Home Blog Page 219

Uluslararası Af Örgütü’nün Çarpıcı Mısır Raporu

 Uluslararası Af Örgütü tarafından açıklanan raporda Mısır’da muhaliflerin kaçırılarak gizli hapishanelerde tutulduğunu ve güvenlik güçlerinin tecavüz, kaba dayak ve elektroşok gibi işkence yöntemlerine başvurduğu kaydetti. İşkence kurbanlarının daha çok Müslüman Kardeşler’den olduğu vurgulandı.

 Uluslararası Af Örgütü Sözcüsü Riccardo Noury “Mısır’da her hafta ortalama 3-4 kişinin kaybolduğuna şahit oluyoruz. Mısır’da geçtiğimiz son üç sene içerisinde yüzlerce öğrenci, aktivist ve çocuk kaçırılarak işkenceye maruz bırakıldı. Bu zorlu kaçırma vakalarından ve hapishanelerde uygulanan işkenceler hakkında ailelerin hiç bir bilgisi olmuyor” dedi.

 Toplam 17 somut vakanın yer aldığı raporda, kaçırılan insanların aylarca 24 saat boyunca gözleri bantlı ve elleri kelepçeli şekilde gözaltında tutulduğuna yer verildi. Güvenlik güçlerinin tecavüz, kaba dayak ve elektroşok gibi işkence yöntemlerine başvurarak zorla ifade aldığı kaydediliyor.

 Avrupa Parlamentosu geçtiğimiz Mart ayında İtalyan öğrenci Giulio Regeni’nin Kahire’de kaybolması üzerine Mısır’ı kınayarak ülkede insan haklarına saygı duyulmadığına vurgu yapmıştı. İtalyan öğrencinin cesedi bulunduğunda üzerinde işkence izlerine rastlanılmıştı. O dönem Mısır hükümeti kaçırılma olayını reddetmişti.

Damla Nur Özdemir – ORTAM Stajyer

Editör – Ayşe Enise Muş

Kaynak:

 

Rutte’den Srebrenitsa Yanıtı: ‘‘İğrenç Bir Yalan’’

 Hollanda Başbakanı Rutte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Srebrenitsa katliamında Hollanda’yı sorumlu tutan açıklamalarına, “Bu iğrenç bir tarihsel yalandır”  şeklinde cevap verdi.

 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında: ‘‘Savaşta bile sağlık ekiplerine ateş açılmaz. Ha, Hollandalı gibi olursa açar, onu da söyleyeyim. Çünkü biz Hollanda’yı ve Hollandalıları Srebrenitsa katliamından tanırız. Onların cibilliyetinin, karakterinin ne kadar bozuk olduğunu 8 bin Boşnağı orada nasıl katlettiklerinden tanırız. Bunları iyi biliriz. Kimse bize medeniyet, medenilik dersi vermesin, bu milletin alnı aktır ama onların alnı kapkaradır” ifadelerine yer verdi.

 Rutte’nin bu açıklamaları ‘‘iğrenç bir yalan’’ olarak nitelendirmesine karşın 1995’te Srebrenitsa’da 8 Bin’i aşkın Müslüman’ın o döneme kadar gerçekleştirdikleri katliamlar bilinmesine rağmen Bosnalı Sırp kuvvetlerine teslim edilerek Hollanda askerleri tarafından kasten ölüme gönderilmiş olmaları, olaydan 7 yıl sonra nihayet Hollanda hükümeti tarafından itiraf edilmişti.

 Ayrıca, Srebrenitsa katliamının gerçekleştiği dönemde de Başbakan olan Wim Kok liderliğindeki hükümet, Hollanda Savaş Belgeleme Enstitüsü tarafından yayınlanan bir raporun Srebrenitsa katliamı nedeniyle Hollanda’yı suçlaması sonrasında büyük prestij kaybına uğramış ve Başbakan olan Wim Kok liderliğindeki hükümet seçimlere bir ay kala ülkeyi idare edemez hale gelerek düşmüştü.

 Hollanda haber ajansı ANP’nin aktardığına göre Rutte ayrıca, “Erdoğan gerilimi tırmandırmaya devam ediyor. Biz bu seviyeye inmeyeceğiz. Bu kesinlikle kabul edilemez ve aşırı derecede rahatsız edici,” ifadelerini kullandı.

Miray Sıçramaz – BALKAM Stajyer

Editör – Ayşe Enise Muş

Kaynak:

Suriye Türkiye’yi Birleşmiş Milletlere Şikayet Etti.

 Suriye Dışişleri’nden BM Genel Sekreterliği ve BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı’na yazı gönderdi. Yazı’da Türkiye’yi askerlerini Suriye’den çekmeye ikna etmesi istendi.

 Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, kuzeydeki İdlib ve Cisru Şugur kentlerini ele geçiren muhaliflere Türk ordusunun lojistik ve ateş desteği sağladığını iddia etti. Suriye Dışişleri Bakanlığı mektuplarda ‘Türk hükümetinin, terörist grupların Nisan başından itibaren İdlib, Cisru Şugur kentler, iki gün önce de İştebrak beldesine sızmaları ve ilerlemeleri konusunda Türk hükümetinin desteği ile ilgili çok önemli bilgiler aktarmak istiyoruz’ ifadelerine yer verdi.

 Suriyeli muhalifler Türkiye sınırına 25 kilometre uzaklıkta bulunan Cisr Şuur ve çevresinde kontrolü tamamen sağlamaları halinde, ülkenin tek otobanı olan 180 km uzunluğundaki Halep-Lazkiye karayolunun yüzde 85 oranındaki bölümünün kontrolünü de ele geçirmiş olacaklar

İpek Güven – ORTAM Stajyer

Editör – Ayşe Enise Muş

Kaynak:

Singapur Hükümeti’nden PYD Yasağı

 Terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD’nin kadın militanlarının içinde bulunduğu on beş adet fotoğraf sergide yer almayacak. İranlı gazeteci Newsha Tavakolian tarafından çekilen bu fotoğraflarda PYD’li kadınlar silah taşırken görünüyor.

 Singapur hükümeti, bir sergide yer alması planlanan terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı PYD’nin fotoğraflarını, kamu düzenini ve ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasakladı.

 Açıklama, Singapur Medya Kalkınma Ajansı tarafından yapıldı. Açıklamada, Singapur Uluslararası Sanat Festivali kapsamında düzenlenen sergide PYD militanlarının gösterildiği on beş adet fotoğrafın sergilenmesine izin verilmeyeceği belirtildi.

 Fotoğrafların kendi amaçları için intihar eylemleri gibi şiddet suçu işleyen terör bağlantılı örgüt üyelerine ait olduğu belirtilen açıklamada, Singapur’un aşırıcılığa karşı sert tavrını sürdüreceği ve kamu düzenini, ulusal güvenliği ve istikrarı tehdit eden fotoğraflara müsaade etmeyeceği vurgulandı.

 İranlı gazeteci Newsha Tavakolian tarafından çekilen fotoğraflarda PYD mensubu kadınlar silah taşırken görünüyor. Singapur’da sanat sergileri, konser ve gösterilerin devlet yetkilileri tarafından onaylanması gerekiyor.

Melis Alp – APAM Stajyer

Editör – Ayşe Enise Muş

Kaynak:

 

Dubai, Düşük Gelirli İşçiler İçin Ev İnşa Ediyor

 Şeyh Hamdan bin Muhammed Pazar günü yeni düşük gelirli konut politikasını onayladı. Dubai, yeni bir politikaya göre kentteki düşük gelirli çalışanlar için konutlar oluşturacak. Politika, Dubai’deki stratejik sektörlerde düşük gelirli insanları gurbetçiler ve işçiler de dahil olmak üzere Emirlikliler ve Emirlikli- olmayan kişiler olarak sınıflandıracak.

 Toplantıda Şeyh Hamdan’ın önündeki iki ana programdan birincisi, düşük gelirli ailelere konut birimleri sağlamak için emlak geliştiricileriyle işbirliği yapmayı, ikincisi ise Dubai’deki bazı eski alanları yenilemeyi amaçlıyor.

 Ayrıca, Şeyh Sosyal Sorumluluk Çalışma Takımı’nın kurulması direktifini verdi. Bir grup işadamlarını ve ilgili kamu kurumlarını içerecek olan ekibin oluşturulması, Dubai’deki her türlü topluluk çalışmalarını koordine etmeyi ve ilerletmeyi, sosyal ihtiyaç ve kategorileri gözetmeyi ve ülkenin şehitlerine yönelik girişim ve programları adamayı hedefliyor.

 Şeyh Hamdan, gönüllü programların ve sosyal sorumluluk girişimlerinin her zaman Dubai hükümeti için bir öncelik olduğunu belirtti. “Onlara ve ailelerine iyi yaşantıları sağlayarak toplumun her kesimine mutluluğu yaymak konusunda hepimizin paylaştığı bir sorumluluğumuz var.” dedi.

 Toplantı sırasında, konsey, sosyal kalkınmayı, gönüllü çalışmayı ve Dubai sakinlerine verilen hizmetleri iyileştirmeyi amaçlayan bir dizi girişim ve politikayı onayladı. Konsey ayrıca kişilerin Dubai’nin her alanda rönesans ve gelişimi için sağlam bir zemin oluşturması çağrısında bulundu.

Feyza Nur Atabay – ORTAM Stajyer

Editör – Ayşe Enise Muş

Kaynak:

Bulgaristan’da Dost Birliği Adayına Saldırı Ve Gözaltı

 Bulgaristan’da 26 Mart 2017’de yapılacak erken parlamento seçimleri için yürütülen kampanyada ülkedeki Türklerin oylarına talip olan Dost Birliği koalisyonunun adayı İbrahim İbrahim’in saldırıya uğradığı ve gözaltına alındığı bildirildi.

 Dost Birliği Eş Başkanı Lütvi Mestan yaptığı açıklamada, ülkenin güneydoğusundaki Hasköy kentine bağlı Mineralni Bani’nin Belediye Başkanı Mümün İskender’in gönderdiği iki kişinin, seçimlerde Dost Birliği’nden aday olan 27 yaşındaki İbrahim’e saldırdığını iddia etti.

 Milletvekili adayı olarak yasal dokunulmazlığı bulunan İbrahim’in yaklaşık bir saat gözaltında tutulduğunu, emniyette polislerce tehdit edildiğini kaydetti. Mestan, İbrahim’e seçimlerde yasak olan “oy alışverişini yaptığı” gerekçesiyle para cezası kesildiğini de ifade etti. Olayın demokratik bir ülkede kabul edilmeyecek bir insan hakları ihlali olduğunu vurgulayan Mestan, Dost Birliği’nin siyasi rakibi olarak hareket eden Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Partisi’nin, feodal mantalitesiyle seçmenlere baskı ve şiddet uygulamaktan çekinmediğini söyledi. Koalisyon adına olayı protesto etmek istediklerini ancak bunu hafta sonu yapamayacaklarına dair yanıt aldıklarını aktaran Mestan; “Yarın Bulgaristan Cumhuriyet Başsavcısı Sotir Tzatzarov, İçişleri Bakanı Plamen Uzunov ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na (AGİT) suç duyurusu içeren açık bir mektup yayınlayacağız. Bu şiddet ve adaletsizlik olayını neticesiz bırakmayacağız. Adil ve dürüst seçim ruhuna karşı işlenmiş bu ağır suçta katkısı olan vatandaş, polis ve özel güvenlik memurların suçlarının soruşturulmasını ve ceza görmelerini talep edeceğiz.” diye konuştu.

 HÖH Partisi’nden gelen iddialar üzerine ülkedeki aşırı ırkçı ve aşırı milliyetçi çevrelerce marşın Dost Birliği’ne karşı propaganda malzemesine dönüştürüldüğünü ancak marşın çağdaş bir besteciye ait olduğunu ifade eden Mestan, şöyle devam etti: “Bu müziğin Osmanlı marşlarıyla ilgisi yok. Müziğin etnik veya dini bir ifadesi olmaz. Bulgaristan’da sözlerinde dostluk ve kardeşlikten söz edilen bir bestenin yasaklanabileceğine inanmıyorum. Kitap yakan, müzik yasaklayan faşistlerin tarzına yakın böyle bir yaklaşım yine çağdaş dünyada bir emsal olur. Zaten böyle bir şey mümkün değil çünkü bu beste artık insanlarımız kalbinde çınlayıp taşınıyor.”

Miraç Aktaş – BALKAM Stajyer

Editör – Ayşe Enise Muş

Kaynak:

 

Arnavutluk’tan Önemli Türk Bayrağı Kararı

 Arnavutluk Eğitim Bakanlığı, ülkedeki FETÖ bağlantılı eğitim kurumlarına, Türkiye’nin Tiran Büyükelçiliği’nden onay alınmadan Türk bayrağı gibi Türkiye’ye ait sembolleri kullanmamaları için yazı gönderdi.

 Kararın, Türk makamlarının Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) uzantısı okulların bayrak da dahil olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’ne ait sembolleri kullanmaması yönündeki talebi üzerine alındığı ortaya çıktı.

 Arnavutluk Eğitim Bakanlığı Genel Sekreteri Plarent Ndreca, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin bu talebi ile ilgili tüm eğitim departmanlarına ve yüksek öğretim kurumlarına idari mektubun iletildiğini söyleyerek, bunun Türkiye’nin Tiran Büyükelçiliği’nin ülkedeki bazı kurumlarda Türk bayrağının ve Türkiye’ye ait sembollerin kullanılmasından duyduğu rahatsızlık sonucu yapıldığını kaydetti.

 Türkiye’nin Tiran Büyükelçiliğinin haklı olarak kendi onayları alınmadan Türk bayrağı ve Türkiye’ye ait sembollerin kullanılmaması yönünde bir talepte bulunduğunu anımsatan Ndreca, ulusal sembollerin kullanımını onaylayan tek mercinin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu söyledi.

 Arnavutluk’ta FETÖ uzantısı 12 eğitim kurumu bulunuyor.

İlknur Pehleven – BALKAM Stajyer

Editör – Ayşe Enise Muş

Kaynak:

Libya’nın Güçlü Adamı Petrol Terminallerine Saldırdı

 Libya askeri güçlerden Halifa Haftar’ın komuta ettiği askerler, ülkenin kilit konumundaki doğu petrol terminallerini ele geçirmek için Salı günü saldırı düzenledi.

 Halifa El-Abidi ”Zemin, deniz ve hava kuvvetleri Ras Lanuf’u terörist gruplardan kurtarmak için müşterek saldırılar başlattı” dedi, yakınında bulunan Al-Sidra petrol terminalide hedef alan saldırı Salı günü başladı. Her ikisi de, bu ayın başlarında rakib islamcı güç tarafından ele geçirilmişti. Temsilciler meclis Başkanı Agila Saleh ”terörle mücadele de yardım sözü (Rusya tarafından) verildi”dedi.

 Libya, Moamer Kadhafi’nin Nato tarafından desteklenmesinden bu yana yıllarca şiddet ve kanunsuzluk yaşadı. Eylül ayında Haftar yanlısı güçler, BM destekli birlik hükümetinin Trablus’daki yetkisine darbe indirerek Ras Lanuf’u, El Sidra ve diğer iki doğu petrol limanlarını ele geçirdi.

 Haftar, geçen yıl çalışmaya başladığı günden beri Ulusal Uzlaşı Hükümetine (GNA) iktidarı iptal etmeyi reddeden uzakdoğudaki rakip bir idareye destek verdi. GNA, Ras Lanuf ve Al-Sidra’nın devralımıyla  bağlantılı olduğunu reddetti.

 Yetkili makamlar, Salı günü Trablusgarp’daki silahlı gruplar arasında yeni savaşlar başlattığını söyledi. Şahitler, batıdaki iki mahallede ateş ve patlamalar meydana geldiğini söyledi, birçok kilit geçiş yolları engellendi ve insanlar evlerine sıkıştı.

Atakan Hamurcu – AFRAM Stajyer

Editör – Ayşe Enise Muş

Kaynak:

Somalili Mültecilere Helikopterle Saldırı

 Birleşmiş Milletler raporuna göre perşembe günü gece saatlerinde, Yemen kıyılarında Sudan’a gitmekte olan içerisinde Somalili mültecilerin bulunduğu gemi, bir Apache helikopterinin hava saldırısına uğradı. Mülteci dolu gemi toplamda 140 yolcu taşımaktaydı.  Helikopterin açtığı ateşle 40’ı aşkın kişinin hayatını kaybettiği ve 80 kişinin de yaralı durumda olduğu bilinmektedir. Uluslararası Göç Örgütü mültecileri taşıyan geminin aynı zamanda UNHRC(Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü) raporlarını taşıdığını belirtti. Mülteci gemisinin izlediği rota, Avrupa ve Libya’ya giden kaçakçı gemilerinde rotası olmasından ötürü tehlikeli olduğu bilinmektedir.

 Gemide bulunan görgü şahidi Al-Hassan Ghaleb Mohammed, sahilden 30 mil uzaktayken, helikopterin silahlı saldırısından uğradıklarını ve ateş açan helikopterin daha sonra yolcular üzerine fener tuttuğunu, geminin fakir mültecilerle dolu olduğunu görünce bombalamayı bırakıp gittiğini söyledi.

 Yemenli Şii Militanlar ve Suudi koalisyon güçleri ile çatışan Huti militanları, Sudan koalisyon güçlerinin mülteci dolu gemiye Apache helikopleri ile ateş açmakla itham etmektedir. Sudan koalisyon güçleri yapılan suçlamalara henüz cevap vermemiştir.

 BM yaptığı açıklamada Yemen’de yaşanan çatışmaların sivillerin ve mültecilerin yaşamlarını olumsuz etkilediğini göçe zorladığını ve insani krize sebep olduğunu belirtmektedir. Siviller ve mülteciler bu orantısız şiddetten kaçmak için ise Kızıldeniz’den Sudan ve  Avrupa’ya giden göç yollarını kullanmaktadır.

 2016 yılında 117.000’den fazla mülteci ve göçmen Yemen’e sığınmıştır. Toplamda Yemen, 255.000’den fazla Somali mültecisine ev sahipliği yapmaktadır. Bu büyük göç dalgası Aden Körfezi ve Kızıldeniz’den geçmekte olan göç yollarındaki tehlikeleri ve ölüm riskini arttırmaktadır.

 Şubat ayında UNHRC, mülteci ve sığınmacıların kendi vatanlarındaki çatışmalardan dolayı göç ederken karşılaştıkları zorlu koşullar ve hayati tehlikeler konusunda farkındalık kampanyası başlatmıştır.

İrem Günsu Selvi – AFRAM Stajyer

Editör – Ayşe Enise Muş

Kaynak:

 

 

Makedonya’da Kamuda Türklerin Temsil Oranı %1.61’e Düştü

 Bilişim Toplumu ve Kamu Bakanı Marta Arsovska Tomovska, bugün düzenlediği basın toplantısıyla 2016 yılına ilişkin kamu sektörü çalışanları verilerini açıkladı.

 Rapora göre 2015’te 1,793 olan Türk devlet memuru sayısı 2016’da 12 kişi azalarak 1,781’e düştü. Makedonlar hariç, diğer azınlıklar arasında sadece Türklerin sayısı düşerken kamuda temsil oranı %1,61 olarak açıklandı.

 Devlet kurumları arasında Türklerin temsil oranının %9,54’le en çok Başbakanlıkta olduğu görülüyor. Anayasa Mahkemesi ve Savcılar Konseyinde ise Türklerin temsil oranı sıfır olarak kayda geçti. Diğer daha önemli devlet kurumlarına bakacak olursak, Makedonya meclisinde çalışanların %1,06’sı, Bakanlıklarda %1,8’i, Savcılıkların %1,53’ü ve mahkemelerde çalışanların %1,34’ü Türklerden oluşuyor. Makedonların %0,69’unu oluşturduğunu ve diğer toplulukların kamuda temsil oranını karşılamak için kurulan Ohri Çerçeve Anlaşmasını Uygulama Sekreterliğinde bile hakça temsil sağlanmadı. Bu sekretaryada çalışanların sadece %2,47’si Türklerden oluşuyor.

 Beldiye bazında bakıldığında Türk Belediyeleri Plasnitsa’da Türklerin temsil oranı %86,67, Merkez Jupa’da ise %81,25 olarak görülüyor. 81 belediyeden 60’ın hiçbir Türk çalışmıyor. Dolneni Belediyesinde Türklerin temsil oranı %14,29, Debre’de %8,2, Vrapçişte’de %4,55, Gostivar’da %5,04, Resne’de %6,52, Çayır’da %4,21 Konçe ile Mavrova ve Rostuşe Belediyelerinde ise %11,11. Kamu sektöründe çalışan Türklerin %62,04’ü erkek, %37,96’sı ise kadınlardan oluşuyor. Kamuda çalışan Türklerin ortalama yaşı ise 42,71.

 Türklerin eğitim durumlarına bakıldığında ise kamuda çalışan 1,781 Türk’ten 848’ü (%47,61) üniversite mezunu, 20’si yüksek lisans, 13’ü ise doktorasını tamamlamış. 473’ü lise, 251’i ise ilkokul mezunu.

 Türk Hareket Partisi Milletvekili Enes İbrahimbu konu hakkında ”Ortak Makedonya İçin” mücadele ettiklerini iddia eden Vmro-Dpmne ve ortakları, Bilişim Toplumu ve Kamu Çalışanları Bakanlığı’nın raporundan çıkan rakamların sadece kendi çıkarları için mücadele ettiklerini ortaya koymaktadır.  Vmro-Dpmne ve ortakları gerçek anlamda ‘‘Ortak Makedonya’’ için mücadele etmiş olsaydılar rakamlar başka çıkabilir, Türklerin kamuda temsili daha fazla olabilirdi” açıklamalarında bulundu.

Miray Sıçramaz – BALKAM Stajyer

Editör – Ayşe Enise Muş

Kaynak: