Home Blog Page 195

ABD’den Kritik İran Açıklaması

ABD Başkanı Trump’ın tartışma yaratan Kudüs kararı sonrasında yapılan Birleşmiş Milletler oylamaları öncesinde yaptığı tehditkâr açıklamalarla tepki çeken ABD’nin Daimi BM Temsilcisi Nikki Haley açıklamalarda bulundu.

Haley, İran’da devam eden gösterileri ABD’nin desteklediğini söylerken, “ABD, İran halkının sesini duyurmak için yardıma hazır. Tahran yönetiminin gösterilerin dış güçler tarafından tasarlandığı iddiası saçma. İran’daki gösteriler tamamen doğal gelişti” dedi. Haley, Birleşmiş Milletler’i İran’da yaşananlar dolayısıyla acil olarak toplamaya karar verdiğini de dile getirdi.

Öte yandan Haley, Kuzey Kore konusunda da açıklamalarda bulundu. Haley, Kuzey Kore’nin yeni bir füze denemesi hazırlığında olduğuna dair istihbarat aldıklarını dile getirdi. Haley, “Dilerim bu gerçekleşmez zira ABD, nükleer bir Kuzey Kore’yi kabul etmez” dedi.

İran’daki gelişmeleri yakından takip ettiklerini aktaran Nauert, “Daha önce de farklı birçok ortamda yaptığımız gibi İran halkı için desteğimizi birçok farklı ortamda ifade ediyoruz.” İfadesini kullandı.

ABD’nin İran’da büyükelçiliğinin olmadığını vurgu yapılarak gelişmeleri nasıl takip ettiklerinin sorulması üzerine Nauert, bu ülkede yaşananları basından ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla izlediklerini aktardı.

İran halkının ifade özgürlüğünü desteklediklerine dikkat çeken Dışişleri Başkanlığı Sözcüsü, “ bu ister burada ister Rusya’da isterse ise başka bir ülkede olsun temel bir insan hakkı konusudur.” değerlendirmesini yaptı.

Rojin TURAN – ORTAM Stajyeri

Kaynak:

 

Etiyopya, Bütün Siyasi Tutsakları Serbest Bırakacağını Açıkladı

Etiyopya’da işkenceleriyle bilinen cezaevinin kapatılacağı ve siyasi mahkûmların tutulduğu ilk kez kabul edilerek serbest bırakılacakları ve işkenceleriyle bilinen cezaevinin kapatılacağı Başbakan Hailemariam Desalegn tarafından açıklandı.

Bu hamle ülkede süregelen baskıcı bir dönemin sona ermesi için önemli bir adım olarak okunabilir. The  Guardian’ın haberine göre,  ‘’ herkesin demokratik alanını genişletmek’’ için verdiği ‘’sürpriz haber’’ ülkede büyük bir mutlulukla karşılandı.

Basın toplantısında konuşan Desalegn hâlihazırda tutuklu olan siyasi mahkûmların davalarının iptal edileceğini ya da affedileceğini ifade ederek Maekelawi olarak bilinen ünlü cezaevinin kapatılıp, müzeye dönüştürüleceğini söyledi. Ayrıca siyasi mahkûmların serbest bırakılmasının “ulusal uzlaşmayı teşvik etmeyi” amacı içerdiğini ve hükümetin, protestoları “terör” ile ilişkilendirmekten vazgeçtiğini vurguladı.

Duyuru, hükümete karşı Kasım 2015’te başlayan bir protesto dalgası sonrasında geldi. Etiyopya İnsan Hakları Komisyonu’nun geçen Nisan ayında açıkladığı rapor, bu protesto gösterileri sırasında yüzlerce insan öldürüldüğünü ve on binlerce kişinin hapse atıldığını göstermektedir.

Bir süredir hapsedilen Analist Seyoum Teshome, bunun iyi bir ilk adım olduğunu söylemesine karşın, ülkeyi demokratik yola geri döndürmek için daha birçok adımın atılması gerektiğini söyledi.

“Anti-terör yasası, medya hukuku, tüm bunlar reforma tabi tutulmalıdır” dedi. “Rejim neredeyse meşruiyetini kaybediyor. Bütün siyasi alanlarda köklü değişiklikler yapmaları gerekiyor ve çökmüş olan anayasal demokrasinin yeniden inşa edilmesi gerekiyor. “

Uluslararası Af Örgütü hükümetin sözünü hemen yerine getirmesi gerektiğini söyledi. Etiyopya araştırmacısı Fisseha Tekle, “Etiyopya yetkililerini, bugünkü kararı derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakarak mümkün olan en kısa sürede uygulamaya davet ediyoruz. Yetkili makamlar, aşırı anti-terörizm bildirgesi de dâhil olmak üzere baskıcı yasaları kaldırmalı ya da büyük oranda değiştirmelidir’’ dedi.

Ayrıca ” Maekelawi cezaevinin kapatılması söz konusu olsa da kapatma, orada yaşanan dehşet verici olayların göz ardı edilebileceği anlamına gelmemelidir. Cezaevi,  yıllardır Etiyopya yetkilileri tarafından, barışçı protestocular, gazeteci ve muhalefet figürler de dâhil olmak üzere, muhalif olmaya cesaret eden herkesi vahşice sorgulamak için kullanan bir işkence odası olarak işlev gördü’’ dedi.

Fisseha Tekle, bu hamlenin ülkede insan hakları için yeni bir devir açacağını ancak işkence ve diğer kötü muamele iddialarının etkin bir şekilde araştırılması ve sorumluların adalete teslim edilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca birçok mahkûmun kaderi bilinmemekle birlikte bazı barışçıl muhalifleri serbest bırakmak yeterli olmadığını; 1991 yılından bu yana yaşanan olaylar hakkında soruşturma başlatılması gerektiğini ifade etti.

Merve ACAR – AFRAM Stajyeri

Kaynak:

  • Schem, Paul (2018), Ethiopia Plans to Release Some Imprisoned Politicians in Bid For National Dialogue, < https://www.washingtonpost.com/world/africa/ethiopia-announces-release-of-political-prisoners-in-bid-for-national-dialogue/2018/01/03/ae181a6a-f085-11e7-b390-a36dc3fa2842_story.html?utm_term=.2c95637f4d23 >, erişim: 1.04.2018
  • Maclean, Ruth (2018), Ethiopia Says It Will Free All Political Prisoners, <https://www.theguardian.com/world/2018/jan/03/ethiopia-says-free-all-political-prisoners>, erişim: 1.04.2018

Amerikan Çok Kutupluluğu

0

Dünya üzerindeki karmaşanın kilitlendiği siyasi soru; yeni bir düzenin küresel savaş olmadan nasıl doğabileceği, doğmak üzere sancısı çekilen bu düzenin siyasi güçlerinin kimler olacağı ve bu küresel düzen içerisinde “Amerikalılık” kalıbının ne kadar minimize edilebileceğiyle ilgilidir.

20 yy’ın iki dünya savaşından, özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan siyasi liderlere ve kamuoyunun vicdanına miras kalan insani ve medeni ilkeleri bulunmaktadır. Özellikle statükonun değişim talebini ortaya koyan devletlerin bu isteklerini, güç ve iradelerini bunun en kolay, dehşetli ve hızlı yolu olan savaşla sağlamamasının nedeni savaşların siyasi düşüncenin normatif ve moral olarak siyasetin ruhunu sarmasıdır. Tabi ki buna nükleer gücün gelişmesiyle beraber eklenen ‘post-modern etik’ olarak ifade edilebilecek ‘zaferi ve kazananı olmayan savaş (MAD) tehdidi de ilave edildiğinde statüko değişiminin düzen içinde yapılmasına siyaseti yönlendirmektedir. Şuan küresel düzen bunalımının bir hayalet gibi kamuoyu ve küresel siyasi ve ekonomik güçlerin ilişkilerinde dolaşmasının sebebi bu normatif ve moral mirasın üzerinde sürdürülen ısrarla beraber bu değişimin nasıl gerçekleştirileceğidir. Hiç kimse aktörü olmayan, aktörü kendisi olmayan bir barışı istememektedir.

Siyasi güçlerin kimler olacağı sorusunun cevabı belirsizdir. Bu değişimi sağlamak istemeyen Amerika, değişime karşı vekâlet savaşlarıyla rakiplerinin taleplerini belli bir bölgeye odaklayarak, kendisinin de hasar aldığı ekonomik krizlerle beraber bu talebi iç büyümeye yönlendirerek direnmektedir. Ortaya çıkan vekâlet savaşları ve ekonomik krizleri Amerika’nın gerçekleştirdiğine dair komplolara teorik bir altyapı sunulmamaktadır. Meydana gelen vekâlet savaşları ve ekonomik krizlerin, tarihin akışı içerisinde savaşa savaş açan barış düzeninin sağlanması için verilen tavizler olduğu ve bu tavizlerden kimlerin daha fazla maliyet ve güç kaybıyla ayrılması mücadeleleri olduğu ifade edilmektedir. Dolayısıyla çeşitli ekonomik kriz ve vekâlet savaşları içerisinde sorgulanan güç ve servet paylaşım mücadelelerinin küresel savaştan ziyade bu çerçeve içerisinde sorgulanması ve yanıtlarının aranması umut verici olsa da bölgesel istikrarsızlık ve sefaleti artırıcı etkisinin savaşa giden yolun asfaltını döktüğünü de hatırlatmak gerekmektedir.

Düzen karşıtı devletler Amerika’yla ilişkilerine rağmen Amerika karşıtı siyasi-ekonomik-askeri ittifaklarla, oluşturdukları ağlarla ve geliştirmeye çalıştırdıkları yeni araçlarla düzenin tek kutupluluğunu sarsmaya ve kutupları çeşitlendirerek onlara eklenmeye çalışmaktadırlar. Tam da bu noktada ‘Amerikan Çok Kutupluluğu’ kavramlaştırmamız ortaya çıkmaktadır. Küreselleşme dediğimiz sürecin siyasi çehresini günümüzde bu şekilde adlandırabiliriz. Siyasetin ekonomik, askeri, teknolojik, kültürel Amerikalılığına direnmenin yanı sıra onu aşmaya çalışan devletlerin onun liberal, demokratik, bilimsel ve popüler yayılmasından etkilenmelerine devam ederek düzenin Amerikalılığını, yerini doldurabildiği noktada da çok kutupluluğunu oluşturmakta etken rol oynamaktadırlar. Nitekim yukarıdan aşağıya doğru statükoyu değiştirmeye çalışan tek kutupluluk karşıtı devletlerin karşısına aşağıdan yukarıya doğru yükselen ve böylece gücünü polarize ettiği ölçüde artıran Amerika çıkmakta ve Amerikan çok kutupluluğu böylece yakın zamanda savaş[1] gibi irrasyonel bir tercih olmadığı müddetçe gelecek düzeni adlandırabilecek kavramlaştırmalar arasına katılmaktadır.

Gücün ve servetin paylaşımının yeniden yapılması ve olduğu gibi sürdürülmesi isteklerinin mücadelesine sahne olan siyasi, ekonomik, teknolojik ve kültürel mücadelenin bir diğer sorunu da tek kutupluluğu yadırgayan devletlerin yanı sıra çok kutuplulukta koltuk edinmeye çalışan yeni aktörlerin de olmasıdır. Bu da tek kutuplu statükoya karşı çok kutuplu statükonun sarsılması için alttan baskı olduğu anlamına gelmektedir. Amerika’nın bu kutup sorununu kendi köşesine çekilerek sahiplenmeyecek kadar dünya düzeninin içerisinde olması yalnızlık politikasını mümkün olmayan boyutlara taşımaktadır. Amerika’nın çok kutupluluk talebinde bulunanların ve çok kutuplu statükonun gücünü ve servetini azaltmaya çalıştığı; ayrıca kutupların artmasını engellemeye çalıştığı gözlemlenirken, çok kutuplu statüko taraftarlarının da sistemdeki aktör sayısının artmasını engellemeye çalıştığı ve Amerika’nın gücünü, ittifak yaparak parçalanmış olan ekonomik, askeri, bilimsel güçlerini bütünleştirmeye çalıştıkları görülmektedir. Çok kutupluluk tarafları ayrıca birbirlerine karşı da çok kutuplulukta en fazla sözü geçen devlet olmak için tedbirli tavizler verdikleri; çok kutupluluğa sızmaya çalışan devletlerin de vekâlet savaşlarına ve ekonomik krizlere itilmeye direndiği, bilimsel ve kültürel alandaki itibar kayıplarının önlenmeye çalışıldığı, çevrelerine, çok kutuplu statükoya ve tek kutup sistemine karşı direndiği ve atağa geçmeye çalıştığı bir mücadele alanı görülmektedir. Bu mücadele alanının kazananı küresel bir savaş olmamalıdır. Amerikan çok kutupluluğunun oluşacağı yakın bir zamanda beklenirken çok kutuplu statükoyu sarsacak devletlerin hangileri olacağı veya olup olmama ihtimali merakla cevaplanması beklenen sorulardandır. Çok kutupluluğun Amerikalılığını tasfiyesi tam olarak gerçekleşmeyecek olup güç ve servetin dağılımının yeniden gerçekleşeceği çok kutuplu bir güç dengesinin kurulması beklenmektedir. Bu bunalım ve sancı döneminin derin bir huzuru ve doğumu mu, yoksa korku ve şiddeti mi geri getireceği konusunda dünya liderleri ve kamuoyunun değişim ve dönüşümü sağlamadaki istekleri kadar feraseti, olan kadar olması gerekeni de göz önünde bulundurmalarıyla ancak mücadelenin ve mücadele alanının hala var olduğu bir dünyada bu soruyu yanıtlayabileceklerdir. Ekonomik krizler ve vekâlet savaşları yoluyla sürdürülen gücün kayması ve kaymaması adına uygulanan politikaların rasyonel olarak savaşı kârlı bir dönüşüm veya statükoyu devam ettirme yolu olarak görmesi seçeneği bunalımın maliyetine, savaşın kendi maliyetine ve modern savaşların mirasına bağlı olduğu kadar; bireysel veya genel irrasyonel tercihlerin karşıtlığına direnebilmekle alakalıdır. Bu savaşsız değişim sorunu ve barışçıl savaş ve krizlerin sürdürülebilirliği sorusunu siyasi karar alıcıları, siyasi tarihte soruyu tekrar sorabilecek ve yanıtlayabilecek bir geleceğin varlığına tehdit oluşturmayacak şekilde cevaplandırmakla mükelleftir.

[1] Burada savaş Uluslararasına değil, Kutuplararasına atıf yapmaktadır.

Ali TARIM

KAYNAKÇA

  [1] Bauman,Z., ‘’Postmodern Etik’’, Çev. Alev Türker, Ayrıntı yay. İst. 1998, s. 20.

[2]http://www.nuclearfiles.org/menu/key-issues/nuclear-weapons/history/cold-war/strategy/strategy-mutual-assured-destruction.htm

[3] Kenneth N. Waltz, “Anarchic Orders and Balances of Power”, Robert O. Keohane (der.), Neorealism and its Critics, p. 108.

[4] Brezinski Zbigniew, “Büyük Satranç Tahtası”, Çev. Yelda Türedi, İnkılap Kitabevi. İst. 1997, s. 26

Bulgaristan AB’nin Dönem Başkanlığını Devraldı

Avrupa Birliği’nin en yoksul üyesi olan Bulgaristan AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı 1 Ocak’ta Estonya’dan devraldı. Devam eden göç krizi, Brexit müzakereleri ve  AB’nin 2020 mali çerçevesi AB gündemindeki en önemli maddeler arasında.

Bulgaristan’ın AB Konseyi Dönem Başkanlığı’ndan sorumlu bakanı Lilyana Pavlova, AB’nin birlik ve istikrarının önemli olduğuna dikkat çekti.  AB Başmüzakerecisi Michael Barnier ve Bulgaristan Başbakanı Boiko Borisov, Brexit müzakereleri konusunda önemli ilerlemeler bekliyorlar. Sofya hükümeti, Batı ile Doğu Avrupa ülkeleri arasında göç politikaları konusundaki farklılıkları gidermek istiyor.

Bulgaristan’da hala AB’nin denetimi hakim. Münih merkezli Güneydoğu Avrupa Toplumu Yönetim Kurulu Başkanı Johanna Deimel, Bulgaristan’da bağımsız yargıya doğrudan müdahale edildiği, yargıçların bağımsızlığının zayıflatıldığından dolayı Bulgaristan’ın Batı Balkan ülkelerine örnek olamayacağı fikrini belirtiyor.

Bulgaristan’ın AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı başarılı şekilde sürdürebileceğine dair çekincelere sebep olarak gösterilen hükümet ortağı aşırı sağcı Birleşik Vatanseverlerdir.  Araştırma şirketi Gallup’un kamuoyu anketine göre, katılımcıların yüzde 55’i Bulgaristan’ın AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı başarıyla yürüteceğini düşünüyor. AB dönem başkanlığı ile birlikte Bulgarlar, Schengen Bölgesi ve Euro Bölgesi’ne girmeleri yönünde olumlu gelişmeler olmasını bekliyorlar.

Gamze AZMAN
o-Staj AÇAM 2018 Stajyeri

Kaynakça:

Brexit Sekreteri Davıd Davıs’ın Brexıt Anlaşması Öncesi Görüşleri

Davis, AB Baş müzakerecisi Michel Barnier’in ifadesini kullanarak İngiltere’nin AB ile olan ekonomik iş birliğinin tam anlamıyla temizlenmesi gerektiğini söyledi.

AB’den çıkmaya hazırlanan İngiltere için yeni koşulların öne sürülmesi ve ekonomik alanda yapılan anlaşmaların temizlenmesi gerektiğini ifade etti.

Davis, İngiltere’nin AB ile olan işbirliği gücünün hiçbir zaman değişmemesi gerektiğine inandığını ve Avrupa Birliği’nden ayrılmanın ilişkileri zayıflatmak yerine daha da güçlendirilmesinden yana olduğu ifadelerini kullandı.

Çıkış müzakerelerin yeni safhası başladıkça iş dünyası tarafından hükümet baskı altında. Bu konuda bir netlik sağlanmalıdır. Bloğun geri kalan AB liderleri müzakerelerin ilk aşamasında birleştiler..

Gelecekle alakalı müzakerelerin açık olmadığını, ancak başarılı olacağına inandığını çünkü Avrupa kıtasının geleceğine en iyi hizmeti vereceğini ifade etti. Yetkili geçiş anlaşmasına ilişkin bir anlaşmanın Mart ayına kadar “yapılabilir” olduğunu söyledi.

Ebrar GENÇ
o-Staj AÇAM 2018 Stajyeri

Kaynakça:

  • Anonim (2018), The Guardian, “David Davis Says EU Cannot ‘Cherrypick’ Terms of Free Trade Deal”,<https://www.theguardian.com/politics/2018/jan/02/david-davis-says-eu-cannot-cherry-pick-terms-of-free-trade-deal>, erişim 3 Ocak 2018

Uluslararası Saraybosna Üniversitesi TUİÇ Tanışma Toplantısı

“ve gördük ki mekân değildir, zamandır önemli olan ve lakin o da değildir; eylemdir önemli olan ve o dahi değildir kalp olmadıkça…”

                                                                                                          Cahit Zarifoğlu

TUİÇ Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Temsilciliği olarak TUİÇ Tanışma Toplantısı’nı gerçekleştirdik.

‘’Neden Uluslararası İlişkiler?’’ sorusuyla başladığımız toplantımızda, ekip olarak öncelikle birbirimizin bu bölüme olan bakış açısıyla ilgili keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Üniversite Temsilcimiz Çekdar Aközel arkadaşımızın Eskişehir’e gidiş sürecinden oradaki TUİÇ ailesi ile birlikte geçirdiği zamanlardan ve bu süreç doğrultusunda edindiği TUİÇ IUS Temsilciliği hakkındaki düşünceleri ile başladık.

Ekip olarak (Çekdar Aközel, Hilal Yanık, Oumar Yahya, Baran Aytek), kendimize programlarımızı ve toplantılarımızı yapabileceğimiz yerleri belirleme kararı aldık. Yunus Emre Enstitüsü, TİKA, Türkiye Cumhuriyeti Saraybosna Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği’nden bu konuda destek alıp ayrıca ortak çalışmalar için planlamalar yaptık. Bunlara ek olarak şuan da kuruluş aşamasında olan Avrupalı Balkan Demokratlar Birliği Gençlik Kollarında olan arkadaşımız Hilal Yanık,  Avrupalı Balkan Demokratlar Birliği Bosna Hersek Başkanı Sayın Emine Şecerovic Kaşlı ile TUİÇ Temsilciliğimiz için desteklerini paylaştı.

Toplantımızın ikinci konusu başlangıç olarak ‘ne yapmalıyız?’ sorusu idi. Birbirimizin yorumlarına dayanarak bir sonuç çıkardığımızda okulumuz öğrencileri ile gerçekleştireceğimiz ilk toplantımızda öncelik olarak onları tanıma aşamasından sonra onlara neden uluslararası ilişkiler, siyasal bilimler, iktisat ve işletme bölümlerini tercih ettiklerini sormayı amaçlıyoruz. Bu aşamadan sonra TUİÇ hakkında kendilerinin ne bildiğini sorduktan sonra kendi hazırladığımız TUİÇ genel tanıtım sunumu ile arkadaşlarımıza TUİÇ nedir? Amaçlarımız nelerdir? Ve bu zamana kadar yapılan TUİÇ çalışmalarının bir kısmını anlatıp, bizim bundan sonraki süreçte yapacağımız etkinliklerden bahsedeceğimizi kararlaştırdık.

‘Türkiye’de Uluslararası İlişkilerci Olmak’ kitabını okuyup analiz etme kararı aldık. Ek olarak, TUİÇ’in sayfasında bulunan Uluslararası İlişkiler Film Listesi’ndeki filmleri kendi aramızda haftada bir veya iki haftada bir izleme gününe karar verip bu alanda çalışmalar yapabileceğimize karar verdik.

Aramıza katılacak arkadaşlarımızın geleceğe dair kaygılarını yok etmek, özgüven sorunlarını aşmalarında yardımcı olmak, okudukları bölümler hakkında okuduğumuz makaleler ve kitaplar üzerine analizler yapmak ve kendilerini başlangıç aşamasında daha iyi ifade etmeleri için münazaralar yapmayı amaçlıyoruz.  Sonuç olarak; ideolojik, etnik, dini ve siyasi ayrım yapmadan hep birlikte TUİÇ IUS ailesi olarak güzel çalışmalar yapacağız.

Çekdar AKÖZEL

Uluslararası Saraybosna Üniversitesi TUİÇ Temsilcisi

Uluslararası İlişkiler Wikipedia’sı

0

Bilginin bir tık kadar uzakta olduğu ve araştırmak, öğrenmek isteyenlerin asla durdurulamadığı bir çağda yaşıyoruz. Sebebi ne olursa olsun insanların bilgiye ulaşmasını engellemeye çalışmak ortaçağda kalmış ilkel bir yöntemdir. Nisan 2017’den bu yana ülkemizde erişime kapalı olan Wikipedia bunun en açık ve can sıkıcı örneğidir.
İşleyişi ve çalışma yapısı olarak akademik çevrelerce resmi bir kaynak olarak kabul edilmese de, hepimizin bilgi dağarcığında Wiki’nin çok büyük payı vardır. Youtube’un bile daha hızlı erişime açıldığı ülkemizde yarı yıldan fazladır insanların bilgiye ulaşmaları sansürlenmekte ve bir çaba gösterilmemektedir.

TUİÇ olarak elimizi taşın altına koymak istiyoruz ve bu konuda bir şeyler yapabilmenin hayalini kuruyoruz. Belki yeni bir wikipedia yapamayız binlerce bilgiyi, kavramı, insanı, tarihi bir araya getiremeyiz ama en azından emek verdiğimiz, çabaladığımız kendi alanımız ile ilgili bir “Uluslararası İlişkiler Wikipediası” kurabiliriz diye düşündük.

Wikipedia, ABD merkezli Wikimedia Vakfı’nın bir çalışması olup wikipedia altyapısını ücretsiz olarak dağıtmaktadır. Burdan yola çıkarak aynı altyapıyı TUİÇ şemsiyesi altında kurduk ve Uluslararası İlişkiler Wikipedia’sı yani UliWiki fikrinin başlangıç fişeğini ateşledik. TUİÇ staj programlarıyla üretilen içeriklerle de besleyeceğimiz bu projede gönüllülerimize de ihtiyacımız var.

Bizimle birlikte bu işte yer almak isteyen, bilgi toplamak ve bilgi paylaşmaktan keyif alan gönüllülerimizi arıyoruz. Tek yapmanız gereken başvuru formunu doldurup, bu göreve ne kadar istekli ve motive olduğunuzu bir-iki paragrafta bize anlatmak.

Kimler UliWiki projesinde görev alabilir?
-Okumayı ve araştırmayı seven
-Dahi anlamındaki de’leri ayırabilen
-Ulusal ve uluslararası bilgi kaynaklarını okuyabilen
-Facebook dışında internet uygulamaları kullanabilen
(Word, Excel, WordPress, Gmail, Google Drive vb.)
-TUİÇ Değerlerini benimseyen
-Görev bilinci olan
-Gönüllü çalışmanın verdiği hazzı seven
-Ortalama, günde en fazla 30 dakikasını bu işe ayırabileceğini düşünen herkes.

Kaç kişi ile çalışmayı planlıyoruz?
Bu konuda bir limit belirlemedik ve sizlerden gelen başvuruların sonucunda bir ekip kurmuş olacağız.

Süreç Takvimi
Başvuru Başlangıç: 28.12.2017
Başvuru Bitiş: 10.01.2018
Sonuçların Açıklanması: 13.01.2018
(Not: Yalnızca olumlu başvurulara dönüş yapılacaktır)
Sorularınız için: [email protected]

‘‘Uluslararası İlişkilerci Olmak’’ Semineri İzmir’de Gerçekleştirildi

1

TUİÇ Ege ve Dokuz Eylül Üniversitesi Temsilcilikleri olarak ortak hazırladığımız “Türkiye’de Uluslararası İlişkilerci Olmak” konulu söyleşimizde TUİÇ Yönetim Kurulu Başkanı Burak Yalım’ı misafir ettik. Samimi bir sohbet havasında geçen etkinliğimizde ilk olarak katılımcılar kendilerini tanıtıp, gelecek planlarından, ilgilendikleri konulardan, Uluslararası İlişkiler bölümünü neden seçtiklerinden ve bölümden beklentilerinden bahsettiler. Ardından konuşmacımız Burak Yalım, Uluslararası İlişkiler bölümünü neden seçtiğini, daha sonrasında ise TUİÇ’in kuruluş hikayesini, kurulurken nelerin amaçlandığını, TUİÇ’in çalışmalarında esas aldığı ilke ve hedefleri anlattı. Sonrasında Uluslararası İlişkiler disiplini hakkında temel bilgiler vererek, Uluslararası İlişkiler nedir, ne değildir, gelecekte bu alanda neler yapılabilir, gelecek hedeflerimize ulaşmak için nasıl ve nereden başlamalıyız vb. gibi her Uluslararası İlişkiler öğrencisinin merak duyup, kafasındaki soru işaretlerini gidermeye ihtiyaç duyduğu konular üzerinde bilgilerini ve şimdiye kadarki deneyimlerini paylaştı.

“Türkiye’de Uluslararası İlişkilerci Olmak” kitabından, bu kitapta farklı konularda uzmanlaşmış kişilerin tecrübelerinin yer aldığından ve Burak Yalım’ın okumak, yazmak üzerine yaptığı tavsiyelerle söyleşimiz devam etti. Ardından katılımcı arkadaşlarımız gelecekteki kariyer hedefleri, ilgi  duydukları alanlar, ilgi duydukları alanlarda kendilerini nasıl geliştirebilecekleri üzerine Burak Yalım ve TUİÇ Kurumsal İletişim Direktörü Caner Bayrak’a sorularını yönelttiler. Konuşmacılarımız sorulan sorulara içtenlikle yanıtladılar ve söyleşimizi sonlandırdık.

Bu anlamlı etkinlik için başta Burak Yalım ve Caner Bayrak olmak üzere tüm TUİÇ ailesine teşekkür ediyoruz. İzmir’de en kısa zamanda gelecek etkinliklerimizde buluşmak dileğiyle…

Kemal KISA

Ege Üniversitesi TUİÇ Temsilcisi

Osmangazi Üniversitesi Film Gösterimi ve Beyin Fırtınası Etkinliği

0

Uluslararası İlişkiler Çalışmaları Derneği Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğrenci Temsilciliği, Uluslararası İlişkiler Bölümü ve Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden katılan TUİÇ gönüllüleri ile film izleme etkinliği gerçekleştirdi. İroni dolu Soğuk Savaş karşıtı bir Stanley Kubrick filmi izlendikten sonra kurgusal absürdlük olarak algılayabileceğimiz şeyler olan filmin her noktasına hak verildi.

Konuşma genel hatlarıyla farklı bakış açılarla sürdürülsede ortak fikir “savaşların generallerin mi yoksa politikacıların mı etkisiyle yürüyen bir toplumsal olay” olduğu üzerineydi.

Soğuk savaşa farklı bir bakış açısı taşıyan filmin bizde bıraktığı etkisiyle sonuç cümlelerimiz şunlar oldu; “Aslında dünyayı yok edecek de, onu yaşatacak olan da insanlıktır. Ülkeler anlaşmazlık halinde savaş yerine öncelikle antlaşma yoluna gitmelidir çünkü savaş sonrası iki tarafta zararlı çıkacaktır. Sonucunun hiçbir şekilde fayda veremeyeceği bir şeydir savaş. Bu yüzden ne politikacının ne generallerin ne de liderlerin iradesine bırakılmalıdır. İnsanlık neslin devamı olduğundan başka devletleri insanları çeşitli silahlarla vs. yok etmek aslında kişinin kendisini yok etmesidir.”

Etkinliğin geri kalanında geleceğe dönük planlarımızı tartışmaya açtık. Bu planları bir an önce hayata geçirebilmek adına bir takvim hazırlamaya karar verdik. Planladığımız bu güzel etkinliklerde buluşmak ve sizlerle paylaşmak dileğiyle.

Sıla Ezgi ARSLAN

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi TUİÇ Temsilcisi

 

Selçuk Üniversitesi Film Gösterimi ve Beyin Fırtınası Etkinliği

0

Film Gösterimi ve Beyin Fırtınası Etkinliği, TUİÇ Akademinin farklı üniversite temsilciliklerinde her hafta farklı filmle birbirinden farklı fikir çeşitliliğini ortaya koymayı amaçlamıştır. Bu etkinlik sadece fakültelerimizdeki insanlara değil tüm kampüse, bu konulara ilgisi olan herkese hitap ediyor. Selçuk Üniversitesi TUİÇ ekibi olarak ilk etkinliğimizi gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Film gösteriminden sonra Arş.Gör. Cihan Daban hocamız da bizlere eşlik etti ve filmi yorumladık. Bu hafta 1964 yılında Stanley Kubrick yapımı Komedi/Savaş türünde olan Dr.Strangelove adlı filmi inceledik.

Etkinliğin beyin fırtınası bölümünde yapılan yorumları derleyecek olursak ;

Stanley Kubrick, kendine has üslubu ve güldürürken düşündüren değişik bir bakış açısı olan yönetmen filmde belki de tüm insanlığın kaderini değiştirecek en büyük hamlelerden biri olan nükleer silahın savaş odasında bu kadar rahat ve ciddiyetsiz tartışılabilmesi filmin gem vurduğu en önemli noktalardan biriydi. Kubrick’in, savaş odasındaki masayı rulet masasına benzetmesi bunu doğrular nitelikteydi. Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB arasındaki silahlanma, diplomatik ilişkilerin ideolojik ayrılıklarına Almanya’nın Avrupa’da ki konumunu trajikomik bir yaklaşımla dile getirmiş. Bu dönemde ortaya çıkan ve sonrasında gelişen global düzenin getirdiği bireysel öne çıkma arzusunu iktidar, iktidar savaşını ve “güç bende” anlayışını filmde sekreterden generale her bireyde belirgin bir şekilde görülmekte.

Kubrick gibi anlaşılması zor, birden fazla anlam yüklü sahneleri olan bir yönetmenin filmini yorumlarken; bu etkinlik bize bakış açımızı geliştirmemizi ve çeşitli fikirler duymamızı sağladı. Selçuk Üniversitesi Temsilciliği olarak bu verimli etkinliğin devamlılığını sağlayacağız.

Seda ŞİŞMAN

Selçuk Üniversitesi TUİÇ Temsilcisi