Sorunu böylece sadece Azerbaycan Türklerinin sorunu değil, Türk dünyasının da sorunu haline gelmiştir. Yukarı Karabağ Sorunu Ermenistan-Türkiye ilişkilerini etkileyen önemli bir faktör olmakla beraber, Ermenilerin Doğu Anadolu’yu kendi toprakları olarak görmeleri ve bir gün tekrar kendi topraklarına katacak olmaları düşüncesi Yukarı Karabağ sorunu kadar ikili ilişkileri olumsuz etkileyen bir faktör olmuştur[3].

Karabağ’ın Türkiye için önemi;  bölgedeki doğal kaynaklara ulaşarak kendi ihtiyaçları için alternatif oluşturmak, bu kaynakların Türkiye üzerinden uluslararası piyasalara çıkarılmasına yardım ederek direkt ekonomik gelir elde etmek, aynı zamanda bölge devletlerin kendisine olan bağımlılıklarını arttırmaktır. Ayrıca iyi komşuluk ilişkilerinde mümkün olduğunca stratejik ortaklıklar geliştirmek ve bölge için mücadele eden diğer büyük güçlerle ilişkilerinde pazarlık unsuru olarak kullanabileceği bir konuma sahip olmaktır.

Rusya açısından Karabağ’ın önemi ise güneye inmek için kısa bir yola kavuşmak, bölgeyi kontrolünde tutarak küresel güç iddialarını kuvvetlendirmek, Rusya sınırlarına yaklaşmaya çalışan devletleri sınırlardan uzak tutmak, etnik yapıların ayrılma girişimlerini sınırlamaktır. Ayrıca Rusların burada ki diğer bir amacı ise Azerbaycan’da istikrarsız bir politika sağlayarak Hazar petrollerinden kolay bir şekilde yararlanmaktır. Rusya’nın burada izlediği politika, periferide ki bölgelerin Rusya kontrolü altında tutulması, gerektiğinde de kullanabilecek potansiyel sorunlu alanlar oluşturmasına dayanmaktadır. Bu nedenle Kafkasya ve Asya’da böyle alanlar oluşturulmuştur[4].

Ermenistan ile Türkiye arasında olan tüm olumsuz gelişmelere rağmen dönemin hükümeti Ermenistan ile olan mesafeyi korumuş ve sorunların diplomatik yollarla uluslararası hukuka uygun ilkelerle çözülmesini istemiştir. Ancak 1993 yılında katliamların Hocali’da devam etmesiyle birlikte, Türkiye Azerbaycan’ı desteklediğini göstererek Ermenistan ile olan sınır kapılarını kapatmıştır. Sınırların kapatılması Ermenistan’ı ekonomik açıdan olumsuz etkilemekle beraber Türk-Ermeni ilişkilerini de uzaklaştırmıştır. Son yıllara baktığımızda Ermenistan-Türkiye ilişkileri normale dönüşme aşamasındaydı ve bu normalleşme için protokoller imzalanmıştı. Sarkisyan’ın yaptığı bir açıklamada Türk-Ermeni ilişkilerinde Yukarı Karabağ sorununun ayrı tutulması gerektiğini vurgulamıştı. Ancak bu normalleşme sürecinde Azerbaycan’dan gelen tepkiler sonrasında Türk hükümeti yaptığı açıklamada Karabağ sorunu çözüme kavuşmadan sınırların açılmayacağını söylemiştir. 1993 yılındaki çatışmalar sonrasında, Azerbaycan ve Türkiye arasında kendini sıkışmış hisseden Ermenistan, çareyi Rusya ile sıkı bir askeri ve güvenlik işbirliği yapmakta bulmuştur. Sorunu daha da karışık hale getiren unsur ABD’nin bölgeye olan ilgisinin artmasıdır. Sovyetlerin yıkılmasından sonra Hazar ve Orta Asya Bölgesindeki petrol kaynakları nedeniyle kendi jeopolitik çıkarları için bölgeyi öncelikli kılması, ülkelerle hem ikili ilişkilerini hem de NATO kanalıyla çok taraflı ilişkileri geliştirmeye çalıştırması Moskova tarafından olumsuz tepkilere sebep olmuştur. Bu dönemde ABD, Türkiye üzerinden Azerbaycan’a ve Gürcistan’a önem verirken Rusya’da Ermenistan’la sıkı ilişkiler içine girmiştir. ABD, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattına büyük destek vermiş, Rusya ise bu projenin dışında kalmayı tercih etmiştir.

Bütün bu olumsuz gelişmeler sonucu ikili ilişkilerin geliştirilmesi için hazırlanan protokoller iki ülkenin de önkoşulları öne sürmeleri nedeniyle yürürlüğe girememiş ve uzlaşma sağlanamamıştır. Ermenistan Yukarı Karabağ sorununu Türkiye’nin önkoşul olarak sunmasını sert bir dille eleştirmiştir ancak Ermenistan’da bu sorununun kendisi için de önemli bir koşul olduğunun farkındadır. Ermenistan’ın 2007 ulusal güvenlik stratejisi raporunda yer alan temel sorun ve tehditlerin başında Karabağ geliyordu.  Ermenistan bu bölgede ki sorunun AGİT Minsk Grubu tarafından barışçı yollarla çözülmesini ve Yukarı Karabağ’ın Ermenistan ile bağlantıları olan bir cumhuriyet olmasını savunmuştur. Ermenistan, güvenlik raporunda Türkiye’yi uzlaşmaya engel olarak gösterirken sınırların açılmasının Türkiye’ye de fayda sağlayacağını söylemiştir. Ayrıca üstü kapalı bir şekilde de Türkiye’nin AB üyeliği için önce “tarihi tanıması” gerektiğini belirtmiştir[5].

22 Kasım 2009 tarihinde Münih’te ABD, Rusya ve Fransa’nın arabuluculuğuyla gerçekleştirilen Ermenistan-Azerbaycan devlet başkanlarının görüşmelerinde, İlham Aliyev protokol görüşmelerinin boş umutlar taşıdığını, Yukarı Karabağ sorunu çözülmeden Türkiye’nin sınır kapılarını açmayacağını söylemiştir[6].

Sonuç olarak görülmektedir ki Sovyetlerin çöküşü, Rusya dâhil birçok ülkeye sorun getirmiştir. Yukarı Karabağ sorunu ve Ermenistan ile olan soykırım iddiaları Türk Dış Politikasını olumsuz etkilemiştir. Yukarı Karabağ sorunu ülkeler arasındaki ilişkileri olumsuz etkilemekle beraber Hazar çevresindeki zengin enerji kaynaklarının uluslararası pazara ulaştırılmasını da kısıtlamıştır. Bu bakımdan Yukarı Karabağ sorunu AB, ABD, Rusya politikaları açısından önem arz ettiği gibi bir şekilde Türkiye’nin de bu ülkelerle ve uluslararası kuruluşlarla olan ilişkilerini de etkilemektedir. Geçen bu süreçte, Ermenistan ciddi ekonomik sorunlar yaşamış ve yaşanan dış göçler neticesinde nüfusu önemli ölçüde azalmıştır. Görülmektedir ki, Türkiye Azerbaycan ile olan ilişkisini tehlikeye atmamak için Yukarı Karabağ sorununun çözümlenmesinden önce Ermenistan ile olan ilişkisini düzeltmeyecektir. Azerbaycan Türkiye için tarihi, kültürel ve doğal kaynakları bakımından önemlidir[7].

 

Nur Helvalı

TUİÇ Stajyeri

 

Kaynakça
[1]  http://diplomat.com.tr/

[2]  Yeni Dönemde Türk Dış Politikası, Osman Bahadır, USAK Yayınları, Ekim 2010,

[3] Ermeni Sorunu, diasporası, ve Türk Dış Politikası, Sedat Laçiner, USAK Yayınları, Ankara 2011

[4] Hangi Ermeni Sorunu, Sedat Laçiner, USAK Yayınları, Ankara 2011

[5] Yeni Küresel Mücadelede Kafkasya ve Karabağ Sorunu, Araz Arslan, Eko Avrasya Yayınları, Eylül 2013, Ankara

[6] Yukarı Karabağ Sorunu ve Türkiye- Ermenistan ilişkileri üzerine bir değerlendirme, Mustafa Gökçe, Ankara 2011

[7] Karabağ Sorunu ve Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri, Araz Arslan